64.Bölüm: Yaşlılık

avatar
389 2

Rebels: İsyancılar - 64.Bölüm: Yaşlılık


Merkez bölgenin en lüks yerlerinden bir malikânenin önünde bir taksi durmuştu. 


Taksinin içinden güzel olgun bir kadın ile yakışıklı bir genç adam çıktı ve müşterilerini indirdikten sonra taksi uzaklaşmaya başladı. 


Bu ikisi Davin ile Jesika'dan başkası değildi. 


Davin, Bay. Alfred'in davetine icabet etmek için gelişken İsabel, kızı Yuna'nı görmek için Davin'i takip etmişti. 


Davin: 10 dakika geç kaldık. 


Dedi ve akşam yemeği saatini 10 dakika kaçırmış olduklarını ifade etti. 


Jesika: Üzgünüm, benim yüzümden geç kaldın. 


Dedi ve Davin'i takip etmemiş olsaydı, onun geç kalmamış olacağını düşünüyordu. 


Davin: Hadi ama biraz olgun ol tamam mı? Sadece 10 dakika geç kaldık. 


Dedi ve Jesika'nın biraz çocuksu davrandığını düşünüyordu. 


Bu ona ayrı bir çekicilik katıyordu ancak Davin, kendini suçlu hissetmemesi için ona böyle söylemek zorunda kalmıştı. 


Davin'in ona çocuksu davrandığını söylediğini duyan Jesika, ona gözlerini devirerek baktı. 


Jesika: Ben 36 yaşındayım. 


Davin: Biliyorum. 


Dedi ve kolunu dirseğinden 90° derece bükerek, Jesika'nın koluna girmesi için bekledi. 


Jesika, Davin'in iyi biri olmasına rağmen biraz arsız olduğuna karar vermişti ve çaresiz kalarak, Davin'in koluna kendi kolunu doladı. 


Jesika'nın koluna girmesi ile birlikte Davin, malikânenin girişine doğru onunla birlikte yürümeye başladı. 


Malikânenin girişine geldiğinde onu karşılama gelen kişinin tanıdık olduğunu gördü. 


Önceki ziyaretinde Davin'e yalakalık yapan aynı güvenlik görevlisi kapının önünde duruyordu ve özellikle Davin'i karşılamak için bekliyormuş gibi görünüyordu. 


Davin, güvenlik görevlisinin ona yalakalık yapmak için gösterdiği çabadan ister istemez etkilenmişti. 


Davin, Jesika ile birlikte güvenlik görevlisinin karşısında durana kadar yürümüştü. 


Davin: Merhaba, tekrar karşılaşıyoruz. 


Dedi ve güvenlik görevlisini selamladı. 


Güvenlik görevlisi Davin'e ile onun koluna girmiş Jesika'ya bir bakış attı ve sanki Gözlerinden Davin'e karşı övgü yağıyordu. 


Güvenlik Görevlisi: Tekrar hoş geldiniz efendim. Bay. Alfred sizi karşılamam için beni görevlendirdi. 


Davin: Harika. 


Dedi ve içeri girmeye hazırlanıyordu ki, güvenlik görevlisi onun önünü kapattı. 


Güvenlik Görevlisi: Sizi karşılama ayrıcalığını kazanmak benim için bir onurdur efendim. 


Dedi ve Davin'e yalakalık yaparak, onun önünü kapatıyordu. 


Davin: Senin adın nedir? 


Güvenlik görevlisi onun birden adını sorması ile birlikte heyecanlandı ve Davin'in onu tanımak istediğini düşünüyordu. 


Terry: Terry, efendim. 


Davin: Terry ne yapmak istediğini anladım ancak aşırıya kaçmamak gerekiyor, anladın mı? 


Dedi ve Terry'nin çabasını takdir etsede, yinede biraz can sıkmaya başlamıştı. 


Davin'in onunla tanışmaktan ziyade, onu uyarmak için adını sorduğunu anlayan Teryy, kendini çok mutsuz hissediyordu. 


Davin, bir elini uzattı ve Teryy'nin omzuna dostça bir şekilde vurdu. 


Davin: Sana bir tavsiye vereyim. Başka birisinin gözüne girmek için çaba harcamak yerine, işini daha iyi nasıl yapacağını düşünmek için çaba harcamalısın. 


Dedi ve Jesika'yı sürükleyerek, malikânenin açık kapısından onunla birlikte içeri girdi. 


Jesika: Çok üzülmüş olmalı. 


Dedi ve güvenlik görevlisi için biraz üzülmüştü. 


Davin: Başkası için üzülmek yerine kendin için üzülmelisin. 


Dedi ve ona gözlerini devirerek baktı. 


Jesika: Neden kendim için üzülüyorum? 


Dedi ve onun ne demek istediğini anlamamıştı. 


Kızı ile kendisinin hayatı sonunda rahata ermişti ve üzülmek için bir sebep görmüyordu. 


Davin: 36 yaşında değil misin? Yüzün veya başka bir yerlerin kırışmaya başlamadı mı? 


Dedi ve Jesika'nın yaşlandığını ima etti. 


Davin'in dediklerini duyunca ve Davin'in ne ila ima ettiğini anlayınca Jesika'nın gözleri kan topladı ve bilinçsizce Davin'in koltuk altı derisini kıstırdı. 


Davin ani acı ile bir çığlık attı ve Jesika'nın ona bunu yapmaya nasıl cesaret ettiğini şaşırtıcı buluyordu. 


Davin: Ne yapıyorsun yaşlı kadın. 


Dedi ve biraz sinirli bir şekilde Jesika'ya baktı. 


Bir yandan, Jesika'ya bakarken bir yandan, Jesika'nın kıstırdığı yeri okşuyordu. 


Jesika: Kime yaşlı kadın diyorsun, aptal çocuk. 


Dedi ve sinirden deliye döneceğini hissetti. 


Davin: Sana diyorum, 36 yaşında değil misin? 


Dedi ve tartışmalarına rağmen, hala kolları birbirlerine geçmişti. 


Jesika, Davin'in yüzüne öfkeyle baktı ve onu patronu olduğu artık umurunda değildi. 


Jesika: 36 yaşında olmam beni yaşlı yapmaz ancak beni yetişkin veya olgun yapar. 


Dedi ve Davin ile tartışırken, onun ile arasında olan mesafenin ne kadar yakın olduğunu fark etmemişti. 


Davin ile Jesika'nın yüzleri arasında bir parmak uzunluğunda mesafe vardı ve yüzleri birbirlerine çok yakındı. 


Davin: heh, yaşlısın işte. Yüzünde birkaç kırışıklık görebiliyorum ve kesinlikle, başka yerlerinde de karışıklık var. 


Dedi ve Jesika'ya daha fazla yaklaşarak, onun güzel yüzüne yakından bakmanın keyfini çıkardı. 


Doğrusu Jesika'nın yüzünde tek bir kırışıklık dahi yoktu ancak Davin, Jesika'yı kızdırmak için ona yalan söylüyordu. 


Davin'nin Jesika'ya daha fazla yaklaşması ile birlikte, aralarındaki mesafe daha da kısaldı ve Davin, Jesika'nın o güzel dudaklarından çıkan nefesin yüzüne değdiğini hissedebiliyordu. 


Jesika'nın gözleri öfke ile kaynıyordu ve Davin'in yalanı ile birlikte bir elini yüzüne uzattı ve onun bahsettiği kırışıkları bulmaya çalıştı. 


Jesika: Yalan söylüyorsun. Benim sadece yüzümde değil ayrıca hiç bir yerimde kırışıklık yok. 


Dedi ve Davin'in onu yalandan kızdırdığını fark etmemişti. 


Her kadın görünüşüne dikkat ederdi ve bir kişinin onlara yaşlandıkları söylemesini hatta ima etmesine tahammül edemezlerdi. 


Davin: Kanıtla o zaman. 


Dedi ve Jesika'nın güzel gözlerinin içine bakarak, ara sıra gözleri onun dudaklarına kaydı. 


Jesika: sana kanıtlamak için ne yapmam gerekiyor. Soyunmamı ve vücudumu sana göstermemi ister misin, aptal velet. 


Dedi ve sakinleşmeye başlayarak, Davin ile çok yakınlaşmış olduğunu fark etti. 


Jesika, kocası öldükten sonra kendi ayakları üzerinde durmayı başaran olgun bir kadındı ancak Davin ile ne zaman konuşacak olsa Davin bir şekilde onu sinirlendirmeyi başarıyordu. 


Davin'in onun gözleriyle dudakları arasında dolaşan gözlerine bakan Jesika, çaresiz bir iç çekti ve Davin'in arsız olduğunu bir kez daha aklına not etti. 


Bu sırada Jesika, yüzünü Davin'in yüzünden uzaklaştırmıştı ve onun koluna girmeyi bırakarak, aralarında birkaç adımlık bir mesafe açmıştı. 


Daha sonra Davin'e öfkeli bir bakış ile baktı ve sessiz kaldı. 


Davin: Olabilir ancak bunu yalnız olduğumuz bir zaman yapalım. 


Dedi ve pişkin pişkin Jesika'nın sorusuna cevap verdi. 


Davin'in cevabını duyunca Jesika'nın tansiyonu çıkmış gibiydi ve sinirden başına ağrı girmişti. 


Jesika: Bu kadar yeter. 


Dedi ve Davin'in bu davranışına bir son vermesini istedi. 


Davin: Hiç eğlenceli değilsin. 


Dedi ve malikânenin içinde inşa edilmiş köşke doğru yürüyerek, onu arkasında bıraktı. 


Jesika, Davin'in arkasından karışık duygular ile baktı ve sessiz kalarak, onu takip etmekle yetindi. 


Davin'in maskaralıklarına alışmıştı ancak onun bu arsız oyunlarına maruz kalmaktan dolayı biraz üzülmüştü. 


Davin: Şaka yapıyordum, söylediklerimi ciddiye alma. Güvenlik görevlisine neden öyle davrandığımın nedenine gelince çünkü bir erkek dediğin kendi ayakları üzerinde durmalı ve bir yerlere gelmek için başkalarından medet ummamalı. 


Dedi ve yürümeyi bırakarak, Jesika'ya bakmak için arkasını döndü. 


Davin: Bu söylediğim kural sadece bir erkek için değil, aynı zamanda bir kadın içinde geçerli. Örnek olarak seni alalım. Çok güzel bir kadınsın ve kocan öldükten sonra tüm bu zorluklara katlanmak yerine zengin bir adamın metresi olabilirdin değil mi? Neden bu yolu seçmedin ve tüm zorluklara direnmek için dimdik ayakta durdun? 


Dedi ve Jesika'nın gözlerinin içine bakarak, dudaklarında nazik bir gülümseme oluştu. 


Davin'in söylediklerini duyduktan sonra Jesika, onun çok mantıklı olduğunu düşünüyordu ve onun sorusuna kendi içinden cevap arıyordu. 


Neden vazgeçmedim ve bu zor hayata katlandım. Çünkü ben kızıma bu şekilde yaşamasını öğrettim ve onun örnek aldığı kişi olarak, onu hayal kırıklığına uğratamazdım. 


Diye kendi içinden Davin'in sorusuna cevap buldu. 


Davin: Yani o zavallı, yalaka için üzülmek yerine bu güne kadar çektiğin zorluklar için kendine üzülmelisin. 


Dedi ve daha fazla konuşmaya niyeti olmadan arkasını döndü ve köşke doğru yürüdü. 


Bu sefer Davin'in sırtına baktığında Jesika, onun sarsılmaz bir dağ gibi olduğunu ve arsız tarafının altında çok güçlü bir adamın saklanmış olduğunu düşündü. 


Daha sonra ona yetişmek için koştu ve Davin'in yanında durarak, ona güzel gözleri ile baktı. 


Davin ise daha fazla oyalanmak istemiyordu. Jesika'nın bakışlarını hissetmişti ancak daha fazla onunla uğraşmak istemiyordu. 


Köşkün giriş kapısına geldiğinde Davin'i bir hizmetçi karşıladı ve onu içeri davet ederek, onu köşkü en son ziyaretinde gittiği otuma odasına doğru yönlendirdi. 


Bu sırada hala Jesika onu takip ediyordu ve onunla birlikte oturma odasına doğru gidiyordu. 


Oturma odasının dış kapısına geldiklerinde hizmetçi, Davin'in içeri girebileceğini söyledi ve daha sonra görev yerine geri dönmek için onun yanından ayrıldı. 


Davin daha fazla oyalanmak istemiyordu ve hemen kapıyı açarak, sonunda Bay. Alfred'i karşısında görmüştü. 


Davin, yanında Jesika ile birlikte oturma odasının içine girdi. Odaya girdikten sonra Davin'in ilk gördüğü şey Bay. Alfred'in çatık kaşları olmuştu.



Davin: Üzgünüm, biraz geç kaldım. 


Dedi ve Bay. Alfred'in neden kızgın olduğunu tahmin etmişti. 


Onun konuşması ile birlikte Bay. Alfred saatine baktı.


Alfred: Tam olarak, 25 dakika geç kaldın. 


Davin: Üzgünüm, başıma bir çok şey geldi. 


Dedi ve Bay. Alfred'ten bir daha özür diledi. 


Alfred: Her neyse. 


Dedi ve kızına bakarak, yorgun bir iç çekiş sesi çıkardı. 


Bay. Alfred'in yelkenleri indirdiğini görünen Davin, nihayet güzel sevgilisine bakmaya odaklana bilirdi. 


Davin, Helena'nın ona bakan güzel gözlerine baktı ve ona bir gözünü kırptı. 


Helena: Gel, yanıma otur Davin. 


Dedi ve Davin'in ondan yardım istediğini düşündü. 


Davin: Bu Jesika, Yuna'nın annesi ve benim çalışanım. 


Dedi ve Helena'nın yanına oturmadan önce Jesika'yı onlara tanıttı. 


Jeşika'nın Yuna'nın annesi olduğunu duyan Helena, onu selamlamak için Davin'in yanından ayağa kalktı. 


Helena: Ben Yuna'nın arkadaşı Helena'yım. Tanıştığımıza çok memnun oldum Madam. 


Dedi ve tek arkadaşının annesine saygı göstermek için en azından bunu yapabileceğini düşündü. 


Jesika, Helena gibi güçlü bir genç bayan ile tanışmaktan çok memnun görünüyordu ve Davin'e bakarak, onun Helena gibi masum bir kızı nasıl sevgilisi yapabildiğini merak ediyordu. 


Ancak birden Davin'in dışarda yaptığı konuşması aklına gelince Jesika, şanslı olanın Davin olmadığını anladı. 


Davin: Bende çok memnun oldum güzel bayan. 


Dedi ve Helena ile el sıkıştı. 


Davin: Jesika'yı yanımda getirmemin nedeni, onun Yuna'yı çok özlemiş olması ve onu görmek istemesiydi. 


Dedi ve Jesika'yı onunla neden getirdiğini açıkladı.



Jesika'nın neden geldiğini duyan Helena, onunla birlikte odadan çıkmadan önce onu yanında sürükledi. 


Davin, Helena'nın heyecanını hissedebiliyordu ve onun için mutlu olmak yerine, biraz üzülmüştü. 


Bir iç çekiş sesi çıkaran Davin, Alfred'e baktı. 


Davin: Sahte bile olsa ona birkaç arkadaş bulmalıydınız. 


Dedi ve düşünmeden aklından geçenleri Alfred'e söyledi. 


Alfred: Onu tehlikeye atamazdım. 


Davin: Haklısınız. En azından şimdi bir arkadaşı var ve başka bir zaman onu birkaç kişiyle daha tanıştıracağım. 


Dedi ve Alfred'in üzgün yüzüne baktı. 


Alfred: Diğer kadınlarınla mı? 


Dedi ve Davin'in Helena'yı tanıştırmak istediği kişileri tahmin etti. 


Davin: Evet, diğer kadınlarımla. 


Dedi ve yalan söylemek gibi bir niyeti yoktu. 


Onun cevabını duyunca Alfred, yorgun bir iç çekiş sesi çıkardı ve Davin'e kızmış gibi görünmüyordu. 


Alfred: Mutlu olduğu sürece.



Davin: Merak etme, onların çok iyi anlaşacağından adım gibi eminim. 


Dedi ve Alfred'in bir daha iç çekmesine neden oldu. 


Alfred: Neden biraz Yuna'dan bahsetmiyorsun? 


Dedi ve onu buraya çağırmasının asıl nedenini ortaya çıkardı. 


Davin: Yılan çetesi ona sizin hakkınızda bilgi toplaması için annesini öldürmekle tehdit etmiş ve anladığıma göre zamanı geldiğinde sizi Yuna'nın elinden zehirlemek istemişler. 


Alfred: Sen de bunu öğrendin ve onu öldürmek yerine, onu kurtarmayı mı seçtin? 


Dedi ve Davin'e yüzünde hiç bir duygu göstermeden baktı. 


Davin: Aslında onu size vermeyi düşünüyordum ancak birden onu çeteme katmaya karar verdim. 


Alfred: Neden? 


Davin: Bilmeniz gerekmiyor ancak geçerli bir nedeni var. 


Alfred: Bana güvenmiyor musun? 


Davin: Güvenmeli miyim? 


Alfred: Belki, huh. 


Dedi ve karşılıklı sorulardan sonra bir kez daha iç çekti. 


Davin: Helena nedenini biliyor. İsterseniz ondan öğrenebilirsiniz. 


Alfred: Bana söyleyeceğini mi düşünüyorsun? Çok safsın çocuk, o benim kızım ve sen izin vermediğin sürece bana bir kelime bile söylemez. 


Davin: Onun sevdiğim yönlerinden birisi de bu. 


Dedi ve Alfred'e bakarak, dudakları kıvrıldı. 


Alfred: Her neyse. Sonuçta onu çetene aldın ve daha sonra onu Helena'nın yanına mı koydun? 


Davin: Evet. Bu yapmamın nedeni; hem Yuna'nın Helena'ya arkadaşlık etmesine izin vermekti hemde Yuna'nın Helena'yı koruyabilecek kadar dövüş sanlarında yetenekli olmasıydı ve bunun yanında, Yuna'nın çok masum bir kız olması da önemli bir etkendi. 


Dedi ve Yuna'yı Helena'nın yanına koymasının arkasındaki nedeni açıkladı. 


Alfred: Kız hala yılan çetesi ile görüşüyor mu? 


Davin: Aklımda onu hala yılan çetesi ile temas halinde tutmak vardı ancak bir şey anlamış gibi görünüyorlardı ve daha fazla Yuna ile temasa geçmeye bir son vermişlerdi. 


Alfred buraya kadar anladığını işaret etmek için Davin'e başını salladı. 


Alfred: Peki, kızı bir kenara bırakalım. Kızın annesini neden yanına aldın? Onun vücudunu mu istiyorsun? 


Davin: Yetenek, yetenektir. Jesika çok güçlü ve yetenekli bir kadın. Bunun yanında onun kızına yardım ettiğim için sadakati tartışılamaz bir konu olacaktı. 


Alfred: Anlıyorum, çok akıllı ve kurnaz bir delikanlısın çocuk. Soracaklarım bu kadardı, huh. 


Dedi ve yorgun bir iç çekiş daha yaptı. 


Davin: Sizin soracaklarınız bittiyse bende size birkaç soru sorabilir miyim? 


Dedi ve Alfred'in solgun yüzüne baktı. 


Alfred: Çok resmi olmana gerek yok, ne istersen sor. 


Davin: Peki o halde, sağlığınız nasıl? 


Dedi ve soruyu duyduktan sonra Alfred'in kaşları çatıldı. 


Alfred: Hah, benim bir an önce ölmem için sabırsızlanıyor musun? 


Davin: Yanlış anladınız. Sizin ölmeniz benim için bir servet değil, benim için bir kâbus. 


Alfred: Neden böyle düşünüyorsun çocuk? 


Davin: Siz öldükten sonra henüz Helena'yı koruyabilecek kadar gücüm yok. Biliyorsunuz, besili bir inek öldüğünde onu avlamak için hazırda bekleyen birçok akbaba olur. 


Alfred: Besili bir inek, hahah. Çok doğru söyledin. 


Dedi ve Davin'in onu tanımlamak için yaptığı benzetmeyi duyunca Alfred, kahkahaya boğuldu. 


Alfred: Çok fazla zamanım yok. En fazla 2 yıl. 


Davin: En az ne kadar? 


Alfred: 1 yıl. 


Davin: Sizi kurtarmak için bir tedavi yöntemi yok mu? 


Alfred: Çok iyimsersin evlat. Maalesef, yaşlı kalbim daha fazla dayanmayacak. 


Davin: Anladım, baba. 


Dedi ve Alfred'e ilk kez babası olarak seslenmişti. 


Helena, onun kadınıydı ve doğal olarak onun babası, Davin'in de babası oluyordu. 


Alfred, Davin'in ona baba dediğin duyunca gözleri kocaman açıldı ve bir kez daha kahkahaya boğuldu. 


Alfred: Hiç fena değilsin evlat. Seninle ilgili tek problemim, birçok kadının olması. 


Davin: Herkesin kötü olduğu bir nokta vardır. 


Alfred: Haklısın evlat, benim iyi bir baba olamayışım gibi. 


Davin: Aksine, ben sizin çok iyi bir baba olduğunuzu düşünüyorum. Umarım bir gün sizin gibi bir baba olabilirim. 


Alfred: Beni teselli etmene gerek yok evlat. 


Dedi ve bir kez daha iç çekti. 


Alfred: Tamam, ana konuya dönelim. Benden ne istemek için geldin? 


Dedi ve Davin'in ondan bir şey istemek için gelmiş olduğunu tahmin etmişti. 


Davin: Güçsüzüm baba. Sevdiklerimi koruyabilmek için güçlenmem lazım ve bunu bir an önce yapmam lazım. 


Alfred: Pekala, benden ne istiyorsun? 


Dedi ve Davin'e yardım etmeye hazır görünüyordu. 


Davin bir süre sessiz kaldı ve ne istemesi gerektiğini dikkatlice düşündü.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44752 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr