Cilt 4 - Cilt 5 Ara Bölüm 1 [ Kardeşlerin İlişkisi ]

avatar
6700 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 - Cilt 5 Ara Bölüm 1 [ Kardeşlerin İlişkisi ]


Çevirmen : Clumsy

 

—Bu manzaraya tanık olan herkes şunu kabul edebilirdi: izlemek sahiden çok zordu.

 

Garfiel: “H-hey, abla. O valizler bayaa ağır görünüyo. Harika benliğimin bi kısmını taşımasını ister misin?”

 

Frederica: “Garf... yo, endişelenme. Sürekli bir misafir olarak hizmet görmek beni rahatsız ettiği için birazcık yardım ediyorum, o kadar. Sen keyfine bak, Garf.”

 

Garfiel: “O-oh. P-peki anladım. Bi şeye ihtiyacın olursa seslen, taam mı?”

 

Garfiel yanağını kaşıyor, ablası el arabasını iterken öylece bekliyordu. Frederica ise bir müddet gözlerini ona diktikten sonra hemen toparlanarak işine odaklanmıştı.

 

Ufak tekerlekler zeminde dönüyor, sesleri köşkün koridorunda giderek siliniyordu.

 

Garfiel kız kardeşinin gözden kayboluşunu sersemce izliyordu.

 

Subaru: “...Çok sinir bozucu.”

 

Garfiel kısa, sarı saçlarını kaşıyıp iç çekerek Frederica’nın ters istikametine döndü. Subaru ise elini alnına yerleştirdi, bu manzarayı koridorun köşesinden izlemiş ve bu sinir bozucu ilişki karşısında homurdanmaya başlamıştı.

 

Emilia: “Sakinleşip konuşmak için bir haftaları vardı… ama hala çoook rahatsız görünüyorlar.”

 

Diyen Emilia da Subaru ile aynı şekilde, aynı noktada gizlenmişti. Subaru çömelirken Emilia onun üzerinden casusluk ediyordu.

 

Emilia’nın nefesinin uzaklaştığını hisseden Subaru ayaklanarak kalçalarını döndürdü.

 

Subaru: “On yılın ardından buluştular... ve bu on yılda hiç temasları olmadı. Birbirlerine iyi şanslar diledikleri canlı bir veda etmediklerini duydum, haliyle bunun tuhaf olduğunu anlayabiliyorum ama...”

 

Diyen Subaru kollarını önünde bağlayarak kafasını kaldırdı.

 

Anlayabiliyordu ama yine de siniri bozuluyordu. Can sıkıcıydı. Onları izlemek sırtını kaşındırıyordu.

 

Garfiel ve Frederica buluştukları günden bu yana bu şekildeydi. Diğerleri etraftayken kabul edilebilir oranda sokulgan davransalar da aslında araları kötüydü.

 

Garfiel duygusal ve fevri görünüyor olsa da aklına koyduğu takdirde şaşırtıcı derecede iyi bir oyuncu olabilirdi. Ve Frederica’nın işleri idare etmekte ne kadar iyi olduğundan bahsetmeye gerek dahi yoktu. Bunu planlamıyor olsalar da şu son günlerde pek çok kişiyi başarıyla kandırmışlardı.

 

Ama onları sık sık bir başlarına yakalayan Subaru için durum ortadaydı ve şimdi Emilia’nın da tanık olmasını sağlamıştı.

 

Emilia: “Garfiel ona yaklaşmaya çalışıyor ama Frederica onun gözlerinin içine bakamıyor gibi. Halbuki en sonunda buluşmuşlardı. Neden böyle oldu ki?”

 

Subaru: “Vedalar berbat olunca buluşmaların tadını çıkartmak zor oluyor. Yani burada manga bilgime dayanarak konuşuyorum… Sanırım sorun Frederica’da.”

 

Emilia haklıydı – Garfiel Frederica’ya açılmaya hazırdı. Ama Frederica pek umut vaat etmiyordu.

 

Frederica Sığınakta kalan kardeşine karşı suçluluk hissediyor olabilirdi. Garfiel tüm bu süre boyunca dişlerini keskinleştirip inatçı, çocuksu bir kalp sahibi olmuştu.

 

Bu da Subaru’nun Sığınakta çözmesi gereken üç problemden birini doğurmuştu. Evet, Garfiel’in tavrının suçlusu kısmen Frederica’ydı.

 

Ama Frederica da Garfiel’i kasten bozmuş değildi, yani burada bir suçlu yoktu.

 

Aslında illa biri suçlanacaksa, o da Roswaal’dı.

 

Ve bu yüzden ne Subaru ne de bir başkası suçu Garfiel veya Frederica’ya yüklüyordu.

 

—Ama onlar böyle hissetmiyor olmalıydı.

 

Subaru: “Dostum, ne sıkıntı ama...”

 

Frederica aşırı oranda yüksek bir sorumluluk duygusu taşıyordu.

 

Frederica Sığınak halkının bariyer ortadan kalktığında yaşayacak bir yeri olsun diye dış dünyaya çıkmıştı. İnanılmaz asil ve ağır bir yükü on küsür yaşında üstlenmişti. Belki de onun bu tutkusu, Garfiel’in geride kalmasına yol açmıştı.

 

Nihayetinde Sığınak ortadan kalkmış ve Frederica’nın endişelendiği şey olmuştu.

 

Ama onun eylemleri sayesinde halkın kendilerini kabullenmeye hazır mekanları olmuştu. Ve bu da gurur duyacağı bir şeydi.

 

Yine de başarıdan çok suçluluk hissediyordu. Suçluluk bilinci haddinden fazla güçlü olsa gerekti.

 

Subaru: “Yok artık, böyle yapılmaz ki. Harika bir şey yapınca göğsünü gururla kabartman lazım.”

 

Emilia: “Mm. Katılıyorum. Ve yanlış bir şey yaptığını düşünüyorsan da özür dilersin. Sonra seni affederler… Onların iyi anlaşmasını istiyorum.”

 

Garfiel de Frederica da koridordan ayrılmıştı.

 

Emilia ikilinin yüzleşmiş olduğu yere bakıyordu, ametist gözleri kısılmıştı. Subaru da ona bakarak başını salladı.

 

Subaru: “Bence de.”

 

Subaru: “Tamamdır. Hadi gidip işleri toparlayabilsinler diye bu işe biraz el atalım.”

 

Emilia: “İşe el atmak mı... yani onları barıştıralım mı diyorsun?”

 

Subaru: “Hı hı. Burada karmaşık kız-erkek kardeş ilişkilerimiz var. Ya burada onların ellerini kollarını bağlayacak bir hava varsa ve dışarıdan biri gelip işleri karıştırıp hareket katmalıysa?”

 

Subaru ellerini çırpmış, ardından parmağını kaldırıp teklifini yapmıştı.

 

Emilia da bir müddet sessizce değerlendirdikten sonra başını kararlı bir şekilde salladı.

 

Emilia: “Haklısın. Mmhm, ailelerin iyi anlaşması gerekir. Tamamdır. Hadi yapalım. Onları barıştırmak için tam teşekküllü bir çaba gösterelim.”

 

Subaru: “Kim tam teşekküllü der ki?”

 

Subaru bu şekilde mırıldanırken Emilia küçük ellerini yumruğa çevirdi.

 

Subaru’nun aklından geçen şeyse şuydu: Dostum, ne zamandır bu satırları kullanmıyorduk.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Sığınaktan kaynaklanan sorunların ertelenişi kısa sürmüş, süreç öncesindeki iki korkunç problem ve konut meselesi Emilia grubunu zorlamıştı.

 

Roswaal'ın kumpası (bir kısmı için sorumluluk almamıştı) köşkün yanmasıyla sonuçlanmıştı.

 

Köşkü yeniden inşa edebilirlerdi fakat yanık bir binayı yeniden inşa etmek zaman alırdı. Bu dünyada şeklini yitiren objeleri yeniden şekillendirmek için uygun bir büyü veya binayı anında ortadan kaldırmak için Full Metal Alchemist stili bir teknik yoktu.

 

Tek şansları yakınlardaki köy veya şehirden bir inşaatçıyla veya asil villalarında uzman bir mimarla anlaşıp binayı yeniden inşa ettirmekti.

 

Roswaal: “Faaaaaaaaaakat o köşk benim ana konutum değildi... Emilia-sama’yı Kraliyet Seçimine deeeeeeeeek tutmak için göze çarpmayan bir mekandı. Seçim başladıktan kısa bir süre sonra onu ana konuta taşımayı planlıyordum. Buuuuu yüzden sizin düşündüğünüz kaaaaadar büyük bir sorun yok.”

 

Kalacak bir yer aramaya başladıklarında Roswaal’ın verdiği yanıt bu olmuştu.

 

Belli ki Mathers ailesinin ellerinde birkaç köşk vardı ve ana konut çoktan operasyon üssü olarak hazırlanmıştı.

 

Orada mekanla ilgilenenler dışında hiç kimse bulunmuyordu.

 

İşçiler her şeyi hazır edip efendilerini karşıladığı vakit grup, karargâhı oraya taşıyacaktı.

 

Ama o zamana dek nerede kalacaklardı?

 

Roswaal: “Endişelenmeyin, ooooooooonu da hallettim. Bazı akrabalarımın Sığınağa çok da uzak olmaaaayan bir kesimde köşkleri var. Onlar da Mathers ailesinin bir dalından. Orada bir müddet kalabiliriz. Gerçi kalabalık oluşumuz onlara biraz sorun yaratabilir.”

 

'Roswaal'ın akrabaları’ inanılmaz huzur kaçırıcı bir tabirdi ama daha iyi bir planı olan yoktu.

 

Bu tartışmanın ardından Emilia grubunun ana üyeleri o akrabanın köşküne gitmiş, Arlam ve Sığınak halkıysa Arlam Köyüne geçmişti. Belki de Sığınak halkı da Arlam sakini kabul edilsin diye kasten Roswaal’a ait alandaki köylülere tanıtılmışlardı.

 

Bunun temellerini atan kişi Frederica’ydı ve bu tamamıyla onun başarısı sayılırdı.

 

Tüm Sığınak sakinleri kısmen yarı insan olsa da her biri aynı zamanda yarım kandı. Hiçbiri sıradan insanlardan pek de farklı görünmüyordu, bu yüzden araya karışmaları çok zor olmayacaktı.

 

Dış dünyaya olan yabancılıkları yüzünden farklı adetleri olabilirdi ama Arlam halkının onları bu konularda hiç tereddütsüz eğiteceği kesindi.

 

Her şey yoluna girmiş gibi görünüyor olsa da problemler birikmeye devam ediyordu. Buna rağmen şu anda bariz bir sorun patlak vermiş değildi, çünkü herkes elinden gelenin en iyisini yapıyordu.

 

Subaru da tüm fark edilir problemlerin herhangi bir şey patlak vermeden çözülmesi için dua ediyordu.

 

—Ve Garfiel’le Frederica’nın ilişkisel sorunlarını da bu sıkıcı süreçte çözülmesi gereken bir şey olarak benimsemişti.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Subaru: “Ve bu yüzden Garfiel’le Frederica’yı Yeniden Arkadaş Yapma planı oluşturuldu… bu konuda herhangi bir önerin var mı?”

 

Ram: “Odaya girer girmez kurduğun ilk cümle bu mu? Huzurumu kaçırmanın ağır bir bedeli var, Barusu.”

 

Oturmakta olan Ram, durağan bir sesle böyle söyleyerek Subaru’ya bakmıştı.

 

Yüzü her zamanki kadar ifadesizdi ama Subaru, onunla olan ilişkisi sayesinde gözlerinde titreşen duyguları seçebilmişti. Ram’ın ifadelerini ölçmekte yetkili biri olarak vardığı sonuç, onun şu anda ‘memnuniyetsiz’ olduğu şeklindeydi.

 

Subaru: “Bana bu bakışı sık sık attığını biliyorum ama bu temelde benimle kurduğun her iletişimde memnuniyetsiz olduğun anlamına mı geliyor? Bütün gün surat asmaktan yorulmuyor musun?”

 

Ram: “Rahat ol. Bunu sadece sinir bozucu veya iletişim kurmama gerek olmayan biriyle konuşurken yapıyorum.”

 

Subaru: “Anlıyorum peki o… dur bir dakika.”

 

Subaru, iki seçenekten biri olduğunu ima eden Ram’ın karşısında kaşlarını çatarken Ram da bu tepki karşısında homurdanarak ellerindeki kitabı kapattı.

 

Ardından kalktığı sandalyeyi Subaru’nun yanındaki Emilia’ya teklif etti.

 

Ram: “Buyur gel, Emilia-sama.”

 

Emilia: “Teşekkür ederim. Ama gerek yok. Çok kalırsak seni yoracağımızı biliyorum, o yüzden hızlı olacağız.”

 

Ram: “Anlıyorum. Öyleyse memnuniyetle dinleyeceğim.”

 

Subaru: “Demek bana teklif etmeyeceksin. Memnuniyetle konusunda dalga geçmiyormuşsun, ahh kardeşim ah.”

 

Subaru omuz silkerken tekrar sandalyeye yerleşen Ram, Subaru’nun cümlesindeki bir şey karşısında kaşlarını hafifçe çatmıştı.

 

‘Kardeş’ kelimesine tepki vermiş olsa gerekti.

 

Emilia: “Rem-san'ın durumu hala aynı.”

 

Ram: “...Evet. Bugün de hayatta olduğunu dahi anlayamayacağınız kadar sessizce uyuyor.”

 

Emilia endişeli bir şekilde konuşurken Ram, hafifçe alçalan bir sesle karşılık vermişti.

 

Ram’ın sandalyesinin yanındaki yatakta bir kız uyumaktaydı.

 

Kısa, mavi saçları ve Ram’ınkine tıpatıp benzeyen bir suratı vardı. Mavi bir uyku tulumu kuşanmış olan kızı Ram’dan farklı kılan tek şey üzerindeki battaniyeyi kaldıran göğüs ebadıydı. Tabii ki bu kızın adı Rem’di.

 

Köşk yangını ve taşınma esnasında da uyumayı sürdürmüştü. Muhtemelen ortadaki sebep kaldırılana dek de uyumayı sürdürecekti.

 

Subaru: “Kabullenmeye başladın mı?”

 

Ram: “Sana söylemiştim. Henüz onunla konuşmamışken söylenen her şeye tamamıyla inanacak kadar düşüncesiz değilim… Gerçi gördüklerim de tüm bunları kafamdan atamayacağım kadar ikna edici.”

 

Ram’ın gözlerinde bir karmaşa belirmiş ve Subaru’nun kaşları çatılmıştı.

 

İlişkilerini bildiği için onun Rem’in uyuyuşunu izleyişi Subaru’ya inanılmaz melankolik geliyordu. Büyüğü küçüğünü seviyor, küçüğü de büyüğüne saygı duyuyordu.

 

Rem ve Ram'ın ilişkisi güzel bir aile sevgisinin net bir resmiydi.

 

Fakat şimdi Rem uyuyor ve Ram'ın anıları biricik kardeşinin varlığına ve ismine dair hiçbir şey barındırmıyordu.

 

Subaru bunun olacağını biliyordu, bunun olmasını beklemişti ama yine de canı korkunç derecede yanıyordu.

 

Buna rağmen—

 

Subaru: “Durumu karmaşık buluyorsun ama her gün onu ziyaret etmek için buraya geliyorsun.”

 

Ram: “... Merak ediyorum. Dürüst olmak gerekirse ben bile ne yapmaya çalıştığımı bilmiyorum. Ama kardeşim olduğunu söylediğin bu kızın yanına gelince sakinleşiyorum… Yo, bir kısmım hala huzursuz ama…”

 

Subaru: “Huzursuz mu?”

 

Ram: “Sebep tam olarak... onda kendi suratımı görüyor olmam değil. Onu uyurken görünce kalbimde bir şey oluyor. Bir sisi, ellerimin asla kavrayamayacağı bir şeyi kovalıyormuşum gibi.”

 

Diyen Ram elini göğsüne koydu. Subaru ise sessizce yutkundu.

 

Subaru hariç herkes Rem’i unutmuştu—ama buna rağmen tek akrabası olan Ram’da bir iz bırakmıştı.

 

Ram bu izi tam olarak adlandıramıyordu ama Rem’in biricik ablasına bıraktığı bir şeyse bir kanıttan fazlasını teşkil ediyor demekti.

 

Subaru: “Sana onu veya onunla geçirdiğimiz vakitleri seve seve anlatabilirim.”

 

Ram: “—Sanırım anlatmasan daha iyi.”

 

Subaru Ram’ın hafızasını tazelemeyi teklif etse de Ram reddederek kafasını sallamıştı.

 

Subaru'nun kaşları çatılırken Ram, elini düşünceli bir şekilde çenesine yerleştirdi.

 

Ram: “Bu ulaşılamaz sığlık... İçimde, onun olduğu yerde bir boşluk var gibi. Ve sen o boşluğu doldurmaya çalıştıkça tam tersi olacak. Şimdi bile, onun kardeşim olduğunu duyduğumda bile… görünüşünün en bariz kanıt olmasına rağmen bana gerçekmiş gibi gelmiyor. Bu günlük ziyaretleri kestiğim takdirde… şu anki hislerim bile kaybolacakmış gibi.”

 

Emilia: “... Ve bu Cadı Tarikatının Oburluğunun laneti mi?”

 

Emilia konunun kayıp gitmesine izin veremeyecekmiş gibi görünerek araya girdi. Ram ise kaşları nadir sergilediği bir öfkeyle alçalarak Emilia’ya baktı.

 

Ram: “İğrenç bir İsim ve Hatıra ziyafeti… Cadı Tarikatıyla ilgili izlenimlerim hiçbir zaman iyi olmamıştı fakat artık onlardan tiksindiğim kesin.”

 

Emilia: “...Cadı Tarikatı.”

 

Diye sessizce mırıldanan Emilia, bakışlarını eğdi.

 

Ram'ın spekülasyonu Subaru’yu şaşırtmış, içindeki kötü niyet ürpermesine yol açmıştı.

 

Rem’i net olarak hatırlayan Subaru’ya pek gerçek hissettirmese de Rem’in varlığı Ram ve Emilia’nın anılarında ‘kaybolmuş’ değildi. ‘Daimi olarak kaybolmaktaydı’. Kum nasıl kum saatinden akmayı sürdürüyorsa anıları da aynı mantıkla şimdi ve sonuna dek kaybolmayı sürdürecekti.

 

Subaru: “Buna sebep olan şeyi durduramazsak yapacak hiçbir şeyimiz olmayacak...”

 

Subaru anılar hakkında bahsettikçe kumun düşüşü hızlanıyordu. Belki de Subaru bile dile getirdiği anıları unutacaktı.

 

Ram, Rem’in dünyadan sonsuza dek kaybolmasından yana endişeleniyordu—ya da hiç değilse kısmen bu konuda endişeleniyor olmalıydı.

 

Ram: “Senin de Tarikat hakkında bir fikrin varmış gibi görünüyor, Emilia-sama.”

 

Subaru dudaklarını ısırmış, Ram Emilia’ya dönmüştü. Ram’ın bakışları karşısında suratı solgunlaşan Emilia ise başını yavaşça sallayarak onay verdi.

 

Emilia: “Cadı hakkında çok düşündüm. Çünkü ona çok benzeyerek lanetlenmiştim… ama Tarikat…”

 

Ram: “—”

 

Emilia: “Unutmak istediğim bir şeymiş gibi. Ama hatırladığım halleriyle şimdiki hallerinin aynı olduğunu varsayamam. O günden bu yana ne olmuş da bu hale gelmiş olabilirler?... İşte bunu çözmek istiyorum.”

 

Subaru: “Bunu söylemeyi pek istemezdim, Emilia-tan, ama... onların iletişim kurmak istemeyeceğin kişiler olduğunu anlıyorsun, değil mi? Muhtemelen acı bir tecrübeyle sonlanır.”

 

Emilia’nın şevkini kırmak istemezdi ama bunu söylemeyerek de haksızlık ederdi.

 

Subaru’nun bildiği Cadı Tarikatı inançlı delilerden oluşan kötü bir kitleydi. Eskiden nasıl olduğunu bilmiyordu. Ama tarikatın şimdiki hali buydu.

 

Emilia: “Teşekkür ederim. Benim adıma endişelendiğin için.”

 

Subaru'nun endişesi Emilia’nın hafifçe gülümsemesine yol açmış, ardından kafasını sallamıştı.

 

Emilia: “Sorun değil, anlıyorum. Anılarım ve birlikte olduğum kişiler… yüz yıl önceye aitti. Hala hayatta olmalarına imkân yok. Yüz yıl bir insan ömrü için çooook fazla. Onlarla tekrar karşılaşacağımı sanmıyorum.”

 

Subaru: “Ama yine de olanları öğrenmek istiyorsun... değil mi?”

 

Emilia: “Üzgünüm, bunun bencilce olduğunu biliyorum. Ama bunu çözmesi gereken tek kişinin ben olduğumu düşünüyorum. Çünkü orada olanları, orada hissedilenleri… ve Juice ile Annemin hislerini bilen tek kişi benim.”

 

İkiliyi hayal eden Emilia'nın gözleri kızarmış ancak ağzındaki narin gülümseme silinmemişti.

 

Annesi ve Juice’in isimleri. Onlar Emilia için önemli anılardı ve belli ki bu tamamen değişmiş olan Cadı Tarikatının parçalarıydılar.

 

Subaru: “Gerçekten karmaşık hisler varmış, Juice-san...”

 

Kendi kendine iç çekerek mırıldanan Subaru, hiç görmediği birine karşı biraz içerlemiş durumdaydı.

 

Emilia o isme dair bir aşinalık ve keder hissediyordu ve bunu duymak Subaru’ya karmaşık hisler yaşatmıştı. Cadı Tarikatı ‘Juice’in’ katılımından sonra rotasını değiştirmiş olmasaydı muhtemelen Emilia bunca krizi yaşamış olmazdı.

 

Her halükârda Emilia’nın müttefiki olarak kalsa, başından sonuna onun yanından ayrılmasaydı Subaru onu kabullenebilirdi… kendisini böyle bencilce bir şey düşünürken bulmuştu.

 

Ram: “—Ben senin kadar kibar olabileceğimden şüpheliyim, Emilia-sama.”

 

Sesi her zamanki sessizliğine rağmen ürpertici bir düşmanlık içeriyordu.

 

Rem’e bakmakta olan Ram’ı izleyen Subaru'nun nefesi kesilmişti. Kızın yüzü ifadesiz olsa da gözlerindeki ışıltı şaşırtıcı derecede kırmızıydı.

 

Ram: “Cadı Tarikatına ait detaylar beni hiç ilgilendirmiyor. Onların hikayesini işitme arzuna karşı çıkmam, Emilia-sama. Karşı çıkmam ama benim intikamımın bambaşka bir mesele olduğunu da aklından çıkarma.”

 

Emilia: “Ram...”

 

Ram: “Bu Tarikat da Oburluk da umurumda bile değil fakat ben bana verilen borcu da kötülüğü de geri öderim. İnsanın kalbinde delik açan o genci parçalara ayırmak bile benim için yeterli olmayacak.”

 

Ram’dan tüyler ürpertici bir öfke yükseliyor, narin bedeni bulanıklaşıyordu.

 

Sanki orada bir dev vardı da varlığı bunaltıcı bir baskı yayıyordu—sahiden de bir oni gibiydi.

 

Ram: “O Oburluğu öyle güzel temizleyeceğim ki hatıra neymiş görecek.”

 

‘Kararlılıktan’ ziyade bir ‘ölüm fermanıydı’.

 

O fermanın muhatabı burada değildi ve Ram’ın ses tonu tamamıyla sakindi. Yine de bunun bir ölüm fermanı olduğu şüphe götürmezdi—Subaru omurgasına bir buzun saplandığını hissediyor, konuşmaktan yana dahi tereddüt ediyordu.

 

Subaru: “—”

 

Böylece odaya bir sessizlik çökmüştü.

 

Huzursuzca kımıldayışlarının sesi bile gergin atmosferi kırabilirmiş gibiydi, bu yüzden kımıldayamıyordu. Ancak stresli havayı dağıtan kişi buna sebep olan kişi oldu.

 

Ram: “Bu benim ağzımdan çıkacak bir şey gibi değildi.”

 

Diyerek iç çekmiş ve gergin atmosferi tamamen dağıtmıştı. Subaru da omuzlarını rahatlamış bir şekilde düşürerek,

 

Subaru: “Yo, öyleydi. Benim tanıdığım Ram, kardeşiyle ilgili bir mesele olduğunda şiddete başvururdu.”

 

Ram: “...Anlıyorum.”

 

Ram'ın sözleri rahatsız edici olsa da onları sarf ederken tamamıyla Rem’i düşündüğü kesindi. Subaru da yalnızca o noktayı takdir etmiş, bu sözlerden minnettar olmuştu.

 

Ayrıca Subaru da Oburluğu affedemezdi. Elinden gelseydi Oburluğun işini Ram’a teslim etmeden bitirirdi.

 

Öldürme hissi. —Betelgeuse ile gerçekleştirdiği mücadelenin ardından gelen yarım yamalak sonuç, avuçlarında pek bir his bırakmamıştı. Belki de bir can almaya yönelik tereddüdü onu o kritik anda engelleyebilirdi.

 

Ama yine de Oburluğu affedemezdi ve söz konusu Rem’i kurtarmak olduğu sürece kararlılığını koruyacaktı.

 

Subaru: “...Cidden konudan saptık.”

 

Diyen Subaru kafasını kaşıdı, karanlık düşüncelerini ifadesine yansıtmıyordu.

 

Ram da ona anlamlı, Emilia’yaysa endişeli bir bakış attı. Fakat Subaru ikisine de gülümsemeyi başarmıştı.

 

Ram: “Haklısın. Beklenmedik tatilimin tadını çıkarırken beni rahatsız ettiğinize göre eminim konu önemlidir.”

 

Subaru: “Neden insanlara baskı uygulamak konusunda bu kadar gözü peksin? Frederica da senin pozisyonunda ama burada misafir muamelesi görmekten utandığı için köşkteki işlere yardım ediyor...”

 

Ram: “Ben yaralıyım. Ayrıca bir misafir olarak karşılandığını anlayamayan kişi o… Garf’la beraberken doğru düzgün davranamıyor ve Clind de onu teşvik ediyor.”

 

Subaru: “Clind-san mı?”

 

Bu Mathers ailesinin Subaru ve diğerleriyle ilgilenen uşağının ismiydi.

 

İnanılmaz bir zarafet ve kapasiteye sahip ince suratlı, yakışıklı bir gençti. Julius’unkine benzer bir havası vardı fakat onun aksine Clind, kibar ve fazlasıyla düşünceliydi.

 

Ve bu yüzden Subaru, Ram’ın onu pek de hoş karşılamamasını tuhaf bulmuştu. Belki de Ram’ın gözünde Roswaal olmayan herkes aynıydı.

 

Ram: “İletişimlerinin ne kadar zayıf olduğunu Frederica ve Clind’e sormalısın. Her neyse, ben okumama geri dönmek istiyorum, o yüzden işinizi bir an önce bitirin.”

 

Emilia: “Üzgünüm, konuşmaya devam etmemiz lazım. Sanırım Subaru en başta belirtmişti ama mesele Frederica ve Garfiel...”

 

Emilia cesur bir şekilde konuyu sürdürdü.

 

‘Garfiel ve Frederica’nın tuhaf ilişkisi konusunda bir şeyler yapalım’ düşüncesi iyi bir düşünceydi ama Subaru ve Emilia ne yapılacağı konusunda hiçbir fikir üretememişti.

 

Malum, ikisi de kardeşlik ilişkileri konusunda pek tecrübeli değildi.

 

Subaru da Emilia da tek çocuktu.

 

İkisinin de kardeşi olmamıştı, bu yüzden söz konusu kardeşlik olunca akıllarına bir şey gelmiyordu. Ehh Garfiel ve Frederica'nın da sıradan bir kardeşlik ilişkisi yoktu ama bunu şimdilik bir kenara bırakabiliriz.

 

Neyse, ikili böylece tavsiye almak için köşkte dolanırken belli bir noktadan ayrılmayan Ram’ı ziyaret etmişti.

 

Ve Subaru, onu olabilecek en samimi kız kardeş olarak tanıyordu. Gerçi Rem’le ilişkileri Subaru hariç herkesin hatıralarından silinmişti ama Ram’ın yine de zamanında çok yakın oldukları için faydalı bir şeyler söyleyebileceğini ummuştu.

 

Bunu bir kenara atsak dahi Ram, Garfiel ve Frederica’nın çocukluk arkadaşıydı. Belki Subaru’nun burada olmadığı zamanları düşünerek bu on yıllık ayrılığın boşluğunu dolduracak bir şeyler bulabilirdi.

 

Emilia Ram’a beklenti dolu bir bakış atmak üzereydi fakat o anda dudakları öylece kalakaldı.

 

Subaru da donakalan Emilia’nın ne görmüş olabileceğini merak ederek onun bakışlarını takip etti—ve aynı şekilde donakaldı.

 

Ram: “...Ne?”

 

Ram gözlerini kısmıştı, felaket şekilde rahatsız görünüyordu.

 

Ellerindeyse Emilia ve Subaru’nun gözlerini diktiği bir kitap tutuyordu.

 

Kitabın adı, “Küçük Kardeşinizle Nasıl Yakınlaşabilirsiniz” idi ve şu anki konu için korkunç derecede kritik bir seçimdi.

 

—Görünen o ki kardeş meseleleri konusunda cahil olanlar Subaru ve Emilia’dan ibaret değildi.

 

 #Tekrar merhaba arkadaşlar, bölümü bölmek istemedim ve şöyle uzunca bir fırsat bulup çeviremedim, o yüzden bugüne kaldı. Bu bölümden anlayacağınız üzere çevireceğim 7 bölüm, arc5e geçmeden önce olayların ne alemde olduğunu göreceğimiz bölümler. Ve aslında bu bölümlerin sayısı 9muş ama son iki bölümde Wilhelm'in Crusch'ın grubuna nasıl katıldığı anlatılıyormuş, ingiliz çevirmen şimdilik gereksiz gördüğü için o iki bölümü çevirmemiş. 
Bu bölümler ne kadar önemli bilemiyorum ama atlamadan çevireceğim. Yine net bir zaman veremeyeceğim ama en yakın zamanda sıradaki bölümde tekrar görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr