B2

avatar
218 0

PALADİN - B2


   "Bayım... İyi misiniz?”


   Suryi, korku dolu gözlerle genç hemşireye bakarken bir yandan da nefesini bir düzene oturtmaya çalışıyor ve hemşirenin nasihatlerini dinliyordu.


   "N'oldu bana? Nerdeyim ben?”


   Hemşire elindeki tahlil sonuçlarına göz gezdirirken, "Bedeninizin ne kadar büyü enerjisini kaldırabileceği test edilmiş,” dedi. "Ve, görünen o ki sizi baya bi zorlamışlar.” elindeki tahlilleri hastane yatağının ucundaki küçük masaya koydu. Ve, güler bir yüzle Suryi'ye bakarak, “Ama, bunların şu an bir önemi yok. Oldukça sağlıklısınız Bay Suryi. Ama, anlaşılan oldukça kötü bir kabus gördünüz. Neyse, yakında unutursunuz zaten. Sonuçta bir kabus, gerçek bile değil.”


   Suryi, hemşirenin bilgilendirmesiyle başına ne geldiğini ve neden burada yattığını anlamıştı fakat o gördüğü rüyanın gerçekçiliği yüzünden bir süre etkisinden kurtulamadı. Bir dahaki güne kadar ki, tüm zamanını hastanede dinlenerek geçirdikten sonra taburcu edildi ve hastaneye girerken belinden çıkarılan kısa kılıcı tekrar verildi. Ardından, hastaneden çıktı ve lonca binasının yolunu tuttu. Loncanın önüne geldikten sonra içinden tekrar bir baltanın kafasına doğru fırlatılmaması için dua ederek kapıyı açtı. Ve, ani bir refleksle başını sağa yatırdı ve sol yanağında oluşan sıcaklıkla kafasını sola çevirdi.

   İlk geldiğinde fırlatılan baltayla bu baltanın aynı olduğunu gördü.


   "Hay, aksi! G*tten bacak kurtuldu.”

   Suryi, öfkeden fışkıran bakışlarıyla, “Seni!..” baltayı fırlatan yaşlı herif gencin dibinde belirdi. "Eee... Beni?..” kafasını yana yatırdı. "Bir şey mi diyordun evlat?” 


   Suryi nefes dahi alamadı. Omuzlarına binen baskı o kadar fazlaydı ki, sadece nefes almadan kazık gibi olduğu yerde durabildi. Zar, gencin arkasında kalan baltasını yerinden söküp alarak görev posterine yöneldi.


   "Eğer, gücün yoksa arkadaşın da yoktur.”


   Suryi, boş gözlerle kayıt yaptırdığı yere gitti. “Eee... sonuç-” kadın masanın altından sonucu çıkararak sertçe masanın üzerine koydu.


   "Al. Şimdi görev tablosundan bir görev seç ve geber. Senin gibi güçsüzlere ihtiyacımız yok.”


   Suryi, elindeki sonuç kağıdıyla görev tablosunun yanına giderken sol omzunu kavrayan bir el genci sertçe itti. Ve, dengesini kaybeden Suryi, kafasını duvara çarparak yere serildi.


   "Öldü lan! Oğlum, n'aptın?”


   “Yaa... bir şey olmaz. Kalkar birazdan.”


   Suryi, dendiği gibi tekrar ayağa kalktı ve kanayan başını aldırış etmeden basit görevlerden birini aldı. Bunu gören siyah, uzun saçları olan Phoul çemkirerek, "Garantici piç,” dedi. Suryi, bunların hiçbirine aldırış etmeden lonca binasından çıktı. Ve, görevin olduğu yere şehrin doğu tarafında kalan Leyn Köyü için şehrin doğu çıkışına yöneldi.  


   “B2. Sadece B2. Sıradan bir insandan daha güçlüyüm fakat başka hiçbir şey değilim. Sıradan lonca üyeleri bile B1'dir. Ama, ben sadece B2'yim. Eğer, böyle yaşamaya devam edersem asla ona yardımım dokunmaz. Sadece, ona yük olurum.”


   Suryi, başı önüne eğik bir şekilde yoluna devam ederken sol omzunu tekrar bir el kavradı. Ve, gözlerinden akan yaşlarla beraber yumruğunu havaya kaldırarak arkasını döndü ve şaşkın bakışlarla kendisine bakan hemşire kızla göz göze geldi. Hemşire, hiçbir tepki vermese de gözleri yavaş yavaş dolmaya başlamıştı ve etraftaki insanlarda Suryi'ye ters ters bakınca oğlan yumruğunu indirdi.


   "Özür dilerim. Sadece, bugün çok fazla şey yaşadım.”


   Hemşire kız, Suryi'nin mahcubiyetini görünce dolan gözlerini silerek tekrar gülümsedi. Ardından ellerini beline koyup, kaşlarını çatarak, “Heh. Ben, hiçbir şeyden korkmam bi kere,” dedi. Fakat, gözleri tekrar doldu. Sesi titredi. "Sadece, yaralı birini gördüm. Ve, yardım etmek istedim." 


   Suryi, iç çekerek başıyla onayladı. "O zaman...” işaret parmağıyla köşedeki bankı işaret etti. “Şuraya, oturalım.” İkili banka oturduktan sonra hemşire kız tentürdiyotla yarayı temizledikten sonra pansuman yaptı.


   "Bu, seni bir süre idare eder ama o yaranın dikilmesi lazım. Tabii, tıbbi iksirin varsa başka bir şey.”


   "O kadar zenginmişim gibi mi görünüyorum?”


    İkili bir süre bir birine baktıktan sonra nedensizce gülmeye başladılar.


   "Neyse, artık ben gideyim.”


   Suryi, banktan kalktı ve tekrar yola koyuldu.

 

   “Evet! Ben güçsüzüm. İşe yaramazım. Ama, ben bu kadar kötü özelliğimin yanında bu diyarlarda sadece bende olan bir yeteneğim var. Ben... tarihin en inatçı piçiyim!”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44504 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr