142. Bölüm : Nesin Sen?

avatar
2668 54

My Vampire System - 142. Bölüm : Nesin Sen?


Çevirmen : Clumsy



Çoktan akşam olmuş ama gruba yasak saati öncesi konuşacak biraz daha vakit kalmıştı. Bu yüzden Dalkiyle yaşadıkları mücadele sırasında ne haltlar döndüğünü konuşmak için oğlanların odasına geçme kararı almışlardı.

 

Bu noktada Erin’in tedirgin gözlerinden süzülen yaşlar son bulmuştu ama Layla yine de onu rahatlatıp yatıştırmaya devam ediyordu. Quinn neler döndüğünü bilmese de iki kız eskisinden de yakın görünüyordu. Diğerine yardımcı olan tarafın Layla olduğunu görmekse bir garipti.

 

Quinn akademiye geldiği ilk gün böyle bir manzarayla karşılaşacağını hayatta hayal edemezdi. Oğlanların odasına doğru yürüyen grubun hiçbir üyesinden çıt çıkmıyordu, ürpertici bir durumdu. Hiç kimse yaşananların tam olarak nasıl açıklanacağını bilemiyordu. Peter bilhassa Quinn ile Dalkinin arasına atlayışının ardından yaşananları merak ediyordu.

 

"Hey, Quinn." diye fısıldadı, grubun başını çeken ikiliden Vorden. "Gerçekten ona her şeyi anlatacak mısın? Yalnızca gölge gücüyle sınırlı tutsan, diğer meseleyi unutsan olmaz mı?"

 

"Bu şekilde Peter’ın başına gelenleri nasıl açıklayacağım ki? Peki ya Layla’nın topladığı onca kanı?" diye yanıtladı Quinn.

 

Vorden’sa, "Doğru bir noktaya parmak bastın ama ya kafayı yiyip önüne gelene anlatmaya başlarsa?" dedi.

 

Quinn, arkasından gelen Erin’e baktı. Dürüst olmak gerekirse Erin’in önceliği Quinn veya Peter’la ilgili gerçeklerdense Quinn’in en başta neden gücünü sakladığını öğrenmekmiş gibi duruyordu.

 

"Aslına bakarsan," dedi Quinn, "ben daha ziyade Peter’ın tüm bunlara vereceği tepki için endişeliyim."

 

Grup en nihayetinde erkek yurduna ulaştı ve huzur içerisinde odaya varıldı. Ve üç oğlan Vorden’ın yatağına geçerken kızlar Quinn’in yatağına oturdu.

 

"Sanırım açıklamaya başlayan taraf ben olmalıyım." diyen Quinn ayağa kalkarak iki grubun arasına geçti. "Hepinizin bildiği üzere yakın zamanda Vorden’la birlikte bir kırmızı portal gezegenine girdik. İşte oradayken tuhaf bir güç kitabı buldum – gölgeleri kontrol etme imkanı tanıyan bir kitap. Ama tuhaf bir şeydi, çünkü ben o gücü edinir edinmez ortadan kayboldu."

 

Diyen Quinn üç defa saatinin yüzeyine dokundu ve saatindeki sayı 1’den 6’ya döndü, aynı şeyi tekrar ettiğindeyse yeniden 1 oldu.

 

"Biliyordum." dedi Erin. "Ama bunu neden bizden gizlemek zorundaydın ki? Diğerlerinin haberi olmasın istiyorduysan bunu gizli tutup başkalarından uzakta avlanabilirdik. Senin yüzünden birinci olma şansımızı kaybettik muhtemelen."

 

Quinn bu noktada derin bir nefes aldı.

 

"Çünkü gizlediğim daha da büyük bir sır vardı…"

 

Layla ve Vorden, gözlerini Quinn’in üzerinden ayıramıyordu. Bunun onun için zor bir açıklama olduğunu biliyorlardı. Vorden bunun doğru hamle olduğundan emin olamasa da kendisini olabileceklere hazırlamıştı. Quinn’in bu işin icabına bakamayacak kadar iyi yürekli olduğunu biliyordu. Yani Erin bu sırrı tutmazsa bu konuda bir şeyler yapması gereken kişi Vorden olacaktı.

 

Quinn, gergin bir surat ifadesiyle Erin ve Peter’a bakarak, "Ben bir vampirim." dedi.

 

Peter en ufak bir tepki vermedi, sebepse bunu çözmüş olması değildi, yalnızca kulaklarına inanamayışıydı. Yine de bu açıklamayla şemsiye ve Layla’nın kan toplaması gibi her şey anlam kazanmaya başlıyordu. Buna rağmen vampirler gerçek mi ki diye kendisini sorgularken Peter’ın düşüncelerinin Erin tarafından bölünmesi çok sürmedi.

 

Erin yüzünde masumane bir cehaletle, "Vampir de ne?" diye sordu.

 

Ve herkesin kafası Erin’e çevrildi.

 

Bu çağda ve bu modern dünyada vampirleri tanımayan insanlar çok da nadir değildi. Vampirlerle ilgili pek çok eğlence ürünü yıllar içerisinde ortadan kalkmıştı. Artık onlarla ilişkili eskisi kadar film, kitap veya oyun yoktu. Buna rağmen televizyonda sık sık eski filmler gösterilir ve çoğu kişi onlara dayanarak vampirin ne olduğunu bilirdi.

 

Ama gelin görün ki Erin, eğlenceden yoksun bir şekilde yetiştirilmişti. Ona fantezi kitapları, oyunlar veya filmler gibi imkanlar tanınmamıştı. Eğitimi de zamanı da bütünüyle dünyanın mevcut durumuyla ilgili eğitim almaya ve savaşmaya adanmıştı.

 

Bu bilgisizliği paylaşan pek çok kişi olduğu için yalnız olduğu söylenemezdi. Aslında Quinn de onunla benzer bir durumdaydı. Vampir terimini duymuştu ama onlarla ilgili pek fazla şey bilmediği için açıklama yapması adına Layla’ya bel bağlamak zorunda kalmıştı.

 

Bu itirafla birlikte grubun diğer üyeleri Erin’e vampirin ne olduğunu yavaşça açıklamaya koyuldu. Güneşin altında güçsüz düştüklerinden ve en önemlisi hayatta kalabilmek için insan kanına ihtiyaç duyduklarından bahsettiler. Tüm bunlar Erin için büyük bir şoktu, çünkü kulağa hiç inandırıcı gelmiyordu.

 

"Yani Quinn’in güçlerini kullanmaması için ürettiğiniz bahane bu." dedi. "Ehh, kusura bakmayın ama yemiyorum. Hayatta kalabilmek için kana ihtiyaç duyan bir insan olduğuna inanmıyorum. Vampirler gibi canlılar varsa neden şimdiye dek varlıklarını dünyaya duyurmadılar?"

 

Diyen Erin kapıya doğru ilerledi ve kulpu çevirirken son sözlerini söyledi.

 

"Beni hayal kırıklığına uğrattınız. Bizim bir takım olduğumuzu düşünmeye başlamıştım, bir avuç yalancı değil."

 

Sonra da kapıyı ardından çarparak basıp gitti.

 

"Sizce birine söyler mi?" diye sordu Quinn.

 

"Dalga mı geçiyorsun? Bu tepkiye rağmen mi?" diye yanıtladı Vorden. "Kendi bile inanmadı ki. İnsanları senin bir vampir olduğuna inandırmaktansa kendisinin bir erkek olduğuna inandırması daha kolay olur. Eh, zaten ne tepki bekliyorduk ki? ‘Oh sorun değil, ne zaman istersen kanımı alabilirsin’ mi diyecekti. Tanrı aşkına, o Layla değil."

 

Vorden’ın söyledikleri Layla’nın sinirini bozmuş olsa da bu gerçeği öğrendiğinde tamı tamına aynı tepkiyi verdiğini inkar edemezdi.

 

"Ben gidip ona bakacağım, gerçekten de kimseye söylemeyeceğinden emin olacağım. Yarın sana haber veririm, Quinn."

 

Erin bu anlatılanlara inanmamış gibi görünse de Peter’ın inanmak için bir sebebi vardı. Nasıl açıklayacağını bilemese de o gezegenden ayrıldı ayrılalı bedeni bir farklı geliyordu. Daha iyi duyuyor ve kendisini eskisi kadar güçsüz hissetmiyordu. Ayrıca Quinn’le arasında bir çeşit bağlantı varmış gibi geliyordu.

 

Artık aralarında bir nevi bağ varmış gibiydi. Onu ikna eden son şeyse ölü olmamasıydı. Çünkü Dalkinin yumruğunun karnının içinden geçtiğini hatırlıyordu.

 

"Quinn, bu artık benim de mi bir vampir olduğum anlamına geliyor?" diye sordu.

 

Quinn ise Peter’ın sorusunu nasıl yanıtlayacağını bilemedi, çünkü Peter onunla aynı durumda değildi. Kendisi başlangıçta bir halfling iken Peter gulyabani diye bir şey olmuştu.

 

'Vampir gulyabani de neyin nesi ki?' diye düşünüyordu.

 

"Korkarım ki haberler iyi değil." dedi sistem. "Dönüşebileceği onca şey arasında en az istediğim sonuç buydu."

 

Sistemin söyledikleri Quinn’e pek umut vermezken az sonra duyacakları iyimserliğini daha da azaltacaktı.

 

#Erin’in tepkisi harikaydı gerçekten. Gerçi biri benim karşıma çıkıp ben vampirim dese ben de tamam aslanım öylesin derim, hemen inanmam herhalde. Bu arada sistemin anlatacaklarını aşırı merak ediyorum. Bakalım Peter nasıl bir şeye dönüşmüş, bunun nasıl sonuçları olacakmış. Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr