Cilt 6 Bölüm 64 [ İkinci Engel ] (1/2)

avatar
2041 22

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 64 [ İkinci Engel ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy



ーーGümüş saçlı bir yabancı.

 

Subaru: “Ha?”

 

Ram’ın beklenmedik ifadesi, Subaru’nun bilincinde belli belirsiz bir boşluk oluşmasına yol açmıştı.

 

Basitçe “Gümüş saçlı biri” deseydi de oldukça şüpheli bir anlatım olur ama elbette ki Subaru’nun herhangi bir tuhaflık hissine kapılmasına olanak tanımazdı.

 

Emilia’nın güzelim gümüş saçlara sahip olduğu kuşkusuzdu. Ametist gözleri de güzeldi. Yüzü ve bedenini oluşturan diğer kısımların hepsi de çok hoştu, bizzat Tanrının elinden çıkma bir sanat eseri gibiydi.

 

Ancak o sondaki gereksiz “yabancı” kısmı, ima edilen şeyi büyük ölçüde değiştiriyordu.

 

Subaru: “Gümüş saçlı bir, yabancı……”

 

Ram: “Evet, öyle. Daha önce bu kulede hiç görülmemiş biri. Hiç değilse bize karşı bir düşmanlığı varmış gibi görünmüyordu…… Durumu gözlemleyen Ram, şimdilik geri çekilmeyi seçti. Ama-”

 

Julius: “ーーDestek kuvvet olarak kim katılırsa katılsın rakip『Oburluk』 olunca işler bambaşka bir hal alıyor.”

 

Subaru’nun fısıltısına karşılık veren Ram, gözlerini geldiği istikamete çevirdi.  『Oburluğun』yankısının yol açtığı huzursuzlukla kasvetli bir ifadeye bürünerek sözlerinin devamını getirense Julius oldu.

 

Ardından dudaklarını sımsıkı büzerek beline takılı şövalye kılıcına dokundu.

 

Julius: “Öngörülmemiş bir karşılaşma olsa da düşman olarak yüzlerini gösterdiklerine göre kaçmalarına müsaade edilemez. Zaten amacımız『Oburluk』ve『Şehvet』Günah Başpiskoposlarının yol açtığı hasarı onarmanın bir yolunu bulmaktı. Madem kendileri buraya geldi, öyleyse tek yapmamız gereken cevabı onların ağızlarından almak.”

 

Ram: “Katılıyorum Ram’ın da onların buradan sağ çıkmasına izin vermeye niyeti yok. Böylesine umursamazca buraya geldiklerine pişman edilmeliler.”

 

Subaru: “Be-bekleyin! Bekleyin bir saniye! Sabırsızlığınızı anlıyorum! Anlıyorum ama…… ~hk.”

 

İkili『Oburluğa』yönelik düşmanlıklarını sergilerken Subaru, düşüncesizce bir duraksama talep etti.

 

Bilinen varlığı dünyadan silinen Julius ve biricik kardeşi kendi kalbinden adamakıllı yok edilen Ramーー Subaru, ikisinin de『Oburluğu』yenme motivasyonunu anlıyordu. Gerçek şu ki Subaru da fırsatların iyisiyle kötüsüyle ayaklarına geldiğini hissediyordu.

 

Ama buradaki problem şuydu kiーー

 

Subaru: “Tüm konuşma boyunca Emilia’nın ismi anılmadı. Peki ya buna, ne demeli?”

 

“ーーーー”

 

Bu konuda kötü bir hisse kapılan Subaru, şüphesini doğruca dile getirdi.

 

Ram’ın doğal olmayan konuşma şekli ve Julius ile Beatrice’in Emilia konusundaki tepkisizliğinin yanı sıra kafasını çevirdiğinde Beatrice ile Echidna’nın bir tuhaflık hissettiklerini anlatan bir ifadeye bürünmediklerini bile fark edebiliyordu.

 

Yani Ram’ın “gümüş saçlı bir yabancı” yorumunu olduğu gibi kabullenmişlerdi.

 

Ram: “ーーEmilia da kim?”

 

Subaru: “ーー~hk.”

 

Ram şüphelerini gizlemeksizin boynunu eğerken Subaru’nun boğazı şaşkınlık içerisinde kavruluyordu.

 

Gözlemlediği kadarıyla Julius, Beatrice, hatta Echidna bile gözlerinde bir anlayışsızlıkla kendisine bakıyordu. ーーBunun doğurduğu etki, azımsanacak gibi değildi.

 

Subaru: “Yani.”

 

Olaylar, tek bir dakikalık mühlet içerisinde olup bitenleri düşündürecek düzeydeydi.

 

Subaru, bu seviyeye ulaşmadan önce Julius ve diğerleriyle『Emilia』hakkında konuşmuştu. Her şeyden önce balkondan kulenin içine doğru koşturma sebepleri Emilia ve Ram’ın onlara katılmamış olmasından kaynaklanan endişeleri ve onlarla sağ salim buluşma arzularıydı.

 

Peki nasıl olmuştu da bir dakika içerisindeーー

 

Beatrice: “Subaru, yoksa?”

 

O anda Subaru’nun elini tutmakta olan Beatrice, bir şey fark etmişçesine farklı bir ifadeye büründü. İlk fark eden Beatrice olsa da hemen ardından grubun kalan üyelerinin ifadeleri de doğru tahminde bulunmuşçasına değişim gösterdi.

 

Subaru’nun bahsettiği ismin, hatıralarında yer almayan o ismin, kendileri için büyük önem taşıyan birine ait olduğunu anında anlamışlardı.

 

Beatrice: “Emilia…… O, gümüş saçlı kızın ismi mi?”

 

Subaru: “ーー. Evet öyle. Eğer gümüş saçlı bir kız vardıysa o Emilia isimli kızdır, yani bizim yoldaşımız. Bu yüzden Ram’a kaçmasını söylemiş ve geride kalmıştır. Ve şu anda bile çarpışmaya devam ediyordur.”

 

Julius: “Böyle bir şeyin gerçekleşmesinin, mümkün olduğuna inanıyorum. Benim dışımda hiç kimse bu hissi tatmamıştır.”

 

“ーーーー”

 

Subaru’nun güçsüz yanıtına karşılık veren Julius, inanılması zor bir şey işitmişçesine kaküllerine dokunuyordu.

 

Julius hayretini gizlemek için hiçbir çaba sarf etmese de Subaru, 『Oburluğun』gücünün boyutlarını, ani etkisini, acımasız ve şeytani mizacını bir kez daha kavramış ve ne denli korkutucu olduğunu hissetmişti.

 

Dürüst olmak gerekirse Subaru hatıralarının çalındığı gerçeğinin farkında olsa da bunun verdiği gerçek hislerle ilgili deneyimi oldukça zayıftı.

 

Elbette hatıralarını yitirişiyle yanlış anlaşılmaların ve şüphelerin önü açılmış, Emilia ve diğerlerine unutulması zor negatif duygular beslemiş, eğer mümkünse ilelebet unutmak istediği karanlık bir geçmişi olmuştu.

 

Ama buna rağmen gerçek hisleri zayıftı. Var olduğu hissine dayanarak hiç var olmamış bir şeyi arama eylemi, görüş mesafesinin sıfır olduğu bir gecede uçsuz bucaksız bir okyanusta balık tutmaya benzer belirsiz bir mücadeleydi.

 

İşte bu yüzden, gerçek hissiyatı zayıftı. Ama bu defa hepsi bu değildi.

 

Daha az önce hatırladıkları Emilia’yı, birlikte sayısız zorluğun üstesinden geldikleri yoldaşlarını unutmaları. ーーBundan daha korkutucu bir şey olabilir miydi?

 

『Oburluk』, hatıraları gasp eden, anıları ayaklar altına alan, bağları tüketen biriydi ve bunlar da onun alışıldık suçlarıydı.

 

Nihayet buna bizzat tanık olan Subaru, artık anlıyordu.

 

『Oburluk』, kendi mutlulukları uğruna asla el sürülmemesi gereken bölgelere izinsiz giren ve baskın yapan kötü karakterlerden oluşuyordu.

 

Ram: “ーーAhh, kh.”

 

Subaru: “Ram!?”

 

Ve Subaru, bir şekilde bu şaşkınlığı sindirmişti. Derken bir yoldaşlarına dair hatıralarının çalınmasının verdiği şoku yaşayan grup üyeleri arasındaki Ram, ansızın olduğu yere diz çöktü.  

 

Patrasche’nin yanı başında durarak siyah ejderin ayaklarına yaslanan Ram, kabaca bir nefes verdi.

 

Subaru: “Ne oldu? İyi misin?”

 

Ram: “……Ram’ın başı, birazcık ağrıyor. O kişiyi, o yabancıyı düşününce.”

 

Subaru: “Emilia’yı mı……?”

 

Elini alnına yerleştiren ve sıkıntılı bir ifadeye bürünen Ram karşısında Subaru’nun alnı kırıştı ve kaşları çatıldı.

 

『Oburluk』Emilia’ya dair hatıraları çalarken Ram, bu sahneye bizzat kendi gözleriyle tanık olmuş olabilirdi. Ve Subaru, bu ağrı bunun etkisi olabilir mi diye merak ediyordu.

 

Ancak Beatrice, omuzları kaskatı kesilmiş halde kafasını sallayıp “Subaru” diyerek,

 

Beatrice: “Onu hatırlatmaya çalışmaya bir son versen iyi olur, doğrusu. Fazla noksan, sanırım.”

 

Subaru: “Fazla noksan, mı……”

 

Beatrice: “『Oburluk』Otoritesinin gevşek kısmı kendini gösteriyor, doğrusu. ーーÇalınan kişinin hafızalardaki noksanlığının tespit edilemediği kısımlar çok fazla, bu da bazı kısımlarda tutarsızlıklara yol açıyor, sanırım.”

 

“ーーーー”

 

Beatrice’in sözlerini işiten Subaru’nun bir an için nutku tutuldu.

 

Fakat ima edilen şeyi anında kabullendi ve anlamını çözdü.

 

『Oburluk』Otoritesi kullanıldığında Emilia’ya dair hatıralar Ram ve diğerlerinden silinmişti.

 

Ram’ın üstlendiği pozisyon Emilia’nın bakıcılığıydıーー başka bir deyişle aralarında efendi hizmetkar ilişkisi vardı. Ve bu bağla birlikte -açıklanması zor olsa da- birbirlerine besledikleri belirgin bir samimiyet ve sıcaklık da mevcuttu.

 

Bunların bütünüyle silinişiyle Ram’ın içerisinde taşıması gereken 『Emilia’nın』varlığının yerinde bir boşluk doğmuştu.

 

Hatıralar, bir çekmecenin içerisinde tutulan belgelere benzerlerdi.

 

Normal şartlarda oradaki varlıklarının bilincinde olmazdınız ancak hatırlamaya çalışıp çekmeceyi açtığınızda çeşit çeşit şeyle karşılaşırdınız. ーーÖyle olmasaydı hayat denen şey var olmazdı.

 

Başka bir deyişle Ram benliğinin içerisinde Emilia’nın adını arayacak olursa durmaksızın çekmeceyi açıp kapatmak ve hiçbir şey bulamamak gibi yorucu bir şey yapıyor olacaktı.

 

Echidna: “Ben onu kollayacağım.”

 

Subaru: “Echidna……?”

 

İfadesi ıstırap içerisinde çarpılan Ram’ın yanındaki Echidna, orada durup elini kaldırarak böyle söyledi. Subaru kendisine şaşkınlıkla bakarken de ince omuzlarını silkerek,

 

Echidna: “Şu anda konuşup tartışmaya ayıracak vaktimiz yok. Hele de『Oburluk』gelmiş ve yoldaşlarımızdan biri ismini yitirmiş şekilde çarpışmaya devam ederken duraksamamalıyız.”

 

Julius: “Echidna, lütfen Ram Hanım ve kız kardeşiyle ilgilen. Ve Patrasche’yle birlikte savaş alanıyla aranıza bir mesafe koyun.”

 

Echidna: “Elbette, burası bana emanet. ーーJulius, bu bir ölüm kalım meselesi ama kendini fazla kaptırmadığından emin ol.”

 

Julius: “Biliyorum. Mücadeleci ruhum epeyce soğudu. Tıpkı bu kılıç gibi.”

 

Julius Echidna’nın önerisini anında kabullendi ve asil bakışlarını önüne dikti. Esasında Subaru’yu ne diyeceğini bilemez hale getirecek kadar keskin bir mücadele ruhuyla doluydu.

 

Subaru: “Ram.”

 

Ram: “Can sıkıcı olsa da Ram peşinizden geldiği sürece sadece size ayak bağı olur. Bu yüzden Ram’ı geride bırakıp gidin lütfen. Ancak『Oburluğun』canını bağışlamanızı rica ediyorum. Geri kalanlar Barusu’ya emanet.”

 

Subaru: “Sığır veya domuz etinden bahseder gibi bir halin var ama neyse, endişe etme. Gidiyoruz!”

 

Ram: “ーーHı hı, başarılı ol lütfen.”

 

Hüsrana uğramış bir ifadeye bürünmüş olan Ram’ı geride bırakan Subaru, onunla kalacak olan Echidna’ya doğru başını salladı. Sonra da depar atmaya başlamadan önce Patrasche’nin boynunu okşayarak sırtında uzanmakta olan uyuyan güzelin profiline bir bakış attı.

 

“ーーーー”

 

Değişim göstermeksizin, sessizce, yokmuşçasına nefesler alan Rem’in gözleri ebedi bir rüyaya tanık olurmuşçasına kapalı kalmayı sürdürüyordu.

 

Şimdilik bunda bir sakınca yoktu. Subaru, onun ağzından dökülmesi gereken kelimeleri çoktan işitmişti.

 

Geriye kalan şeyseーー

 

Subaru: “Bekle de gör, 『Oburluk』……! Senin bir şeyler yemene müsaade etmekten bıktım usandım artık!”

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

ーーTam anlamıyla dürüst olmak gerekirse o şüphe, Subaru’nun zihninde durmaksızın belirmeyi sürdürüyordu.

 

『Oburluk』Otoritesinin etkileri neden Subaru’da görülmüyordu?

 

Emilia’nın ismi çalındıktan ve ona dair hatıralar Beatrice, Ram ve geri kalanların zihinlerinden silindikten sonra bile ismi, cismi ve sesi Subaru’nun içerisinde tüm netliğiyle varlığını koruyordu.

 

Ona beslediği fani hisleri de hala unutulmaz bir şekilde göğsünde taşıyordu.

 

Subaru: 「Sebep, farklı bir dünyadan gelmiş olmam mı…..?」

 

Bu nedenle bu dünyanın kuralları Subaru’yu etkilemiyor olabilirdi.

 

Eğer bu dünyaya dair hatıralar, 『Hatıralar Holünde』ölülerin ruhlarından sıyrılan yaşam kayıtlarıysa『Oburluğun』onları çalıp gasp etme kabiliyeti, farklı bir dünyadan gelmiş bir istisna olması gereği Subaru’ya işlemiyor olabilirdi, böyle bir olasılık mevcuttu.

 

Eğer öyleyse kendisine geçici bir ölü gibi davranıldığı takdirde『Natsuki Subaru’nun』hatıraları da bu dünyanın『Hatıralar Holüne』kazınırdı. Aksi takdirdeーー

 

Subaru: “ーーBen, bunu yapamadığım için mi『Ölümden Dönüş』yaşıyorum?”

 

Ulaşmış olduğu, insanın içini ürpertebilecek soğuklukta sonuç buydu.

 

Eğer Subaru’nun neden『Ölümden Dönüş』yaşadığı sorusunun cevabı buysa Subaru’nun hayatı bu dünyada sonsuz bir yaşam sarmalını takip ediyor demekti.

 

Özetlemek gerekirse bunun anlamı, bu dünyada onlarca yıl geçirse bile yaşlılıktan dahi ölemeyeceğiydi.

 

Bkurala tabi olmadan hayatını tamamlayacaksa da Natsuki Subaru’nun hatıralarını gerçek anlamda bırakabileceği bir dünya olmak zorundaydıーー

 

???: “ーーBuz Damgası Sanatı!!”

 

Subaru: “ーー~hk!?”

 

O anda Subaru’nun düşüncelere dalmış bilinci, gümüşi bir çanın keskin sesiyle dağıldı.

 

Kafasını kaldırmış halde hızla koşan Subaru’nun önünde uzanan şeyーー Yeşil Odaya çıkan donmuş, beyaz koridor olmuş ve teninde hissettiği korkunç, dondurucu bir rüzgarla karşılanmıştı.

 

Ve kaynağı da dalgalanan elmas tozlarının içerisinde dans edermiş gibi görünerek bedenini hareket ettiren bir kar perisiーー gibi görünse de esasında gümüş saçları savrulan Emilia’ydı.

 

Emilia: “ーーYah! Hiyah! Hi! Yah!”

 

Ellerindeki ikiz buz kılıçlarını savuran Emilia, bağıra bağıra şiddetli bir saldırı gerçekleştiriyordu. Bağırışında bir nebze keder olsa da buz kılıçlarıyla koşarken süratinde hiçbir eksiklik bulunmuyordu.

 

Kılıçlarıyla açıkça yüzleşmekte olduğu düşmanına darbe indiriyor, işini tek bir vuruşta bitirmeye çalışıyordu.

 

Subaru: “Bu……”

 

Ve Emilia ellerindeki buz kılıçlarıyla oradan oraya savrulup dans ederken savaş alanına dönüşmüş koridor mavimsi beyaz bir surette donduğu için bu dönüşüm, Subaru’da çöldeki kuleden bambaşka bir dünyada oldukları izlenimini uyandırıyordu.

 

Belki de bu, Emilia’nın kullandığı buz büyüsünün çevresine yayılmasının etkisiydi. Ve bu, bu dünya için bile olağanüstü bir güçmüşçesine Beatrice ve Julius, yaşananları görür görmez derin birer nefes almıştı.

 

Bununla birlikte daha da çarpıcı bir şey varsa o daーー

 

???: “A~haha~! Bunu yapıyorsun, bunu kesinlikle yapıyorsun, bunu yapmıyor musun, bunu gerçekten yapıyorsun, bunu yapıyor gibi görünüyorsun, bunu yapabildiğin için, bunu yaptığın için! Bu bizim de yediğimiz bir şey~!”

 

Düşmanın Emilia’yla yüzleşir ve buz kılıçlarını kolaylıkla, rahatlıkla savuştururken takındığı güleç ve alaylı hali gayet belirgindi.

 

“ーーーー”

 

Melankolik bir deliliğe bürünmüş şekilde gülümseyen, uzun, koyu kahve saçları özgürce dalgalanan genç bir oğlandı.

 

Ergenlik çağındaydı, kıyafetleri eski püsküydü, hatta bazı noktalarda renkleri atmıştı. Ne sağlıklı ne de temiz görünüyordu ancak onu en itici kılan şey gözlerindeki ışıltıydı, başkalarına yönelik sınırsız küçümseyişini, onları hiç tereddütsüz besine dönüştüreceğini anlatan, umutsuzluk ve『Yaşam』özlemini belli belirsiz yansıtan o ışıltı.

 

Tek bakışta anlaşılabiliyordu. Bahsetmeye dahi lüzum yoktu.

 

Louis Arneb haricinde böyle gözlere sahip bir başka varlığın daha olduğu gerçeği katlanılamazdı.

 

Subaru: “ーー『Oburluk』Günahı Başpiskoposu!”

 

#Evet, işler açıklığa kavuştu. Emilia savaşmaya başlar başlamaz adından olmuş ve Subaru hariç herkes tarafından unutulmuş. Bu arada Subaru’nun arada yaptığı çıkarımlar da ilginçti. Kendisini ve varlığını sorguladığı kısımların üzerinde durulabilir. Genel durumu özetleyecek olursak Meili ve Shaula Cadı Yaratıkları tehdidiyle boğuşuyor, Ram, Echidna ve Patrasche şimdilik savaş dışı kaldı. Herkes tarafından unutulmanın kederini taşıyan Emilia’mız Oburlukla savaşıyor. Geri kalan güçlerimiz Subaru-Beatrice ikilisi ve Julius’tan ibaret. Rakip sayımızsa bir hayli fazla. Bakalım bizleri neler bekliyor ve Emilia’nın isminden olduğu bu döngü gerçekten son olacak mı… Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 45408 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr