Re:Zero Kasaneru IF - Kısım 8

avatar
4200 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Re:Zero Kasaneru IF - Kısım 8


Çevirmen : Clumsy 

 

――Beatrice’in kütüphanesinden ve Rem’in yatak odasından ayrılan Subaru, günlük rutininin son durağına ulaşmıştı.

 

Tak-tak-tak eşliğinde kapıyı çaldı ve içeriden başka bir tak sesiyle karşılık geldi. Subaru buna yanıt olarak bir kez daha kapıyı çaldı. Bu da öteki kişinin hemen kapıyı çalışıyla yanıtlandı. Tak tak tak tak tak tak tak――

 

???: [――Tanrım, bunu daha ne kadar sürdüreceksin! Geeeeerçekten geriliyorum.]

 

Az önce sabrını yitiren odanın içerisindeki kişiydi. Kapı içeriden açılmış ve ametist gözlü, gümüş saçlı güzel bir kızın yüzü gözler önüne serilmişti―― sonsuza dek her şeyi etkisi altına almayı sürdürecek üstün bir güzelliğin somut örneğiydi.

 

Gül rengi yanaklarını kabartırken suratını gösterdiğindeyse güzellikten ziyade narinlik izlenimi vermekteydi. Subaru ansızın kahkaha atmaya başladı.

 

[Emilia: Ah, neye gülüyorsun? Uff, Subaru tam bir budalasın.]

 

[Subaru: Budala mı… artık kim budala diyor ki? Hem kapıyı çalışıma karşılık verme işini başlatan Emilia-tan’dı. Ben sadece ona ayak uydurdum.]

 

[Emilia: Öyle dersin tabii. Hmph, neyse. Öyleyse ben de Subaru’yu odama almam.]

 

Subaru’nun kahkahalar eşliğinde konuşuşunu işiten Emilia’nın suratı rahatsızlıkla seğirmiş ve kapıyı kapatmaya yeltenmişti. Bunu gören Subaru ise endişelenerek elini kapının arasına sıkıştırdı――

 

[Subaru: OWWW!]

 

[Emilia: Ah! Subaru, iyi misin!?]

 

Emilia parmakları kapıya sıkışarak abartılı bir çığlık atan Subaru’nun yanına koşturdu. Çabucak odadan çıkıp Subaru’nun acıyan sağ elini eline aldı ve-

 

[Emilia: *Nam nam nam*]

 

[Subaru: Ehh, Emilia-tan!? Birazcık cüretkâr olmadı mı!?]

 

[Emilia: Mmphphnn, mmhmhhmhpphhnamnamnamnamnam]

 

Subaru'nun sözleri, Emilia’nın öfke dolu tepkisi ve keskin ametist gözlerinin altında boğulup kalmıştı. Emilia’nın yumuşak dudakları Subaru’nun sağ elinin parmaklarının üzerine kapanmış durumdaydı. Ve Subaru, Emilia’nın ılık dilinin parmaklarındaki uyuşuk acının üzerinde narin bir şekilde dolaştığını fark etmekteydi.

 

Omurgasında bir ürperme başlıyordu.

 

[Emilia: Mhm…. sanırım bu iş görür. Subaru, canın acımış olmalı…. Hey, yüzün neden kıpkırmızı kesildi?]

 

[Subaru: Bir ergen gibi davranmanın önüne geçemiyorum ya da nasıl ifade etsem… son derece beklenmedik bir gelişmeydi… ahh, neyse, ben iyiyim. Çok teşekkürler. Benim için iş gördüğü kesin.]

 

[Emilia: ――? Anladığımdan emin değilim ama artık iyileştirme büyülerime başlamalıyım, değil mi?]

 

Emilia’nın suratı kafa karışıklığı içerisinde asılırken Subaru kafasını eğmiş, yalanan parmaklarına bakakalmıştı. Bu sırada Emilia farkındalığından sıyrılarak Subaru’nun parmaklarını mavi bir büyü huzmesiyle iyileştirmeye koyuldu. Diliyle yumuşattığı acı tamamıyla ortadan kalkmıştı.

 

Sonrasında… Subaru’nun aklında kalan tek şey salyaya bulanmış parmaklarını nasıl temizleyeceğiydi.

 

[Subaru: Kıyafetime sileyim… Yo dur, öylesi iğrenç olur. Bu arada ben onları bu kadar görkemli bir şekilde yalayacak kadar gelişmiş değilim…!? Ama bu şansı elimden kaçırırsam…]

 

[Emilia: Ah, üzgünüm. Elini salyaya bulamışım. Tamamdır, temizlendin.]

 

[Subaru: Lanet olsun――!? Zaman kısıtlaması olan bir seçim miymiş――!?]

 

Subaru’nun şaşkınlığının farkına dahi varmayan Emilia, Subaru’nun parmaklarını mendiliyle neşe dolu bir şekilde silmişti. Sonra da bakışları ansızın Subaru’nun boynuna kaydı ve gözlerini hızla kırpmaya başladı.

 

Beatrice’in tırnak izleri iyileşmemiş bir şekilde orada durmaktaydı. Keskin gözleriyle bunu fark eden Emilia, beyaz parmaklarını narince yaraların üzerine yerleştirerek,

 

[Emilia: Subaru, acı verici görünüyor. Ne oldu?]

 

[Subaru: Ah, aaaah, bu mu? Gelirken boynumu bir yere sıkıştırdım, hepsi bu…]

 

[Emilia: Yalancı.]

 

Subaru’nun durumu tatlıya bağlama çabaları karşısında Emilia’nın ağzından yalnızca bu kelime çıkmıştı. Ardından gözlerini irice açarak Subaru’nun yaralarını parmaklarıyla defalarca okşadı. Sonra da tek bir şey mırıldandı.

 

[Emilia: Beatrice’ti, değil mi?]

 

Ansızın bunu söyleyen Emilia’nın sesinde tüm duygular donup kalmıştı.

 

O anda bedeninden yoğun miktarda, bembeyaz bir kuvvet çıkmaya başladı. Köşkün koridoruna yayılan yakıcı soğuk Subaru’nun tenini de okşuyordu.

 

Hava buz kesmiş, soğukluk havayı çatırdatırken Subaru panik halinde,

 

[Subaru: Emilia! Emilia, sakin ol! Her şey yolunda, her şey yolunda!]

 

[Emilia: …..]

 

[Subaru: Emilia! Bana bak!]

 

[Emilia ――Ah]

 

Kollarını zar zor uzatıp kızın titreyen bedenini kucaklarken ona sesleniyordu. Emilia’nın ismini bu şekilde pek çok kez kulaklarına ulaştırmıştı. Yanı başına gitmiş, kendi yansıması ametist gözlerde görünürken bağırmaya başlamıştı.

 

Bu ses karşısında Emilia’nın gözleri odağını yitirdi, dudaklarından hafif bir mırıldanma kaçtı.

 

Ve bir anda köşkün en üst katına yayılan soğuk hava ortadan kayboldu. Her şeyi çevreleyen bunaltıcı baskı da silindi. Her şey eski haline dönmüştü.

 

[Subaru: Bu― bu tehlikeliydi. Biraz daha ileri gitseydi Reinhardt koşa koşa gelirdi…]

 

[Emilia: Ben… ben… a-az önce … eh…?]

 

[Subaru: Sorun değil, sorun değil. Emilia-tan iyi bir kız, iyi bir kız, her şey yolunda.]

 

Gözlerini deviren Subaru, kafasını yere çökmüş olan Emilia’ya doğru eğmişti. Az önce yaşananları sindirememiş bir şekilde kafasını tutan kızı sakinleştirme çabasıyla yine pek çok kez olduğu gibi sırtını sıvazlamaktaydı.

 

Emilia’nın nefes alıp verişi yavaşça düzene giriyordu ve Subaru’ya bakarak çekine çekine dedi ki:

 

[Emilia: Ü-üzgünüm? Ben... yine tuhaf davrandım…]

 

[Subaru: Sorun değil. Çünkü ben Emilia-tan’dan gelen hiçbir sorunu sorun saymam. Benim üstlenmek istediğim rol bu. Endişelenme.]

 

[Emilia: Hı-hı.]

 

Emilia Subaru’nun sözleri karşısında mutlu mesut kafasını salladı. Subaru, tamamen sakinleşene dek onu sarmayı bırakmayacaktı.

 

――Emilia’nın duygusal istikrarsızlığı 『Sığınaktaki』『Yargılamaların』üstesinden gelememesinin sonucuydu.

 

Subaru, Emilia’nın geçmişten kesitler gösteren birinci『Yargılamada』ne gördüğünü bilmiyordu. Yine de her ne gördüyse o şey Emilia’nın kalbini paramparça etmiş, ayakta durma gücünü un ufak hale getirmişti. Ve Emilia Yargılamaların üstesinden gelemediği için bunu yapan kişi Subaru olmuştu.

 

Bu yüzden Emilia’nın ilerleyişi şimdi bile mezarda tıkanıp kalmış durumda denilebilirdi. 

 

Ama o her şeyi reddedip dursa da yas tutmayı sürdürse de vakit geçiyordu. Ve ne dünya ne çevresi ne de herhangi biri Emilia’nın bu durgunluğunu bağışlayabiliyordu. Bu yüzden Subaru, o duraksadığında dahi onun elini tutmayı sürdürüyordu.

 

[Emilia: Üzgünüm, Subaru. Hala sana sorun yaratıp duruyorum…]

 

[Subaru: Sorun değil, sıkıntı yok, hiç sıkıntı yok. Aslında daha ziyade hoş karşılandığımı hissettiriyorsun.] 

 

[Emilia: …hehe, Subaru. Mhm, teşekkür ederim. İyiyim, sakinleştim.] 

 

Emilia kısa bir sarılışın ardından yüzünü Subaru’nun göğsünden ayırdı. Kızın ılıklığı göğsünde kalan Subaru ise pişman bir görünümle dudaklarını birleştirdi.

 

[Subaru: Lanet olsun. Emilia-tan’ın yumuşaklığının tadını azıcık daha çıkarmak istiyordum.]

 

[Emilia: Haa, öylesi daha mı iyi olurdu? Subaru öyle istiyorsa yaparım.]

 

[Subaru: Yoyoyoyo, sorun değil. Görüyorsun ya, bu tatminsizlikle başa çıkmak için sıkça kullandığım bir numara. Kendini tıka basa doyurmak domuzlara mahsustur. Bense kendimi ahırındaki bir domuzdan ziyade avının peşindeki bir kurt olarak görmeyi yeğlerim.]

 

[Emilia: Olabilir. Ben de Subaru’yu domuzdan ziyade köpeğe daha yakın görüyorum.]

 

[Subaru: Ama domuzlarla köpekler bambaşka bir hikaye değil mi!?]

 

Subaru Emilia’nın absürt yorumu karşısında sakinleşmişti. Emilia’nın yüzündeyse bir gülümseme mevcuttu. Neyse ki az önce Subaru’nun yaraları karşısında kabaran öfkesini unutmuş gibi görünüyordu.

 

“Echidna: Bunu izlemeye katlanamıyorum.”

 

[Subaru: Kapa çeneni.]

 

[Emilia: ――Ha?]

 

[Subaru: Ah, sana söylemedim Emilia-tan. Pardon, kendi kendime konuşuyordum.]

 

Subaru Echidna’nın ani düşünce dalgalarını içgüdüsel olarak yanıtlayarak Emilia’yı şaşırtmıştı. Doğal olarak kristal taş aracılığıyla gelen düşünceler yalnızca Subaru’ya ulaşıyordu. Haliyle Emilia’nın bulunduğu durumdan duyduğu memnuniyetsizliği ifade eden Echidna’nın küçümseyişi ve kibri de yalnızca Subaru’ya ulaşmıştı.

 

[Emilia: Çe― çenemi kapasam daha mı iyi olurdu? Subaru’nun istediği buysa sessiz kalmak için elimden geleni yaparım…]

 

[Subaru: Öyle değil! Böylesi daha iyi, çokça konuşalım, tamam mı? Konuşmandan yana sorun yok.]

 

[Emilia: …Gerçekten mi?]

 

Emilia’nın ametist gözleri yaşlarla dolmuştu. Subaru’nun başıyla onay verişinden sonraysa rahat bir nefes aldı ve bir kez daha Subaru’nun elini tuttu.

 

[Emilia: İyi, öyleyse söylesene Subaru. ――Bugün ne yapmalıyım?]

 

[Subaru: …….]

 

[Emilia: Dün bana söylediğin gibi odamda çalışmayı bitirdim. Subaru bir şey söylerse onu da yapacağıma hiç şüphen olmasın. Öyleyse bugün ne yapmam gerektiğini söyleyebilir misin?]

 

――Subaru ne söylerse yapıyordu, söz konusu Subaru’ysa hatası olmuyordu, ona inanıyordu.

 

Subaru Emilia’nın ağzından çıkan bu sözleri işittiğinde sahte gülümsemesinin yüzünden silinmemesi için mücadele vermek zorunda kaldı. Aynanın önünde pratiğini yaptığı gülümseme bu noktada etkinliğini gösteriyordu. Bu sayede Emilia’da bir güvensizlik veya şüphe oluşmuyordu; öylece, ışıl ışıl gözlerle Subaru’nun vereceği yanıtı bekliyordu.

 

Mezarın『Yargılamalarında』çuvallayan Emilia, kalbini bütünüyle Subaru’ya bel bağlayarak korumaya çalışıyordu.

 

Bu da oldukça doğaldı.

 

Subaru,『Ölümden Dönüş』gücünü kullanarak Emilia’nın önündeki tüm engelleri ortadan kaldırıyordu. Emilia’nın güvenini kazanma şekliyle ters düşmediğini anlamıştı―― buna alışmıştı. Emilia’nın kalbi Subaru’ya sımsıkı bağlanmıştı ve onun fazlasıyla istikrarsız bir durumda olduğunu anlayan Subaru『Ölümden Dönüşü』kullanmaya çalışmış fakat ne kadar denerse denesin『Sığınağa』geri dönememişti.

 

Yine de bunun en kötü senaryo olduğunu düşünmüyordu.

 

[Subaru: Peki öyleyse Emilia-tan’dan bir ricam olacak. Bugün de dünkü gibi çalışmalarına devam et! Yine önemli bir şey yapacak olursam sana önceden haber vereceğim.]

 

[Emilia: Pristella’daki gibi mi?]

 

[Subaru: Evet, Pristella’daki gibi. O zamana dek eğitime devam etmen gerekiyor. Acil bir duruma hazırlanmak ve kendi moralini yüksek tutmak kesinlikle Emilia-tan’ın şu an için yapabileceği en önemli şeyler.]

 

[Emilia: Mhm, tamamdır, anlaşıldı Subaru-sensei. Emrini yerine getireceğim. Peki o zaman――]

 

Emilia dramatik bir konuşma gerçekleştiren Subaru’ya heyecanlı bir şekilde onayını vermişti. Asker selamını andıran bir havayla bu emri kabullendikten sonraysa sözleri…

 

[Emilia: Peki o zaman, bunu yaparsam başımı okşar mısın?]

 

[Subaru: ……]

 

Emilia utana sıkıla bunu söylemiş ve çaktırmadan Subaru’ya bakan gözlerinde bir tedirginlik belirmişti. Subaru bu manzara karşısında yutkundu ve yalnızca bir an için kalakaldı. Bu süre uzasaydı Emilia’nın gözlerine sızan çaresizliği hayal etmek çok kolay olacaktı.

 

Neyse ki Subaru bu yaşanmadan önce suratına bir gülümseme yerleştirmeyi başardı.

 

[Subaru: Tabii ki! Peki ya Emilia-tan’ın gümüş saçlarına dokunmak için izin almam gerekirse?]

 

[Emilia: ――? Subaru dokunmak istiyorsa istediği zaman dokunabilir…]

 

[Subaru: Ö―y―l―e―y―s―e! Öyleyse bu bir ödül olarak gelmemeli. Her güzel şeyde Emilia-tan’ın saçlarını okşayacağımın sözünü verebilirim. Tamam mı?]

 

[Emilia: Mhm, tamaaaam.]

 

Subaru parıl parıl dişlerini sergileyip gülümseyerek başparmağını kaldırırken Emilia, tuhaf bir gülümsemeyle karşılık verdi. Ve sonra, hala Subaru’nun elini tutuyor olsa, bırakmak istemese de――

 

[Emilia: Peki, ben odama döneyim.]

 

[Subaru: Aaah, Petra yemek hazırlayacaktı, birlikte yeriz.]

 

[Emilia: Tamam, bekliyor olacağım. Öyleyse sonra görüşürüz!]

 

Elini çeken Emilia bu sözlerin ardından odasına geri döndü. ――Onun kısacık kesilen gümüş saçlarını izleyen Subaru uzunca bir iç çekme dürtüsünü bastırırken de kapının kapanışıyla aralarındaki bağlantı fiziksel olarak kesildi.

 

“Echidna: Aman Allahım, çirkinliğin de bir sınırı var.”

 

[Subaru: ……]

 

Emilia ortadan kaybolur kaybolmaz Echidna’nın tacizleri başlamıştı. Ancak Subaru bu tiksinti dolu sözlere cevap vermeye tenezzül etmiyordu. Echidna ile ilişkisini başlattığı günden bu yana bu konuda konuşmamayı öğrenmişti, Echidna’nın Emilia’ya yönelik tavırlarıyla başa çıkma yöntemi buydu.

 

Konuşma ki o da sana karşılık veremesin.

 

Subaru bu inatçı tavrı sürdürdükçe cadı da ağzını açarak boşa zaman harcadığını düşünüyor ve sessizliğini koruyordu.

 

Emilia söz konusu olduğunda Echidna’ya güvenilmiyordu. Subaru ve Echidna arasındaki ilişkiyse değişmiş gibi görünmese de farklıydı ve şu anda Subaru’nun bunu düzeltecek vakti yoktu.

 

“Echidna: Her söylediğini yapan bir oyuncak olması senin daha çok işine gelirdi, değil mi?”

 

[Subaru: ――hgh]

 

Bu acımasız gözlem karşısında boğazı düğümlenen Subaru, tepki verdiğine pişman olmuştu. Hiç tepki vermemesi gereken sözlerdi lakin reddedemeyeceği de ortadaydı.

 

Canlarını koruyor, geleceği koruyor, umudu koruyor, olasılığı koruyordu.

 

Bu yüzden 『şimdilik』Emilia’nın kalbini feda ediyordu. Çünkü Subaru, yalnızca Emilia’yla yetinmeyeceğini biliyordu.

 

 #Merhaba arkadaşlar, biraz yoğun günler geçirdim, fırsatını bulup da bölümü çeviremedim kusura bakmayın. Sadece iki bölümümüz kaldı onları da haftaiçi çeviririm ve bu ifi sonlandırıp arc5le devam ederiz. 
Şahsen bu bölüm benim acayip sinirimi bozdu. Gerçek döngümüzde Emilia yargılamaları geçmiş, gücünü öğrenmiş, Echidna'ya bile ağzının payını verebilen, Büyük Tavşanla dövüşebilen, kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir kadına dönüşmüştü. Buradaysa üç yaşında bir çocuk gibi. Saçları okşansın istiyor, gün içerisinde ne yapacağını bile Subaru'ya soruyor falan... Gerçekten hiç sevmediğim bir Emilia oldu. 
Neyse ben daha fazla sinirlenmeden susuyorum, bir sonraki bölümde tekrar görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr