Cilt 6 Bölüm 74 [ Natsuki Subaru ] (1/3)

avatar
1921 23

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 74 [ Natsuki Subaru ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy



Kısa, siyah saçlar, üst bedenle aynı uzunlukta bacaklar, insanı öldürebilecek yeterlilikte sanpaku gözler.

 

Hangisi seçilirse seçilsin nahoş denilebilecek bu tanıdık hatlar, beyaz, çıplak zeminde oturarak Natsuki Subaru’yu izliyordu.

 

Subaru: “ーーーー”

 

Subaru’ysa şaşkın bir şekilde bakışlarını dikerek karşısındaki kişinin yüzünü derinlemesine inceliyordu.

 

Hangi açıdan bakarsa baksın aşina olduğu bir yüzdüーー yo, birazcık farklı görünüyordu. Belki de bunun sebebi gerçek anlamda görmeye alışkın olduğu formda olmayışıydı.

 

Normal şartlarda bunaltıcı sıklıkta baktığı şey, sudaki ve aynadaki yansıması olurdu. Kesin konuşmak gerekirse insanların yüzlerinin iki yarısı mükemmel bir simetriye sahip olmaz, bu da başlı başına hassas bir farklılık yaratırdı.

 

İşte bu yüzdenーー

 

???: “Ah, demek öyle. Aynadaki yansımanın aynısı olmayınca birazcık tuhaf hissettirdi, ha. Bu açıdan bir fotoğrafa veya video kaydına bakar gibi gözünde canlandırmaya daha yakın, değil mi?”

 

Subaru: “ーー~hk.”

 

???: “ーー? Ah, yoksa, sen de mi aynı şeyi düşünüyordun?”

 

O sesin zihnini okurmuş gibi hissettirişi karşısında hafiften yanakları katılaşırken karşısındaki kişi bu hisleri de doğru tahmin etmişti.

 

Bu bile ■’nun telaşa kapılmasına yol açsa da verebileceği herhangi bir yanıt ne zehir de ilaç görevi görebilirdi. Her şeyden önce Subaru için mühim olan, hızlıca bir fikir alışverişinde bulunmak değildi.

 

Bundan çok daha mühim bir şey vardı, o da kesinlikle her şeyi sarsarmış gibi görünen problemdiーー

 

???: “Öyleyse bir kez daha…… selam, kardeşim.”

 

Subaru: “ーーーー”

 

???: “Yo, kardeş birazcık hatalı bir ifade oldu, ha. Daha doğru bir tercih yapmak gerekirse…… selam, öteki ben.”

 

Şahıs, tek elini kaldırarak rahat bir ses tonuyla selam verdiーー yo, o gereğinden fazla mesafeli biri değildi. Öyle bir varlıktı ki ona cana yakın demek bile yarım yamalak bir ifade olurdu.

 

Neticede hiç kuşku yoktu ki Natsuki Subaru ile aynı yüze sahip o şahıs, 『Natsuki Subaru’dan』başkası değildi.

 

Subaru: “ーー『Natsuki Subaru』.”

 

‘Subaru’: “……Bilirsin ya, sana da tuhaf gelmiyor mu? Bir de kendine adın soyadınla sesleniyorsun…… gerçi başka ne desen doğru olurdu bilemiyorum. Mangalarda falan sık sık karşılaşılan bir durum olsa da gerçek hayatta bayağı sıkıntılıymış.”

 

Subaru: “『Natsuki Subaru』……!”

 

Subaru, o noktada havanın güzelliğinden bahsedermişçesine konuştukça konuşan『Subaru’ya』olan öfkesini fark ederek ayaklandı. Ve rakibini yakasından yakalamaya çalıştığı anda bacakları birbirine dolandı.

 

Dizinde derman bulamayınca duruşu bozulup yığılırkenseーー

 

‘Subaru’: “Uuups, dikkat et.”

 

Subaru: “ーー~hk, dokunma bana!”

 

Önündeki 『Subaru』, öne doğru savrulup düşmekte olan bedenini yakaladı. Subaru’ysa o kollar kendisine temas ettiği anda dayanılmaz bir tiksinti duyarak o kolları silkinip attı.

 

Aynı hızla bir iki adım atıp kendisini『Subaru’dan』uzaklaştırdıktan sonra da gözlerini rakibine dikmeyi sürdürdü.

 

Subaru: “Sen neden, buradasın…… her şeyden önce, burası da neresi!?”

 

Subaru, 『Subaru’yu』görüş alanında tutarak elleriyle onları çevreleyen beyaz dünyayı işaret etti.

 

Hiçbir şeyin olmadığı beyaz bir mekan oluşuyla tıpkı o『Oburluk』Günahı Başpiskoposu Louis Arneb ile yüzleştiği Od Lagna beşiği gibi görünüyordu.

 

Subaru: “Kahretsin……!”

 

Kafasının içi tam bir yangın yeriydi.

 

Kuledeki gerçek zaman akışı neticesinde Louis’le karşılaşmasının üzerinden birkaç saat bile geçmemişti.

 

Fakat beş engelle ilgili bir sürü deneme biriktiren Subaru’ya çook uzak geçmişte yaşanmış bir olay gibi geliyordu.

 

Bunun yanı sıra Subaru, 『Ölü Kitapları』aracılığıyla 『Natsuki Subaru’nun』yaşam ve ölümüne yirmiden fazla kez bizzat tanıklık etmişti. 『Ölü Kitaplarının』içeriği yaşam ve ölümü beş dakikadan kısa bir süreye sıkıştırışıyla biraz eksik kalsa da hiçbir şeyin yaşanmadığı bir yılı aşkın bir süre de olmuştu.

 

Subaru ardı ardına, anlayışla o anların tadına bakmıştı. Tüm bunlara yönelik teşhislerinin bozulmayacağının da garantisi yoktu.

 

Zaman akışı belirsizdi, üstelik bu beklenmedik rakiple buluşmayı da fazlasıyla beklemişti.

 

Subaru, gözleri irileşip kolları şiddetle sallanarak,

 

Subaru: “Senin, burada ne işin var!!”

 

‘Subaru’: “ーーBu, benimle arayı kapatmış olduğunun kanıtı.”

 

Subaru: “ーーーー”

 

‘Subaru’: “『Ölü Kitabını』okudun ve benimle arayı kapattın. Farkında olmadığın her şeyi bizzat tecrübe ederek görmüş olmalısın. Benim, farklı bir dünyadaki hayatımı, yani.”

 

Subaru: “Hah.”

 

『Subaru』, nefesini tüketen ve yaygara kopartan Subaru’ya kayıtsız bir ses tonuyla karşılık verdi. Subaru’ysa onun bu sakin tavırları karşısında azıdişlerini sıktı.

 

Bu inandırıcı ifadeyi, her ama her şeyi bilirmiş tavırlarını sindiremiyordu.

 

ーーHer şeyden önce, o mide bulandırıcı surata bürünerek, söylediği şey de neyin nesiydi?

 

Subaru: “Ben, seninle arayı mı kapatmışım?”

 

‘Subaru’: “Evet öyle. Artık benim hakkımda bilmediğin tek bir şey dahi yok. İşte bu yüzden……”

 

Subaru: “ーーBenimle, kafa bulma ~hk!!”

 

‘Subaru’: “ーーーー”

 

Subaru: “Seninle arayı kapatmışım, öyle mi? Şaka yapmayı kes! Yalan söyleme! Henüz değil! Henüz en önemli şeyi, en hayati şeyi bilmiyorum!”

 

Gözleri olabildiğince irileşerek kükreyen Subaru, bu defa『Subaru’yu』yakasından tutmayı başardı.

 

『Subaru』bu kaba kuvvet kullanımı karşısında herhangi bir savuşturma teşebbüsünde bulunmadı. Onu aynı hızla kendine doğru çeken Subaru’ysa nefeslerinin birbirine karışacağı bir yakınlıkta gözlerini o kara gözlere dikti.

 

“ーーーー”

 

Kendisiyle aynı o yüzdeki kara gözlerde gördüğü yansımadaki aynı yüzü algıladığı anda benliğinde kendisine yönelik mide bulandırıcı bir nefret yükseldi.

 

Bu nefreti kendisine mi yoksa gözlerinin önündeki『Kendisine』mi beslediğini bilmiyor, düşünmek de istemiyordu.

 

Yalnızca fazlasıyla yakın bir mesafede durmayı sürdürerek rakibine bakıyor ve dişlerini gösteriyordu.

 

Subaru: “Söyle bana! Burada olman amma da elverişli! Hemen söyle bana! Senin sen olma sebebin bir yerlerde olmalı! O sebebi göremedim. O sebebi bulamadım. Onu……”

 

‘Subaru’: “Benim, ben olma sebebim mi?”

 

Subaru: “Aynen öyle! Senin sen olmanı, bu hale gelmeni sağlayan bir işaret olmalı! Sen, sen……”

 

‘Subaru’: “ーーBunu, görmüş olman gerekiyordu, haksız mıyım?”

 

Yakasından tutulan『Subaru』, hiçbir direnç sergilemeksizin Subaru’ya bakıyordu.

 

Kendisini sarsan kolları itmeye dahi çalışmıyordu. Subaru’ysa bunu en ufak bir şey yapmadığı şeklinde bir halüsinasyon olarak algılıyordu.

 

Tamı tamına kendisine daha yüksek bir seviyeden bakılıyormuşçasına bir algıylaーー

 

Subaru: “Bana şöyle bakmayı kes!”

 

‘Subaru’: “ーーGah ~hk.”

 

O inandırıcı profili hedefleyen Subaru, yumruğunu savurdu.

 

Yumruk güçlü bir darbe indirirken『Subaru』, acemice savruldu. Subaru’ysa herhangi bir geri tepme veya benzeri acı çekmedi.

 

Çekilen acı yalnızca yaralanan『Subaru’nun』çektiği acıyla sınırlı kaldı.

 

O acı, Natsuki Subaru’nun çektiğiyle birebir aynı olmadı.

 

Subaru: “Bir şey bilirmiş gibi, kelimeleri art arda sıralamak…… demek öyle ha, anlıyorum.”

 

Subaru tarafından pataklanan 『Subaru』, sağ dizinin üzerine çöktü. Onun dövülen yanağını elinin tersiyle ovuşturduğunu gören Subaru’ysa buna izin verdi.

 

Gözlerinin önündeki rakibin her şeyi bilirmiş gibi konuşuyor olduğu konusunda, yanılmıyordu.

 

Her şeyden önce burası Od Lagna beşiğiーー yani Hatıralar Holüyse, bu onu her şeyin ötesinde en temkinli yaklaşması gereken rakip kılmaz mıydı?

 

Subaru: “Sen, Louis misin? 『Oburluk』Günahı Başpiskoposu! Yine sensin, öyle değil mi!?”

 

‘Subaru’: “……Ben mi?”

 

Subaru: “Aptalı oynama!”

 

Geçen sefer Hatıralar Holünde karşılaşmış olduğu Louis, Subaru ve 『Natsuki Subaru』arasında bir ayrım yapmaya ve bir şekilde o varlığı kafasından çıkartıp yemeye çalışmıştı.

 

Subaru o sırada kıl payı farkla o dişlerden kaçmayı başarmıştı, lakin tek bir denemeyle vazgeçmeye razı gelen bir mizaçları olsaydı Günah Başpiskoposu olarak adlandırılmazlardı.

 

Günah Başpiskoposu olarak bilinen varlıkların ne denli çirkin ve iflah olmaz olduğuna bütünüyle şahit olmuştu.

 

Petelgeuse, Regulus, Sirius, Capella, hepsi de karakter anlamında dibi görmüş mutlak başarısızlık örnekleriydi. Ley, Roy ve Louis de birer istisna değildi, bilhassa buna onay verebilirdi.

 

Peki ya Reid’in『Ölü Kitabının』içerisinde pusuya yatmış olan Louis bir yöntem aracılığıyla『Natsuki Subaru’nun』『Ölü Kitabında』da gizlenmiş bekliyor olamaz mıydı?

 

Bu durumda cesurca oyalanıp Subaru’yu bekliyor olması gayet akla yatkındı.

 

Subaru: “Bu doğru değil mi, 『Oburluk』! Louis Arneb! Şekil ve form değiştirebilen senin tarafından bu şekilde kafamın karıştırılması mümkün değil!”

 

Başkalarından çalınan『Hatıralar』ve『İsimlere』bel bağlayarak yalnızca rakiplerinin kabiliyetlerini değil, formlarını bile gasp etmek, onları kendilerine ait birer malmışçasına çiğneyip sindirmek Louis Arneb’in olduğu kadar erkek kardeşleri Ley Batenkaitos ve Roy Alphard’ın da Otoritesiydi.

 

Louis, kulenin içerisinde bu hileyi hiç pişmanlık duymaksızın sergilemişti. Dolayısıyla yalnızca gösteri mekanının Hatıralar Holü olarak değişmesi hiçbir yersizlik hissi uyandırmıyordu.

 

Subaru: “Muhakkak ki bu seferki planın beni tüketip gasp etmektir, öyle değil mi? Bir defa reddedildikten sonra bile inat ediyorsun…… gerçekten『Ölümden Dönmeyi』bu kadar çok mu istiyorsun!?”

 

Subaru, bu şekilde hiç bocalamadan『Ölümden Dönüş』kelimelerini kullandı.

 

Bir iki sefer aynı kelimeleri kullanarak cehennem ıstırabı çektiği hatıraları bizzat deneyimlemişti. Cezası, muazzam bir acı eşliğinde kalbinin kavranıp sıkılması olmuştu. Fakat bu ıstırabı çeken tek kişi kendisi olduğu sürece sıkıntı yoktu. ーーTabii Emilia veya etrafındaki diğer kişileri etkilediği seferlere kıyasla.

 

Gelin görün ki aynı ceza, belli belirsiz bir korkuyu ezip geçerek bağıran Subaru’yu bulmuyordu.

 

Gözlerinin önündeki『Subaru』da kalbi sıkılıyormuş gibi durmuyordu. Subaru,『Subaru’nun』da bir anlığına aynı şeyi beklercesine bir görünüme bürünüp o şeytani etkinin gelmeyişiyle rahatladığını fark etmişti. Ve bu, çıldırtıcıydı.

 

Kendisiyle aynı yüze sahip olduğu gibi aklından da aynı düşünceler geçiyordu. ーーBunu da kendisiyle rakibinin olsa olsa aynı olabileceği savıyla değerlendiriyordu.

 

Subaru: “ーー~hk! Hadi, anla şunu artık! Bu gerçekten öyle harika bir güç mü? Hayran olunası bir güç mü!? Yalnızca ölüyorsun ve tekrar ediyorsun. Ölüyorsun ve tekrar ediyorsun…… hepsi bundan ibaret. O gücü kullanan kişi, boktan ben olunca, sonuçlar da boktan oluyor! İşte bu yüzden……”

 

‘Subaru’: “ーーーー”

 

Subaru: “İşte bu yüzden, hiç kimseyi kurtarmayı beceremiyorum……… Hepsinin ölmesine izin veriyorum. Ben güçsüz olduğum için, herkesi, acınası kılıyorum. Tıpkı, şu anda bile, hiç kimsenin kurtarılamayacak olması gibi……!”

 

ーー『Ölümden Dönüş』, öyle elverişli bir şey değildi.

 

Böyle bir şeye ihtiyaç duymamak her daim daha iyi olurdu. Bu gücün dünyanın en eşsiz, en önde gelen ve en harikulade şeyi olduğunu iddia eden bir Cadı bulunsa da Subaru asla onunla aynı fikirde olamazdı.

 

Bir karıncaya kuşanması için ağır bir top verseniz bile onu asla kullanamazdı. Nihayetinde bu işe uygun olmazdı.

 

Subaru da ağlayıp duran ve kıyamet kopartan güçsüz, acınası, yalnız bir çocuktan ibaretti.

 

Cadıların o çay partisi düşünde söylediği şey doğruydu. O umutsuzdu. O güçsüzdü. O, onu asla bulamazdı. Asla kullanamazdı. Bunu algılayamayan『Oburluk』da『Açgözlülük Cadısı』da lanetlenmişti.

 

Dersini alana dek daha kaç defa oyuna getirilmesi, umutlarının daha kaç defa ayaklar altına alınması, ■’inin daha kaç defa kırılması gerekecekti?

 

Neden, defalarca oyuna getirildikten, umutları defalarca ayaklar altına alındıktan, ■’i defalarca kırıldıktan sonra bile aynı şeyi yapmayı düşünüyordu?

 

『Ölümden Dönüş』, dünyanın tüm nahoş parçalarını sergiliyordu.

 

Absürtlükleri, saçmalıkları, insanın gözlerini kaçırmasına yol açacak kaderleri gözler önüne seriyordu.

 

Peki nasıl oluyordu daーー

 

Subaru: “ーーBen, herkesi seviyorum.”

 

#Çünkü sen de böyle birisin Subaru. Ve seni 『Subaru』 yapan da bu. Sevgin, azmin, direncin, ■’in.
Bakalım aslında farklı bir güçle, farklı bir olayla bu hale gelmediğini, gereken şeye başından beri sahip olduğunu anlayacak mısın ve toparlanıp bu durumun da üstesinden gelebilecek misin… Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr