Cilt 6 Bölüm 71 [ Deneme Bir ] (1/3)

avatar
1983 24

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 71 [ Deneme Bir ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy



ーーSon sözlerinin rüzgarla savrulup gidişiyle Natsuki Subaru’nun bilinci nihayete erdi.

 

“ーーーー”

 

İroni bahsi açılacaksa yeterince ironik şekilde bu seferki『Ölümü』kendi arzusuyla gerçekleşmiş bir『Ölüm』olmuştu.

 

Belki de bu yüzden『Ölüm』anında zihni ve kalbinin sakinliğini korumuştuーー elbette ki öyle olmamıştı, hür iradesiyle『Ölüme』atlamasına yol açacak bir tedirginlik ve gerginliğe sahipti.

 

Fakat şu ana kadarkilerin aksine bu defa, beklediği『Ölümle』diğer『Ölümlerine』kıyasla daha büyük bir içtenlikle yüzleşmişti.

 

Tabii ki ölmeyi seçerek Shaula’yı kurtardığına inanmıyordu.

 

Shaula onu öldürmek istememiş, bu yüzden ondan kendisine ölme emri vermesini istemişti.

 

Subaru için bu denli endişelenen Shaula, Subaru’nun gözlerinin önünde kendini ölümün kollarına bırakmasına müsaade etmişti. Subaru bunun ağırlığını bilemiyordu ama tam dört yüz yıldır beklemeyi sürdüren kalbini paramparça etmiş olmalıydı.

 

İşte bu yüzden bu yaşananlar, Subaru’nun öz tatmininden ibaretti. Abartının ve sonucu kendi gözlerle görememenin doğurduğu öz tatminin en kötü haliydi.

 

Ancakーー

 

Subaru: “ーーNe olmuş yani.”

 

Ona bağlı her şey öz tatminden, ikiyüzlülükten ibaretse bunun nesi yanlıştı?

 

Neticede bu dünyada yaşanan her şeyin etkisini kapıp durdurmak yalnızca kişinin kendi terazisinde gerçekleştirilebilirdi. Tamamlanmamış iyiliklerin hiçbir anlamı olmazdı ve ikiyüzlü olarak bilinen bir kelime nihayetinde mevcut değildi.

 

ーーHepsinin kurtuluşu.

 

Subaru, Shaula’yla yaptığı tartışma sonrasında lanse ettiği nihai amacı pekiştirmişti.

 

ーーYo, daha doğrusu hepsinin kurtuluşu daha en başından beri Subaru’nun amacıydı. Bu hükmüyle yalnızca Shaula’yı da o gruba dahil edip etmemesi gerektiğinde karar kılmış ve hepsini sevmeyi seçmişti.

 

Kumlar arasındaki bu kuleyi kuşatan tüm felaketleri çözme yoluna öncülük edecekti.

 

Bu amaç uğruna, elinden gelen her şeyi yapacaktı.

 

Yani buーー

 

Subaru: “Kendim olmamın ardındaki anlam. ーーÖyle değil mi, 『Natsuki Subaru』?”

 

İşte bu anlık kararla birlikte 『Ölümün』derin, derin uçurumundan uyandıーー.

 

※  ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

???: “ーーSubaru, az önce söylediklerinden emin misin?”

 

Subaru: “Evet, bu noktaya dek geldikten sonra şüphe duymayın. Bu bilgileri onunla yüz yüze gelip yaşadıklarımdan sonra topladım. En iyi şekilde yararlanılamayacak olsaydı, gündeme getirmezdim!”

 

Ortalama bir hızla koşan yakışıklı adamın profiline bakarak sert bir yanıt veren Subaru, ufak bir avcu çekiştirerek tam gaz ilerliyordu.

Dördüncü katın koridorunda hızla ilerleyerek ikinci kat『Electra’yı 』hedefledikleri sıradaーー hüsran dolan Subaru Beatrice’in elini tutarak depar atarken Julius sarı gözleriyle ona kaçamak bakışlar atıyordu.

 

Julius: “Subaru, yüzünün solgunluğu iyiye gitmiyor. Demek gerçekten de kitapta yaşananlar……”

 

Subaru: “Ne kadar endişeli olduğumu gizlemiyorum. Sakın bana sessizce Yeşil Odaya saklanmam gerektiğini söyleyeyim deme.”

 

Julius: “Durum böyle olmasaydı sana durup bir sakinleşmeni tavsiye ederdim ama maalesef ortalık epey karışık. Şu anda elimizde ne var ne yoksa kullanmalıyız, basit kum tanelerini bile.”

 

Subaru: “Diyecek hiçbir şey bulamayınca bana kum tanesi diyorsun, ha……”

 

Julius: “Rüzgar azsa fırlatılabilirler sonuçta. Mümkünse rakibin gözlerine ulaşabilecek bir pozisyondayken.”

 

Bu zarif hitabet karşısında gözleri kısılan Subaru, Julius’un rüzgara fırlatılma sözlerinin ironik olduğunu düşündü.

 

İşin doğrusu Subaru’nun daha dakikalar önce tecrübe ettiği『Ölüm』, rüzgara doğru fırlamasıyla gerçekleşmişti. Julius’un Subaru’yu kum tanelerine benzetmesi de bir hata sayılmazdı.

 

Subaru: “Ama kum tanelerinin de kendine has özellikleri vardır.”

 

Beatrice: “Üstelik o kum tanelerinin yanında Betty de var, sanırım. Başka bir deyişle onlar yoldaşların en tatlısına sahip kum taneleri, doğrusu.”

 

Subaru: “Ne, galiba sen ayakkabılarına giren kumlardan bahsediyorsun.”

 

Beatrice: “Bu o anlama gelmiyor, sanırım!”

 

Yanaklarını şişiren Beatrice’e gülümseyen Subaru, koluna verdiği güçle bedenini kendine çekti. Beatrice ise “Va~h ~hk” şeklinde tiz bir çığlık attı ve hafif bedeni Subaru’nun göğsüne sımsıkı sarıldı.

 

El ele tutuşarak koşturmak epey romantik olsa da şu anda hıza öncelik vermek istiyordu. Neyse ki Beatrice’in bedeni melek tüyü kadar hafifti, bu sayede onu taşıyarak koşturmak kolay işti.

 

Subaru: “Ehh, daha önce melek tüyü taşımışlığım yok gerçi.”

 

Julius: “Vakit geldi, boş konuşmalara bir son verelim. ーーSubaru, bunun can sıkıcı olduğuna inanıyorum ama-”

 

Subaru: “Evet, can sıkıcı. Ağzımı yırtıp ayırsam bile oradan seni rahatlatacak sözler çıkaramam ama…….. O Reid denen herif ve『Oburluğun』irtibat kuracağı kesin. Bunu engellemek için, oraya gitmemiz gerekiyor.”

 

Bacaklarını duraksatan Julius, önlerinden ikinci kata uzanan devasa merdivenlere bakarak sorusuna başladı. O soruyu yarıda kesen Subaru’ysa bu konuda kendinden emin olduğunu onayladı.

 

Bunun gerçek olmaması düşünülemezdi. Neticede bizzat Julius’tan işittiği bir şeydi. Ve buna mani olabilirlerseーー

 

Subaru: “Reid’in her şeyi bozmasına karşı bir güvencemiz olabilir.”

 

Julius: “……Her halükarda bu kaos içerisinde izinsiz gezmesi engellenebilirse iyi olur. Yalnızca hareketlerini teyit etmek uğruna olsa bile buraya gelmemize değer.”

 

Devasa merdivenlerin önünde bacaklarını konumlandıran Julius, Subaru’yu başını sallayarak onayladı. Beatrice’i kucaklamayı sürdürerek o onaya karşılık veren Subaru’ysa merdivenin son basamağına adımını attı.

 

Veーー

 

Subaru: “ーーAağh.”

 

Beatrice: “Subaru, durumun gerçekten kötü, doğrusu. Kitabın etkisi belirgin, sanırım.”

 

Beatrice, bir an için başı şiddetle dönen ve gerginlik içerisinde yanağına dokunan Subaru’yu izliyordu. Onun ufacık avcunun sıcaklığından huzur bulan Subaru’ysa “Ben iyiyim” diyerek kafasını salladı.

 

Subaru: “Kitabı okumanın yarattığı bitkinlik zekamı kötü etkilemedi. Üstelik tam da Julius’un söylediği gibi. Şu anda yatakta kalma vakti değil. ーーHerkesin gücünü birleştirme vakti geldi.”

 

Beatrice: “……Gerçekten sınırlarına ulaşmak üzere olduğunda mutlaka Betty’e söylemelisin, doğrusu.”

 

Subaru: “……Hı hı, biliyorum.”

 

Hislerine dayanarak kendisine baskı yapan Beatrice’e bu yanıtı veren Subaru uzun, derin bir nefes aldı.

 

Bedeni halsizdi. Başı ağırlaşmıştı. Mide bulantısı dur durak bilmeksizin artıyor ve damarlarında kan yerine kömür katranı akıyormuşçasına bir tıkanıklık hissediyordu.

 

Tüm bunlar, 『Cor Leonis』aracılığıyla Ram’ın düşük fiziksel formunu üstlenişinin sonuçlarıydı.

 

“ーーーー”

 

『Ölümden Dönüş』 yaşayışı sonrası hasat ettiği şey, 『Cor Leonis’in』devam edişi olmuştu. ーー『Ölüm』hatıralarının verdiği tedirginlik de Otoritesinin taşıdıklarına eşitti.

 

Yine de o Otorite sayesinde yoldaşlarının an itibarıyla nerede, ne durumda olduğunu tespit edebiliyordu. Herkes Subaru’nun talimatlarına uyuyordu ve her biri ilgili saldırılara karşılık vermeye başlamıştı.

 

O karşılıkları veren yoldaşları arasında balkonda azılı bir mücadele veren Meili ve Shaula da vardı. Shaula kesinlikle oradaydı ve Subaru ve diğerlerininーー yo, Subaru’nun hatırına savaşıyordu.

 

Subaru: “Sana kesinlikle, yardım edeceğim.”

 

Arkadan bu şekilde fısıldayan Subaru, önüne geçmiş olan Julius’un peşine takıldı.

 

Kulenin ilk katının üzerinden geçerek doğruca üzerindeki kata uzanan devasa merdivenler bir hayli uzundu. Fakat şu anda şikayet etmeye veya sızlanmaya ayıracak vakitleri yoktu.

 

Subaru’nun tüm bedeni ağrıyor, kemikleri paramparça oluyordu fakat bu acılar, bu durumdan kurtulması için verilmesi gereken tavizlerdi.

 

Veーー

 

Julius: “Subaru, hadi ilerleyelim!”

 

Julius’un asil sesi yankılandı ve Subaru, nefes nefese kalmış şekilde kafasını kaldırdı. Aynı anda en üst basamağa ulaşmış olan Julius, bedenini yarı yarıya döndürerek Subaru’ya eliyle işaret etti.

 

Merdiveni hızla tamamlayışının hemen ardından da önünde açılan boşlukla buluştu.

 

“ーーーー”

 

Vardıkları yer, parçalanmış yuvarlak bir şarap kadehi misali zemini bölen birden fazla oda şeklinde bir dizilime sahip Dördüncü Katın aksine varlığının tüm değerini『Sınava』ayırmış olan İkinci Kat『Electra』idi.

 

Ve Subaru, Beatrice, Julius üçlüsünün vardığı『Electra』, şu anda birinci jenerasyon『Kılıç Azizi』Reid Astrea ile 『Oburluk』Günahı Başpiskoposunu barındırıyorduーー

 

Reid: “ーーHey, sana diyorum. Elinden gelenin hepsi bu mu, sana diyorum! Bu bi şaka diil, sana diyorum. Buraya beni eğlendirmeye gelmedin mi, sana diyorum. Zayıfsın, sana diyorum. Beni güldürme, sana diyorum. Yo, hiç diilse beni güldürmelisin, anlarsın ya, sana diyorum. Bu hiç eğlenceli falan diil, sana diyorum.”

 

Karşılarında buldukları manzara, 『Kılıç Azizi』 Reid Astrea’nın genç bir oğlanı tek bacağından kavramış şekilde acımasızca yere çarpa çarpa sızlanıp duruşuydu.

 

#Yeni bir döngüye başlayıp hızla işe koyulduk. Subaru bu defa Emilia-Ram ikilisi yerine Julius’a takılmış şekilde diğer Oburlukla Reid karşılaşmasına dahil oluyor. Julius’tan Oburluğun Reid’i yediğini ama Reid’in onun bedenini ele geçirdiğini öğrenmiştik. Bakalım bizim ekibin dahil oluşu bu gidişatta olumlu veya olumsuz bir değişiklik yaratacak mı, hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44249 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr