Cilt 4 Bölüm 81 [ Işık ] (2/2)

avatar
4315 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 81 [ Işık ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Peki o zaman İkinci Yargılamayı geride bırakmak için ne yapmalıydı? Birinci Yargılamanın aksine bu kez yapması gerekeni çözemiyordu.

 

[Subaru: Bu konuda düşünerek bir yere varamam…… Elimden gelen her şeyi yapmak zorundayım.]

 

Başını sallayıp kalbindeki kararlılığı sağlamlaştıran Subaru ayağa kalktı ve elini ardındaki yosunlu duvara bastırarak Mezarın karanlık girişine doğru dikkatlice bakmaya başladı.

 

Patrasche ve Otto olmadan, düşünerek uzun bir vakit geçirmişti.

 

Muhabbetlerinin verdiği saf aptallık hissiyle Otto’dan Patrasche’yi ahıra götürmesini rica etmişti. Patrasche’nin endişeli bakışlarını görmek canını acıtsa da zihnindeki düşünceleri toparlayabilmek adına yalnız kalması gerekiyordu.

 

[Subaru: Öncelikli problemler Sığınak ve Köşkle bağlantılı. Sığınakta Yargılamalar, Garfiel ve Büyük Tavşan problemleri var. Köşkte ise Beatrice ve Elsa…… Mücadele ettiğim çok fazla şey var.]

 

Önünde hiçbir çözüm yoktu ve çaresizliğe düşmek üzereydi. Ancak vakit çaresizlik vakti değildi. Problemleri düzenli bir şekilde, her seferinde bir tanesini ele alarak çözümlemeliydi ―― bu süreçte hayatına da harcanabilir bir şey gözüyle bakmayı bırakacaktı.

 

[Subaru: Öncelikle Yargılamaların durumunu teyit etmeliyim. İkinci Yargılama aynı şekilde başlarsa sıkıntı yok. Eğer tamamlanmış ve Üçüncü Yargılama başlamışsa durum daha da iyi.]

 

Bariyeri yakında kaldırabilirse duruma büyük bir katkıda bulunmuş olurdu. Garfiel’i Sığınaktan nasıl çıkartacağını da düşünmesi lazımdı. Bariyeri kaldırırsa en kötü senaryoyla Büyük Tavşan saldırdığında dışarı kaçabileceklerdi. Herhalde Garfiel bile Büyük Tavşanla yüzleşecek kadar inatçı davranmazdı.

 

Özetle Bariyeri kaldırmak Sığınak problemlerini çözüme yaklaştıracak gibi görünüyordu.

 

Bu noktada Subaru’nun gözlerinde hafif bir umut kırıntısı belirmiş, içine bir rahatlama doğmuştu.

 

Beyni daima sonu gelmeyen problemlerle boğuşuyordu ama sonunda sorularına yanıt olabilecek bir şeyler görebilmişti.

 

[Subaru: ――――]

 

Mezarın girişinde dikilmekte olan Subaru, taş koridorun karanlığına bakarken nefesini tuttu.

 

Eğer girer ve Yargılamayı başlatırsa büyük ihtimalle erişilemez bir geleceğe daha şahit olacaktı. Bu sahneleri kaç defa görmüş olursa olsun varlıklarına alışamamıştı.  

 

Ancak onları yok sayamayacağını ve unutamayacağını biliyordu. Kaçma şansı yoksa yüzleşecekti.

 

Derin bir nefes daha aldı, içinde tuttu ve bir adım ilerledi.
Mezara girecek, Yargılamalara meydan okuyacak ve Sığına――

 

[Subaru: ――――!?]

 

İçeriye adım attığı anda kafatasına bir yumruk yemiş gibi hissetmişti.

 

Doğruca beynine saplanan iğnelerin yaşatacağı bir acı yaşarken görüşündeki ışıklar dağıldı, bacakları tutmaz oldu. Ayağa kalkamaz, üst bedenine hakim olamaz haldeki Subaru durduğu yere yıkılıverdi.

 

Yoğun bir mide bulantısı hissetmekteydi, midesinden çıkmak isteyen içerikler safrasıyla birlikte boğucu bir hal alıyordu. Öksürüyordu ama ne yaparsa yapsın vücudunu yatıştıramıyordu.

 

Alarm, alarm, alarm çanları çalıyordu.

 

Bir ayrılık ve uyumsuzluk döngüsüne girmiş olan Subaru Mezarın dışına doğru ilerlemeye çalıştı. İçgüdüleri ona içeriye doğru bir adım daha atarsa bedenindeki işkencenin kendisini patlatacağını söylüyordu.

 

[Subaru: U, gh…… hha, ph, ua]

 

Sendeleyerek Mezardan çıktı ve ellerini çimlere koyarak defalarca kustu.

 

Bedeni tam anlamıyla Mezarın dışına ulaştığında çektiği ıstırap da ortadan kaybolmuştu. Baş ağrısı, mide bulantısı, uzuvlarındaki uyuşukluk, hepsi siliniyordu. Başını kaldıran Subaru, yaşlı gözleriyle mırıldanmaya başladı.

 

[Subaru: A… ugh…… bu da… neydi……?]

 

Girişe baktı. Ancak tam eliyle içeriye doğru emeklemeyi deneyecekken içinde bir reddediş yükseldi.

 

Bu artık Yargılamalara yönelik travmatik bir korku değildi. ――Mezarın kendisini reddettiğini anlamıştı.

 

[Subaru: Neden……]

 

Mezar Subaru’yu reddetmişti. Subaru başına gelenleri anlayabiliyordu.

 

Patrasche kendisini çıkartmaya çalışırken yaralanmıştı. Roswaal Yargılamalara katılmaya giderken ciddi şekilde hasar almıştı. Mezar Yargılamalara girme niteliği olmayanları reddederdi. Ve şimdi de Subaru’yu reddetmişti.

 

[Subaru: Olamaz…… Yani bu……]

 

Ayağa kalkan ve sendeleyen Subaru, Mezara bir kez daha girmek için cesaretini toplamaya çalıştı.

 

Ancak tek bir adım attığında, ayağı girişe bastığında bile baş ağrısı ile mide bulantısı katlanamayacağı bir yoğunlukta geri dönmüştü.

 

[Subaru: Hha…… hha, hhah……h]

 

Nefes nefese bir şekilde yalpalayan Subaru, kendisini Mezarın girişinden geri çekti. Bu girişim hâlihazırda fark etmiş olduğu gerçeği onaylamasını sağlamıştı.

 

[Subaru: O… alçak……]

 

Zihninde matem elbiseleri içerisindeki beyaz saçlı Cadının görüntüsü süzülmekteydi.

 

Ayrılırken Subaru’ya bir soru yöneltmişti: “Benim elimi mi tutacaksın, yoksa Satella’nınkini mi?”

 

Ve Subaru o eli reddederek Satella’nınkini seçmişti. Eğer bu yaşananlar o seçimin intikamıysa, bu…

 

[Subaru: Ve ben de tutmuş ne düşünüyordum……!]

 

Subaru, Echidna’nın en son anda gösterdiği iyi niyet yüzünden onu neredeyse iyi görmeye başlayacaktı.

 

{Echidna: ――Haksız sayılmazsın hiç değilse?}

 

Duymaması gereken bir Cadının alaycı sesini işiten Subaru, başını göğe çevirdi.

 

[Subaru: Niteliğimi geri aldın…… bu konuda hiçbir şey söylememiştin, ECHIDNAAA!!!]

 

――Evet, Natsuki Subaru, Sığınağı özgürleştirebilmek adına Yargılamalara meydan okuma hakkını kaybetmişti.  

 

#Bunu beklemiyordum! Tam işleri yoluna koymak için bir fikir bulmuşken niteliğin alınması çok fena oldu. Subaru bir pazarlıkla niteliğini geri alamaz ve yargılamaları tamamlayamazsa Emilia'nın yargılamaları tamamlama şansı yok bence.
Subaru'nun şimdi nasıl bir yol izleyeceğini merak ediyorum doğrusu.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr