Cilt 5 Bölüm 48 [ Bir Gün Seveceği Kişi ] (2/3)

avatar
3614 9

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 5 Bölüm 48 [ Bir Gün Seveceği Kişi ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy



Regulus: “—— Aah, ne kadar da harika. Tam da düşündüğüm gibi, beyaz sana yakışmış.”

 

Emilia: “……Teşekkürler.”

 

Emilia’nın kıyafet değiştirdiğini gören Regulus, ışıl ışıl bir sesle böyle söyledi.

 

Az önce koridorda gerçekleşen konuşmalarından sonra kendisinin kılığı da değişmişti. Emilia’nın ifadesi bunu fark ettiğini gösterirken Regulus yakasını kaygısızca ilikleyerek,

 

Regulus: “Bilirsin ki düğünler önemlidir. Normal şartlarda çok fazla giyinip süslenmemekten yanayım ama seni nahoş bir inatçılık ederek utandırmak istemem. Eşlerin bir şeyleri rahatsız edici bulmadan birbirlerine anlayış göstermeleri idealdir. Ben de bu seviyede bir iş için sana gösterdiğim anlayışla ilgili endişeli düşüncelerin yükünü taşımanı istemem. Bilmeni isterim ki ben, senin hatırına bazı değişiklikler yapmayı kabullenebilen bir adamım. Ve tören alanının hazır olması da yakındır, çok az kaldı.”

 

Emilia: “Tören alanı mı……Burayı mı kastediyorsun?”

 

Beyaz bir smokin ve cüppe giyinmiş olan Regulus kafasını çevirirken onu izleyen Emilia da içerisinde bulunduğu alanı gözleriyle taramaya başladı.

 

Burası bir katedraldi——Daha da net olmak gerekirse, yalnızca düğün törenlerini başlatmak gibi önemli bir görev adına kullanılan bir katedraldi.

 

184 numara tarafından üzeri değiştirilen Emilia ilk defa binadan çıkmış ve kontrol kulelerinden birinde yer alan bir adada dinlenmekte olduğunu fark etmişti. Sonra da 184 Numara eşliğinde kuleden çıkartılarak dosdoğru bu katedrale getirilmişti.

 

Katedralin dışı, düzenli bir şekilde devam eden düğün töreni hazırlıklarıyla ilgilenerek sağda solda koşturan figürlerle doluydu. Ve bakılan her noktada tek kelime etmeden, boş ifadelerle tören hazırlıklarını sürdüren bu figürler, güzel ve şık giyimli kadınlardı.

 

Regulus: “Bu kızlar benim karılarım, seninle aynı pozisyondalar. Toplam sayıları 291…… Ama maalesef o çocukların pek çoğu öldü. Yine de hala benimle birlikte olanlara sevgimi eşit olarak sunduğumu düşünüyorum. Bu kadarı bariz. Yalnızca tek bir kişiyi sevip o kişiye öncelik vermek, bir koca olarak seslenilmeye yakışmayacak kadar çarpık bir prensip. Asla böyle absürt şeyler yapmam. Sabit bir sevgi, sabit bir miktar, sabit yollar; ben bunu paylaştırırım. Burada adam kayırma, eşitsizlik, adaletsizlik yok. İçin rahat etsin. Ben, seni de aynı şekilde seviyorum.”

 

Emilia: “Neden bahsediyorsun, bu söylediklerin……”

 

???: “—Koca-sama. Kısa birkaç kelime.”

 

“Tuhaf değil mi?”, demek üzereydi Emilia.

 

Fakat o sırada kenarda beklemekte olan 184 Numara lafa girmiş ve onu işiten Regulus’un kaşları belli belirsiz şekilde kalkmıştı.

 

Regulus: “Biliyorsun ki şu anda onunla konuşuyorum. Bunu görebiliyorsun, değil mi? Aramızdaki sevgiyi filizlendirmek adına bir şeyler paylaşırken, yalnızca ikimiz arasında bir sohbet gerçekleşirken benim lafımı keserek işin içine zehir kattığını düşünmüyor musun? Yoksa bu hiç aklına gelmedi mi? Ben karı koca arasındaki böyle ufak incelikleri gerçekten önemli bulurum. Sana bunu sürekli söyleyip durmuyor muyum? Ama buna rağmen bu şekilde araya giriyor, minicik arzumu ziyan ediyorsun. Bu konuda ne düşünüyorsun, 184 Numara?”

 

184 Numara: “Gerçekten üzgünüm. Fakat, önemli bir konu. Haddini bilmezlik ettiğimi biliyorum ancak yalnızca Koca-sama’nın iyiliğini düşünerek hareket ediyordum. Mütevazı bir şekilde söyleyeceklerimi dinlemenizi rica ediyorum.”

 

Konuşması giderek hızlanan Regulus’un tüm bedeninden tehlike işaretleri yayılıyordu. Ancak onun bu jilet keskinliğindeki görünümünü açık edişine rağmen ona kibarca yaklaşan 184 Numaranın kararlı tavrı değişmiyordu. Doğal olarak Regulus, bu manzara karşısında tabiri caizse dikenlerini geri çekerek,

 

Regulus: “……Peki. Konuş. Karısına biraz nezaket göstermek bir kocanın cömertliğindendir. Bu kadarını bile yapamayacak kadar acınası bir adam değilim.”

 

184 Numara: “Gerçekten minnettarım. Şey, biraz önceki yayındaki mesaj konusu……Bir sorun olacak mı? Eğer, potansiyel olarak, düğünde bir sıkıntı olursa…”

 

Regulus: “Yayın mı? Ah, gerçekten tanımadığım o titrek sesten bahsediyorsun. Bir önemi var mı sahiden? Yalnızca konuşmakla yetineceklerse hiç sorun yok demektir. Yeteneklerini bile dile getiremeyen, bazı uygun kelimeleri sıralayan şikayetlerle dolu korkağın tekiydi, bana öyle göründü. Capella’yı, Sirius’u veya o işe yaramazları bilemem… Ama benim umurumda değil. Yoksa benim gücüme güvenmiyor musun? Yani bir karı olarak, kocanın yeteneklerinden şüpheye mi düşüyorsun?”

 

184 Numara: “Yo, güveniyorum. Koca-sama burada olduğu sürece endişelenecek hiçbir şeyimiz yok demektir. Ben yalnızca Koca-sama’nın sözlerinin gerginliğimi geçirmesini istemiştim, hepsi bu. Lütfen size bel bağlamakta başarısız olan kusurlu bir karıyı nezaket gösterip bağışlayın.”

 

Hazırlanmış görünen bir yanıt sunan 184 Numara, Regulus’un sorgusundan kaçmayı denemiş, ifadesiz bir surata ve sese sahip cılız bir kızın sözleriyle kendisini zorlamıştı. Regulus ise onun kelimelerinden etkilenmişçesine kafasını sallayarak,

 

Regulus: “Demek öyle. Ben bunu düşünmemiştim, özür dilerim. Benden istenmese bile gergin düşüncelerini fark etmiş olmalıydım. İnsan karşısındakinin düşüncelerini dile getirilmese bile dikkate almalı. Peki ben ne derece dilediğimce hareket ettim? Kusuru kendimde buluyorum.”

 

184 Numara: “Esas ben içtenlikle özür dilerim. Koca-sama’nın sözleri bana cesaret verdi. Ben de hemen şu anda tören hazırlıklarına yardım etmeye başlıyorum.”

 

Regulus: “Ah, öyle yap lütfen.”

 

Vedasını eden 184 Numara, Regulus’tan uzaklaştı ve gözleri Emilia’nın gözleriyle buluşurken göz kırpma misali kaçamak bir harekette bulundu. Muhtemelen bu, Emilia’nın lafını kesmeden önce kullandığı düşüncesizce kelime seçimine yönelik bir uyarıydı.

 

Emilia’nın Regulus’un teşkil ettiği tehlikeyi ihmal ettiğini söylemek yanlış olmazdı. İşte bu iletişim esnasında Emilia’nın hiç tereddüt etmeden verdiği saliselik tepki yükseldi.

 

Emilia: “——Dikkat et!”

 

184 Numara: “Ha?”

 

184 Numara uzaklaşmaya çalışırken Emilia kolunu sımsıkı tuttu ve kadının uzun ama ince bedenini göğsüne yapıştırarak geri doğru koca bir adım attı.

 

Aynı saniyede 184 Numaranın az önce durduğu yere bir rüzgâr ulaştı. Katedral zemininde oluşan uzun çizgi, delici bir yıkım hattı şeklinde ilerleyerek zemini dağıttı. Ve hiç yavaşlamadan ana kapıya ulaşıp girişi un ufak ederek yıkımını daha da ötelere taşıdı.

 

Emilia: “———”

 

İşte bu bunaltıcı yıkım anında 184 Numaraya sarılmış olan Emilia’nın ağzından tek kelime çıkmadı. 184 Numara da donakalmış ve tamamen kıvrılmış şekilde ayaklanırken yıkımın farkına vardı.

 

Ve yıkımın başlangıç noktasında durarak daha az önce sağ kolunu savurmuşçasına bir poz vermiş olan Regulus,

 

Regulus: “Pardon, pardon. Elim kayıverdi. ——Siz çocuklara hiçbir şey olmaması içimi rahatlattı.”

 

Emilia: “———”

 

Regulus: “Ben vakit gelene dek bekleme odasında olacağım, her şey hazır olunca beni çağırırsınız, tamam mı? Aah, hazır sen de bekliyorken saçını yukarıdan toplaman daha hoş olmaz mı? Bu seçeneğin çok daha çekici olacağına inanıyorum. Bence bu haliyle de güzel ama güzelleşmek için dur durak bilmeksizin çaba sarf edilmeli, diye düşünüyorum. Güzel kalmaya çalışmaktansa daha güzel olmaya çalışmak, senden hoşlananlara gösterdiğin minimum nezaket seviyesidir derim. Tabii ki ben şahsen mevcut çevremden tatminkarım ama bana verilenleri sınırlamak gibi bir niyetim yok.”

 

Az önceki yıkımı hiçbir şey olmamışçasına geçiştiren Regulus, Emilia’ya gülümseyerek katedralin diğer tarafındaki bekleme odasına yönelmişti. Yıkımın izlerine boş boş bakan Emilia ise derin nefesler almakla meşguldü.

 

Emilia: “Az önce yaşananlar da neyin nesiydi……?”

 

184 Numara: “……Beni kurtardığın için çok teşekkür ederim.”

 

Diyen 184 Numara Emilia’nın kucağından kalktı ve az önceki donuk halinden sıyrılıp dağılan saçlarını düzelterek çabucak Emilia’nın yanından uzaklaştı. Adımlarının onu götürdüğü yer, katedralde hazırlık yapmakla meşgul olan diğer kadınların yanıydı.

 

O kadınlar az önceki yıkımla hiçbir alakaları yokmuşçasına işlerine devam ediyordu. Yalnızca bununla da kalmamış, birkaç tanesi dağılan zemin ve kapının etrafında toplanarak bir şekilde yıkımın izlerini gizlemek adına çalışmaya başlamıştı.

 

Emilia: “Durun! Bu çok tuhaf! Sizce de tuhaf değil mi?”

 

Diğerleri: “——”


Onların sakin tavrını gören Emilia kafası karışık şekilde sesini yükseltmişti. Ancak kadınlar Emilia’nın seslenişine kulak vermiyor, sessizce hazırlıklarını gerçekleştirmeye devam ediyordu.

 

Bu böyle sonsuza dek gider diye düşünen Emilia, sözlerinin ulaşıyor gibi göründüğü tek kişiye yöneldi. Yani 184 Numaraya.

 

Emilia: “Az önce neredeyse ölmüyor muydun? Seni geri çekmeseydim bedeninin paramparça olacağı kesindi. Bu korkutucu değil mi? Öyleyse neden…”

 

184 Numara: “Ee, bu da nesi? Beni kurtardığın için teşekkürümü ettim zaten. Benden bundan öte ne istiyorsun ki? Daha fazlası haklarımın ihlaline girmez mi?”

 

Emilia: “Mesele haklar veya yükümlülükler değil! Artık daha—daha önemli şeylerden bahsedelim!”

 

Diyen Emilia katedralin içerisinde sıkı bir mücadele vermekte olan kadınlara dönerek devam etti.

 

Emilia: “Regulus bu kadınlara karılarım dedi. Hepsi onun karısı mı yani? Ve karıları oldukları için ne derse yapıyorlar mı? Birinin karısısın diye öldürülmek üzere olsan bile sessizce kabul etmen mi gerekiyor…… Tüm bunlar bir tuhaf. Tuhaf!”

 

Emilia: “Çok garip……Evlilik çoook mutlu bir şey olmalı, mutlu insanlar evlenmeli, öyle değil mi? Bana kalırsa sen de diğerleri de, hiçbiriniz hiç de mutlu görünmüyorsunuz. Yanılıyor muyum?”

 

184 Numara: “Evet, yanılıyorsun. Evlilik mutlu olmasan da mümkün. Eşler birbirlerini sevmek zorunda değil. Birlikte olmayı sürdürürlerse karı koca olmayı da sürdürebilirler. Onlar da karılar olarak buna alıştılar.”

 

184 Numara, nefret ettiği bir pozisyonda olduğunu inkâr etmemişti. Hatta inkâr etmemekle kalmamış, kendi durumunu teyit etmişti. Bu çarpık ve yanlış bir durumdu.

 

Evlilik, karı koca olmak isteyenler içindi. Zamanla alışmayı bekleyeceğin bir şey değildi.

 

Emilia: “Bu evlilik zımbırtısına ayak uydurmaya niyetim yok. Ben, buradan gidiyorum.”

 

Diğerleri: “——”

 

Emilia’nın sözlerine dikkat kesilmeyen kadınlar bir anda kafalarını kaldırmış ve düğün elbisesi içerisinde evlenmeyi reddettiğini duyuran Emilia’ya gözlerini dikmişti.

 

Bu duygusuz bakış tufanıyla hırpalanan Emilia ise omuzlarını dik tutarak,

 

Emilia: “Benim için endişelenen biri var. Ve ne olursa olsun yapmam gereken bir sürü şey. Bu yüzden böyle bir konuma düşemem. Ben de bir an önce herkesle birlikte yapmam gereken şeyleri yapacağım.”

 

184 Numara: “Koca-sama böyle bir şeyi bağışlamaz.”

 

Emilia: “Ben, Regulus’un karısı olduğumu anımsamıyorum. Dolayısıyla ondan bağışlanmayı falan beklemiyorum. Bu yüzden herkesle birlikte…… sizleri kurtarmak için mutlaka geri döneceğim.”

 

184 Numara: “——Euh.”

 

Emilia: “Hiçbirinizin isteğiniz doğrultusunda Regulus’la kalmadığınızı biliyorum. Bu yüzden Regulus’la konuşup hepinizi özgür kılacağım. Hala onunla kalmak isteyen varsa onun karısı olmaya devam edebilir. Ama ondan ayrılmak isteyenlerin ayrılmasını sağlayacağım. Onunla zorla evlendirilmiş olsanız bile birlikte mutlu olmadığınız sürece bu evliliklerin bir anlamı yok.”

 

Emilia’nın zihninde çizdiği resim, birbirini seven ve birbirine katılmayı dört gözle bekleyen iki insana aitti. Zihninde bu resimle birlikte düşlerindeki Fortuna ve Julice’in görüntüsü belirmişti. O ikili hiç evlenmemiş, hiç karı koca olamamıştı. Ama Emilia yine de bunu iyi buluyordu.

 

Söz konusu o ikili olsaydı, onları evlendirebilmek isterdi. Mutlu ve karşılıklı sevgi bağlarını garantileyen bir evlilikle doğru bir ilişkileri olurdu.

 

Bu yüzden——

 

Emilia: “Birbirini tanıyan ama evlenemeyen insanlar tanıyorum. Bu yüzden evlenip de mutlu olamayanların ilişkisinden hoşlanmıyorum.”

 

Diğerleri: ……”

 

Emilia’nın bu ilanıyla birlikte kayıtsız kadınlar arasında bir hareketlilik başladı. Fakat 184 Numara kendisini o hengameden hızla koparttı ve önce dosdoğru Emilia’ya, sonra da yıkık girişe baktı.

 

184 Numara: “Gitmeyi seçeceksen hakkındır. Fakat Koca-sama bu durumda bizi bağışlamaz. Hepimizin o anda katledileceği kesin.”

 

Emilia: “Karısı olmanıza rağmen mi……?”

 

184 Numara: “Koca-sama’nın arzularını gerçekleştiremeyen bir karı, Koca-sama’nın gözünde bir karı olarak gerekliliklerini yerine getiremeyen bir karı demektir. Sen gidersen, biz ölürüz. Buna rağmen gitmeyi seçersen bizi öldüren sen olursun.”

 

Emilia: “——”

 

Emilia’yla yüzleşen 184 Numara, kendi hayatını ipin ucuna koyarak konuşmuştu.

 

Ekstrem bir içerikle fikrini belirtmişti. Ve bu fikri her birine yansımışçasına katedraldeki tüm kadınlar Emilia’nın etrafına dikilmiş, hareketlerini kısıtlamıştı.

 

Tabii ki onu durdurup onunla dövüşebilecek hiç kimse yoktu. Hepsi bir şekilde sıradan kadınlardı. Sıradan evlerde doğmuş, sıradan değerlere sahip, sıradan mutlulukları arzulayarak yaşayan sıradan insanlardı.  

 

Bir noktada bir çark gevşemiş ve Regulus’un karılarından biri olarak kabul görmüşlerdi.

 

Diğerleri: “——”

 

Emilia onların bu kati kararlılıklarını hiçbir şekilde çürütemezdi. Regulus’un suçlarına kendi gözleriyle tanık olmuştu.

 

Birazcık lafına girilince karşılığını o kişinin canını alarak vermek istemişti, işte Regulus böyle biriydi. Emilia’nın kaçtığını öğrendiğinde öfkesini karılarından çıkartmayacağını iddia etmek zordu. Bunu en iyi anlayanlar da Regulus’un karılarıydı.

 

Emilia: “Burada Regulus’un kaç karısı var?”

 

184 Numara: “Koca-sama’nın karıları toplamda 291 taneydi. Bunların 238 tanesi çoktan vefat etti, yani geriye kalanlar toplam 53 kişi.”

 

Emilia: “Vefat edenler……”

 

184 Numara: “Bir açıklamaya ihtiyacın var mı?”

 

Sorusuna aldığı yanıt, sorusuyla dalga geçildiği hissi doğurmuştu.

 

Ve Emilia, bu soruyu sormasa bile yanıtının farkına varmıştı. O yanıt, hiç konuşmaksızın etrafını çevreleyen kadınların eylemlerinde yatıyordu.

 

Emilia: “Ben gidersem hepiniz ağır bir bedel ödeyeceksiniz……”

 

Büyük ihtimalle bu, ağır bir bedelden ziyade kesin, kaçınılmaz bir ölüm olacaktı.

 

Bu kadınların Emilia’nın özgür iradesinin rehineleri oldukları şüphe götürmez bir gerçekti. Buradan ayrılmanın doğuracağı zararı düşününce pervasızca hareket edemezdi.

 

Subaru ve yoldaşlarının Pristella’daki katedralin dışında kendisi adına endişeleniyor olduklarını düşündü.

 

Onları düşündü ve zihninde özrünü diledi.

 

Sonra da,

 

Emilia: “Peki. Hadi şu düğünü yapalım.”

 

#Yarın müsait olmayacağım için bölüm bugünden geldi. Hafta içinde de devamı gelir, fazla bekletmem sizi :)

Uzun zaman önce bu bölümlere bakıp aa Emilia düğünü niye kabul etmiş ki demiştim, şimdi sebebini öğrendim. Ortada bir psikopat varken o kızların hayatını tehlikeye atamazdı. Neyse ki Subaru ve Reinhard ikilisi pek yakında yardıma koşacak. Bakalım bizi neler bekliyor, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr