Cilt 4 Bölüm 125B [ İntikamla Başlamıştı ] (3/4)

avatar
3298 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 125B [ İntikamla Başlamıştı ] (3/4)


Çevirmen : Clumsy 

 

Asasını çeviren kız, bir rüzgâr bıçağı doğurarak savurdu. Görünmez ve işitilemez bıçak, hedefinin boğazına doğru bir suikastçı misali yaklaşıyordu.

 

Roswaal: “Hepsi bu mu?”

 

Fakat Roswaal bu algılanamaz saldırıdan çevikçe zıplayarak kaçındı. Tabii ki öyle olacaktı. Mathers büyücüler ailesinin başı ve altı büyü sınıfında da uzmanlaşmış nadir rastlanır bir büyücüydü. Roswaal L. Mathers için başkalarının mana manipülasyonlarını algılamak çocuk oyuncağıydı. Görünmez bıçaklı rüzgâr büyüleri bile Roswaal’ın gözünde gece karanlığındaki ateşler kadar görünürdü.

 

Roswaal: “Bende sıra.”

 

Roswaal'ın kolunu savuruşuyla üç ateş topunun renkli yağmurları Ram’ın üzerine çöktü. Bir kırmızı, bir mavi ve bir de yeşil ateş—üçü tarafından kovalanan Ram geriye doğru sıçramıştı, onların peşine takılışı oldukça sinir bozucuydu. Geri geri koşuyordu, nefesi kesik kesikti, bu şekilde bir büyü daha saldı. Rüzgâr bıçakları üç ateşle çarpıştı. Fakat Ram onlardan kurtulacağını düşünürken üç ateş de farklı şekillerde tepki verdi.

 

Ram: “—!?”

 

Kırmızı ateş, darbeyi yer yemez üzerine yağ dökülmüşçesine bir ateş sütununa çevrildi. Mavi ateş rüzgâr tarafından rahatlıkla kesilerek dört bir yana yayıldı. Yeşil ateşse rüzgarla kuşatılmış gibi göründü ve rüzgârın manasını özümseyip şekil değiştirdikten sonra yeşil bir yılan şeklinde kıvrılarak Ram’ın peşine takıldı.

 

Ateş sütunu tarafından saldırıya uğrayan Ram mavi ateşlerden kaçmak için kocaman bir ağaçtan sıçradı, ardından yeşil ateşin dişlerinden kaçmak için zeminde yuvarlandı ve rüzgâr bıçağıyla ateş yılanına karşılık verdi. Yılan ufak ateşlere çevrilerek çayırları alev alev yakmaya başlamıştı.

 

Roswaal: “Oh tanrım... daha yalnızca birer büyü gönderdik ama bayağı yaralı görünüyorsun.”

 

Ram: “Hahh... hauhh...”

 

Roswaal: “Kazanabilirmiş gibi hareket edeceksen tahminde bulunurken ooooooooldukça saf davrandığını söylemeliyim. Evet, şu anda büyümün büyük bir kısmını hava manipüle etme algoritmalarıma ayırmış durumdayım. Aaaaaaaaaancak elimdeki şeyi ihmal edecek kadar dikkatsiz biri değilim.”

 

Roswaal, kafasını kaldırarak aldığı her nefeste omuzları daha da ağırlaşan ve etrafındaki ateşler giderek yayılan Ram’ı izliyordu. Ardından üç adet renkli ateş daha yarattı ve onlar elinde devasa ateş toplarına çevrilerek etrafında dönmeye başladı. Her dönüşte sayıları da hızları da artıyordu. Roswaal yalnızca birkaç saniye içerisinde rengarenk bir ateş topu girdabıyla örtülmüştü.

 

Roswaal: “Bu girdap her renkten bir ateşten oluşuyor. Her tipten on ateşten toplam on üç ateş topu. Şu anki kabiliyetlerinle hepsiyle baş etmeyi başaramayacaksın.”

 

Ram: “—”

 

Roswaal: “Benimle gücümün minimum olduğu bir anda yüzleşmeye niyetlensen bile Garfiel’le yapılan mücadeleye katılman özetle aptallıktı. Benim yeteneğim azalmış olabilir ama bu senin yeteneklerinin azalışının yanında bir hiç kalır. Senden taşan manaya bakarak anlayabiliyorum. —Dönüşmüşsün, değil mi?”

 

Diyen Roswaal’ın sesi kısıktı. Ram nefesini düzene koyarak bakışlarıyla karşılık vermekle yetindi. Belki de herhangi bir yanıt beklemiyor olan Roswaal ise omuz silkti.

 

Roswaal: “Benim yardımım olmadan dönüşürsen böyle olur tabii ki. Bana ufacık bir manayla meydan okuyabiliyorsun ama henüz mücadelenin ilk dakikasında limitine yaklaşıyorsun. Buna amacına ulaşmak için tüm çabanı kullanman gözüyle bakarsak göze adeta bir hakaret gibi geliyor.”

 

Ram: “Göze... bir hakaret gibi diyorsun.”

 

Roswaal: “Aaaaaaynen öyle, hakaret. Bunu daha önce söylemiştin. Sana dünyanın İncilin içeriğinden sapıp sapmadığını görmek için yalnızca iki gün daha beklemen gerek dediğimde bunun nafile olduğunu söylemiştin. İlk başta ne kastettiğini merak etmiştim… ama şimdi düşündüm ve bir sonuca vardım.”

 

Ram’ın nefes alıp verişi sakinlemeye başlamıştı lakin ne büyüsü ne de enerjisi yenileniyordu. Roswaal da bunu biliyordu ve bu konuşmayı yapabilmek adına Ram’a yaptığı saldırıyı durdurmuştu. Bir engel olmaya başlamadığı takdirde Ram’ı öldürme niyetinde değildi. Ve Ram da bu rahatlığı bir hakaret olarak algılamaya başlamıştı.

 

Roswaal: “Hedefinin intikam olduğunu düşünürsek yanıt basit. Beni sakatken hırpalayabilirdin ama bu seni tatmin etmezdi. Kesinlikle alabileceğin intikam fırsatını bir kenara atıp bana şu anda meydan okumanı bağlayabildiğim tek sonuç bu. Yalnızca beni hedeflerime kısmen ulaşmışken öldürürsen intikamını alabilecektin.”

 

Ram: “—”

 

Roswaal: “Bu kısmen benim hatam, çünkü henüz gençken, kritik bir anında seni böyle bir seçime ittim. Bu seni panikletmiş olabilir, zaman geçince de buuuuuuuuu gerçeği fark ettin. Ve bu yüzden de fırsatın kaçmayacağını garanti etmek için zıvanadan çıktın... Gerçi sonucunu sen de görebiliyorsun.”

 

Ram: “—auh,”

 

Ram'ın boğazından bir ses çıkmıştı. Boğuk, hırıltılı bir iç çekiş.

 

Roswaal'ın tuhaf renkli gözleri tek bir hareketini dahi kaçırmadığından emin olmak adına Ram’a kilitlenmişti. O bakışları alan Ram ise ömrünün son yarısında yapmış olduğu şeyleri düşünüyordu. Daima biliyor olsa da onca zaman sonra yeniden anımsamak canını acıtmıştı.

 

Bu acıyı hissederek ağzını açtı. Açık, apaçık bir ağızla bakışlarını göğe dikti ve—

 

Ram: “Ahahahahaahahahaha!”

 

Roswaal: “—Ram?”

 

Birbirlerini taklit ediyorlardı. Ram Roswaal’ın az önceki kahkahasını düşünmüş, yalnızca kendi içinde bir heyecan yükselmişti. Onun mantığı Roswaal’ınkinden tamamen farklıydı ama evet, sahiden de komikti. Gülmek zorundaydı. Ve tabii ki gülecekti. Çünkü neticede-

 

Ram: “Onca etkileşim, onca temastan sonra hala karşı tarafın ne hissettiğini anlayamamışsın.”

 

Donuktu, hissizdi, yo, bambaşka seviyede bir şeydi. İnatçıydı. Takıntılıydı. Bunun asla olmayacağı konusunda kararlıydı ve azıcık olsun etkilenmemişti.

 

Onun gözünde geçen zamanın intikamla başlayan hisleri arzuya çevirmesi aklın mantığın alacağı bir şey değildi.

 

Ram: “Senin yanında olma sebebim... kontrattı.”

 

Roswaal: “Evet, aynen öyle. O alev alev yanan köyde seninle bir kulluk kontratı oluşturduk. Boynuzun bile yokken gözlerinin öfkeden nasıl da parladığını hala hatırlıyorum. Bu yüzden seni kontratla mühürlemiş, o harareti sadakate çevirmiştim. Gerçi böyle bir günün er geç geleceğine inanıyordum...”

 

Ram: “Haklısın. Haklıydın. Seni öldürmek istemiştim. Ama sen benden bu fırsatı çaldın ve ben de köşkteki günlerimi açıklanamaz bir sadakatle geçirmeye devam ettim... ve-”

 

Roswaal: “Kontrattan bağlarını koparır koparmaz intikam arzunu yerine getirmeye karar ve—”

 

Roswaal teorilerini sıralıyordu. Çok komikti. Ram, sahiden de kendisininkiler dışında hiçbir duyguya dikkat etmiyor, diye düşünüyordu.

 

Ram: “Roswaal-sama, sana aşığım.”

 

#İkinci bölümümüzden merhaba!
Roswaal kadar duygusuz, algısız, takıntılı, tuhaf bir adam daha olabilir mi bilmiyorum valla. Gerçi Ram'ın duygularını anlamak da kolay iş değil, orası ayrı mevzu. 
Peki Roswaal bu aşk itirafı karşısında ne yapacak, mücadele devam edecek mi? Bu soruların cevabını almak içinse iki gün sonra değil, yarın buluşacağız. Görüşmek üzere :)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44311 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr