SEREMONİ

avatar
156 0

PALADİN - SEREMONİ


"Madonidre ibyetdongo xa gavak. Tsuva nell mi ten. Hu gogo izka ibyetdonlor madonidre xa hi leri."

(Bizi iblislerden (kafirlerden) koru. Sen kudretlisin tanrım. Bu günahkâr iblislerle (kâfilerl) bizi bir tutma.)


Papazlar, gözü yaşlı bir şekilde tanrılarına dua ederlerken bir yandan da elindeki ucu kanlı değneklerle yere bir şeyler çiziyorlardı. Değneğin, ucundaki kan azalınca da etraflarındaki çocuk cesetlerinin bedenlerine sopalarını batırıp, tekrar sopalarını kana buluyorlardı. Papazlar, ayini yaparken kral tahtına benzer bir tahta oturan yaşlı Papa Henry sulu yaşlı gözleriyle ayini izliyor ve papazlara dualar ediyordu.


“Tanrı sizleri korusun. Sizlere cennetten en güzel yerleri versin.”


Papazlar, Henry'in dualarıyla işlerini daha da özenle yapmaya başlamışlardı. Papada dualarının karşılığını alınca daha da içten dua etmeye başlamıştı.


“Görüyorum! Sizlere bahşedilen cariyeleri, içkileri görüyorum. Ahh... Tanrım. Senin için yaptığımız bu küçük fedakarlığı lütfen kabul et. N'olur iblisleri bizden uzak tut."


Papaz duaya kendisini öyle bir kaptırdıki hıçkırarak ağlamaya başladı. Bu sırada olgun bedenli iki kadın papanın boynuna sarılarak her iki yanağından öptüler.


“N'olur üzülmeyin. Biz sizin üzüntünüzü paylaşmanız için varız.”


Papa, gönlünü hoş etmek için gelen kadınları kucağına alarak üzüntüsünü dindirmeye çalışıyordu. Ama, hiçbir zevk tanrıya olan sevgisinin önüne geçemiyordu. Papa, genç kızların ruhlarını temizlemek için onların göğüsleriyle oynarken bir yandan da tanrıya dua ediyor onların iyiliklerini düşünüyordu(!)


“Lütfen, rahatlayın. Kendinizi bu kadar yıpratmayın.”


“Hayır, Yüce Papa Henry. Biz, sizi huzura erdireceğiz.”


Henry, kadınlarla oynarken papazlar seromoni için gereken hazırlıkları bitirdi. Ve, papada kızları kucağından indirip odalarına gönderdi. Ardından yüzünü papazlara dönerek, “Artık seromoniye başlayalım,” dedi.

Papazlar başlarıyla onaylayıp, arka odadan birkaç tane on yedi ila on sekiz yaşlarında bakire kızlar getirdiler. Ardından çocuk kanlarından çizilmiş, içinde birçok iblisvari figürün bulunduğu çemberin içine koydular. Ve, papazlar çemberin etrafına geçip ellerini göğüslerinde kavuşturarak dua etmeye başladılar. Papada oturduğu yerden olanları izliyor dua ediyordu. Çember, zamanla etrafa kırmızı ışıklar yaymaya başladı. Kızların ağızları mühürlenmiş, elleri ve kolları bağlanmış ve son olarak birbirlerine başka bir halatla bağlandıklarında kıpırdayamıyor, kaçamıyorlardı.

Sadece, kaderlerini kabullenmiş bir şekilde çemberin içinde ölümlerini bekliyorlardı. Ve, çok geçmeden çemberin etrafa yaydığı ışık iyice kuvvetlendi. Ve, hızla bir kurdun kafasının şeklini alıp kızları tek lokmada yuttu. Kırmızı enreji büzülerek kendi etrafında döndü ve patlayarak yok oldu. Papa Henry, kollarını her iki yana açarak ağlamaya başladı.


“Onlar için üzülmeyin onlar tanrının yanında güvendeler. Şimdi, diğer seremoniye geçelim. Köylerden topladığımız içinde şeytan bulunan kadınlar. Onların, içindeki iblisleri nasıl çıkaracağımızı biliyorsunuz, değil mi? Kutsal spermlerimizi onların içlerine enjekte edeceğiz ve doğacak çocukla beraber onlarda arınacak. O zaman, onları da getirin. Ve, bu seremoniyi tamamlayalım.”

Papazlar, başlarıyla onaylayarak arka odaya tekrar gittiler fakat bu sefer kurbanlar teslim olmadı. Kadınlar ağlayarak yalvarıp, yakarmaya başladılar. Lakin, papazların zerre umurlarında değillerdi. Papazlar kadınları zorla çemberin içine soktular ve kadınları... ettiler.


Papa Henry, tatminkâr bir yüz ifadesiyle tahtına oturdu ve, “Öldürün,” diye emir verdi. Tecavüze uğrayan kadınlar papazlara karşı bile koymadılar ve oracıkta öldürüldüler. Papa, öldürülen kadınların cesetlerinden bir dağ oluşturduktan sonra özel bir büyüyle kadınların bedenlerini dumansız beyaz bir ateşle yaktı. Ve, kadınların külleri dahi kalmadan yok oldular. Katliamdan aldığı zevki o buruşmuş yüzünde gezdirirken, “Tanrım! Hediyemizi kabu-” kilisenin kırılan kapısı papazlardan birisine çarparak bedenini parçaladı ve Henry tedirgin gözlerle parçalanan papazın cesedine bakmakla yetindi.


Kilisenin içerisine uzun saplı, devasa bir baltası olan Paladin girdi. Ve, baltasını Henry'e doğru uzatarak, “Teslim ol,” dedi. Papa, yüzündeki ifadeyi hızla silerek bastonunu iki kere sertçe yere vurdu.


“Bizi hafife alma kâfir.”


Kilisenin tavanı parçalanırken içerisi toz dumanıyla kaplandı. Toz dumanının içinden siyah zırhlı bir şövalye çıktı. Ve, Papa Henry'le Paladin'in arasına girdi. Paladin, birkaç adım gerileyerek dizlerini kırıp yere doğru çömelirken baltasını geriye doğru çekip pozisyonunu aldı.


“Şövalye...”


Şövalye'de Paladin'e karşılık olarak hazır ola geçti ve kılıcını göğsüne paralel tutarak yakınlaştırdı. İkili, bir süre bir birini süzerken enerji akımlarını zırhlarının içerisine doldurdular ve ileriye atılmalarıyla oluşan şiddet kiliseyi her iki taraftan da parçalara ayırdı. Ve, İkili silahlarını bir birine savurmalarıyla kılıç ve balta çarpışamadı. Çünkü, bu şiddetten açığa çıkan büyü gücü bir kürenin şeklini alarak baltanın ve kılıcın bir birine çarpmasını engelledi. Her iki tarafta güçlerini kılıçlarına daha çok verdiğinde açığa çıkan kırmızı küre sıkılaşarak daha da küçülüyor ve rengi kırmızıdan siyaha dönüyordu. Ancak, her iki tarafında pes etmek gibi bir niyeti yoktu. Fakat, her ikisinin de göğsüne inen şiddetli bir darbe ikilinin ayaklarını yerden keserek bir dağa çakılmalarına neden oldu. İkili, merakla darbenin geldiği yöne baktıklarında karşılarında devasa bir ateş ejderhası vardı. Lakin, daha da kötüsü gök yüzünün kan gibi kırmızı, etraflarının onlarca ejderhayla çevrili olmasıydı. Papa Henry, koca göbeğini titretecek bir şiddette kahkaha atarken tahtının arka tarafındaki büyücüleri çağırdı ve büyü küresinden olan biteni izlemeye başladı.


“Aptallar! Beni, çok hafife alıyorsunuz. Şimdi uğraşıp durun bakalım. Ejderhaların ele geçirdiği paralel evrende... Ejderha Çağı'nda."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44494 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr