Cilt 6 Bölüm 75 [ Louis Arneb] (3/5)

avatar
1812 27

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 75 [ Louis Arneb] (3/5)


Çevirmen : Clumsy



Rakip, Louis’in kendisini bu şekilde tanıtışı karşısında bir hayli şaşırmış ve yıpranmıştı.

 

Apaçık ortada olsa da buraya adım atan insanlar normal şartlarda buraya gelmeyi amaçlamıyor olurdu. Gerçi arada bir bu şekilde sızanlar da olurdu ancak Louis, onları kayıp ruhlar gibiーー başka bir tabirle ölüme yakın tecrübelerin sonucu şeklinde değerlendirirdi.

 

Yani『Ruhun』bedenden kolaylıkla ayrıldığı veya belki de gevşek hale geldiği bir durum yaşanmış olurdu.

 

Onun bakış açısına göre bu tür durumlar, beklenmedik bir anda Od Lagna tarafından çağrılmaya yakın bir hissiyattı.

 

Bu düşünceyle Louis’in rolü, ölüme yakın tecrübeler yaşayan insanların telaşını dindiren ve burayı tanıtan bir nevi rehber misali olabilirdi.

 

Tüm bunların Od Lagna’nın görünmez avcunda gerçekleştiği düşüncesiyse yine çileden çıkarıcı olurdu.

 

Elbette ki Louis, tepeden bakılmak kadar yönetilmekten de nefret ediyordu.

 

Bu, mütemadiyen var olan olağan işleyişi ifade eden Od Lagna için de geçerliydi. Louis, henüz başlamamış olan hayatının kendisi dışında herhangi bir varlığın müdahalesine uğramasını istemiyordu.

 

‘ーーーー’

 

“Eh? Tabii ki biliyoruz? Ley ve Roy…… onii-chan ve nii-sama, değil mi? Ah, ah, bu kadar heyecanlanma, onii-san! O ikisi de kendilerini küçük kız kardeşlerine adamışlar sonuçta, anlarsın ya.”

 

‘ーーーー’

 

“O ikisinin sağda solda yedikleri yemekler kısmen bizim iyiliğimiz için. Beyinsizler ve bizim tercihlerimizi anlayamıyorlar ama yine de düşünceli davranıyorlar. Muhtemelen öyledir yani. Ama yapacak bir şey yok, değil mi? Neticede üçümüz asla bir araya gelemedik.”

 

‘ーーーー’

 

“Onii-chan’ın veya nii-sama’nın bedenini ödünç alarak, anlarsın ya, zaman zaman azıcık dışarı çıkıyoruz. Ama bunu yaptığımızda bedenini ödünç veren kişi uykuya dalıyor ve onunla tanışmamız mümkün olamıyor, işte bunu anlatmak istiyoruz! Bu yüzden de üçümüz asla bir araya gelemedik. Ah, ağzımızdan kaçtı.”

 

Birazcık heyecana kapılmış halde konuşup ne var ne yoksa sayıp döken Louis, karşı tarafın tepkisini dikkatle gözlemliyordu.

 

Hafif bir panik, ufak bir sersemlik. Bir miktar ağır basan öfke ve oldukça güçlü bir amaç algısı. İlk başta kafası karışan varlık aklını tekrar toparlıyor, mantıklı bir şekilde ilerlemeye çalışacak ortama kavuşuyordu.

 

“He~h……”

 

■’nin en derinlerinde ‘fena değilmiş’ düşüncesini taşıyan Louis, bu manzara karşısında dudaklarını yalamıştı.

 

Katliam sahnelerine dahil olmaya alışkın şeklinde etiketlenmeyi gerektirebilirdi, o oğlan durumlara adapte olma konusunda bu denli hızlıydı. Gözlemler ve ilk karşılaşma anında edinilen izlenimler kıyaslanınca oldukça uyumsuz bir nitelikti.

 

Orijinalinden büyük ölçüde farklı, cilalanmaya zorlanmış, deney sonucu elde edilmiş bir nitelikti.

 

Kökeninde yatan şey Louis’in iştahını ilgiyle kabartıyordu ve bunun yanı sıraーー

 

“ーーAh, işte burada işte burada. İşte bu, değil mi, onii-san!”

 

Louis bir yandan konuşuyor, bir yandan da belirli『Hatıraları』çekip alıyordu.

 

Ley’in tadını çıkarttığı tek bir tabak aracılığıyla gözlerinin önündeki bu gence bağlanmasının en büyük sebebi. İşte Louis, büyük bir güçle『Hatıraları』çekip toplayıp bu varoluşa seslenerek onlarla senkronize oluyordu.

 

“ーーAva.”

 

Tam da o anda göğsünün içerisinde dolup taşan sevgi hissiyatı nefesini kesmişti.

 

Herhangi bir sınırdan bihaber şekilde, gözlerinin önündeki gence beslenen sevgi hissiyatı. Öyle kıymetliydi, öyle seviyordu, öyle seviliyordu ki dayanılacak gibi değildi. Louis’in küçük göğsü ısınıyor, tüm bedeni tatlı bir önseziyle zonkluyordu.

 

Gözleri nemlenmiş, nefesi tatlı ve sıcak bir hal almış, dudakları gülümsemeyle kıvrılmıştı.

 

Veーー

 

“Lütfen böyle gergin bir yüz ifadesine bürünme. ーーSubaru-kun.”

 

ーーO anda güçlü, etkili bir reddedişle karşılaşmıştı.

 

‘ーーーー!!’

 

Öfkesi süregelirken gözlerini kısıp keskinleştiren Natsuki Subaru, öne doğru atılıp hücuma geçmişti.

 

Louis ise kollarını iki yana açıp onun bu taşkınlığını kabullenme dürtüsüne kapılsa da o dürtüyü bir şekilde bastırmış ve『Hatıralar』uyarınca göğsüne keskin bir şekilde giriş yapmıştı.

 

Gencin kollarını akıcı bir hareketle yakalamış, onu kendine doğru çekip döndürerek fırlatmıştı. Gerçek bir obje olmayan fiziksel bir bedenle kemiklerin gıcırdama sesinin halüsinasyonunu işiten genç de acı bir bağrışla birlikte Louis tarafından beyaz zemine yapıştırılmıştı.

 

‘ーーーー’

 

“Lütfen dur. Böyle cesurca kendini atıp durursan utanç verici olacak. ーーÖyle bir şey yani.”

 

O gence dair sevgi dolu『Hatıraları』düşünen Louis, onu saf bir güçle bastırıyordu. Sadistçe ■’i tatmin olurken dudaklarının kenarları gevşiyordu. Louis’in ■’ine ait bu eziyet etme arzusunu iyice tatmin edercesine yükselen ses ise bedenini büken Natsuki Subaru’nun delice devam eden çığlıkları oluyordu.

 

Bir başkasının hatırına içtenlikle öfke kusan bu halleriーー bununla karşı karşıya olan Louis’in o esnada başı eğilmişti.

 

“ーーOnii-san, neden çaldığımız『Hatıraları』hatırlıyorsun?”

 

Anormal bir tepkiydi.

 

Bedenini bastırırken bunu fark eden Louis, boynunu büyük ölçüde bükmüştü.

 

『Oburluk』tarafından yenilen『Hatıralar』ilgili kişinin zihninde var olmaya devam etmezdi, 『Oburluk』tarafından yenilen『İsimler』de başkalarının zihninde var olmaya devam etmezdi. Çünkü Otorite, onları dünyadaki varoluşlarını tanımlayan『Ruhtan』koparırdı.

 

『Ruhun』 Od Lagna tarafından『Hatıralar Holünde』adamakıllı gerçekleştirilen arındırılışıーーkeyfi olarak bu sürecin temsilcisi gibi hareket etmek, gizlice aldatmak, yağmalamak ve hasat etmek, işte『Oburluk』Otoritesi buydu.

 

Dolayısıyla『Oburluğun』aşırdığı『Hatıralar』ve『İsimler』hiç kimsenin zihninde var olmazdı. Nadiren yalnızca『Hatıraları』veya yalnızca『İsmi』çalınan kişiler olsa da söz konusu negatif etkiler geçerli olurdu.

 

『Hatıralar』çalınırsa kişinin kendisi, 『İsim』çalınırsa da diğer kişiler ilgili kişiyi anımsamazdı. 『Ruhun』yapısı Od Lagna korumasında olduğu sürece bu kural değiştirilemezdi.

 

Ama Natsuki Subaru hatırlıyordu.

 

Malzeme, yani ruh, 『Hatıraların』ve『İsmin』çalınışıyla çıplak bırakılmıştı.

 

Peki hatırlayamıyor olması gerekirken… Neden, neden, nedenーー

 

‘ーーーー’

 

“Şimdi onii-san’a biraz ilgi duymuş olabiliriz. Gerçi onii-chan bize kızacakmış gibi duruyor.”

 

Dudaklarını yalayan Louis’in yanakları tutkuyla boyanmıştı.

 

Ley’in bağlı olduğu rakip oydu. Dahil olup da o yiyeceği kaparsa kesinlikle Ley’i bile uygun şekilde gücendirirdi. Ley kız kardeşine karşı epey tatlı ve ılımlı olsa da onun bencilliğine uymasının ana öncülü iştahlarının çatışmamasıydı.

 

Çünkü iştah demek, 『Oburluk』için, Louis için, Ley için ve Roy için, hayatın anlamı demekti.

 

Onun keyfi olarak ihlal edilmesi karşısındaysa ■’leri sakinliğini koruyamazdı.

 

“Dört gözle beklenen kıymetli bir tabak gasp edilirse, o kişi kardeşin olsa bile öldürmemek elde olmaz, öyle değil mi? ーーAh, ama, karşı koymak öyle zor ki onii-san.”

 

Kollarını arkasında büküyor, dudaklarını yere bastırdığı genç oğlanın ensesine yaklaştırıyordu.

 

Gerçek bir özden yoksun bir ruh formu gibiydi. Yalnızca『Ruhtan』ibaret bu haliyle terinin tadını alamıyordu. Doğası gereği acı bile halüsinasyonu andırsa da onu açıkça bilgilendirme niyetini taşımıyordu.

 

Yalnızca temas kurmak istediği sevgi hissiyatı patlak veriyordu. ーーGörünüşe göre bu『Hatıraların』sahibi, bu genç oğlana gereğinden fazla bağlıydı. Bunu kuvvetle hissedebiliyordu.

 

“Ehh, şu anda aynısı bizim için de geçerli.”

 

Kulaktan dolma『Hatıralar』olsalar da bu şekilde depolamışken artık ona aitlerdi.

 

Ley ve Roy’un『Tutulma』korkusunu az da olsa anlayabiliyordu. Korku duymuyordu ancak o ikilinin önsezilerinin doğru olduğunu biliyordu. ーーBelki de böyle devam ederse,

 

“Biz, kesinlikle kendimizi onii-san’ı severken bulacağız, öyle değil mi?”

 

‘ーーーー’

 

“……E~h? Mide bulandırıcı mı diyorsun, bu çok se~rt oldu. Sonuçta biz her şeye rağmen bir kızız, biz cesaretimizi toplayıp sevgimizi itiraf ederken bu ne kabalık! Ah, yine şiddete başvuruyorsun. Böyle olmaz ki onii-san. Canın acımayacak, o yüzden lütfen sakin ol, tamam mı?”

 

‘ーーーー’

 

“Onii-san’ın canını acıtmamız mümkün değil, anlarsın ya. Sonuçta o, bizim biriciğimiz. Bu yüzden ■’ini yatıştır hadi.”

 

Onu sakinleştirmek için şefkatle seslense de çılgınca ama yetersiz hareketlerle karşılaşmaya devam ediyordu.

 

『Hatıraların』bahsi defalarca geçerken Louis’in tüm bedeni müthiş bir kendinden geçme hissiyatıyla titriyordu. Bu heyecanın tadına yalnızca『İsmi』çalınan birini hatırlayan bir şahısla bakabilirdi.

 

Haliyle Louis’in hiç tatmadığı bir lezzetti.

 

ーーBilinmeyen, tatlı mı tatlı bir meyveydi.

 

“ーーNatsuki Subaru.”

 

ーーAroman, nasıl olacak?

 

“Hadi yiyelim.”

 

■’indeki o parlak meraka yanıt arayan Louis, kıpkırmızı diliyle gencin ensesini şefkatle yalamıştı. Evet, ismini söyleyip dilinin ucundaki tüylü dokuyu tatmış, onu tatlı tatlı, kibar kibar yalamıştı.

 

İştah olarak adlandırılan şeyin yerine getirilmesinin önemi, cinsel isteğe benzerdi.

 

Gözlerinin önündeki kişiye beslediği sevginin bu denli yoğunlaşması neticesinde dinmek bilmeyen iştahının doyurulması, çıkarcı bir kovalamaca sonrası çiftleşmeye benzer bir şey olmalıydı.

 

Birbirlerine karşılıklı değer veren insanlar, Louis olarak bilinen varoluşa karışıyordu.

 

O aromanın yeterliliğine veya ne denli tatlı olduğuna gelinceーー

 

“İkram için teşekkürler.”

 

Yeterince, gönlünce tadını alan Louis, yemeğe duyduğu minneti kelimelere dökmüştü.

 

İşte bu, 『Oburluğun』beslenme prosedürüydüーー『Hatıralarını』çalmak istedikleri rakibin adını zikretmek, 『Ruhun』bir bölümünü rakibin fiziksel bedeninden sıyırmak ve onu yemek.

 

ーーYani『Hatıra』olarak adlandırılan şeyler, 『Ruhta』biriken tortulara benzerdi.

 

Onları beyaz tabakların üzerinde sunulan ziyafetler gibi albenili kelimelerle süslemek de mümkündü.

 

Ama her şey aslıyla açığa çıkacak olursa önlerinde uzanacak olan şey, bu yaşananları güzelce süslemenin anlamsızlığı olurdu. 『Oburluk』Otoritesine iliştirilmiş ve o『Ruhların』keyfini çıkarma kabiliyetine, ayrıcalığına sahip olan Louis’in farkındalığı bu şekildeydi.

 

Böylelikle gözlerinin önündeki gencin『Ruhuyla』ilişkili neyi var neyi yoksa ayrışacaktı.

 

Geriye kalan şeyse halihazırda Louis’in içerisinde olan genç kızın『Hatıralarıyla』karıştırılması ve bunun neden olacağı kimyasal reaksiyonun görülmesi olacaktıーー

 

‘ーーSen, az önce, bana ne yaptın?’

 

Ancak Louis, duyulmaması gereken bir sesin yankısıyla birlikte, ilk defa Natsuki Subaru’nun kendisiyle yüzleşmişti.

 

O ana dek konuşuyorlarmış gibi bir görüntü çizmemişlerdi. Yüzleşiyormuş gibi birbirlerine bakmamışlardı. Belirsiz, boğucu bir rüyadan ibaretmiş gibi gelmişti.

 

Bu, Louis için de daha önce karşılaşılmamış koşulların ansızın renklendiği bir vukuat olmuştu.

 

Az önce, söylenen şey…

 

“……Onii-san, bizi hatırlıyor, olamaz değil mi?”

 

Güçlü, yoğun bir düşmanlıkla dolu bakışlar, Louis’in şüphelerinin yanıtını vermişti.

 

“ーーAh.”

 

İşte o an, Louis’in ince, minyon göğsünün yüksek bir hızla zonklamaya kesin olarak başladığı andı.

 

#Şu son bölümlerin İngilizce versiyonunda bazı cümleler öyle devrik, öyle saçma ve anlamsız ki mantıklı bir cümle kurma çabasıyla dakikalarca ekranla bakışıyorum. Genel olarak kalitenin düşmemesi için çok uğraşıyorum ama malzeme böyle olunca sonuçtan memnun kalamıyorum, gözünüze batan bir şeyler oluyorsa diye de belirtmek istedim.
Bölüme gelince, artık Oburlukların izlediği prosedüre de ‘yeme’ sürecine de bayağı hakim hale geldik. Yazar abimiz Subaru’ya replik yazma zahmetinde bulunmasa da Louis sürekli konuştuğu için neler olup bittiğini az çok anlıyoruz çok şükür. Bakalım bu mevzu daha ne kadar ilerleyecek, sır perdeleri ne zaman kalkacak… Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr