Cilt 4 İkinci Ara Bölüm [ Onur Konuğu Gittikten Sonra ]

avatar
5338 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 İkinci Ara Bölüm [ Onur Konuğu Gittikten Sonra ]


Çevirmen : Clumsy 

 

[Sekhmet: Onların böylece gitmesine izin vermek… haa. Senin için sorun olmadı mı diye merak ediyorum… huu?]

 

[Echidna: Onun kararı, onun seçimiydi. Buna saygı duymayı tercih ederim…… Gerçi o şeyin elini tutarak gidişi konusunda pek hoş düşüncelere sahip olduğumu söyleyemem.]

 

Echidna, Sekhmet’in cansız sesine omuz silkerek sarf ettiği bu sözlerle karşılık verdi.

 

Her zamanki gibi Rüya Kalesindeydiler, mavi gökte en ufak bir değişiklik bile söz konusu değildi. Hoş, serinletici bir rüzgar esiyor, Cadıların saçlarını okşuyordu.

 

――Kırılan dünyanın Subaru ve Satella’yı yutarak Rüyadan uzaklaştırması sonrasında yeni bir dünya oluşmuştu.

 

E tabii ki. Bu yok edilemez alan Echidna’nın ruhuna bağlıydı ve Echidna var olduğu müddetçe burası da varlığını koruyacaktı. İkilinin buradan ayrılışı abartılı bir gösteriden fazlası değildi.

 

[Echidna: Yine de bu gelişigüzel saldırın beni biraz yordu, bilesin. Şu çılgın iyileştirme yönteminde biraz yeniliğe gitsen çok makbule geçer.]

 

[Minerva: Ben inancıma uyar, bir yara görürsem iyileştiririm. İnsan, cadı, kuş, böcek, balık veya canavar ayrımım yok. Yaşayan varlıkların tüm yaraları benim düşmanımdır!]

 

[Echidna: Evet ama artık hayattakinin aksine, eylemlerin bana yük oluyor. Yaşadığın zamanlarda yükünü dünya omuzluyordu, şimdi tek başıma ne kadar zorlandığımı hayal edebileceğine eminim.]

 

[Minerva: Yükmüş, yorgunlukmuş, görünmez zırvalarla kendimi rahatsız edemem. Ben yaraları iyileştiririm. Bunun dünyanın ömrünü kısaltacak olması falan benim problemim değil.]

 

Minerva kollarını çaprazlayıp iri göğüsleri ortaya çıkartırken diğer Cadılar buruk bir şekilde Minerva’ya gülümsemekle meşguldü.

 


Öfke Cadısı Minerva, ilk bakışta Cadıların en barışçılı―― en zararsızı gibi görünüyordu.

 

Hareketleri tamamen iyileştirmeye yönelikti ve ömrü boyunca kurtardığı hayat sayısı beş haneyi aşıyordu.

 

――Ancak Minerva’nın zararsız görünen hareketleri, dünyaya eşit oranda zarar da vermekteydi.

 

Her yumruğu, tekmesi ve ısırığındaki yıkıcı enerji, bedeninden çıktıktan sonra iyileştiriciliğe dönüşüyordu. Bu algoritma Öfke Cadısının Otoritesiydi ve yalnızca onun gerçekleştirebileceği bir şeydi. Bu mekanizmayı anlayan Echidna bile aynısını gerçekleştiremezdi.

 

Minerva’nın iyileştirici saldırıları ölmekte olan tüm yaşam formlarını geri getirebilirdi.  

 

――Ancak bu Otoritenin tamamen güçlü ve üstün olduğunu düşünmek hata olurdu.

 

Minerva’nın iyileştirici gücü karmayı çarpıtan zorlayıcı bir algoritmanın ürünüydü ve aktive etmek için inanılmaz miktarlarda mana gerekiyordu. Bu mana miktarı insan kapasitesini ve hatta bir Cadı olarak Minerva’nın kapasitesini bile aşıyordu.

 

Peki öyleyse saldırılarının ardındaki mana nerden geliyordu? ――Cevap basitti: Dünyanın özünden çalıyordu.

 

Normal şartlarda büyü kullanan bir insan, kapısı aracılığıyla atmosferdeki manayı çeker, büyü enerjisine dönüştürür ve ardından aynı kapıdan büyü olarak geri çıkartırdı.

 

Minerva’nın kapısı ise atmosfere değil, doğruca dünyanın özüne bağlıydı. Dünyanın özünün ne olduğunu açıklamak zordu ama doğaüstü miktarda bir mananın sıkıştırılışı―― hatta mananın doğduğu yer olduğu söylenebilirdi.

 

Minerva’nın saldırıları da oradan mana çekiyor ve iyileştirici güce dönüştürüyordu.

 

Bunu düzenli olarak devam ettirmesi, dünyanın bir noktasına mana ulaşamamasına yol açıyordu. Dünyanın temeli için gerekli olan mananın yokluğu da bu destek alamayan bölgelerde ciddi felaketler oluşması şeklinde büyük bir tehdit doğuruyordu.

 

Yumruklarıyla on binlerce kişinin hayatını kurtarmış olabilirdi.

 

――Ama eylemlerinin sonucunda ortaya çıkan doğal felaketlerle hayatını yitirenlerin sayısı da bir o kadar fazlaydı.

 

Öfke Cadısı Minerva bu yüzden Cadıların en tehlikelisi olarak görülmüş, her ırkın düşmanı bilinmişti.

 

[Minerva: Buradayken en fazla senin sahip olduğun kadar mana çekebilirim, Echidna. Bir şeyleri yalnızca senin kuruyacağın raddeye dek iyileştirebiliyor olmam çok ezikçe.]

 

[Echidna: Zaten burada herhangi birinin yaralanmaması gerekiyordu. Ama son zamanlarda yaşanan hengâmeler bunu unutturacak raddeye geldi.]

 

[Minerva: Doğru……yeah. Bir süreliğine hengâme yaşandı sahiden de.]

 

Minerva’nın enerjisi silinmiş, göğe çevrilen güzel yüzünde kederli bir ifadenin izleri belirmişti.

 

[Minerva: Sence iyi olacak mı? Acayip endişeleniyorum.]

 

[Echidna: Uzattığım eli reddetmişken ne sıkıntı çıkabilir ki? Her şeyi başardığından emin olana dek varıyla yoğuyla mücadele edecek. Gerçi henüz cevaba erişmiş gibi görünmüyor.]

 

[Minerva: O laf da neyin nesi? Onu teklifini reddetmesi için yönlendirdin ve şimdi de biz senin ne düşündüğünü bilmiyormuşuz gibi duygularını bizden gizlemeye mi çalışıyorsun? Ne anlamı var ki bunun!?]

 

[Echidna: Reddedilmeye çalışmış değilim. ――Reddetse de kabul etse de mutlu olacaktım.]

 

Echidna yenilenmiş masasındaki yerini aldı. Parmaklarını şaklatarak bir çay bardağı yarattı ve dumanı tüten çayı dudaklarına götürdü.

 

[Echidna: Yaptığı seçimleri ve sonuçlarını onaylayacağım. Yaptığı seçimin bir sorun yaratacağını da düşünmüyorum. Önemli olan seçilmiş veya seçilmemiş olmaktı. Sonuç iyi de olsa kötü de olsa tadını çıkartacak olmamdan gurur duyuyorum.]

 

[Daphne: Ama~ bu bir tercihinin olmadığı anlamına gelmiyor ki~]

 

Echidna çayını içerken yanında siyah bir tabut belirmişti. Yeniden tabutuna yerleşmiş olan Daphne, tatlılardan tüketmeye başlamıştı.

 

[Daphne: Sonuçlara saygı duyacağını söylüyorsun~, ama Dona-Dona görmek istediği bir sonuca yönlendirmekte tereddüt etmez ki~~ İki türlü de mutlu olacağın doğru olabilir~ ama özellikle istediğin birinin olmadığı doğru değil, değil mi~?]

 

[Echidna: Diğer insanlarla neredeyse hiç ilgilenmiyor ama yine de on ikiden vurabiliyorsun, değil mi Daphne?]

 

[Daphne: Daima zihnime işkence eden açlığa kıyasla~~ Önemsiz şeyleri düşünmek pek yorucu olmuyor. Haahaa, munch~munch~]

 

Tatlıları höpürdetmeyi bitiren Daphne tabağı da tüketti. Bunu gören Echidna ise dikkatini masadaki yerlerini almakta olan diğer Cadılara çevirdi.

 

Umursamaz, bariz bir şekilde öfkeli, çekingen―― ve bir de oldukça sert ifade.

 

[Echidna: Sinirli görünüyorsun, Typhon.]

 

[Typhon: Çünkü Dona dürüst davranmadı… Dürüst olmaman… yalancı olduğun anlamına mı gelir? Ve yalancılar… günahkar mıdır? Dona… sen bir günahkar mısın~?]

 

[Echidna: Daima arzularıma göre hareket ederim. Belleğimde yalan söylediğime dair bir anı yok.]

 

Echidna’nın dolambaçlı tabiri genç Typhon’un üzerinde işe yaramazdı. Typhon’un tersine dokunmanın buradaki herkesi tehlikeye sokacağını biliyordu.

 

Suçluları kınamak ve günahkarları yargılamak, Typhon'un Gurur Otoritesinin yalnızca bir parçasıydı.

 

Echidna’nın gergin ve dikkatli tavrı sonrasında Typhon yanaklarını şişirmiş ve araya giren kişi, koca bir saç yığınıyla sarılı Cadı olmuştu.

 

[Sekhmet: Konuşurken gerçek niyetini saklamak… haa… söylediğin şeyleri yalan kılmıyor… senin için ne kadar da elverişli… huu.]

 

[Camilla: E-Echidna-chan, ge-gerçekten…… u-umutsuz vaka de-değil mi……]

 

[Echidna: Siz ikiniz……]

 

Echidna bu yoğun saldırı karşısında yüz ifadesini değiştirirken diğer Cadıların gülümsemesine yol açtı.

 

Hala somurtmakta olan tek kişi, olayları göz ucuyla izleyen Minerva’ydı. 

 

[Sekhmet: Sonsuza dek huysuzlanmayı mı düşünüyorsun Minerva haa? Önceden konuşup anlaşmamış mıydık, huu? Bir Bilge Adayı geldiğinde böyle olacağını biliyordun…… haa.]

 

[Minerva: Ugh, biliyorum, biliyorum. Gerçek bir konuşma yapmaya onay vermiştim. Ama bunu sizler gibi rasyonelleştiremiyorum. Bunu anlamanızı umarım.]

 

[Daphne: Met-Met sürekli Ty-Ty’la olduğu için anlamaz~. Sizler yiyemediğiniz şeyler üzerine fazla endişeleniyorsunuz~ yazık değil mi~?]

 

Daphne araya girerek Minerva ve Sekhmet’ten nahoş homurdanmalar almıştı.

 

Cadıların çay partisinde mükemmel bir denge söz konusu olsa da tüm katılımcılar egoist eğilimlerle doluydu. Sık sık farklı meselelerde çelişiyor, sonları böyle atışmalar oluyordu.

 

Özellikle de herkese sataşma eğilimi olan Minerva ve sataşmalardan hoşlanmayan Sekhmet arasındaki ilişki sözlü atışmalardan öteye gidebiliyordu. Daphne de her defasında konuşma üslubunu göz ardı edip meselenin özüne dalarak müdahale ediyordu. Yani konuşmaların gerçek bir sonuca bağlanmadan böylece sona ermesi gayet sıradandı.

  

Minerva deliriyor, Sekhmet keyfine bakıyor, Daphne dalga geçiyor, Camilla patlamasın diye Typhon’u yatıştırıyor, Echidna kenardan mutlu mesut izliyor―― ve Satella da altı Cadının güvende oluşunu gülümseyerek seyrediyordu.

 

Bunlar dört yüz yıl önceye ait, bir daha tekrarlanmayan anılardı.

 

Satella Cadı Genleriyle delirtilmiş, Minerva bir tuzağın içerisinde ölmüş, Camilla bir alev denizinde yanarak yok olmuş, Daphne bir kum okyanusunda kuruyup kalmış, Typhon bir akıntıda boğulmuş, Sekhmet bir ejderhayı kırıp geçirirken Büyük Şelalede düşmüş ve Echidna da onların ruhlarını toplayarak yalnızca ruh olarak dünyaya bağlanmıştı.

 

Şu anda yaşananlar, geride kalan o günlerin kusurlu bir kopyasından ibaretti.

 

[Camilla: Ü-üzgün görünüyorsun…… Echidna…chan…? Ger-gerçekten…üzgün.]

 

[Echidna: Yoo. Üzgün olmak için bir sebebim yok ki. Siz yanımdasınız ve dış dünyayla iletişim kurmak için bir şansım oldu――Neye üzüleyim ki?]

 

[Camilla: Ge-gerçekten bu sana ye-yetiyor mu? B-biz yalnızca…… ruhuz, eski bi-biz değiliz ki. Bi-biz… çoktan……öldük. A-artık sahiden seninle o-olan kimse yo-yok Echidna-chan……]

 

Camilla’nın kekeleyerek sarf ettiği sözler Echidna’yı anlık olarak sessizleştirmişti.

 

――Bedenlerini kaybeden ve yalnızca ruhları kalan Cadılara bu geçici formu veren Echidna’nın gücüydü.

 

Kapları hazırlamış, ruhları içlerine yerleştirmişti. Ancak ruhlar öldükleri zamanda donmuştu ve o günden beri hiçbir değişiklik yoktu. Yani Echidna’nın baktığı Camilla, gerçekten Camilla’nın kendisi miydi ki?

Ruhlarından ölmeden önceki reaksiyonlarını çekerek bu bedenlerle bir şov sergilemek―― Echidna’nın oyuncak bebekleriyle gönlünce oynaması gibi bir şey değil miydi?

 

Cadılar Echidna’nın bilgisini paylaşıyordu.

 

Peki bu, Echidna tarafından yaratılmaları dışında nasıl açıklanabilirdi ki? ――Bu Echidna’nın şu ana dek defalarca düşünmüş olduğu bir soruydu.

 

[Echidna: Narsistin önde gideni olarak, arkadaş olsak da olmasak da benim için endişeleniyor olman alışılmadık bir durum.……Bana onun taşkınlığından ve sadeliğinden etkilendiğini söylemeyeceksin, değil mi?]

 

[Camilla: Ah a-artık …… umu-umursamıyorum…… Echidna-chan…… seni ap-aptal.]

 

Echidna’nın hislerinden kaçmaya çalışarak verdiği cevap, Camilla’nın hayal kırıklığına uğramış bir ifadeye bürünmesine yol açmıştı.

 

Bu yanıtı alan Echidna istemsizce kahkaha attı. Echidna’nın tavrı kendisine dikkat etmiyor olan tüm Cadıların ona yönelmesine yol açtı. 

 

 

Ve ilgiye boğulan Echidna da kollarını yayarak konuşmaya başladı.

 

[Echidna: Çay partisi bir müddet daha biz Cadılara ait olacak gibi görünüyor. O―― Natsuki Subaru, korkarım ki bir daha buraya adım atmayacak.]

 

[Minerva: Ve bu sana uyuyor mu? Yalnız kalmandan endişeleniyor falan değilim ama sen genelde kapanışı belli bir şeyle yapardın. Tazminat veya bedel istemekte ısrarcı olman gerekmiyor muydu?]

 

[Echidna: Bedel…… ah, doğru. Bu benim onun ve onu bekleyen sıkıntıların hatırına veda hediyemdi gibi bir şey söylesem bana güler miydiniz?]

 

Echidna elini çenesine koyup düşünürken diğer Cadılar da birbirlerine bakmaya başladı.

 

Ardından başlar sallandı ve hepsi birlikte ağzını açtı.

 

[――Hayır!]

 

[Echidna: Aman aman, içimdeki iyiliği gören insanlar varmış meğer……]

 

[Minerva: Senin karşılığında hiçbir bedel almadan bir iyilik yapmanın imkânı yok.]

 

Minerva bunu söyleyerek kollarını kavuşturdu ve diğer Cadılar da başlarını sallayarak onayladı.

 

Echidna bu fikir birliğinin karşısında gözlerini kapattı, boğazını temizledi ve devam etti.

 

[Echidna: Sizinle adam akıllı konuşmam gereken dünya kadar şey var. Ama cidden, benim hakkımda böyle mi düşünüyorsunuz?]

 

[――――]

 

[Echidna: Ehh…]

 

Echidna sessiz Cadıların önünde bardağını dudaklarına götürüp kalanları tüketti ve kırmızı diliyle dudaklarını çekici bir şekilde yaladı.

 

[Echidna: ――Yanılmıyorsunuz.]

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44252 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr