Bölüm 8: Küçümsemenin Bedeli

avatar
7297 53

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 8: Küçümsemenin Bedeli


 

Hançerin özellikleri belirlendikten sonra dışarı çıktı. Beceri çubuğuna baktığında iki beceri gördü: Kamuflaj ve Hayati Vuruş.

 

Mükemmel bir Hırsızın elinde çok sayıda beceri olmalıydı. Hırsızlar ekipmansız yapabilirlerdi ama beceri olmadan asla.

 

Nie Yan, oyunun başlangıç aşamalarında Hırsız kitabı düşürebilecek bölgeleri avcunun içi gibi biliyordu. Fakat o bölgelere gidip kitap düşürmek için çabalaması büyük uğraş gerektiriyordu. Farmlanabilen bir kitabı, parasını ödeyerek pazardan da alabilirdi.

 

Hımm… nadir başlangıç kitapları bulabileceğim başka neresi var?

 

Nie Yan altına bir şaplak attı. Onu nasıl unutabildim?

 

Hırsız gibi sınıflar, devamlı bir savaş gücüne sahip olmak istiyorlarsa genellikle Simya zanaatını veya Sargı becerisini tercih ederlerdi. Simya zanaatı oyuncuya sağlık iksiri, ilaç vb. çeşitli karışımları üretme imkânı tanıyordu. Savaş ortasında kullanıldığında, anında can yenileyen bir sağlık iksiri, oyuncular için muazzam önem arz ediyordu. Savaş bittiğinde içilen iyileştirme iksiri de kaybedilen sağlığı hızla yenileyip, oyuncuyu tekrar savaşa hazır hale getiriyordu. Dolayısıyla gelişme hızı da artmış oluyordu. Sargı becerisi sağlık iksirine kıyasla sönük kalıyordu. Çünkü bu beceri savaş esnasında kullanılamıyordu.

 

Nie Yan, nadir bir beceri olan Sıhhiyenin nasıl öğrenileceğini biliyordu. Sargının aksine Sıhhiye becerisi savaşın ortasında kullanılabiliyordu.

 

Seviyeler arttıkça, orta veya yüksek kalitedeki iksirleri pazardan almak için çok fazla para harcamak gerekecekti. Bu da çoğu oyuncu için mümkün değildi. Zengin oyuncular dışındaki normal oyuncular çoğunlukla sağlık veya iyileşme iksirleri kullanmıyorlardı.

 

Ancak Nie Yan farklıydı. Kafasında para kazanmanın bin bir farklı yöntemi vardı. Para onun için dert değildi. İhtiyacı olduğunda istediği iksiri pazardan alabilirdi. O yüzden Simya zanaatını öğrenmesi gereksizdi. Sıhhiye becerisi ise hayatta kalma kabiliyetini artıracaktı. Bu düşüncelerle Nie Yan’ın aklına bir fikir geldi.

 

Onu sonra hallederim. Öncelikle Sıhhiye becerisini öğrenmem gerek.

 

Nie Yan 2 bakır karşılığında bir NPCden iki tane Temel Sualtı Nefes Hapı aldı. Hemen ardından Tellak kasabasına nispeten yakın olan Rando Gölü’ne yöneldi.

 

Birkaç tane Seviye 2-3 bölge geçtikten sonra grup kurmuş avlanmakta olan çok sayıda oyuncu gördü. Oyuncular belirli bir düzende savaşıyorlardı. Savaşçı ve Şövalye gibi yakın dövüş sınıfları yaratıkları çekiyor, Büyücüler de büyülerini kullanarak yaratıkları yaylım ateşine alıyordu. Bazı grupların Rahipleri de vardı. Çoğu Rahibin Şifa becerisi yoktu ve saldırıları da Büyücüler kadar güçlü değildi. Genellikle beleş tecrübe puanı için buradalardı. Buna rağmen bütün gruplar Rahipleri mumla arıyordu. Çünkü ileride gelişip büyümek istiyorlarsa bir Rahiple iyi ilişkiler kurmaları gerekiyordu. Rahipler bitmeyen bir sağlık iksiri stoku gibiydi.

 

Hırsızlara gelirsek, oyunun ilk aşamalarında takımlar tarafından dışlanıyor olsa da tek başına gelişme konusunda oldukça iyiydiler. Gereken becerilere sahip olduktan sonra en az Büyücüler kadar hızlı gelişebilirlerdi. Takımda olmuşlar, olmamışlar pek de önemli değildi.

 

Yaratıkları avlayarak seviye kasmak sıkıcı bir işti. Grup kuranlar birbirleriyle muhabbet ede ede kasıldıklarından monotonluktan biraz olsun kurtulabiliyorlardı.

 

Oyuncuların avlandığı noktaları dikkatlice geçti. Çünkü kasılma noktaları için oyuncular arasında sık sık sürtüşmeler yaşanıyordu. Bir oyuncu, başka bir oyuncuyu öldürdüğünde ceza olarak isimleri kırmızıya dönerdi ve şehre girmeleri yasaklanırdı. Oyuncular, kırmızı isimli oyuncuları herhangi bir ceza almadan öldürebilirlerdi. Öldüklerinde kaybettikleri seviyenin yanı sıra, kırmızı isimli oyuncuların bütün ekipmanları da ölümleriyle birlikte düşerdi. Gerçi belirli bir süre yaratık öldürürlerse kırmızı isimleri eninde sonunda normale dönerdi. Oyuncular yine de isimlerinin kırmızıya dönmelerini pek umursamıyor,  karşısındakinin düşecek eşyasına konabilmek için birbirlerini öldürmekten geri durmuyordu. Bunu yapabilmek için de şehirlerden uzaktaki yaban alanları tercih ediyorlardı.  Yani yalnız seyahat ederken dikkati elden bırakmamak gerekiyordu.

 

Rando Gölü… Bu bölge Balıkadamların bölgesiydi. Söylentilere göre Balıkadamlar, Kötücül Nagaların varisleriydi. Sayısız nesil geçtikten sonra şu anki formlarını almışlardı. Vücutları balık vücudunun aynısıydı ama insan gibi kol ve bacakları vardı. Silah olarak keskin dişlerini ve yanlarından hiç ayırmadıkları üç uçlu mızrakları kullanırlardı.

 

Balıkadamlar bölgeyi yoğun nüfuslarıyla doldurmuş olan Seviye 3 yaratıklardı. Hatta yakınlarda bir de Balıkadam köyü vardı. Rando Gölü’ne girebilmek için, Nie Yan’ın köyün yakınlarından geçmesi şarttı. Sonra da varacağı yere ulaşana kadar yüzmesi gerekiyordu.

 

Rando Gölü’nün kenarında, kıyı boyunca dağılmış birkaç yüz barakadan oluşan bir Balıkadam köyü bulunuyordu. Köyde en azından 300 Balıkadam, onlarca Balıkadam Lideri ve iki tane de Elit Balıkadam vardı. Bölgeyi temizlemek için yaklaşık 1000 oyuncu gerekirdi.

 

Tam Kamuflajı etkinleştirip Balıkadam köyünün yakınlarından geçmeye niyetlenmişti ki, bir sistem duyurusu yapıldı.

 

Yerel Duyuru: Muzaffer Dönüş loncası, üç dakika içerisinde bölgeyi temizlemeye başlayacak. Balıkadam köyü çevresindeki oyuncuların bölgeden ayrılmaları rica olunur.

 

Muzaffer Dönüş mü? Önceki hayatında Muzaffer Dönüş loncasıyla birkaç anlaşmazlık yaşamıştı. Muzaffer Dönüş oyuncuları kontrolden çıkmış, burunları havada dolaşıyorlardı. İstedikleri zaman can alıyorlardı. Uzun zaman önce Nie Yan’ın arkadaşlarından biri, kasılma yeri kavgasında üç tane Muzaffer dönüş üyesini öldürmüştü. Basit bir tartışma kan davasına dönmüş ve tüm Muzaffer Dönüş peşine takılmıştı. Arkadaşını, öldüre öldüre Seviye 0’a döndürmekle tehdit etmişlerdi. O sıralar Nie Yan ve arkadaşları hala çok güçsüzdü. Nie Yan da çaresiz dağlarda saklanmıştı. Dağlarda bir ay boyunca deli gibi kasılmıştı. Ancak yeterli seviyeye ulaştığını düşündüğünde dağlardan inebilmişti. Sonrasında Muzaffer Dönüş gibi dev bir loncayla direkt çatışmaya girmekten kaçınmıştı.

 

O zaman hissettiğim zayıflık… Hatırlamak bile istemiyorum.

 

Bu hayatta tarih kendini tekerrür etmeyecek. Önceki hayatın borcu bu hayatta ödenecek. Ama o gün, bu gün değil…

 

Nie Yan oyuna gireli daha 1 gün olmamıştı. Halen kuruş kuruş servetini artırması gerekiyordu.

 

Ansızın göle doğru koşmaya başladı.

 

Önüne baktığında mavi gökyüzünün berrak sulardaki yansımasını gördü. Güneş ışınları göle vurduğunda, gölün dupduru suları parıl parıl parlıyordu.

 

Muzaffer Dönüş oyuncuları seferber olmuş, çevreyi kolaçan ediyorlardı. Bölgede birçok yerde Muzaffer Dönüş oyuncularını görmek mümkündü. Sayıları azımsanmayacak miktardaydı. Balıkadam köyü harekâtına hazırlanıyorlardı.

 

Balıkadam köyü zindan değildi. Yaratıkların toplanması için tasarlanmış bir noktaydı. Bu tarz yerler genellikle sağlam eşyalar düşürürdü.

 

Nie Yan küçük bir korunun içinden geçip göl kıyısının iki yüz metre kadar yakınına geldi.

 

Birdenbire, bir alev topu rüzgar gibi fırlayıp Nie Yan’ın bulunduğu yere yöneldi.

 

Alev topu göründüğünde Nie Yan’ın gözleri koruyu taradı. Bakışları, kırmızı bir cübbe giyen Elementaliste takıldı. Muzaffer Dönüş loncasından Seviye 3 bir Elementalist vardı karşısında.

 

Büyücüler üç sınıfa ayrılıyordu: Elementalistler, Esrarlı Büyücüler ve Kutsal Büyücüler. Elementalistler ateş, su ve yıldırım elementlerini kontrol edebiliyordu. Güçleri elementlerdi. Esrarlı Büyücüler de saklı güçleri kontrol ediyordu. Bir de Kutsal Büyücüler vardı. Bu sınıf en az tercih edilen sınıftı. Becerilerini geliştirmesi en zor ama güç olarak da en güçlü becerilere sahip sınıftı. İlahi büyüler yapabiliyor ve bu büyülerin güçlerini açığa çıkarabiliyorlardı.

 

Elementalistin elindeki büyüler arasında öldürme gücü en yüksek olanı ateş büyüleriydi.

 

Nie Yan alev topunu fark ettiğinde onun için çok geçti.

 

Alev topu Nie Yam’ın vücudunda patladı. Saldırı can çubuğunu eritmiş, 22 can kaybetmişti.

 

Sistem: Mor Alev size saldırdı. Kendinizi savunmak için misilleme yapmakta serbestsiniz. Zaman: 3 dakika.

 

Bir Büyücüyle karşılaşınca ya ona doğru koşup yakın dövüşe girerdiniz, ya da hızla kaçardınız.

 

Nie Yan çevrede başka Muzaffer Dönüş oyuncusu olmadığına emin olduktan sonra Mor Alev adlı Elementaliste doğru hışla koşmaya başladı.

 

Büyücülerin taktiği rakipleriyle aralarındaki mesafeyi mümkün olduğunca fazla tutup onları büyü bombardımanına tutmaktı.

 

Mor Alev, Alev Patlaması becerisini kullanarak geri çekildi ve zaman kaybetmeden bir Alev Topu daha gönderdi. Ardından Nie Yan ile mesafeyi açmak için geri dönüp kaçtı.

 

Oyuncular genelde, savaşta üzerlerine gelen bir büyüden yuvarlanarak kaçınırlardı. Ancak büyüden kaçarlarsa, düşman Elementaliste aralarındaki mesafeyi açmak için zaman tanımış olurlardı. Nie Yan Elementalistin Alev Topunu vücuduyla karşılayıp koşmaya devam etti.

 

Alev Topu Nie Yan’ın vücudunda patlayıp 27 can kaybetmesine neden oldu.

 

Mor Alev her büyü yaptığında, büyü yapma hızında bir gecikme oluyordu.

 

Büyü yapmanın bazı elzem unsurları vardı. Efsun hareketleri, sözler, malzeme ve büyü aracı, farklı tipte büyüler yapmak için gerekenler arasındaydı. Farklı büyüleri yapmanın koşulları belliydi. Bazısı yalnızca birtakım büyülü söz gerektirirken, bazısı efsun hareketleri, bazısı da hem söz, hem hareket, hem de malzeme gerektiriyordu. Yani büyü için gereken bütün unsurları içeriyordu.

 

Her büyüyü yapmanın farklı koşulları vardı ve her büyünün hazırlanma süresi birbirinden faklıydı.

 

Büyü yaparken, birim olarak heceler ve efsun hareketleri kullanılırdı. Saniyede bir hece, saniyede bir hareket vs. Her on hece bir hece seti, her on hareket de bir hareket setini meydana getiriyordu. Heceler ve el hareketleri birbirleri üzerine istiflenebilirdi. Yani her ikisini de aynı anda kullanabilirdiniz.

 

Alev Patlaması büyüsünün iki hecesi, iki de hareketi vardı ve hazırlanması 2 saniye sürüyordu. Herhangi bir hareket becerisi öğrenilmediyse, Alev Patlaması büyüsünü yaparken 2 saniye boyunca sabit durmak şarttı.

 

Nie Yan, Mor Alev’in büyü hazırlama süresini fırsat bilip hedefine ulaştı. Hızla bıçağını saplayıp Mor Alev’in 23 canını götürdü. Büyücülerin savunması epey kırılgan olurdu.

 

Mor Alev geriye sıçradı. Derhal Şiddetli Alev Halkası büyüsünü yaptı. Dört ayrık alev belirdi ve Nie Yan’a fırladı.

 

Şiddetli Alev Halkasını yapmak için yalnızca tek hece gerekiyordu.

 

Yakın mesafedeyken Nie Yan’ın bu saldırıyı atlatma şansı yoktu. Dolayısıyla saldırıyı karşıladı ve 39 hasar aldı. Hafif bir fiskeyle, kemerinden bir tane Temel Sağlık İksiri çıkarıp içti.

 

Mor Alev’in davranışları tipik Büyücü hareketleriydi. Hareketleri yetenek ve esneklikten yoksundu. Yanlarına bir Hırsız yaklaştığında bütün Büyücüler gerilirlerdi.

 

Şiddetli Alev Halkaları hala havadayken, Mor Alev fırsatı değerlendirip geri çekilmişti.

 

Nie Yan, Hünere çok fazla puan eklemişti. Hız bağlamında Hırsızlar fevkaladeydi. Hızının verdiği avantajla sürekli Mor Alev’in etrafında dönüyordu. İki ardışık saplama saldırısıyla Mor Alev’in 36 canını daha eritti.

 

Mor Alev bir kez daha Alev Topu kullandı.

 

İnanç’ın savaş sistemi her turda üç saniye sayıyor, üç saniyeden kısa sürede yapılan büyülerin, Büyücü ölmediği sürece sekteye uğramasına izin vermiyordu. Yakın dövüşte olsalar dahi Mor Alev hala Nie Yan’a karşılık verebiliyordu.

 

Alev Topunun yüksek hasarıyla, Nie Yan’ın yalnızca 25 canı kaldı. Mor Alev geri çekilip mesafeyi açmak istedi. Asasını savurup başka bir büyü için sözler söylemeye başladı. Ateş elementi asasına doğru toplanıyor ve yuvarlak bir kütle halini alıyordu.

 

Mor Alev’in 51 canı kalmıştı. Nie Yan’ın 25 canı kaldığı için şu anlık güvendeydi. Bir Alev Topu büyüsü daha yaptığı takdirde Nie Yan’ın işini bitirebilirdi.

 

Mor Alev’in büyülü sözleriyle ateş elementi hızla bir araya gelip hiddetle parladı.

 

Kaybol!” Mor Alev her şeyin kontrolü altında olduğunu düşünüyordu. Asasından yayılan ışık yüzündeki pis ifadeyi açığa çıkarıyordu.

 

Nie Yan durumun vahametinin farkındaydı. Bir şekilde Mor Alev’in yanına geldi. Öfke çubuğuna baktığında tamamen dolduğunu ve gelişmiş bir saldırı yapması için gereken şartı sağlamış olduğunu gördü.

 

Nie Yan’ın kömür gözleri Mor Alev’in boğazına kilitlendi. Hançerini elinden hızla döndürüp ters kavrayışa geçti.

 

Hayati Vuruş!

 

Nie Yan ve Mor Alev karşı karşıya geldi. Kan dondurucu bir ışık Mor Alev’in boğazını geçip gitti. Boğazında derin bir kesik oluştu ve kesikten dışarı kanlar fışkırmaya başladı.

 

Sistem: Hayati Vuruş başarılı! Saldırı +%5 ek hasar verildi!

−51

 

Mor Alev’in üzerinden bir hasar değeri fırladı.

 

Tam bir geri dönüş!

 

Nasıl olur?

 

Anlaşılması güç bir ifade gözlerinin derinlerine işlemişti.

 

Sakın Hırsızın patlayıcı gücünü hafife alma. Bir Hırsızla yüzleşirken güvende olduğunu düşünme. Avantajı elinde bulundursan bile... Çünkü sen daha farkına varamadan ölmüş olabilirsin.

 

Mor Alev’in gözlerinin feri söndü. Yere yığıldığında başına ne geldiğini hala anlayamamıştı. Nasıl olur da bir Hırsız böylesi bir saldırı gücü patlaması yaşayabilir?

 

Hayati Vuruş… Bu becerinin hasarı bayağı iyiymiş.

 

Nie Yan hançerini kaldırdı ve Mor Alev’in vücuduna doğru eğildi. Mor Alev’in ölümüyle yere düşmüş olan Seviye 0 Zeka +3 veren Bronz Asa kısa süre sonra elindeydi. Asanın piyasa fiyatı yaklaşık 10 bakır kadardı.

 

Şurada bir düşman var! Mor Alev öldürüldü!

 

Peşine düşün! Kaçmasına izin vermeyin!

 

Nie Yan bir Muzaffer Dönüş üyesini öldürmüştü. Böyle büyük bir haber şüphesiz çevredeki herkesin dikkatini çekecekti. 6 tane Muzaffer Dönüş üyesi, etrafını sarmak umuduyla dört bir yandan Nie Yan’ın bulunduğu yere koştu.

 

Bunu gören Nie Yan Rando Gölü’ne koşmaya başladı. Koşu hızı kendi seviyesindeki oyunculara kıyasla bambaşka bir seviyedeydi. Kısa sürede, peşine takılmış olan oyuncularla arayı açtı.

 

Önünde birden bir Savaşçı belirip yolu kapattı.

 

Buradan kaçmak daha kırk fırın ekmek yemen lazım! Doğrusal Kesiş!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr