Cilt 4 Bölüm 114 [ Yalanlardan Arzulara ] (3/3)

avatar
3578 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 114 [ Yalanlardan Arzulara ] (3/3)


Çevirmen :  Clumsy 

 

Evet, Subaru gerçekten de idealizm çerçevesinde konuşmuş ve Sığınağı özgürleştirmenin Emilia için önemine değinmemişti.

 

Ama Subaru'nun konuşmasının tamamıyla Emilia’nın iyi yönlerinden ibaret olmadığı ve yapmacıklık içermediği kesindi.

 

Emilia: “Subaru bana baş belası bir kadın olduğumu söyledi.”

 

Roswaal: “...Ne?”

 

Emilia: “Ona kalırsa bir sürü saçmalık yapıyor ve bir sürü sorun doğuruyormuşum. Daima çoktan yaşanan şeylere kafa yoruyormuşum, başkalarına dair boş beklentileri bırakmalıymışım. Ağzımdan çıkan her kelime samimiyetsizmiş, her konuda eksikmişim, beni izlemek ona acı veriyormuş. —Subaru benim için bunları söyledi.”

 

Roswaal: “—”

 

Emilia: “O bana doğru şekilde ilgi gösteriyor. Ve ben de artık ona yalnızca kötü taraflarımı gösteremeyeceğimi düşünüyorum. Sense aslında hiçbir şeye bakmıyor olmana rağmen sürekli önüne bakıyor gibi görünüyorsun. Subaru’ya hiç ama hiç benzemiyorsun.”

 

Natsuki Subaru yalnızca idealize ettiği Emilia’yı görebilen biri olsaydı Emilia’nın şu anda hala Mezarda dizlerine sarılıp oturuyor olacağı kesindi.

 

Garfiel konusunda da durum aynıydı. Rakibi ideallerden fazlasını bilmesine rağmen ideallerini tartışmayı tercih eden Subaru olmasaydı onu dinlemezdi.

 

Subaru Emilia'nın zayıflığını görmüş ama yine de onu sevdiğini söylemişti.

 

Subaru Garfiel'in nezaketini tanımış ama yine de değişmesini talep etmişti.

 

Her kim olurlarsa olsunlar tek bir yerde sıkışıp kalmayı arzuladıkları takdirde Subaru koşup gelecek ve onları azarlayacaktı.

 

‘Burada olamazsın, yapabileceğin şeyler çok daha fazla, kafanı kaldır, önüne bak, yumruklarını savur, takılıp kalmaya zaman harcama’ diyecekti.

 

—Sonsuza dek duraklayamazsın.

 

Roswaal: “Natsuki Subaru bu Sığınakta doğru seçimi mi yaptı? Böyle saçma bir şey olamaz... eğer öyleyse Bilgelik Kitabının içeriği...”

 

Emilia: “Anılarım yerine geliyordu ve tedirgindim. Puck gitmişti, yıkılıp kalmaya çok yakındım.”

 

Kendisinin düşündüğü ve Subaru’nun verdiği cevap arasındaki çelişki Roswaal’ın kafasını karıştırmıştı.

 

Bu sırada Emilia elini göğsüne yerleştirdi, o tanıdık varlığı hissetmiyor olsa da kalbinin küt küt atışını hissedebiliyordu.

 

Emilia: “Her şeyi hatırladığım zaman farklı birine dönüşeceğimi düşünmüştüm. Bu yaşandığında şu ana dek olduğum kişinin hatalı çıkacağını düşünmüştüm.”

 

Zihninde hala anılarında kaybolan bir kız mevcuttu.

 

O kız bir kez net bir imgeye dönüştüğünde geri dönmeyecekti.

 

O vakit Emilia'nın dünyası tamamen değişecekti.

 

Emilia o değişimden korkuyor, onu reddetmeye meylediyor ama o değişimin gerekli olduğunu da biliyordu.

 

Değişen ne olursa olsun bugüne dek yürüdüğü yol ortadan kalkmayacaktı.

 

Emilia ne kadar değişirse değişsin, farklı bir kökene bağlansa dahi şu anki hisleri bir hata olmayacaktı.

 

Bir çıkmaza girmiş veya duraklamış olabilirdi ama yeniden yürüyecekti.

 

Önündeki yolu belirleyecek ve devam edecekti.

 

Emilia: “Bir şey yapmak istediğimde, bir şeyi değiştirmek istediğimde—Bana tamam diyecek ve beni ilerlemeye itecek birine sahibim. İşte bunu öğrendim.”

 

Roswaal: “Bu bir yalan!”

 

Emilia: “Yalan değil. Subaru bana inandığını söyledi ve ben de ona inanmak istiyorum. Söyledikleri temelsiz saçmalıklar gibi görünüyor olsa da… Ben de yalan olduğunu söylemek istesem de… Onu yalan olmayacak bir şekle sokmalıyım.”

 

Subaru’ya ‘Kurtarılamaz, işe yaramaz Emilia’ya gerçek dışı ümitler konusunda vaaz veren yalancı’ damgasını yapıştırmak istemiyordu.

 

Natsuki Subaru Emilia’nın başarılı olabileceğini iddia etmişti.

 

Ve şu anki Emilia bu iddiayı bir yalan kılıyordu.

 

Ama kabuğundan çıkıp elinden gelen şeyleri başardığı vakit Subaru’nun yalanı yalan olmaktan çıkacaktı.

 

Bunlar insanların ‘arzu’ dediği şeylerdi.

 

Emilia: “Yalanları arzuya çevirmek ve yapmak zorunda olduklarımı yapmak istiyorum.”

 

Subaru ona çaresizce bunu öğretmişti.

 

Emilia’nın içerisinde şu ana dek şekillendiremediği şey sonunda kelimelere dökülerek şekillenmekteydi.

 

Bunun gerçekten doğru yanıt olup olmadığını söyleyemiyordu.

 

Belirsiz bir şeyi doğru bir şeye çevirecek olan Emilia’nın eylemleriydi.

 

Ve bunu da tereddütsüz şekilde, belirsizlikler olmadan yapmalıydı.

 

Roswaal: “—! Saçmalık!”

 

Roswaal’ın beti benzi atmıştı. Olağan duruşundan ve az önceki boşluk halinden sıyrılmış, Emilia’nın yanıtı karşısında korkudan ürpererek, çaresiz bir ifadeyle konuşmuştu.

 

Savurduğu kolunu Emilia’ya uzatıp bağırırken sesi çatallaşıyordu.

 

Roswaal: “Neden, nasıl?! Bu yanıta şimdi ve burada nasıl ulaştın?! Natsuki Subaru benim öğretmenimle iletişim kuramadığım bir şeyde seninle nasıl iletişim kurdu?! Onun bu hislere ulaşması uygun değil!”

 

Emilia: “Ben neden korktuğumu hatırlıyorum. Az önce kendimi onunla yüzleşme konusunda güçlendirmeye çalışıyordum… peki sen neden korkuyorsun?”

 

Roswaal: “Apaçık ortada! Yazılanlardan sapmaktan! Orada yazılı olan dışında bir tarihle devam etmek ve anlaştığımız birleşmeyi elde edememekten! Başka neden olacak?!”

 

Emilia: “Ama şu anda problemini çektiğin şey bu değilmiş gibi geliyor.”

 

Roswaal: “—!”

 

Roswaal'ın gözlerinde bir öfke alevlenmişti.

 

Subaru’nun mantığını anlayıp paylaşamayışına yönelik öfkesini dile getiriyordu.

 

Roswaal Subaru’nun da zamanında kendisinin tattığı şeyi tatmasını istemişti.

 

Daha önce Subaru ile aynı hamurdan olduklarını söylerken boş laflar savurmuyordu, gerçekten öyle olduğuna ikna olmuştu.

 

Kendisinin ve Subaru’nun aşklarıyla aynı şekilde yüzleşip aynı yaraları aldığını düşünmüştü.

 

Şimdiyse bu sarsılmaz inancı yıkılmaya yüz tutmuştu.

 

Emilia Roswaal'ın şu anki çalkantısını buna yoruyordu.

 

Roswaal: “Aaaaguh, ne oluyor?! Bu onca insan arasından nasıl benim başıma gelebilir?!”

 

Roswaal elini ağzına götürmüştü, dağılan makyajını umursamıyor, yanakları seğiriyordu.

 

Roswaal: “Bahse girdiğimizden beri ince bir ipte mi yürüyordum? Garfiel’in kaybı ve Emilia’nın toparlanışı hesaplı mıydı? … Bilgenin men etme yeteneğine karşı komplolar kurarken hata mı ettim? ... Ama o zaman ben ne amaçla...”

 

Emilia: “Roswaal?”

 

Baş döndürücü bir düşünce fırtınasına dalan Roswaal, Emilia’nın varlığını tamamen unutmuştu.

 

Muhtemelen şu anda kendi planlarından sapan bir dünyayı nasıl düzelteceği konusuna delicesine kafa yoruyordu.

 

Ama bu dünyada bunu yapabileceği bir metot kalmamıştı.

 

Emilia kitapta ne tür kehanetler yer aldığını bilmiyordu.

 

Roswaal bu derece köşeye sıkışmışsa sapmalar inanılmaz olmalıydı.

 

Öyle ki bunu şimdiden farklı bir dünya olarak adlandırabiliyordu—

 

Roswaal: “—Ahh, anlıyorum.”

 

Roswaal ağzından bu mırıltıyı kaçırdı.

 

Sesi o zeki tonuna yeniden kavuşmuş, Emilia’nın o geçici farklılığından kurtulduğunu düşünmesini sağlamıştı. Mantık çerçevesinde bir konuşma gerçekleştirdikleri takdirde bir noktada uzlaşabilir ve—

 

Roswaal: “Hiçbir konuda endişelenmeye gerek yoooooook. Sonuçta kontrat var. Kurallara uygun olup olmayacağı konusunda hiç şüphe yoktu.”

 

Emilia: “Neden bahsediyorsun sen? Roswaal, ne oluyor...”

 

Roswaal: “Hiçbir şey. Hiçbir şey yok, Emilia-sama. Seni endişelendirdiğim ve canını sıktığım için en içten özürlerimi sunarım. Sen senin için arzulanan ve senden beklediğim yolda yürümeye devam et.”

 

Bu sözlerle eğilen Roswaal Emilia’ya palyaçomsu tavrıyla gülümsedi.

 

Tabii ki Emilia bunu öyle rahatlıkla kabul edemezdi. Roswaal az önceki karmaşık halinden bir anda koparak olağan tavrına dönmüştü.

 

O karmaşık halin daha samimi oluşuysa çılgıncaydı.

 

Emilia: “... Senin beklediğin gibi davranmam… Peki benden ne bekliyorsun?”

 

Roswaal: “Gayet basit. —Yargılamaya gönlünce meydan okumanı ve ulaşacağın sonuçları.”

 

Roswaal bu sonuçların tam olarak kimin işine yarayacağından bahsetmemişti.

 

Belki de her sonuca kabuldü.

 

Emilia Roswaal’ın neden bunu arzuladığını anlamıyordu.

 

Aynı şekilde sırasıyla takındığı ukalalığı, sindirilmiş hali ve yatışmasını da…  

 

Anlamadığı bir dolu şey vardı. Ama-

 

Emilia: “Sen... bana onlardan bahsetmeyeceksin, değil mi?”

 

Roswaal: “...”

 

Emilia: “Sorun değil. Seni konuşmaya zorlamayacağım. Şu anda buna layık olmadığımı biliyorum. — Ama benden sonsuza dek saklayabileceğin fikrine kapılma.”

 

Roswaal: “—Sahiden cesaret verici. Gerçeği bilip kendini toparlıyorsun, bu blöflere devam edip edemeyeceğini göreceğiz.”

 

Oldukça kindar bir kapanış olsa da Emilia’nın kulağına bir rica gibi de gelmişti.

 

Roswaal bu sözlerle Emilia’ya sırtını dönerek uzaklaşmaya başladı. Muhtemelen toparlandığı kulübeye geri dönecekti.

 

Neticede Emilia onun buraya neden geldiğini de bu mücadeleyi neden izlediğini de öğrenememişti.

 

Roswaal: “Evet. —Emilia-sama, sana son bir uyarı.”

 

Emilia: “Evet?”

 

Roswaal duraksamış ve parmağını kaldırmış, Emilia’nınsa kaşları çatılmıştı.

 

Roswaal, Emilia’nın az önce düşmanca bir konuşma gerçekleştirdiği birine karşı böylesine savunmasız bir tavır sergilemesi karşısında buruk bir şekilde gülümsemeye başladı.

 

Roswaal: “Garfiel konusunda... onun doğasının ne derece derinine işlediğini hafife almamalısın. Onun takıntısı tek bir yumruk dövüşünde yenildi diye fikrini değiştireceği sığlıkta değil.”

 

Emilia: “—Anladım.”

 

Emilia bunu kabullenmişti. Ve Roswaal ardında bu sözleri bırakarak ortamdan ayrıldı.

 

Onun gidişiyle geriye yalnızca Emilia’nın ve son ana dek Roswaal’dan gözlerini ayırmayan siyah ejderin nefes alıp verişleri kalmıştı.

 

Ve bir de iki bilinçsiz erkeğin uykularında yükselen derin nefesleri…

 

Emilia: “Hauhhh...”

 

Emilia titreşen kaşlarıyla uzunca bir iç çekti.

 

Karşılığında Patrasche'nin gözlerinin irileştiğini gördüğündeyse buruk bir şekilde gülümsedi.

 

Emilia: “Yo, sorun yok. Sayende duruşumu bozmadım… Ama çoook gergin bir ortamdı. Roswaal’la çarpışmak zorunda kalabilirdim.”

 

Patrasche: “—”

 

Emilia: “Mmm. Neden dövüştüğümüzü bile bilmeden dövüşmekten nefret ederim. Hem Roswaal neden öyleydi ki? ... Belki Subaru biliyordur.”

 

Emilia Patrasche'nin ilgili bakışlarına karşılık verirken kan lekeleriyle kaplı Subaru’nun yanında diz çöktü ve onu nazikçe kaldırdı.

 

Parmaklarıyla kanları ovalarken şiş suratının üzerinde gezindi. Subaru’nun ifadesi acıyla gıdıklanıyormuşçasına seğirmekteydi.

 

Emilia: “Onları iyileştirmem lazım. Subaru da Garfiel de acıdan nefret eder.”

 

Patrasche: “—”

 

Emilia: “Ah, sorun yok, böyle endişeli görünme. Puck’ın yokluğunda kontrol gücüm konusunda birazcık tedirginim ama söz konusu sadece basit bir iyileştirme olduğunda küçük ruhların yardımını alabilirim.”

 

Emilia yardım arzusunu dile getirirken etrafındaki ruhların donuk ışıltıları onu kuşattı ve narin ışıklarının aydınlattığı Subaru ile Garfiel’in yaraları kapanmaya başladı.

 

Subaru'nun ifadesi rahatlıyor gibi görünüyordu.

 

Emilia ufak bir gülümseme eşliğinde onu nazikçe kucağına yatırdı.

 

Bu Subaru’yu kaçıncı kucağına yatırışıydı?

 

Bugüne dek Emilia’ya o kadar çok şey sunulmuştu ki karşılıklarını nasıl geri ödeyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

 

Emilia: “Uyandığında sana sormak istediğim geeeerçekten çok şey var.”

 

Emilia bu fısıltı eşliğinde parmaklarını Subaru’nun perçemlerinde gezdirmeye başladı.

 

Subaru'nun yüzü kırışırken Emilia’nın yanakları hafifçe gevşemişti.

 

—Ve bundan on dakika sonra Otto, sırtındaki Ram ile birlikte grupla toplaşmak adına ormandan dışarı adımını attı.

 

#Subaru'nun yaptığı konuşma Emilia'yı gerçekten etkilemiş görünüyor. Ve Emilia'nın etkilenişi de Roswaal'ın/İncilinin planlarını tamamen bozmuş. Roswaal'ın bu kadar delirdikten sonra bir anda sakinleşip uzaklaşması biraz beklenmedikti, açıkçası o halde kalmasını isterdim.
Emilia-Subaru sahnelerini sevenler için son sahneler pek hoş olmalı, ben de son anda Otto'nun güvenli bir şekilde Ram'la birlikte ormandan çıktığını okuyunca rahatladım. O zaman Subaru-Otto karşılaşması için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr