Kıyametin Başlangıcı | Bölüm - 1

avatar
448 2

One Day Apocalypse - Kıyametin Başlangıcı | Bölüm - 1


                                                                          1


Plak çalardan gelen bozuk plak sesi, dünyanın en sinir bozucu seslerinden birini çıkarıyor olmasına rağmen, bir bardak sonra ikinci sake şişesini bitirecek olan Ren bu sesi arka planda çalan sakinleştirici ve hoş bir melodi olarak duyuyordu... 


Elinde tuttuğu sake dolu bardağı kafasına dikti ve tekrardan doldurmak için sake şişesini eline aldı. O sırada yanında oturan arkadaşı Jigoro, Ren içkiyi bardağa doldururken ona döndü ve konuşmaya başladı.


“Neyin var Ren? Yanına geldiğimden beri tek kelime etmedin. Yaklaşık yarım saattir sadece sake içiyor ve önünde duran bademleri kemiriyorsun. Zor bir gün geçirdiğin her halinden belli fakat ne yaşadığını anlatmazsan sana yardımcı olamam değil mi?”

Bu sözleri duyan Ren, bitirdiği içki bardağını doldurdu ve arkadaşına bakmadan konuşmaya başladı.


“Dediğin gibi zor bir gün geçirdim Jigoro. Anlatmamı istediğin için anlatacağım fakat bundan sonra bu konuyla alakalı tek kelime etmeyeceğim. Ayrıca bu anlatacağım şey ile ilgili herhangi bir soru sorup benden sorduğun soruları cevaplama mı istemeyeceksin. Tamam mı?”


“Tamam, eğer soru sormamı istemiyorsan bu konu ile ilgili herhangi bir soru sormayacağım.” 


“Pekala, anlatıyorum o zaman. Bugün sen beni aradıktan yarım saat sonra departman tarafından çağrıldık, bir uyuşturucu çetesine operasyon düzenlemek üzere hazırlandık ve yola koyulduk. Operasyon sırasında yakalamaya çalıştığımız suçlulardan biri departmanda yeni çalışmaya başlayan stajyer bir polis memurunu vurdu. Ayrıca polis memurunu vuran kişiyle yaşadığım aralıksız on dakikalık kovalamacanın ardından kişiyi gözden kaçırdım, yani himayem altındaki bir polis memurunu vuran suçlu şu anda bu şehirde özgür bir şekilde elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. Fakat bu durumda benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Çünkü kaçan kişi maske taktığı için kimliği tespit edilemedi. Yani Jigoro anlayacağın, hiçbir işe yaramadım ve bu benim moralimi çok bozdu.”


Bu sözlerin ardından önündeki içki dolu bardağa uzanan Ren, bardağın Jigoro tarafından alınması ile birlikte şaşkın bakışlarla kafasını Jigoroya doğru çevirdi.


Kendisine şaşkın bir şekilde bakan Ren karşısında Jigoro, elindeki bardağı önüne koydu ve bakışlarını bardağa doğru yönlendirdi. 


“Eşin Morgiana ile aranı düzeltmek istemiyorsun galiba Ren.” diyerek gecenin odak noktası olan konuyu değiştirdi ve konuşmasına devam etti.


“Eğer içmeye devam edersen iki kat sarhoş bir şekilde eve gidecek ve Morgiana’nın seni içeri almaması sonucunda kapının önünde yatmak zorunda kalacaksın. Ayrıca bence bugün yeterince içtin, bırakta bu içkiyi ben içeyim.” dedi.


Jigoronun sözlerini anlamsız bulan Ren, daha fazla sake içmek istiyordu. Bu yüzden Jigoro’nun elindeki bardağı almaya çalıştı fakat Jigoro bu hamlenin karşılığında bir bardak sakeyi kafasına dikip bardağı masaya bıraktı. Ardından bardağın yanına iki adet kağıt para bıraktıktan sonra ayağa kalktı ve elini Renin omzuna koydu.


“Bugün bende kal istersen. Hem eve sarhoş gitmemiş olursun hem de yarın seninle birlikte ev bakmaya gideceğimiz için kolaylık olmuş olur.” dedi. 


Bu teklifi kabul eden Ren yol sırasında bir kaç kez uyuya kaldığı için Jigoro tarafından sürüklenerek yaklaşık bir saat içerisinde Jigoronun evine getirildi ve Jigoronun salonundaki koltuklardan birinde üstü örtülü bir şekilde uyumaya başladı...


---


Gece, saat bir buçuk civarı ansızın çalan bir telefon ile birlikte uyanan Ren, arayan kişinin Eşi Morgiana olduğunu görünce çabucak telefonu açtı.


“Alo? Morgiana? Neden bu saatte aradın? Bir şey mi oldu yoksa?"

“Yok, bir şey olmadı. Sadece seni kontrol etmek istemiştim. Yine sarhoş olup, Jigoronun evini zaptettiğini düşünmüştüm. Fakat yanılmışım. Sesinin durumuna bakılacak olursa ilk defa sarhoş değilsin.” 


Eşinin sözlerini duyan Ren, yanındaki koltukta uyuyan Jigoroya baktı ve ne kadar iyi bir arkadaşa sahip olduğunu düşünerek telefonun diğer ucunda bekleyen Eşi Morgianaya cevap vermek için kulağından uzaklaştırdığı telefonu kulağına yakınlaştırdı ve konuşmaya başladı.


"Sana verdiğim sözü tutuyorum ve içki içmiyorum Morgiana. Lütfen bana bir sözü tutamayacak kadar zayıf bir insanmışım gibi davranma. O kadar zayıf bir insan olmadığımı biliyorsun. Neyse, neden eve gelmediğimi merak ediyorsan diye söyleyeceğim, bugün Jigoronun evinde kalacağım. Bunun nedeni, yarın Jigoro ile birlikte senin istediğin gibi yeni bir ev bulmaya gideceğiz. Sabah erkenden ev bakmaya gideceğimiz için boşuna eve gelip zaman kaybetmek istemedim. Yani eve gelmeme sebebimin içki ile herhangi bir alakası yok."


"Pekala Ren, söylediğin şeylere az da olsa inanıyorum diyelim. Fakat tekrar ve tekrar hatırlatmak istiyorum. Eğer sarhoş bir şekilde eve gelirsen veya içmeyi abartırsan, evin önünde sabaha kadar bağırsan bile seni eve almam. Kapıda yatmak zorunda kalırsın. Anladın değil mi?” 


"Gayet net bir şekilde anladım. İyi geceler canım." dedi ve eşinin cevabını duyduktan sonra telefonu kapatıp yatağa yerleşti…


---


Sabah, altı buçuk civarı sinir bozan bir telefon sesiyle uyanan Ren, arayan kişinin adını görmek için telefonunu eline aldı ve arayan kişinin kızının okul güvenliği olduğunu fark etti. Biraz gözünü ovuşturduktan sonra derin bir nefes aldı ve telefonu açtı.


“Alo? Bay Uzui, beni duyuyor musunuz efendim? Size çok önemli birşey söylemem lazım.“


“Seni duyuyorum Akanabe. Ne söyleyeceksen çabuk söyle. Eğer dediğin gibi önemli bir şey değilse uykumu böldüğüne pişman olursun. Biliyorsun değil mi?”


“Biliyorum efendim. Fakat şu an da gerçekten çok önemli bir durum var ve bu yüzden yardımınıza ihtiyacımız var.”


“Bu kadar önemli bir durum var ise neden önemli olan şeyi söylemeyip üstü kapalı konuşuyorsun Akabane! Aynı şeyleri söyleyip durmak yerine şu önemli diye nitelendirdiğin durumu anlatsana!”


“Tamam Bay Uzui, anlatıyorum. Lütfen beni dikkatle dinleyin. Şu anda tanımadığımız ve tanıdığımız bir çok kişi tarafından saldırı altındayız ve bu yüzden tüm öğrencileri bir sınıfa toplamış bulunmaktayız. Saldırganlar tehlikeli ve üzerlerinde kesici silah taşıyor olma ihtimalleri yüksek. Öğretmenler ve öğrenciler tehlikede! Lütfen çabucak buraya gelin yardımınıza ihtiyacımız var!”


Bunu duyan Ren, sinirle telefonu duvara fırlattı. Telefonun duvara çarpma sesi ile birlikte uyanan Jigoro, sabahın köründe neden uyandırıldığı hakkında söylenmeye başlayacaktı ki Renin öfke dolu suratını gördüğü andan itibaren bu yapacağı şeyi yapmaktan vazgeçti.


Jigoronun uyandığını gören Ren Jigoronun bıçak koleksiyonuna doğru ilerledi ve eline gelen ilk bıçağı kınıyla birlikte Jigoroya doğru fırlattı.


“Öyle bön bön bakma da beline tak şu bıçağı Jigoro! Tsukuyo İlkokulu saldırıya uğramış! Öğretmenler ve öğrenciler tehlikede! Zaman kaybetmeden oraya gitmemiz lazım!" 


Delirmiş gibi bağıran Ren karşısında Jigoro, hışımla evden çıkan Rene yetişmek için adımlarını hızlandırdı.


Dışarı çıkan Jigoro, arabayı arkasında bırakıp koşan Reni durdurmak için kendini duyurabilecek bir ses şiddetinde Rene doğru bağırdı.


“Sinirden aklını mı kaçırdın Ren? Buradan Tsukuyo İlkokuluna koşarak en az bir saatte varırsın! Eğer zaman kaybetmek istemiyorsan arabayla gitmemiz lazım!”


---


Arabayla şehirde son sürat ilerleyen Ren ve Jigoro, şehrin durumu karşısında şaşkınlıklarını gizlemeye çalışıyorlardı. 


Şehirdeki insanlar birbirlerine saldırıyor ve dükkanları yağmalıyorlardı.


Bu durum karşısında Ren, neler olduğunu öğrenmek için amirini aramayı düşündü ve bu düşüncesini kısa bir süre sonra gerçekleştirdi. Aradığı kişi telefonu açınca telefonu hoparlör moduna aldı ve konuşmaya başladı. 


“Alo? Amirim beni duyabiliyor musunuz?”


“Evet Ren, seni duyabiliyorum. Ne oldu? Neden aradın?”


“Şehirde neler olduğunu öğrenmek için aradım Amirim. Bir süredir araba ile birlikte şehrin sokaklarından geçiyoruz ve şu ana kadar gördüğümüz şeyler bizi çok şaşırttı. Neredeyse geçtiğimiz her sokakta insanlar birbirlerine, diğer insanların evlerine ve dükkanlara saldırıyorlar. Ayrıca daha garip olan bir şey var. Şehirde bu kadar insan suç işlemesine rağmen etrafta herhangi bir polis görmedim. İnsanların neden böyle davrandığı ve polisin olaylara neden müdahale etmediği hakkında bir fikriniz var mı?”

“Demek haberin yok Ren. Sana insanların neden böyle davrandığını ve neden polislerin müdahale etmediğini anlatacağım. Kulağını aç ve beni iyi dinle. Gece, saat iki buçuk civarı her televizyon kanalından bir altyazı geçti. Altyazı da bütün kanunların bir günlüğüne iptal edildiği, insanların suç işlese bile ceza almayacağı yazıyordu. İlk başta bu altyazının bir şaka olduğunu düşünmüştük. Bu yüzden altyazıyı gören ve gaza gelip suç işleyen bir kaç kişiyi yakalayıp nezarethaneye attık. Fakat suç işleyen insanları nezarethaneye atmak bize pahalıya patladı. Altyazıya inanmadığımız ve suç işleyen insanları tutukladığımız için departmanda çalışan bütün polislerin üç aylık maaşı kesildi ayrıca insanları tutuklamaya devam edersek meslekten atılacağımıza dair tehditkar bir mesaj aldık. Yani insanların böyle davranmasının ve polislerin bu durumu müdahale etmemesinin nedeni bu. Sana önerim en azından bugün için aileni yanına alıp sizi kimsenin bulamayacağı güvenli bir yere gitmem. Bende aynısını yapacağım. Telefonu kapatmam lazım. Kendine dikkat et evlat.”
dedi Amir ve telefonu kapattı.


Bu sözleri duyan Ren ve Jigoro birkaç dakika boyunca şaşkın bir şekilde birbirlerine baktılar. Amirin söylediği şeyler onları o kadar şaşırtmıştı ki kendi arabalarını çalmak için onlara doğru gelen adamı ezdiklerinin ve hiçbir şey olmamış gibi arabayı sürmeye devam ettiklerinin farkında değildiler.

 
Okulun önüne geldikleri sırada birkaç tanıdık öğretmenin okula girmek için içeride bulunan öğretmenlere saldırdıklarını gördüler ve arabadan inip saldırganları etkisiz hale getirdiler.


“Müdür Hayashibara! Neler oluyor burada?”

 

 “Neler olmuyor ki Ren. Televizyon kanallarında yazan altyazıyı biliyorsundur herhalde. Altyazıyı ilk gördüğümüzde komik olmayan bir şaka olduğu düşünmüştük. Fakat altyazının yayınlanmasından yaklaşık iki saat sonra altyazının gerçek olduğu ortaya çıktı. Gerçek olduğunu anlamamızın sebebi okulumuzun tanımadığımız insanlar tarafından saldırıya uğraması ve polisi aramamıza rağmen onlar yerine sadece bir telesekreter mesajına ulaşmamız oldu.  Telesekreter mesajı da altyazının gerçek olduğunu tamamen kanıtlar nitelikteydi. Yaklaşık bir saat civarı bir odada toplu bir şekilde kaldıktan sonra saldırganların okulu terk etmiş olduğunu fark ettik ve dışarıya çıkıp kapıları kilitledik. Güvenliğimizi sağladıktan yarım saat sonra okulumuzda bulunan ve sizin bayılttığınız bu üç erkek öğretmen kurumumuzda görev yapan üç kadın öğretmene cinsel taciz ve tecavüzde bulunmaya kalktı. Fakat yapmaya çalıştıkları şeyi başaramadılar. Kadın hocalarımızı onların elinden kurtardık, onları buraya kadar püskürtmeyi başardık ve sizin sayenizde şu anda kontrol altındalar. Geldiğiniz için ve bize yardım ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.”


“Teşekkür etmenize gerek yok Müdür Hayashibara. Bu benim görevim. Yani bu sabaha kadar görevimdi. Neyse, bu öğretmenleri size bırakıyorum. Kızımı görmem lazım.”


Ren, hızla okulun içerisine girdi. Birkaç koridor geçtikten sonra kızının sınıfına ulaştı ve kızının sınıfın en köşesinde arkası dönük bir şekilde oturduğunu gördü. Kızına biraz yaklaştıktan sonra onun titrediğini fark etti, onu korkutmamak için ona dokunmaktan vazgeçti ve güven veren bir ses tonuyla konuşmaya başladı.


“Rias.. Güzel kızım.. Ben geldim..”


Babasının sesini duyan Rias, arkasını dönüp babasına doğru koştu, ona sarıldı ve ağlamaya başladı.


Kızının ona sarılıp, ağlaması ile birlikte duygulanan Ren, duygularına hakim olup kızına güvende olduğunu hissettirmek için ona sıkıca sarıldı. Bir süre kızıyla sarıldıktan sonra kızını kendinden ayıran Ren, kızını kucağına aldı ve sınıftan çıkmak için kapıyı açtı. Sınıftan çıkmadan önce kucağında duran kızına baktı ve sağ elini kızının kafasına koyup konuşmaya başladı.


“Artık güvendesin Rias, korkmana gerek yok. Şimdi seni Jigoro Amcana bırakacağım ve o da seni annenin yanına götürecek. Anladın değil mi?” dedi ve sınıftan çıkıp kapıyı kapattı.


Bahçeye vardıkları sırada biraz önce etkisiz hale getirdiği saldırganların halat ile sıkı bir şekilde bağlanmış olduğunu fark etti. Onların yanından ilerleyip Jigoronun yanına ulaştı, Riası alnından öpüp Jigoroya emanet etti ve Jigoro ile Riasın araba ile okulun önünden ayrılışını seyretti.


Okul bahçesine geri döndüğünde tuvalete gitmek isteyen bir kızın tuvalete gitmesi konusunda yardım etmek için oturduğu yerden kalkan bir öğretmeni ve okula giriş merdivenin en alt basamağında tek başına oturan Müdür Hayashibarayı gördü.


Okul merdivenlerine doğru ilerledi ve Müdür Hayashibaranın yanına oturdu.


“Müdür Hayashibara? İyi misiniz efendim?”


“Daha iyi günlerim olmuştu. İyi olup olmadığımı sormak için mi yanıma oturdun?” dedi ve gülümsedi.


"İyi olup olmadığınızı merak ediyordum fakat sormak istediğim başka bir soru var."


"Ne sormak istiyorsun?"


"Yaralımızın olup olmadığını sormak istiyorum. Çünkü herhangi bir yaralımız var ise onu hastaneye götüremeyeceğiz. Eğer devlet gerçekten bu kararı nüfusu azaltmak için verdiyse hastanelerde bulunan doktor ve hemşirelere de yaralı insanları tedavi etmesine izin vermiyor demektir."


"Öncelikle soruna cevap vereyim. Herhangi bir yaralımız yok ve bu yüzden şanslıyız. Ayrıca söylemek isterim ki bende aynı senin gibi düşünüyorum. Yani eğer bu eylem nüfusu azaltmak için yapılıyor ise hastaneler ve polis departmanları bir süre boyunca devre dışı kalacak demektir."

 

Ren, müdürün bu söylediklerine karşın, müdüre haklı olduğunu belirtmek için kafa salladı ve ayağa kalktı. Ayağa kalktığı sırada okulun içerisinden gelen bir çığlık sesi duydu ve hızla okulun içerisine girdi.


Sesin geldiği yere yani kızlar tuvaletine vardığında, biraz önce tuvalete gitmek isteyen kız öğrencinin tuvalete gitmesi konusunda yardım etmek üzere ayağa kalkan öğretmen tarafından boğulmaya çalışıldığını gördü, seri hareketlerle silahını eline aldı ve silahın kabzasıyla öğretmenin kafasına vurup öğretmeni bayılttı. 


Korkmuş olan kız çocuğunu kucağına alıp tuvaletin dışına çıktı ve tuvalet kapısını kapattı.


Taşıdığı kız ile birlikte öğrencilerin tutulduğu sınıfa ilerledi ve sınıfa giriş yaptı. Sınıfta öğrencilerin başında duran öğretmene başıyla selam verdi ve öğretmenle konuşmak için yanına yaklaştı.


Konuştuğu öğretmene neden buraya geldiğini, geldiği zamandan bu yana neler yaptığını ve yorulduğu için dinlenmek istediğini söyleyen Ren, sınıfın en köşesinde bulunan bir sıranın üzerine uzanıp dinlenmeye başladı...








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44377 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr