Cilt 7 Bölüm 57 [ Akıllıca Yaşayamam ] (2/2)

avatar
2510 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 57 [ Akıllıca Yaşayamam ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy



Abel: [Büyük Felaketi önleme buyruğunu devralan, yeni Yıldız Gözlemcisi olacak kişi.]

 

Bu dile getirildiği anda Taritta’nın dünyası dramatik bir şekilde sarsılmıştı.

 

Büyük Felaketin saldırısı yüzünden İblis Şehrinde yer yerinden oynuyor, depremi andıran gümbürtülerin ardı arkası kesilmiyordu. Fakat Taritta’nın dünyasının başına yıkıldığını hissetmesi bundan kaynaklanmıyordu.

 

Ona bunu yapan, karşısındaki maskeli adamın―― Abel’in dile getirdiği, yüreğini dağlayan şeydi.

 

Medium: [Yıldız, Gözlemcisi mi…?]

 

Dengesini yitiren bedenini nazikçe desteklemek adına Taritta'nın yanında duran Medium, işittiklerini doğrulamak istercesine bu alışılmadık terimi mırıldandı.

 

Bu onun bilmediği, bilmesinin de gerekmediği bir terimdi.

 

Gerçek şu ki Taritta Shudraq Halkının sıradan bir üyesi olarak ormandaki memleketinde huzur içerisinde yaşamaya devam ettiği takdirde böyle bir şeyle ilişki kurmak gibi bir ihtiyacı da olmayacaktı.

 

Fakat――

 

Taritta: [Ben…]

 

Medium: [Abel-chin! Neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim yok! Neden bahsediyorsun sen!?]

 

Medium, sesi titreyen Taritta’nın yerine Abel’e çıkışan taraf oldu.

 

Ufalmış olsa da kararlılığını yitirmemişti ve Taritta’yı korumak istercesine ufak göğsünü şişirmiş halde dosdoğru Abel’e bakıyordu.

 

Medium: [Bahsettiğin Yıldız Gözlemcisi de neyin nesi? Taritta-chan neden öyle oluyor ki?]

 

Abel: [――Yıldız Gözlemcisi, yıldızların hizalanışına ve rehberliğine dayanarak geleceği öngörme rolünü üstlenen kişidir. Yo, buna rolden ziyade yazgı demek daha doğru olur.]

 

Medium: […Bilerek mi böyle karmaşık kelimeler kullanıyorsun?]

 

Abel: [Öyle bir niyetim yok.]

 

Kaşlarını çatan ve söylenenleri anlamakta zorlanan Medium’un sitemini işiten Abel, hafifçe iç çekti.

 

Sonra da Medium’u kendi haline bırakıp bir kez daha ismiyle Taritta’ya seslendi. Genç kızın omuzları istemsizce seğirirken de gözlerinin içerisine bakarak şöyle dedi:

 

Abel: [En başta İmparatorluk Başkentinden sürülme sebebim Yıldız Gözlemcileriyle yakından ilişkili. Taritta, bu meselenin bilincinde olmalısın, haksız mıyım?]

 

Taritta: [B-bu mesele derken…]

 

Abel: [Elbette ki İmparatorluğun çöküşünün öngörülmüş olmasından bahsediyorum. Bunu biliyordun. ――Bu yüzden de Buddheim Ormanında beni öldürmek istedin.]

 

Taritta: [――Hk.]

 

Taritta’nın yanakları gerilmiş, Abel’in gerçekçi ifadesinden dolayı başını eğip kollarını kavuşturmuştu.

 

Yıldız Gözlemcisi olarak anılmanın şoku, neredeyse Abel'in göz ardı edilemeyecek bir şeye değindiği gerçeğini gölgede bırakıyordu.

 

Evet, açıkça dile getirmişti. ――Taritta, ormandaki avcıydı.

 

Peki onu vurma fırsatını kaçırdığı için pişman mıydı?

 

Kelimelere döküldüğünde――

 

Taritta: [Ne zamandan beri…]

 

Abel: [――――]

 

Taritta: [Ne zamandan beri, peşinde olduğumu biliyorsun…?]

 

Medium: [Taritta-chan!?]

 

Başı öne eğilen Taritta, Abel’le göz göze dahi gelemeden bu soruyu yöneltti.

 

Taritta’nın sözlerini işiten Medium’un ağzındansa bariz bir şaşkınlık nidası kaçtı. E tabii ki öyle olacaktı. Bu soruyu duyduktan sonra Abel’in baskılarına karşı çıkacak bir dayanağı kalmamıştı.

 

Gerçekler itiraf edilmişti. Taritta, okçuluğunu kullanarak Abel’i öldürmeye teşebbüs etmişti.

 

Abel: [Yıldız Gözlemcilerinin öngörüleri… Buyrukları, çoğunlukla yoldaş Yıldız Gözlemcileriyle paylaşılır. Bu buyruğun bilincinde olarak İmparatorluk Başkentinden kaçışımın ardından peşime takılmaları beklenen bir şeydi. Ayrıca…]

 

Taritta: [Ayrıca?]

 

Abel: [Taht mekanizması hakkındaki bilgilerime dayanarak Shudraq Halkına güveneceğim tahmin edilebilirdi. Haliyle Shudraqlar arasında bir suikastçı olma ihtimali yüksekti.]

 

Taritta: [――――]

 

Abel: [Suikastçının varlığına dair kesin kanıtıysa ancak ben sanarak Natsuki Subaru’yu hedef aldığında elde ettim.]

 

Abel’in akıl yürütme biçimini öğrenen Taritta’nın elleri, kıyafetlerinin uçlarını sımsıkı sarmalamaktaydı.

 

Söylenenler doğruydu. İmparatorluğun bir ucunda yaşayan Taritta’nın Vollachia İmparatorunun simasını tanıma ihtimali yoktu. Dış görünüşüne dair tek bilgisi, siyah saçlı, siyah gözlü olduğu şeklindeydi.

 

Aynı gün, aynı saatlerde ormanda böylesine alışılmadık özelliklere sahip birden fazla kişi olacağıysa hiç aklına gelmemişti.

 

Abel: [İkimizi, yani beni ve onu köydeki kafese tıkılmış halde gördüğünde verdiğin tepki olağanüstüydü… Gözlemcilerin piyonu olarak fazla dürüst bir tabiata sahipsin.]

 

Taritta: [――Ah.]

 

Abel: [Bana hem Guaral’ın ele geçirilmesinde hem de arkasından gelen İblis Şehri yolculuğunda eşlik ettin ama buyruğu yerine getirmeye kalkışmadın. Neden?]

 

Taritta: [――――]

 

Abel: [Neden buyruğa uymayı reddediyorsun? Duyduğum kadarıyla Yıldız Gözlemcilerinin öngörüleri, bilincinde olsanız da karşı koyamayacağınız şeyler. Yani o öngörüye karşı koyacak iradeye sahip olduğuna inanmıyorum.]

 

Taritta o kadar güçlü bir iradeye ya da öz disipline sahip olsaydı daha en başta bu yolculukta onlara eşlik etmezdi.

 

Yani Abel’in muhakemesi sert olsa da doğruydu. Can yakacak kadar doğruydu.

 

Taritta, buyruğunu bir kenara atacak güce sahip değildi.

 

Bu mümkün olsaydı böylesi bir yükü çok daha erken üzerinden atmış olurdu.

 

Bu buyruğu yerine getirmediği takdirde Büyük Felaketin İmparatorluğu yok edeceğini kesin olarak biliyordu――

 

Medium: [――Aman Tanrım! Hiçbir şey anlamıyorum!]

 

Taritta ıstırap çekiyor, Abel peşine düştüğü şey için uğraşmaya devam ediyordu. İkisi arasında sıkışıp kalan ama konu dışı bırakılan Medium, işte tam da bu noktada patladı. Ve mavi gözlerini Abel’e dikti, arkasındaki Taritta’ya kalkan olmak için kollarını iki yana açtı.

 

Medium: [Abel-chin’in hedef alınması ya da onu hedef alanın Taritta-chan olması hakkında en ufak bir bilgim yok! Ama Taritta bu konuda kararlı olsaydı Abel-chin şimdiye çoktan ölmüş olurdu! Haksız mıyım?]

 

Abel: [Hey sen, çeneni tutmayı öğren.]

 

Medium: [Haksız mıyım ama! Abel-chin, Taritta-chan’dan kaçabilir misin ki?]

 

Medium’un bu güçlü söylemi sonrası Abel’in dudakları nefretle kıvrıldı.

 

Söylenenleri inkar edemezdi. Fakat bu açıdan Taritta’ya duyulan şüphe, Abel tarafından çoktan dile getirilmişti.

 

Başka bir deyişle, Medium’un da belirttiği üzere Taritta’nın istediği takdirde Abel’i öldürebileceği netken bunu neden yapmamıştı?

 

Çünkü――

 

Taritta: […Çünkü, bunu yapmak için, bir sebep bulamadım.]

 

Abel: [―― İmparatorluğu yıkılmaktan kurtarmak haricinde nasıl bir sebebe ihtiyacın var ki?]

 

Taritta: [Ben! Ben senin İmparator olduğunu ya da Başkentten sürüldüğünü bile bilmiyordum ki…….! Çünkü, benim gözümde, benim gözümde, bir Yıldız Gözlemcisi olarak, ben――]

 

Uzun süredir göğsünün ardında gizli tuttuğu ıstırap, ağzını açışıyla birlikte nihayet taşmaya başlamıştı.

 

Çoktandır kelimelere nasıl dökeceğini bilemediği o ıstırabı açığa çıkartan şeyse tamamıyla Abel’in tahrikleriydi.

 

Fakat daha bunu yapma imkanı bulamadan――

 

Medium: [――Hayıııırr!]

 

Gözleri faltaşı gibi açılan Medium’um feryadıyla Taritta ve Abel’in bakışları yukarıya kaydı.

 

Üçlünün bulunduğu binanın hemen üzerine, yani tam tepelerine bir zifiri karanlık çökmekteydi―― Yo öyle değildi. O şey yalnızca zifiri karanlık değildi, daha ziyade devasa, simsiyah bir koldu.

 

Kendisine bahşedilen beş parmakla dosdoğru uzanıyor, hemen yukarıdaki binaya doğru atılıyordu.

 

Orada bulunan üç kişiyi ezmeye―― yo, o koca eliyle onları yakalamaya çalışırmış gibi bir hali vardı.

 

Taritta: [――Hk, Medium! Abel!]

 

O şeyin yaklaşmasına tanık oldukları saniyede Taritta’nın aklındaki tüm konu dışı düşünceler uçup gitti.

 

Biraz önceki sözlü saldırı sahnesi ansızın sonlandı; Taritta içgüdülerinin emrettiği üzere harekete geçti, önündeki Medium'u kucakladı, Abel'i de sırtına attı ve doğruca geriye sıçradı.

 

Bu şekilde o devasa siyah kolun menzilinden kaçmaya çalıştı. ――Fakat yeterli olmadı.

 

Alçalmakta olan parmak uçları onları yakalamak, çaresizce bu dünyadan koparmak üzereydi.

 

???: [Buna müsaade etmeyeceğim――!!]

 

Ancak tam da bunun yaşanmasına ramak kalmışken üçlü grupla devasa kolun arasına giren koca bir kitle, tepelerinde büyük bir şiddetle sıkıştı.

 

Zümrüt yeşili dikenli sarmaşıklara dolanan kale duvarları parçalanıp ele geçirildi ve muazzam bir merkezkaç kuvvetiyle birlikte, Taritta’nın da dahil olduğu üçlüyü devasa kolun müdahalesinden koruyan bir kubbe şeklini aldı.

 

Elbette ki o uzuv, herhangi bir müdahaleyle durdurulabilecek cinsten değildi.

 

O kapkara kola temas eden kubbe saniyesinde şeker gibi eridi, kanatlı bir böcek tarafından yutulan bir yaprak misali yitip gitti.

 

Bununla birlikte――

 

???: [Şehrimde daha fazla kargaşaya tolerans gösteremem―― Hk!]

 

Kimonolu bir kadın, yıkılan kale duvarlarının hemen altında belirdi, kafasındaki canavar kulakları dikelmiş halde uzun bacaklarını öne doğru savurarak devasa kola doğru bir duvar parçası fırlattı.

 

Odaklandığı binanın çöküşünü işaret eden bir basınç dalgası yayıldı. Fakat kadının tekmesindeki akıl almaz güç, duvarın diğer tarafındaki devasa kolun bükülmesine ve aşınmanın duraksamasına yol açtı.

 

Tabii bu yalnızca kısa bir anla sınırlı kaldı.

 

Yine de bu kadarı bile yeterliydi.

 

Taritta: [――Hk, güvendeyiz!]

 

Devasa kolun menzilinden ucu ucuna kaçan Taritta, topukları yere sürtünürken rahat bir nefes aldı.

 

Kollarından saldığı Medium ve Abel de yere iniş yaptı. Ve üçünün gözleri de gölgeler tarafından yutuluncaya dek onlara ev sahipliği yapan binayı görmek adına yukarıya çevrildi.

 

Medium: [Y-Yorna-chan…!]

 

Abel: [O da güvende. Az önceye kıyasla daha büyük bir hedef olmuşuz gibi görünüyor gerçi.]

 

Çenesini sağa sola sallayan Abel, endişeli bir şekilde etrafına bakınan Medium’a bu yanıtı verdi.

 

Baktığı yerdeki o kişi, kıyameti getiren gölgeler tarafından kovalanarak oradan oraya sıçrayan ve az önce güçlü bir darbe indirmiş olan o kimonolu kadın―― Yorna Mishigure müydü?

 

Evet, o insanüstü güçle Dokuz İlahi Generalden biri olmaya layıktı.

 

Abel'in onun gibi birinin yanında olmasını istemesi anlaşılır bir şeydi. Onun kadar güçlü biri, dünyanın gidişatını belirleyecek bir kaderi kolaylıkla kabul edebilirdi.

 

Taritta’nın aksine o, zamanı geldiğinde hiçbir şekilde tereddüt etmezdi.

 

Abel: [Beni birden çok seferde kurtardın, Taritta.]

 

Derken Abel, diz çökmekte olan Taritta’nın kararsızlığını sezmişçesine ona bu açıklamayı yaptı.

 

Taritta, az önceki çabaları nedeniyle soluk alıp verişlerini düzene koyamıyordu. Fakat Abel’in Taritta’nın fiziksel ya da zihinsel mücadelelerine tanıyacak zamanı yoktu.

 

Abel: [Yardım eli uzatmamış olsaydın senin en ufak bir çaban olmadan da ben hayatımı kaybetmiş olabilirdim. Ama sen her şeye rağmen beni kurtardın; sebep, aldığın buyruğu ellerini kirletmeden yerine getiremeyecek olman mıydı?]

 

Taritta: [Ya-yanılıyorsun…!]

 

Abel: [Öyleyse neden? Davranışların öyle tutarsız ki――]

 

Medium: [Ama her şeyden önemlisi, yardımların için teşekkür ediyoruz, öyle değil mi!?]

 

Diyen Medium, bir kez daha tutarsız davranmakla suçlanıp sessiz kalan Taritta’nın imdadına yetişti.

 

Güzelim altın rengi saçları darmadağın olan Medium, parmağını Abel’in gözünün önünde sallıyordu. Bu hareket boy farklarını iyice bariz kılsa da iddiasından vazgeçmiyor, çizgisini bozmuyordu.

 

Medium: [Abel-chan, Taritta-chan bizi kurtarmasaydı ikimiz de ölmüş olurduk, yanlış mıyım? Her şeyden önce ona teşekkür etmek zorundayız. Taritta-chan, teşekkürler~!]

 

Taritta: [H-hah…]

 

Medium: [E hadi, kendinize gelin! Mesele nedir, Abel-chin? Taritta-chan’ın ne yapmasını istiyorsun?]

 

Medium arkasına bakıp Taritta’ya teşekkür ettikten sonra hızlıca Abel’e döndü.

 

Bu süreçte aralarındaki etkileşim yüzünden sorgulama ertelendikçe erteleniyor ve Abel, Medium’un duruma ayak uyduramayışı karşısında iç çekiyordu.

 

Abel: [Ben bunu Taritta’ya anlattım zaten. Sen anlamasan da olur.]

 

Medium: [Anlamazsam anlayıncaya dek seni rahatsız edip dururum, tamam mı? Buna ne dersin?]

 

Abel: [―― Büyük Felaketin yatışması için benim canımdan olmam gerekiyor. Yıldız Gözlemcisinin gördüğü gelecek ve Taritta’ya verilen buyruk bu şekilde.]

 

Medium: [――? Ne kastettiğin hakkında hiçbir fikrim yok. O kocaman kara gölgeler neden Abel-chin’in ölümünden sonra yatışsın ki? Bu çok saçma!]

 

Medium’ın ısrarcı ricaları karşılığında Taritta, yanağını ısırdı.

 

Bu buyruğu yerine getirmesinin bir sonucu olarak İmparatorluğun yıkımdan kurtulacağı öngörüsünü kesinlikle anlayabiliyordu. Bunun nasıl meydana geleceğindense emin değildi.

 

Ancak bunun dile getirilmesi, Medium’un Abel’in acımasızlığını fark etmesinden başka bir işe yaramıyordu――

 

Abel: [――Tuhaf değil mi?]

 

Böylece Taritta’nın varsayımı, Abel’in takip eden sözlerinin yankısıyla askıya alındı.

 

Dişlerini sıkan Medium’sa ateşli bir isyanla “Tuhaf” dedi. Abel de eliyle ağzını örterek bir kez daha “Tuhaf” diye tekrarladı.

 

Abel: [Taritta.]

 

Taritta: [Ah, n-ne var?]

 

Abel: [Aldığın buyruk, yani İmparatorluğun yıkımına mani olmak için benim canımı alman gerektiği. Bundan emin misin?]

 

Taritta: [――Hk.]

 

Bir kez daha bu şekilde sorgulanan Taritta, tereddüt içerisinde kafasını salladı.

 

Kendisine, yerine getiremediği bu buyruğun zaruri olduğu söylenmişti.

 

Fakat işin aslını öğrenen Abel, bir kez daha “Madem öyle” diyerek,

 

Abel: [Bu senin yıkım olarak bildiğin şey değil mi?]

 

Taritta: [Ha…]

 

Abel: [Büyük Felaketin İmparatorluğun yıkımına yol açacağına dair bir kehanetten haberdarsın. Ama o şeyin ve Büyük Felaketin bir olduğunu düşünüyorsun. Peki bundan emin misin?]

 

Bu soruyla birlikte Taritta’nın düşünceleri bir anlam çıkarma çabasıyla yarışa girmeye başladı.

 

İblis Şehrinin kalbinden yavaşça yayılan o kara gölgeye, kasvet ve dehşet saçan o varlığa Büyük Felaketten başka ne denebilirdi ki?

 

Ona defalarca, tekrar tekrar, kabus gibi bir manzara izletilmişti.

 

Her gece kabuslarına giren yaklaşan felakete dair görüntülerle unutmamaya teşvik edilmişti. Ve o şey kesinlikle bu kabusların tezahürüydü. Ancak――

 

Taritta: [Bunun, Büyük Felaket olup olmadığına gelince…]

 

Abel: [Bu bilgiye sahip değilsin, öyle değil mi? Öyleyse belki de başka bir Yıldız Gözlemcisi sahiptir.]

 

Taritta: [Başka biri…]

 

Bu cümleden sonra Taritta’nın gözleri çılgınca hareket etmeye başladı.

 

Abel Yıldız Gözlemcilerinin birbirleriyle bağlantılı olduğunu belirtmiş olsa da Taritta bir istisnaydı. ――Yo, “istisna” doğru kelime değildi. Öncelikle, onlar daha en baştan farklıydı.

 

Çünkü Taritta’nın diğer Yıldız Gözlemcilerinin varlığından dahi haberi yoktu.

 

Taritta: [Ah…]

 

Yıldız Gözlemcileriyle ilgili tek bir fikri varsa o da daha dakikalar önce tanışmış olduğu kişiye dairdi.

 

Taritta: [――――]

 

Umursamaz tavırlarından ödün vermeyen o narin adam, adını bile bahşetmeyen o iğrenç şahıs, Taritta’ya “Shudraqların Yüz Karası” diyecek kadar bilgiliydi.

 

Taritta’nın günahından haberdardı. Belki de sebep, Yıldız Gözlemcileri arasındaki bağlantıydı.

 

Peki o adam, Yıldız Gözlemcisi, Büyük Felaketi gördüğünde ne söylemişti?

 

Eğer doğru hatırlıyorsa şöyle bir şeydi――

 

Taritta: [Onun sorumluluğunda değilmiş…]

 

Abel: [――Gerçekten mi, Yıldız Gözlemcisi öyle mi söyledi? Anlıyorum.]

 

Medium: [Abel-chin?]

 

Taritta’nın ağzından kaçan bu cümleyi işiterek afallayan Abel, başını salladı ve arkasını döndü.

 

Bu manzara karşısında kaşlarını çatan Medium ise önüne geçip yüzüne bakabilmek için Abel’in etrafından dolandı. Bunu yaptığı andaysa yuvarlak gözleri faltaşı gibi açıldı. Ve irkildi.

 

Şaşkınlığının sebebi, Abel’in verdiği ani tepkiydi.

 

Abel, avcunu oni maskesiyle örtülü yüzüne koymuş ve sert bakışlarını dosdoğru İblis Şehrinin merkezine, Büyük Felaketin―― ya da daha doğrusu her şeyi tüketen o zifiri karanlık kütlenin hüküm sürdüğü noktaya çevirmişti.

 

Abel: [――İmparatorluğun çöküşü, Büyük Felaketten bağımsız mı?]

 

Diye mırıldanan Abel, hafifçe boğazını temizleyerek kısaca soluk verdi.

 

Surat ifadesini göremeyen Taritta’ya kahkahayı andıran bu soluklanma sonrasındaysa,

 

Abel: [Madem öyle, bu yolda tökezlemek için hiçbir sebep yok demektir. ――Seni denklemden sildireceğim, davetsiz misafir.]

 

#Abel’in aklından neler geçiyor acaba? Kimden veya neyden bahsediyor, ne yapmayı planlıyor? Bu gölge mevzusunu çözen Subaru mu olacak, yoksa Abel ve diğerleri mi? Bizi daha ne çılgınlıklar bekleyecek acaba? Maalesef bugünlük bu kadar arkadaşlar. Haftaya yeni bölümlerde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr