Cilt 6 Bölüm 58 [ Olmuşla Ölmüşe Çare Yok ] (1/2)

avatar
2128 21

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 58 [ Olmuşla Ölmüşe Çare Yok ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy



ーーHadi gidip『Taygeta』Kütüphanesinde Reid’in kitabı var mı diye bakalım.

 

Subaru’nun hem kuleyi ele geçirmek hem de acilen çözülmesi gereken ikinci kat problemini çözmek için önerdiği şey buydu.

 

Çember halinde oturan topluluktaki herkesin yüzlerine şaşkın ifadeler yerleşmişti.

 

Emilia: “Onun kitabı mı……? Sen ciddi misin?”

 

Subaru: “Hı hı.”

 

Subaru, bu tepkiyi veren Emilia’ya baktı. Ve tatlılığıyla sevimli mizacına şükredip sevindikten sonra geri kalanlara dönerek “Dinleyin” dedi.

 

Subaru: “Reid’in kitabını aramak, bence ikinci katı ele geçirmenin en kolay ve en hızlı yolu bu. Siz de aynı fikirde değil misiniz?”

 

Emilia: “Bunu daha önce de sormuştum, ama neden? Kitabı aramaya karşı değilim. Ama neden Reid’in kitabını aramamız gerektiğini anlamıyorum. Ayrıca……”

 

Julius: “ーーHer şeyden önce, Reid Astrea’nın kitabı gerçekten o kütüphanede olacak mı ki?”

 

Subaru’nun önerisini işiten Emilia kafasını eğerken sözlerinin ikinci yarısını tamamlayan Julius oldu.

 

Tüm bakışları üzerine çeken Julius, birbirini tamamlayan gözleri ve kirpikleriyle bakışlarını yukarı çevirdi. Tavanın üzerinde uzanan ikinci kata bakıyormuş gibi bir hali vardı.

 

Julius: “İnanması zor olsa da tarihe adını yazdırmış bir kahraman olan Reid Astrea, 『Sınavı』kendi üzerine almış şekilde ikinci katta ona meydan okumamızı bekliyor. Onun dört yüz yıl önce yaşamış bir şahsiyet olduğundan ve hala aynı kişi olmayı sürdürdüğünden şüphe duymak için hiçbir sebep olmasa da…… artık zihnimde ölümünü sorgulamam mümkün.”

 

Subaru: “Ne kadar canlı olduğunu bir düşünüyorum da gerçekten ölmüş müdür ki? Bu nokta hesaba katılınca tahminimde yanılıyor olabilirim herhalde……”

 

İşin doğrusu Subaru, Emilia ve diğerlerinden dinlediği şeylerden sonra onun yüzlerce yıl önce ölmüş biri olduğuna hükmetmişti.

 

Bu koşullar hakkında bilgisi olmadan tanışmış olsalardı Reid’in ölü bir insan olduğuna inanmakta gerçekten zorlanırdı. Her şeyden önce canlılık doluydu. Fazla enerjik bir ölüydü.

 

Subaru: “Her şeye rağmen işler, üzerine bu denli düşünmemizi gerektirmeyecek düzeyde bence. Sonuçta birkaç yüz yıl yaşaması akıl almaz bir şey olurdu, yani şimdiye ölmüş olması gerekiyor. Öyle değil mi, Beatrice?”

 

Beatrice: “Her şeye rağmen Betty dört yüz yıl yaşadı, doğrusu.”

 

Emilia: “Yüz küsür yıl da bende var sanırım?”

 

Echidna: “Aynen, benim doğumum düşünülünce yaşım dört yüz civarı oluyor herhalde. Gerçi bilinçli olduğum süre kısaydı.”

 

Shaula: “Ben de! Ben de, Usta-sama! Dört yüz yıldır boşu boşuna burada bekliyorum! Çok yalnızdım! O dört yüz yıl için bir sarılma talep ediyorum!”

 

Subaru: “Bu kadar çok yaşayan bunca kişi mi var!? Hem de Emilia-chan bile mi!?”

 

Amacı uzlaşmakken bilmeden itirazlara yol açmış, duydukları karşısında ağzı açık kalmıştı.

 

Grup üyelerinin yarıdan fazlasının uzun süredir yaşayan karakterler çıkacağı hiç aklına gelmemişti. Grubun yaş ortalaması öyle fena sıçramıştı ki bu işin şakası yoktu.

 

Bilhassa Beatrice ve Emilia söz konusu olunca açık kalan ağzını kapatmayı beceremiyordu.

 

Yalnızca bunu kabullenmesi gerektiğini düşünüyordu.

 

Subaru: “De-demek öyle, Emilia-chan bir yarı elf…… ayrıca eşsiz bir güzellik olduğuna da ikna olmuş durumdayım. Kurallar gereği yarı elfler güzel olur ve çok yaşar neticede.”

 

Emilia: “Um, mhm, evet…… Subaru, hafızanı kaybetmene rağmen yarı elflerden korkmuyor musun?”

 

Subaru: “Korkup korkmadığımı soruyorsan, asıl bu tatlılığından korkuyorum. Hakikaten öldürücü. Yarı uykuluyken sana bakarsam ve gardımı indirirsem kör olabilirim. Dürüst olmak gerekirse şimdi bile sık sık gözlerimi kırpmam gerekiyor.”

 

Emilia: “……Tanrım, çok şapşalsın.”

 

Hafiften somurtan Emilia tarafından azarlanan Subaru, kendini iyi hissettiği bu ortamla ilgili düşüncelere dalıyor ama bir yandan da aptalca bir yanlış anlaşılmaya sebep olmadığından emin olmak için kendisini hazırlıyordu.

 

Emilia inanılmaz kibar biriydi, öyle ki Subaru’ya karşı bir his beslediği şeklinde dikkatsizce bir izlenim edinmek mümkündü. Subaru’nun kalbi hızla çarpıyor, yerinden çıkacak gibi oluyordu. Ehh, hiç değilse hala atıyor olması iyiydi.

 

Subaru: “Ha~…… böyle anlarda sen, ailemin evine dönmüşüm gibi bir rahatlama hissi uyandırıyorsun, Beatrice.”

 

Beatrice: “Bu azıcık kabul edilemez bir şeymiş gibi geldi, sanırım…… ama neyse, Betty’nin kafasını okşadığın için bu seferlik paçayı yırttın, doğrusu.”

 

Emilia tarafından düzeni bozulan Subaru’nun kalp atışları, Beatrice’i sevdikçe yatışıp düzene giriyordu. Görünüşe göre Beatrice’in morali de iyiye gidiyordu, yani iki tarafa da hizmet eden bir aktiviteydi.

 

Konuşma bu şekilde rayından çıkarken Echidna, “Bir şey söylememde sakınca var mı?” diyerek elini kaldırdı.

 

Echidna: “Julius’un endişesini anlayamıyor değilim ama Reid’in ölü bir insan olduğu varsayımını içtenlikle desteklemek isterim. Gerçi bu yalnızca onunla bizzat irtibata geçtiğimde edindiğim bir izlenim.”

 

Subaru: “Peki ya bu izlenimin sebebi ne?”

 

Echidna: “Öncelikle, tam da Natsuki-kun’un söylediği üzere Reid Astrea’nın uzun ömürlü ırklardan birine ait olduğunu tasavvur edemiyorum. O pek çok açıdan normların ötesine geçen biri olabilir ama yine de özünde bir insan. İkinci sebepse kişiliği.”

 

Emilia: “Kişiliği mi? Gerçe~kten enerjik mizacı gibi mi?”

 

Echidna: “Hem de benzeri görülmemiş derecede enerjik. Ve böylesine zinde, heyecan dolu bir karakterin kendisini dört yüz yıl boyunca sessiz sedasız kuleye kapatabileceğini hayal edemiyorum. Onunla…… Shaula’yla bile hiç karşılaşmamış olması daima ikinci kattaki o odada olduğu anlamına geliyor. Ki buna inanmak çok zor. Bu benim keyfi görüşüm olsa da bana kalırsa büyük ihtimalle üç güne buradan ayrılırdı.”

 

Subaru: “Ah.”

 

Subaru, Echidna’nın bakış açısına kabulleniş ve uzlaşmayla dolu bir sesle karşılık verdi.

 

Emilia ve diğerlerinin aklı da Reid’in hareketli tavırlarındaydı. Hepsi de Echidna’nın görüşlerinin güvenilirliğine ikna olmuş görünüyordu.

 

Tüm grubu gözlemleyen Echidna, soluk mavi gözlerini Julius’a çevirdi.

 

Echidna: “Ee, benim izlenimlerim bu şekilde. Peki ya sen, bana katılıyor musun Julius?”

 

Julius: “Katılmamak imkansız. Reid Astrea’nın gerçek izlenimini düşününce böylesine uzun bir süre aynı yerde kalması mümkün görünmüyor. Bunun arkasındaki neden, kulenin『Sınavlarının』ve Reid’in şu anki benliğinin kendileriyle ilişkili bir dizi koşula sahip olması olmalı…… bu durumu bu şekilde değerlendirmeliyiz.”

 

Subaru: “Kule, Reid ve onlarla ilişkili bir dizi koşul, ha.”

 

Echidna ve Julius’un konuşmalarını işiten Subaru, bir önceki döngünün akıbetini anımsadı.

 

Reid, büyük bir kaos ve kargaşanın alevlerine yakalanmış kulede özgürce dolanıyor ve dışarı çıkma konusunda böbürleniyordu. Hiçbir çekincesi olmadan ikinci kattan dördüncü kata inmiş ve hatta Subaru’yu kafasının arkasından itmişti.

 

Subaru’ya hiç de özgürlüğü kısıtlıymış gibi gelmemişti.

 

Gerçek şu ki o son tereddüdü olmasaydı yaşam dolu bacaklarının her zamanki hızıyla kuleden ayrılacağı şüphesizdi. ーーBunu yapmamış olma sebebiyse...

 

Julius: “ーー? Ne oldu, benden istediğin bir şey mi var?”

 

Subaru: “Yoo……”

 

Julius: “Heh. İnanıyorum ki benim yüzümde de gözler, burun, kulaklar ve dudaklar var ama onlarla ilgili bir tuhaflık mı var ki?”

 

Subaru: “Ah, Emilia-chan’ın aksine seninkiler hiç de tatlı değiller, yani taramada başarısız oldular. Onu bunu bırak da……”

 

Konuşma çoktan eldeki ana konudan bir hayli uzaklaşmıştı. Bunu düşünen Subaru, gözlerini Julius’tan kaçırdı.

 

Ve bir kez daha “Reid’in kitabı” meselesine döndü.

 

Subaru: “Neyse, Reid’in hayat dolu bir ölü olduğunda hemfikir olduğumuza göre ilk cümleme geri dönelim. 『Taygeta』『Ölülerin Kitaplarını』barındırıyor, değil mi?”

 

Ram: “Şu an için bu fikirdeyiz. Ölülerin anıları okuyucunun kafasına doluyor…… Barusu ve Julius bu kadarını teyit etti. Gerçi maalesef ki o anıları da yitirmişsin gibi görünüyor.”

 

Subaru: “Üzgünüm dedim ya, yüzüme vurmasana. ーーVe konuşmanın odak noktası da burada yatıyor.”

 

Diyen Subaru, parmağıyla Ram’ı işaret etti. Ram ise bu hareketi nahoş bulmuş olacak ki Subaru’nun parmağını bükerek ona tattırdığı acıyla “Ga~a~h!” şeklinde çığlık atmasına yol açtı.

 

Bu konuşma yanı başında gerçekleşen Beatrice ise hafif bir “Ah” sesi yükseltti.

 

Beatrice: “Demek öyle, sanırım!”

 

Emilia: “Beatrice, Subaru’nun söylemeye çalıştığı şeyi anladın mı?”

 

Beatrice: “Evet, doğrusu. Neyse o, sanırım. ーーBaşka bir deyişle, Reid’in 『Ölü Kitabının』onu yakalamanın kilit noktası olduğunu söylüyor, doğrusu.”

 

Subaru: “Aynen.”

 

Bükülen parmağını okşayan Subaru, yüzünde acıklı bir ifadeyle Beatrice’in sözlerini teyit etti.

 

Bu açıklamayı işiten Emilia’ysa ametist gözleri açılıp “Demek öyle~” diye fısıldadı.

 

ーー『Ölü Kitabını』kullanacak ve ölünün kendisini yakalayacaklardı.

 

Özetlemek gerekirse『Ölü Kitabı』yalnızca bahsi geçen kişinin yaşam kaydından ibaret değildi, aynı zamanda o kişinin neden öldüğünün de ayrıntılı bir şekilde kaydedilişiyle bir “yakalama rehberi” görevi görüyordu.

 

Ve halihazırda dört defa ölmüş tecrübeli bir oyuncu olan Subaru’nun sözleriyle ifade etmek gerekirseーー ölüm sebebi öyle kolayca kaçınılabilecek bir şey değildi.

 

Subaru: “Bu nedenle『Ölü Kitabını』okuyabilirsek ölüm sebebini öğreneceğiz. Bunun da onu yakalamamızda çok yardımı dokunacak. 『Ölü Kitapları』dolambaçlı bir yol olsa da yalnızca bu amaca hizmet ediyor, anlıyor musunuz?”

 

Echidna: “Bu…… benim fark etmediğim bir şeydi. Ama sen bahsedince düşünüyorum da kesinlikle öyle. Sınav görevlisi olarak ölü bir insanı kullanarak yola çıkmışlar. Yani hedefledikleri şeyin bu olması şaşırtıcı olmaz.”

 

Subaru: “Ehh, bu kadar kolay kabullenmen gerekmezdi……”

 

Subaru, kendisini beklediğinden de çok metheden Echidna karşısında gözlerini devirerek acı acı gülümsedi.

 

Ne olursa olsun öyle bir durum içerisindeydiler ki ya Reid’i yakalayacak bir yol bulabilecek ya da bundan tamamen kaçınacak bir kestirme yol belirleyebileceklerdi.

 

Subaru: “Ah, bu yalnızca kişisel bir inançla söylediğim bir şey…… yalnızca hafızasını yitirmiş şu anki benliğim değil, hafızası yerinde olan benliğim de bu yöntemi test etmeye çalışmış sanırım.”

 

Beatrice: “……Bu ikna edici, sanırım. Subaru’nun böyle bir yan sola sapmayı denememesi mümkün değil, doğrusu.”

 

Ram: “Bu doğruluğu değil, kötülüğü izleyen bir yol. Tam da Barusu’nun yapacağı bir şeye benziyor. Ram da ikna oldu.”

 

Emilia: “Mhm, evet. Subaru hakkaniyetsiz şeylerde gerçe~kten iyidir.”

 

Subaru: “Bu çağda kim hakkaniyetsiz der ki……”

 

Emilia: “ーー~hk!”

 

『Natsuki Subaru’ya』yönelik bu net değerlendirme nedeniyle Subaru’nun yanakları biçimsizleşirken Emilia’nın gözleri anlık bir tepkiyle ışıldadı. Subaru onun bu tepkisi karşısında şaşırsa da Emilia hemen ardından parmağıyla yanağına dokundu.

 

Emilia: “Ahh, böyle olmaz, böyle olmaz. Bu olayın en ağır geldiği kişi Subaru sonuçta. Kendimi toparlamam gerekiyor……”

 

Ram: “Emilia-sama, hislerin anlaşılabilir ama yanakların kıpkırmızı kesilmiş.”

 

Emilia’nın elini tutan Ram, dikkatini onun başına gelenlere vermişti.

 

Emilia da Beatrice de bir süredir fazlasıyla duygusal tepkiler veriyordu ve bunun ardındaki sebep, belki de hissedebildikleri『Natsuki Subaru』izleriydi.

 

Subaru’ysa kendisini gerçekten suçlu ve mahcup hissediyordu. 『Natsuki Subaru’yu』bir an önce Emilia ve diğerlerine geri verebilmek istiyordu.

 

Öyle ya da böyle, düne kadar burada olan Subaru’nun Emilia ve diğerlerinin izlenimlerine uygun şekilde Reid’i yakalama yöntemi olarak『Ölü Kitabını』kullanma noktasına varmış olma ihtimali yüksekti.

 

O esnada Subaru’nun düşüncelerini işiten Meili, eliyle ağzını kapatarak “ah” dedi.

 

Meili: “……Bu bana dün gece onii-san’ı etrafı~na bir sürü kitap saçılmış halde『Taygeta’da』gördüğümü hatırlattı. Bu amaçla mı~ydı acaba?”

 

Julius: “Subaru dün gece『Taygeta’da』mıydı? Hmm……”

 

Subaru: “Bu arada, hangi kitabı okuduğumu görebilmiş miydin?”

 

Meili: “U~m…… O kadarı~nı bilmiyorum. Gerçekten üzgünüm~.”

 

Diyen Meili, hala Shaula’nın kucağında oturup saçları okşanırken gözlerini kapattı.

 

Elini “Endişe etme” dercesine sallayan Subaru da kendisine ait olmayan『Bendenizin』hatıralarına atıfta bulunarak aynı sonuca varmıştı.

 

Meili’nin anıları arasında『Ölü Kitabı』meselesini teyit etmiş ama Subaru’nun etrafında bir sürü kitap saçılmış halde oturduğunu görmesine rağmen o noktaya dair detayları görememişti.

 

Bu nedenle Subaru, sorusuna aldığı yanıt karşısında pek de hayal kırıklığına uğramamıştı. Bununla birlikte『Taygeta』Kütüphanesinde olduğu sırada『Natsuki Subaru’da』bir nevi anormallik olduğu kesindi.

 

O kitapları dağıtmadan önce, belki de çok kısa bir süre sonrasındaーー

 

Julius: “Bu eylemin hafıza kaybınla bir bağlantısı olma ihtimali nedir?”

 

Echidna: “Bir sürü kitap etrafa saçılmıştı ha…… Olası maksimum limitin ötesinde『Ölü Kitabı』okumanın hatıraların depolandığı yeri doldurması ve taşmalarına yol açması mümkün olamaz, değil mi?”

 

Subaru: “Mümkün olamayacağını düşünmek isterim ama mümkün değil diyemem. Öyle ya da böyle, hafızamı kaybettim işte!”

 

Julius ve Echidna, göğsünü şişirip tek bir parmağını kaldıran Subaru karşısında aynı anda iç çekti.

 

Subaru’nun hafıza kaybı tartışmasında çıkmaza girmişlerdi ancak Subaru’nun, hafıza kaybının sebebinin o kitapta yattığından yana şüphesi yoktu.

 

İşte bu yüzden eğer gerçekten bulabilirlerse kendisinden başka birinin Reid’in『Ölü Kitabını』okumasına izin vermekten kaçınmayı düşünüyordu.

 

Biri o kitabı okumak zorundaysa bu kişi halihazırda hatıralarını yitirmiş Subaru olmalıydı, çünkü onları yeniden yitirmenin pek bir önemi olmazdıーー yo, Subaru şimdiden yitip gitmelerine izin veremeyeceği kadar çok hatıra biriktirmişti.

 

“ーーーー”

 

Önceki döngüde yaşananlar, ondan da önceki döngülerde yaşananlar.

 

Bununla birlikte etrafında kalbini adadığı şeyler veya Ram’a verdiği söz veya Meili’ye ettiği yemin.

 

Bu da neyin nesiydi, burada yalnızca birkaç gün geçirip dört tekrar yaşamasına rağmen ellerini unutulmaması gereken şeylerle doldurmuştu bile!

 

İşte bu yüzden hatıralar kıymetli, emsalsiz ve kopması zor şeylerdi. ーーUnutulmamaları gerekirdi.

 

Emilia: “Subaru?”

 

Subaru: “Uh, ah, ben iyiyim, iyiyim, iyiyim. Eeem, öhöm.”

 

Emilia’nın seslenişiyle birlikte Subaru, sessizliğinden silkinerek kendini toparladı.

 

Sonra da tek tek herkesin yüzüne bakarak,

 

Subaru: “Tüm bu konuşmaların ardından『Taygeta’ya』yönelmemizi teklif ediyorum. O herif -geçmiş zamanın kahramanı veya efsanevi falanca- her kimse ondan sonraki yaşamına başarıları yansımıştır. Ama ardında başarısızlıklar veya zayıflıklar da bırakmış olmalı ve biz de şöhret bedeli olarak dosdoğru o noktalara saldıracağız.”

 

Ram: “Bir yerlerde duyduğun şeylerden bahsederken bayağı kendinden emin konuşuyorsun.”

 

Subaru: “Hehe, çünkü bu kuleyi ele geçirmenin gerçekçi bir yolunu kullanma fırsatı bulacağımı hiç düşünmemiştim. Ama rakip köklerine dek izlenebilirse ölüm sebebi ve kıymet verdiği şeyler bile tespit edilebilir. İşte gerçek modern çağ bilgi hilekarlığı diye buna denir……!”

 

Büyük bir güçle yumruklarını sıkmış Subaru’nun sözlerini işiten Emilia ve Beatrice’in kafaları eğilmişti.

 

Subaru yalnızca dalga geçiyor olduğu için detaylara girmiyor olsa da Reid Astrea’nın bu dünyada ismi tarihe kazınacak derecede ünlü bir şahıs olduğu şüphesizdi.

 

Echidna: “Yani başka bir deyişle, o herifin mağlubiyet sebebi şöhretinin bedeli olacak…… bayağı acayip bir zayıflıkmış, öyle değil mi?”

 

Ram: “ーー. Barusu’nun ne amaçladığı anlaşıldı. Ram da ikna oldu. Gerçi Ram’ın bu konuda bazı tedirginlikleri yok değil.”

 

Echidna: “Denemeye değer, ha. Aman aman. O uçsuz bucaksız kütüphanede tek bir kitabı bulmanın ne denli zor olacağını düşündükçe üzerime bir ağırlık çöküyor.”

 

Subaru’nun uçarı yorumlarını duymazdan gelen Ram ve Echidna ikilisi bu sözlerle birlikte yerlerinden kalkarken Emilia, Beatrice, Meili ve Shaula da kısa bir süre sonra arkalarından geldi.

 

Son olarak Subaru da ayaklandı ve göz ucuyla, geride kalan Julius’a baktı.

 

Subaru: “Ne oldu? Bu fikre karşı mısın?”

 

Julius: “……Yo, bu işin üstesinden gelmek için başka bir çözümümüz yok. Ayrıca teklif senden geldiği için geçerli olduğuna inanıyorum.”

 

Subaru: “Ama yine de aklında bir şey var?”

 

Julius: “ーー Bu, bana özel bir problem. Dikkate almamanı isterim.”

 

Diyerek kafasını sağdan sola sallayan Julius, olduğu yerde ayaklandı.

 

Subaru’ysa kendisine öyle söylense bile bunu dikkate almaması imkansız olduğu için daha da endişelendiğiyle kaldıーー

 

Subaru: “Dikkate almayacağım, ama yalnızca şimdilik. ーーBu arada『Ölü Kitabı』meselesi haricinde Reid tam olarak ne kadar ünlü? Bana çılgınca ünlüymüş gibi geldi de.”

 

Julius: “Görünüşe göre hafızan epey güçlüymüş. Hatıralarının bir kısmı parçalanıp dağılsa da geriye kalanlar olmuş gibi…… Reid Astrea, geçmişte var olan『Cadıyı』mağlup eden üç kahramandan biriydi.”

 

Subaru: “『Bilge』Shaula,『Kutsal Ejderha』Volcanica ve 『Kılıç Azizi』Reid……”

 

Shaula: “『Bilge』Usta-sama’yı ifade ediyor, beni değil.”

 

Subaru: “Bu mantıkla ben de mi birkaç yüz yaşındayım? Marketten çıkışımla sabah uyanışım arasında bayağı şok edici bir zaman dilimi geçirmişim……”

 

Subaru, Shaula’nın konuşmasını şüpheyle karşılamak yerine söyleyeceklerinin yalnızca ufak bir yüzdesinin tadına varıp bütününü görmezden gelmiş, bunun yerine üç kahramandan biri olduğu söylenen Reid efsanesinin derinlerine dalmıştı.

 

Bu bahsin geçişiyle Emilia ve diğerlerinin bakışları da Julius’a çevrilmişti.

 

Julius ise o bakışları kabullenip kaküllerine dokunarak,

 

Julius: “Elbette ki dünyanın her yerindeki gelecek nesillere izini bırakmış Reid Astrea efsanesini sayıp dökecek vaktimiz yok. Onu bu üne kavuşturan şeylerden bahsedecek olursak…… yüz ejderi katlettiği mücadele veya kılıç ustaları adasındaki savaş arenasında kaydolmuş namağlup altı bin galibiyet başarısından söz edilebilir. Hiddetli bir tanrı olarak adlandırılabilecek bir varlık, içki müsabakalarının galibi gibi daha pek çok şey mevcut.”

 

Subaru: “Hepsi de kulağa çok aptalca geliyor ama onunla gerçekten tanışınca……”

 

Julius: “Abartı olmadıkları hissediliyor. O gücü öğrendikten sonra hiç tereddütsüz diyebilirim ki o…… yo.”

 

Subaru: “ーー?”

 

Julius: “Bildiğim kadarıyla onunla ilgili tüm anekdotlar başarılarını ve buna benzer yaşanmışlıklarını anlatıyordu. Kişiliği veya insani başarısızlık ve mağlubiyetleri gibi anılardan eser yoktu.”

 

Kaküllerine dokunan Julius, bu şekilde bildiklerini sergilemeyi sonlandırdı.

 

Onun ağzından dökülenleri işitmek, hiçbir mağlubiyet kaydı olmadığı gerçeğine bağlı olarak Subaru’nun hafiften ürpermesine yol açmıştı. Tabii bu tür bir kaydın olmamasından yana sıkıntı yoktu, hiç mağlup edilmemiş olması mümkün olamazdı.

 

Ancak Subaru, onun tüm ömrü boyunca bir kez olsun mağlup edilmemiş olmasının gayet de makul olduğunu düşünerek ürperdi.

 

Subaru: “Oh, işte geldik.”

 

Grup, konuşa konuşa『Taygeta’ya』bağlanan merdivenlerin olduğu odaya ulaşmıştı.

 

O merdivenlerin sonundaysa onları『Ölü Kitaplarıyla』dolu bir kütüphane ve üçüncü kat olan『Taygeta』karşılayacaktı.

 

#Eveeet, kütüphaneye, yani Subaru’nun olası hafıza kaybı sebebine adım adım ilerliyoruz. Tarih tekerrür edecek mi bakalım!
Bu arada Subaru bir anda herkesi yirmi yıldır tanıyormuş gibi samimileşmedi mi? Ben olsam bu hafızasını kaybetmiş olamaz diye işkillenirdim şahsen. Her neyse. Gevezelik yapmayıp hızla sıradaki bölüme geçiyorum, çünkü olacakları çok merak ediyorum. Orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr