Cilt 4 Bölüm 127 [ Roswaal Köşkünün Son Günü ] (2/3)

avatar
3295 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 127 [ Roswaal Köşkünün Son Günü ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Kalkan alçalmakta olan bıçağı karşıladı ve bıçak, metalin tiz sesleriyle kıvılcımlar eşliğinde kayıp gitti.

 

İkili birbirinin açığını kollarken Elsa’nın karnına güçlü bir tekme indi—darbeyi karşılayıp yönlendirerek gücünü dağıttı ve ivmeden faydalanarak Garfiel’e saldırdı, bıçağının rakibinin kafasını ikiye ayırmasına ramak kalmıştı. Fakat-

 

Garfiel: “Savsak!”

 

Elsa: “Tanrım. Çok sertti.”

 

Garfiel'in kocaman açık çenesi bıçağın üzerine kapanmış, günün dördüncü ağız müdahalesinde bulunmuştu.

 

Garfiel çenesinin kuvvetiyle bıçağı anında parçalara ayırırken Elsa elini çekerek geriye doğru sıçradı. Silahının çalınışı gülümseyişini derinleştirmişti.

 

Elsa: “En ufak bir hatanda kafandan olabilirsin. Bu yaptığın kesinlikle çok etkileyici.”

 

Garfiel: “Olayı kaptım. Artık şu dövüş şeklinden sıkılmaya başlıyorum.”

 

Elsa: “Ne soğuksun. Kısacık bir süredir tanıyor olmana rağmen bir kadını tamamen anlamış gibi görünüyorsun.”

 

Garfiel: “... O karmakarışık lafları s*ktir et, oy!—Hrn.”

 

Garfiel parmağını kulağına soktu, suratını ekşitti ve bir şey fark etmişçesine koklandı. Ardından bakışları koridora çevrildi. Ve ağzı bir sırıtış şekli aldı.

 

Elsa henüz fark etmiş gibi görünmüyordu fakat Garfiel’in koku duyusu bu kokuyu yakalamıştı. Taş ve odunun yanma kokusunu almıştı— başka bir deyişle alevlerin aromasını.

 

Mei: “—Ahh, tanrııım, inanamıyorum! Çoook işe yaramaaazz!”

 

Bu sırada cadı yaratığının üzerindeki kız, Garfiel’in gülümseyişinin hemen ardından yanaklarını şişirdi.

 

Elsa ona bakarken de bu huysuzluğunu koruyarak devam etti.

 

Mei: “Diğerlerini oyalaması gereken Gölgeaslan ölmüş gibi görünüyor. Zaten talimatlarımı hiç dinlemezdi ve çok çabuk öfkelenmesi de daima bir problem yaratırdı ama… teeeek yapması gereken kapının dışında kestirmekken ölmeyi nasıl başardı ki?”

 

Elsa: “Esas soru şu ki neden yanında öyle işe yaramaz bir yaratık getirdin?”

 

Mei: “Gölgeaslan Boulderpork dışında azgınlık veya kış uykusu döneminde olmayan tek yaratıktı. Ve buna rağmen öldü, gerçekten inanamıyorum.”

 

Diyerek homurdanan Mei Lee Elsa’ya bir bıçak daha fırlattı. Elsa ise bıçağı kavradı, ucunun hissiyatını teyit etti ve Mei Lee’den aldığı bu bilgi karşısındaki kayıtsızlığını korudu.

 

Mei Lee de ölü yaratığı pek umursamış gibi görünmüyordu. Zavallı yaratık. Her neyse… Bu duydukları Garfiel’in suratında çarpık bir gülümseme doğurmuştu.

 

Mei: “Eww. Korkunç görünümlü kıymetli çocuk, gerçekten kötü bir surata büründün.”

 

Garfiel: “Benim suratımın kötülüğü Kaptanınkiyle boy ölçüşemez. Her neyse, ben de size tam olarak bunu söylememiş miydim? Sinsi kumpaslarınız Kaptan ve onun mutlu arkadaşlarına işlemez.”

 

Elsa: “Evet, beklentilerimizi aştılar ama… bu onlara ne kazandırır ki? Bir işe yaramaz yaratığın katli hala pek çoğuna sahip olduğumuz gerçeğini değiştirmez. Biz seni, yani onların ana gücünü oyalamaya devam edecek, burada tutacağız… Hiçbir şey onların bu kötü vaziyetini değiştiremez.”

 

Garfiel: “Evet, haklısın.”

 

Elsa iki bıçağını gevşek bir şekilde tutarken Garfiel kollarını çaprazladı. Tekrar koklandı, Elsa ile şu ana kadarki çarpışmalarını düşündü—ve karar verdi.

 

Garfiel: “İşleri hareketlendirme zamanı geldi.”

 

Elsa: “Sen ne—”

 

Mei: “Elsa!”

 

Garfiel'in söylemi Elsa’nın kaşlarını çatmasına yol açmıştı. Fakat o sorusunu bitiremeden önce Mei Lee çığlığı bastı.

 

Garfiel Boulderpork’un gözlerinin renk değiştirdiğini görmüştü ve devasa hayvan heyecana kapılmış şekilde ayaklarını paldır küldür vurmaktaydı. Mei Lee seslendiği yaratığı yavaşça kontrol altına almaya çalışsa da yaratık da Garfiel gibi alevleri fark etmiş görünüyordu.

 

Mei Lee yaratığı sırtına vurarak sakinleştirmeye çalışırken kasvetli bir şekilde Elsa’ya döndü.

 

Mei: “Elsa, bina yanıyor. Biri ortalığı tutuşturmuş.”

 

Elsa: “—”

 

Garfiel: “Ne bok yemeye ‘biri’ diyon? —Kaptanın yaptığı ortada. Hem anlamlı hem de iyi olmuş. Cadı yaratıkları da yaratık, yani onları aşıp yol açmak istiyosan en hızlı yol ateşle korkutmak.”

 

Mei: “Ama... köşke insanları kurtarmaya gelip de kaçmak için ortalığı ateşe vermeyi mi tercih etti?”

 

Subaru'nun eylemlerindeki kararlılık Mei Lee’nin nutkunun tutulmasına yol açmıştı. Elsa da bu bilgiyi sindirmekte zorluk çekiyor gibi görünüyordu, belki de sebep bu durumun aklındaki Subaru imgesine uymuyor oluşuydu.

 

Lakin Garfiel onların şaşkınlıklarının aksine korkunç derecede sakindi.

 

Doğal olarak Subaru önceden işlerin bu raddeye gelebileceğini Garfiel’e söylememişti. Garfiel Subaru’nun harekete geçme cesareti gösterecek biri olduğunu biliyordu ama o bile köşkü yakma noktasına geleceğini beklemezdi. Bu da Subaru’nun himayesine giren biri olarak kendisini daha iyi hissetmesini sağlamıştı.

 

Ve en önemlisi, bu durum Garfiel’in zihninde bir ampul yakmıştı.

 

Garfiel: “Köşk yanıyor. Dışarısı yaratıklarla dolu.”

 

Elsa: “—?”

 

Garfiel: “Kurtarmamız gereken insanlar ve oyalamamız gereken düşmanlar var. Dövüşebilen tek kişi benim ve Kaptan bana bu işin bende olduğunu söyledi.”

 

Mei: “Ansızın ne anlatıyorsun Bay...”

 

Garfiel: “Lanet olasıca bariz.”

 

Elsa kafasını kaldırdı. Mei Lee korkunç bir şey gözlemliyor gibiydi.

 

Garfiel ise ferahlamış hissederek dişlerini birbirine sürttü.

 

Bedeni hafifti. Artık onu korkutan hiçbir şey yoktu.

 

Garfiel: “Tüm bu şartlar bi araya gelmişken hangi sıçtıımın adamı gaza gelmez ki!? Kendimi lanet olasıca bi şekilde bu işe kaptırdım. EJDERHAYLA YÜZLEŞEN KILIÇ AZİZİ REID KAHKASINI ATAR VE KILICINI ÇEKER.”

 

Elsa: “Bu deyimin anormal ve çılgın birini tasvir ettiğinin farkında mısın?”

 

Garfiel: “Herhalde biliyorum. Nolmuş? Harika benliğimin senle burada olmasında bi yanlışlık olduğunu mu söylüyosun?”

 

Garfiel akışa kapılarak kendi aptallığını onaylamış, Elsa’nın tam bir hayret içerisinde bakakalmasına yol açmıştı. Tabii bu kısacık bir an sürdü.

 

Ardından ani bir şekilde sırıtan kadın dudaklarını yaladı ve bakışları güzelce yumuşadı.

 

Elsa: “Haklısın. İçtenlikle haklısın. Mükemmel bir şekilde ifade ettin.”

 

Ona katılan Elsa bıçaklarını Garfiel’e doğrulttu.

 

Bıçaklarını çaprazlarken de uzun, siyah saçlarını dans ettirerek kafasını kaldırdı.

 

Elsa: “Fakat bir tavır değişikliğine ne dersin? Ansızın daha da güçleneceğinden şüpheliyim ve sayısız çarpışmamızdan sonra beni çözdüğünden de… Zamanla daha yaralı taraf ben olabilirim ama yüzleşmemiz yine de meyve vermeyecek.”

 

Garfiel: “Haklısın.”

 

Garfiel ve Elsa’nın çarpışmaya başlamasının üzerinden yaklaşık on dakika geçmişti.

 

Çelik çeliği yüz seferden fazla bulmuş, taraflar hiddetli bir şekilde çarpışmıştı.

 

Garfiel mücadele yeteneği konusunda hafif bir avantaja sahipti. Kaba kuvvette, hızda ve teknikler konusunda da Elsa’yı bir nebze aşıyordu, bir kez olsun üstün taraf olmaktan çıkmamıştı.

 

Fakat Elsa saniyeler içerisinde yaralarını iyileştirebiliyor ve en ufak bir acı hissetmeden tüm yaralanmaları mutlu mesut kabullenebiliyordu. Saldırıda da defansta da bir kez olsun tereddüde düşmüyordu.

 

Ve yaradan konu açılmışken Garfiel’in de yaralı olduğundan bahsetmek gerekti. Onun iyileşmek için zaman ihtiyacı varken Elsa’nın yoktu.

 

Dayanıklılık bağlamında Elsa’dan aşağıydı. Bu mücadele sonsuz bir döngüye girerse Elsa’nın bıçakları er geç Garfiel’e ulaşırdı.

 

Ancak-

 

Garfiel: “Beş... yo, belki de altı? Harika benliğim seni defalarca alt etti.”

 

Elsa: “Evet, haklı olabilirsin. Ne olmuş?”

 

Doğruca bir tekme geçirmiş, kalkanıyla duvara yapıştırmış, bacağından kavrayarak kafa üstü yere vurdurmuştu—Garfiel Elsa’ya pek çok ölümcül darbe indirmişti.

 

Yaraları her defasında iyileşmişti ve sahiden de Garfiel’in bir şey başardığı yoktu ancak—

 

Garfiel: “En fazla dört beş kez olcağını düşünmüştüm.”

 

Elsa: “—”

 

Garfiel: “Vampirler ölümsüz diildir. Yeterince öldürücü darbe aldın… eninde sonunda canın tükenecek. Bu yüzden köşk kül olana dek sana bunu yapmaya devam edicem.”

 

Garfiel duruşunu aldı, bacaklarını ayırdı ve dişlerini tamamıyla sergileyerek vahşi bir kahkaha attı.

 

Elsa ise onu sessizce dinledi, suratındaki gülümseme silinmişti. Ardından örgüsünün ucuyla oynayarak hafifçe iç çekti.

 

Elsa: “Mei Lee. —Bu işi bana bırak ve onların peşine düş.”

 

#Garfiel-Elsa çarpışması tam gaz devam ediyor. Garfiel'in 'Kaptanına' olan hayranlığı da beni benden alıyor 
Bir ekip gizli geçitten kaçıyor, Subaru Beatrice'i bulup ikna etme peşinde, Garfiel ise köşk kül olana dek Elsa'yla çarpışacağını söylüyor. Bu arada 7 bölüm ve birkaç sonsöz sonrasında arc4ü bitireceğiz. Tabii bazı bölümler uzun olduğu için onları kısım kısım bitirmemiz yine bayağı vakit alabilir.
Hadi günün ikinci bölümünde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46036 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr