Cilt 4 Bölüm 88 [ Garfiel'in Niyetleri ] (2/2)

avatar
4301 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 88 [ Garfiel'in Niyetleri ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

[Subaru: Lewes-san, orda mısın~~? Seninle birazcık konuşmak istiyorum.]

 

Engebeli arazide, odanın keskin kokusuyla ilerleyen ve bu kokuya artık alışmış olması gerektiğini düşünen Subaru, soluk mavi kristalin parıltısının ardındaki ıvır zıvırı ve döküntüleri görmekteydi.

 

Her zamanki gibi kristalin içerisinde de deliksiz uykusunda, çıplak bir kız mevcuttu. Avcuyla kristalin yüzeyini okşayan ve hiçbir şeyin yaşanmamasıyla bir kez daha hayal kırıklığına uğrayan Subaru odayı gözden geçirmeyi sürdürdü.

 

Kristalin soluk mavi parıltısı karanlık odadaki tek ışık kaynağıydı. Böyle leş kokulu bir ortama rağmen ortalıkta tek bir fare veya böcek de yoktu. Bunu sağlam kafayla düşünen ve ne kadar sağlıksız bir ortam olduğunu idrak eden Subaru, sonunda odanın karanlığındaki bedensel durumuyla ilgili endişeler taşımaya başlamıştı.

 

[Subaru: Böcekler ve fareler bile burada yaşamak istemiyorsa hava kirliliği çığırından çıkmış olmalı, huh…]

 

[???: Bu acayip endişelerini bir kenara bırakabilirsin. Burada Cadının izleri yer alıyor…… ve hayvanlar da içgüdüsel olarak bunu sezerek uzak kalmayı tercih ediyor, olay bundan ibaret.]

 

Subaru omuzlarını sarıp ürpermekle meşgulken arkasından gelen ses, endişelerini dağıtmıştı.

 

Genç bir perdeden çıkan yaşlıca bir ton ve tanıdık bir sesti. Arkasını dönen Subaru, uzun saçları ardında sallanarak yaklaşmakta olan Lewes’le karşılaştı.

 

Subaru’nun yanına, yani odanın merkezindeki kristale yaklaşan kız, saçlarıyla aynı renk gözlerini Subaru’ya dikerek devam etti.

 

[Lewes: Şimdi, Su-bo. Buraya gelmiş olman…… benim ne olduğumu bildiğin anlamına mı geliyor?]

 

[Subaru: Doğruca buranın yöneticisinden bir açıklama işittim. Ayrıca sırayla temsilci oluşunuzla ilgili bir şeylerden de bahsedildi… ana fikri aşağı yukarı kaptım sayılır.]

 

[Lewes: Öyle… mi? Demek ki Ros-bo bu sabah bu yüzden garip görünüyordu. ――Ros-bo tekrar başarısız olmuş anlaşılan.]

 

Gözlerini deviren Lewes’in yüzünde acılı bir ifade belirmiş ve bu sözler Subaru’nun kaşlarını kaldırtmıştı.

 

[Subaru: Kazara ve beklenmedik bir şekilde sorularımın bir kısmının yanıtını aldım sanırım……. Yani Lewes-san, Roswaal’ın planlarından haberdar mısın?]

 

[Lewes: Ne yazık ki yalnızca bir kısmından haberdarım. Nereden geldiğiyle ilgili kesin bir bilgi sahibi olmadıkça herhangi birinin Ros-bo’nun o şaşırtıcı şeyleri neden yaptığını anlaması mümkün değil…… Tabii Gar-bo’nun ona öfkeli olma sebebi de bu.]

 

[Subaru: Bir kısmı… derken?]

 

[Lewes: Su-bo?]

 

Sesi biraz tizleşen Subaru, Lewes’e doğru bir adım attı. Ve bu değişimi fark eden Lewes’in gözlerinde şaşkın bir ibare belirirken diz çöken Subaru, Lewes’in göz seviyesine indi.

 

[Subaru: Söyle, Lewes-san. Roswaal’ın planlarının ne kadarını işittin? Yanıtına bağlı olarak, ben……]

 

[Lewes: Su-bo……]

 

Eğer Lewes Roswaal’ın planını biliyorsa―― İncilde tarif edilen dünyanın ilerleyişini sağlamak adına Elsa’ya Köşke saldırma emri verdiğini, Büyük Tavşanı karla kapanan Sığınağa davet ettiğini, herkesi öldürüp Subaru’yu yalnız bırakarak cezalandırmak istediğini: Eğer tüm bunları biliyor ve hiçbir şey yapmıyorsa bu demek oluyordu ki--

 

[Subaru: Senden nefret etmek istemiyorum, Lewes-san. O yüzden lütfen söyle bana. Ne kadarını biliyorsun? Roswaal’a ne kadar yardımın dokunuyor?]

 

[Lewes: …… Bildiğim şey Ros-bo’nun Cadıdan aldığı bir İncili olduğu ve tarihi onun içeriğine uygun bir şekilde yazmaya çalıştığı. Sığınağın varlığının devamı da İncilde yer alıyor. Öyle olmasaydı Ros-bo'yu korumayı çok uzun zaman önce bırakırdım.]

 

[Subaru: …… Hepsi bu kadar mı?]

 

[Lewes: Hepsi bu kadar. Yemin ederim. Bağlı doğduğum kontrat yalan söylememi yasaklıyor.]

 

Gözlerini Subaru’dan başka bir yöne çevirmeyen Lewes’in genç yüzünde samimi bir ifade yer alıyordu. Madem kontratı yalan söylemesini engelliyordu, o zaman Subaru da ona inanmayı seçecekti.

 

Katılaşan omuzlarındaki gerginliği yitiren Subaru rahat bir nefes almıştı.

 

[Subaru: Anlıyorum, çok şükür. Eğer senin bile Roswaal’ın şeytani planlarına dahil olduğunu öğrenseydim her şey bittiğinde gelip seni yumruklayabilirdim. Loli görünümlü bir Lewes-san’ı yumruklamak… bunu hayal etmek bile korkunç.]

 

[Lewes: Seni endişelendirdiğim için gerçekten üzülmüştüm… ama şimdi söylediğin şeyden sonra pek üzgün hissedemiyorum.]

 

Gerilen atmosferi yumuşatmaya çalışan Lewes, Subaru’nun şakasına karşılık verdi. Sonra da bir elini çenesine koyarak devam etti. [Yani,]

 

[Lewes: Söylediklerine bakılırsa önemsiz bir mesele değil, sanıyorum ki? Su-bo, Ros-bo ve sen ne tarz bir atışma içerisindesiniz?]

 

[Subaru: Bunun atışma denebilecek kadar sevimli bir şey olup olmadığını bir kenara bırakırsak…… şu anda bir yarışma içerisinde olduğumuzu söyleyebilirim. Objektif bir şekilde dile getirebilirim ki eğer ben kazanırsam hepimiz büyük, mutlu bir sona kavuşacağız. Bu yüzden Lewes’in yardımına ihtiyacım var.]

 

[Lewes: Konuşmanın akışına bakılırsa Sığınakla alakalı herhalde? Su-bo ve Ros-bo, peki ikinizin fikirleri neler….. bunu bilmeden teklifini umursamazca kabul etmem mümkün değil.]

 

[Subaru: Eeh, tabii. Peki nasıl açıklayacağım……]

 

Başını kaldıran Subaru ne kadar bilgi vermesi gerektiğini düşünüyordu. Otto’ya karşı tamamen açık olmuştu ve Lewes de tamamen Roswaal’ın tarafında gibi görünmüyordu. Hatta Roswaal’la yakınlığının tek sebebi pozisyonuymuş gibi duruyordu. Bunu aklında bulundurarak meseleyi dikkatle irdeleyen Subaru kararını vermişti.

 

[Subaru: Basitçe söylemek gerekirse…… Bariyer kalktıktan sonra Sığınağa neler olacağıyla alakalı.]

 

[Lewes: Sonrasında neler olacağıyla mı?]

 

[Subaru: Garfiel’den de bir şeyler işitmiştim, Sığınakla ilgili fikir ayrılıkları mevcut, değil mi? Dışarı çıkmak isteyenler ve istemeyenler var.]

 

Temel olarak destekleyenler çoğunlukta, karşı çıkanlarsa azınlıktaydı. Ancak karşı çıkanlar, Subaru ile Emilia’nın Yargılamalar aracılığıyla Sığınağı özgür bırakmasını sabote edebilecek aşırı uç karakterlerdi.

 

Sığınakta yirmi günden fazla geçiren Subaru, bu karşıtların öncüsünün Garfiel olduğunu düşünüyordu. Lewes ise destekleyenlerin başındaydı. Peki Lewes bu fikir ayrılıkları konusunda ne söyleyecekti?

 

Ve Subaru en uygun şekilde nasıl devam edeceğini düşünürken,

 

[Lewes: Fikir ayrılıkları mı…….? Yo, böyle bir şey olmamalı.]

 

[Subaru: Huh?]

 

[Lewes: Burası özgürleştikten sonra herkes gitmekte veya kalkmakta özgür. Çoğumuz Ros-bo’yu takip edip gitmek istiyoruz…… ve kalmak isteyenlerse bu topraklara gömülmeyi diliyor. Peki bu fikir ayrılıkları neredeymiş?]

 

[Subaru: Uu, eh…… yo ama……]

 

Lewes’in beklenmedik yanıtı Subaru’nun kafasını karıştırmıştı.
Destekleyenler ve karşıtlar arasındaki çekişme ve Sığınağın özgürlüğü doğrultusundaki farklı görüşlerin sözde rekabeti―― Subaru bunları bir sıçrama noktası olarak kullanarak konuşmayı Garfiel’i nasıl müttefik kılacağına getirmeyi planlıyordu.

 

[Subaru: Ama ortada hiçbir rekabet olmamışsa……]

 

[Lewes: ――――]

 

[Subaru: Tüm bunları o mu uydurdu yani? Bizi karşıtlar konusunda uyaran kişi oydu ama… bu sadece ileride bir sabotaja uğrarsak şaşırmayalım diye miydi?]

 

Öyleyse bu hiç de onun düşünme tarzına benzemiyor, diye düşünüyordu Subaru.
Garfiel dikkatleri kendi üzerinden çekmek için ileride ortaya çıkabilecek potansiyel engellerden bahsetmiş, kendisini şüpheli listesinden çıkartmıştı.

 

Sonuç olarak Subaru, Sığınaktaki esas engelin bizzat Garfiel olduğunu ve bu uyarıların anlamsızlığını ancak birkaç döngü sonrasında çözebilmişti.

 

[Subaru: Peki isteği gerçekten Sığınağın özgürleştirilmesini engellemekse neden tüm bu meşakkatlere katlanıyor……?]

 

[Lewes: …… Gar-bo’dan mı bahsediyorsun?]

 

Subaru’nun mırıldanışlarını işiten Lewes, kimden bahsedildiğini anlamış gibi görünüyordu. Ardından gözlerini yavaşça indirdi ve ifadesine bir karanlık çöktü.

 

[Lewes: O çocuğun dışarı çıkmak istememe sebebi bizim korkaklığımız……]

 

[Subaru: Korkaklık mı… ne demek istiyorsun?]

 

[Lewes: Ne anlama geliyorsa onu. Doğduğumuzdan beri buradayız ve dışarıdaki dünyayla ilgili hiçbir şey bilmiyoruz. Bilmiyor ve bu yüzden korkuyoruz. Bu da Gar-bo’ya eziyet ediyor olmalı.]

 

[Subaru: ――――]

 

Subaru Lewes’in söylediklerini anlayabiliyordu.
Sığınağın dar, dışa kapalı ortamında doğanlar için Bariyerin yıkılışı dünyanın kalanıyla aradaki bağlantının açılacağı, yepyeni ve bilinmez bir şeyin doğacağı anlamına geliyordu.

 

Bu arazide çok uzun süredir yaşayanlar için bu, yeni bir şeye yönelik umuttan ziyade gerginlik yansıtıyor olsa gerekti. Kişinin olağan ve sabit hayatının bir anda çökmesinin böyle etkiler doğurması doğaldı.

 

[Subaru: Garfiel Sığınağın özgürleştirilmesini istemiyor çünkü buradaki insanların sonuçlardan ötürü acı çektiğini görmekten korkuyor, öyle mi……? Bu onun karakterine hiç uymuyor…… ama-]

 

Eğer Garfiel’in Sığınağın özgürleştirilmesini engellemek için verdiği çaresizce çabanın sebebi gerçekten buysa―― Subaru’nun Emila’yı zorluklardan uzak tutma arzusuyla birebir aynı durum söz konusu demekti.

 

Garfiel kulaklarını Lewes’in ve diğer sakinlerin fikirlerine kapıyor, kendi inatçı yöntemleriyle onları korumaya devam ediyordu. Eğer mevzu buysa Subaru’nun Lewes ve diğer sakinlerle yapacağı uygun bir konuşma problemi çözebilirdi.

 

[Subaru: Yo, bu kadar basit değil.]

 

Subaru ve Garfiel arzularını kovalama konusunda benzeyebilirdi ama durumları farklıydı. Subaru istediğini almakta başarısız oluyordu, çünkü güçsüzdü.

 

Ama Garfiel güçsüz değildi. Sığınağın özgür kalmasını engelleyecek gücü vardı. Subaru ve Emilia’yı öldürerek Yargılamalara girebilecek kişileri ortadan kaldırır, dileğini yerine getirmiş olurdu. Problem şu ki, bunu yapıp kendilerini Sığınağa bağlasa bile Büyük Tavşandan kaçmaları mümkün olmayacaktı.

 


Ama Garfiel bu gerçekten haberdar değildi ve Subaru söylese bile inanması çok zordu. Ona açıklamak Otto’ya açıklamaktan bir hayli farklı sonuç verirdi.

 

[Subaru: Uzlaşmak için bir gerekçe arıyorsak, bu olamaz…… ama garip bir şey var.]

 

[Lewes: Su-bo?]

 

[Subaru: Neden…… neden Sığınağın özgürleşmesini engellemek için en etkin yolu seçip Emilia ve beni öldürmüyor ki?]

 

Eğer gerçekten sonuçları umursamıyor ve Roswaal gibi tek bir amacı canı gönülden takip ediyor olsaydı Subaru ve Emilia’nın canını anında alırdı.

 

Ama Emilia’ya hiçbir zaman doğrudan zarar verme girişiminde bulunmamıştı. Ve Subaru’ya saldırdığı zamanlar da Subaru’nun büyük eylemleri neticesindeydi.

 

Subaru Garfiel’in kendisini öldürmesinin altındaki tetikleyiciyi çözebilmiş değildi. Subaru’yu öldürmenin özgürlüğü engelleyeceğine şüphe yoktu ama bunun ardındaki sebep hala belirsizdi.

 

[Subaru: Bir tetikleyici olmak zorunda…… Ama Garfiel’in bana saldırdığı zamanları düşünüyorum da, gerçekten ortak bir yönleri var mıydı ki……?]

 

Garfiel Subaru’ya sadece Subaru’nun öfkeyle Roswaal’a atıldığı ve köylülerle birlikte Sığınaktan kaçmaya çalıştığı zamanlarda saldırmıştı―― hepsi bu kadardı.

 

Roswaal olayına objektif bir şekilde bakıldığında hatalı olanın hasta haldeki Roswaal’a atılan Subaru olduğu barizdi. Yani burada şüpheli bir durum yoktu.

 

Esas problem Subaru’yu öldürmeye çalışıp da başaramadığı ikinci seferdeydi.

 

Subaru’yu öldürmek için devasa bir kaplana dönüşen Garfiel dişlerini ve pençelerini Ram’a, Arlam köylülerine ve yoluna çıkan Patrasche’ye çevirmişti. Subaru nihayetinde ölmemiş olsa da bu katliam yüzünden Garfiel’e olan nefreti hala dinmiş değildi.

 

Ama Garfiel’i kendi elleriyle böyle bir katliam yapmaya iten karar neydi? Arkasında bir şey olmalıydı.

 

O günleri gözden geçirince, tetikleyici Subaru’nun tarafında olmasa gerekti.

 

Başka bir deyişle, katliamın altındaki dürtü Subaru’yla değil, Garfiel’le alakalıydı.

 

[Subaru: Lewes-san. Garfiel sert ve pervasız olsa da kolay kolay şiddete başvuracak biri gibi görünmüyor…… bu konuda haklı mıyım?]

 

[Lewes: O iyi kalpli bir çocuk. Çevresindekileri korumak için kalın bir kabuk takınır ve bağırıp çağırır.…… Barındırdığı kuvvet de tamamen bu amaca yöneliktir.]

 

[Subaru: Peki, öyleyse…… tek bir cevap söz konusu olabilir.]

 

[Lewes: ――?]

 

Subaru burnunu ovalayıp yüzünü, kafasını kaldırmış olan Lewes’e çevirdi. Ve elini kristale koyup avcundaki serinliği hissederek--

 

[Subaru: Biri Garfiel’in kafasına bu fikirleri sokuyor olmalı. Her kimse Garfiel’i ani şiddet patlamalarına iten şey onun eylemleridir.]

 

Garfiel’in karakterine uymayan eylemlerinin altında başka birinin talimatları yatıyorsa olanlar anlam kazanırdı. Ve bu kişi için en olası adaylar da,

 

[Subaru: Roswaal, Ram, Lewes-san veya henüz görmediğim kötü niyetli bir karakter……]

 

Bu listeden biri Garfiel’i şiddete itiyordu. Ve Subaru onun kim olduğunu bulmalıydı. Ancak bu takdirde Garfiel’le gerçek bir konuşma gerçekleştirebilirdi.

 

[Subaru: Bu arada, Lewes-san, bir şey sorabilir miyim?]

 

[Lewes: Hm, neymiş?]

 

[Subaru: ――Garfiel’in Mezarda aldığı Yargılamanın içeriğini biliyor musun?]

 

[Lewes: ……Hayır, bilmiyorum. Üzgünüm ama benim bilgim dahilinde değil.]

 

Lewes kafasını sallamıştı. Ve yalan söylemesi yasak olduğuna göre sözlerinde samimi olsa gerekti. Bu yanıtı alan Subaru [Peki] diyerek başını salladı.

 

[Subaru: O zaman sorumu değiştireyim. ―― Garfiel’in Mezarda aldığı Yargılamanın içeriğini bilen bir Lewes-san var mı?]

 

[Lewes: ――――]

 

[Subaru: Bu defa sessizsin, demek ki yanıt evet.]

 

Sessizleşen Lewes’e bu tepkiyi veren Subaru hafifçe başını kaldırdı. Sığınağın temsilcisi görevini üstlenen birkaç Lewes Meyer mevcuttu. Leweslerin her gün bu rolü değişiyor olması bire bir aynı anıları ve tecrübeleri paylaşmıyor olmaları sorununu doğuruyordu.

 

Lewes görevi gören dört kopya vardı. Eğer onlara A, B, C ve D dersek, doğal olarak A’nın gün içerisindeki tüm tecrübe ve anıları B, C ve D’ye geçmiyordu.

 

Garfiel’in Yargılamalara girip başarısız olarak dışarı sürüklendiği gün― onu kurtarmış olan Lewes, şu anda Subaru’nun karşısında duran Lewes değildi.  

 

[Subaru: …… Peki Yargılamalarla ilgili bilgi sahibi olan Lewes-san ne zaman ortaya çıkacak?]

 

[Lewes: ――――]

 

[Subaru: Dün konuştuğum Lewes-san Yargılamaya girdiğini söylemişti. Yalan söyleyememe gibi bir kuralınız olduğuna göre söyledikleri doğru olmalı. Ve her gün değişiyorsanız…… üç gün sonra tekrar mı gelecek?]

 

Zamanı kısıtlı olduğu için bu işin son güne kalmamasını tercih ederdi.

 

Subaru’nun neredeyse yalvarır gibi çıkan sorusunu işiten Lewes’in kapalı dudakları yumuşadı ve hafifçe iç çekti.

 

[Lewes: Hayır, Gar-bo’yu Mezardan çıkaran ben iki gün sonra gelecek. İçeri giren benler ve girmeyenler çifter çifter.]

 

Bu sözleri sarf ederken yüzünde bitkin bir ifade belirmişti.

 

#Acaba Leweslerin karakterleri de tamamen aynı mı? Yani bu iyi davranıyor ama iki gün sonra gelecek olan Lewes daha ketum olup Subaru'yu cevapsız bırakır mı? 
Sorunların çözülmesi gerekiyor, vakit çok kısıtlı ve en önemli iki karakter Emilia ile Garfiel. 
İşlerin nasıl ilerleyeceğini çok merak ediyorum doğrusu. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr