131. Bölüm : Mükemmel Karşılık

avatar
1264 54

My Vampire System - 131. Bölüm : Mükemmel Karşılık


Çevirmen : Clumsy



Karanlık gölgeler herkesi kuşatmaya başlamıştı. Tüm grup usul usul sarmalandıktan sonraysa nihayet etrafları bütünüyle mor gölgelerle kaplandı.

 

"Lanet olsun! Hepimiz ölüp gideceğiz." dedi Layla.

 

Ama o sırada Erin, Dalkinin de yabancı bir şeyle karşı karşıyaymışçasına kafa karışıklığı içerisinde gölgelere baktığını fark etti. "Hayır, baksanıza, Dalkinin kafası da en az bizimki kadar karışık, muhtemelen şu an bize saldırmıyor olma sebebi de bu."

 

Bilinmeyenden korkmak alışılmadık bir şey değildi ve an itibarıyla Dalki, daha önce hiç görmediği bir şeyle karşılaşmış durumdaydı. Bu yüzden çömelme pozisyonuna geçerek başına gelebileceklere hazırlandı.

 

Duyuları ona gölgelerin içerisinde karşısındaki dörtlüden farklı bir şey olduğunu söylüyordu. Derken arkasından pençe şeklinde kırmızı hatlar yaklaşmaya başladı. Hemen dönen Dalki, saldırıdaki gücü hissederek kendisini korumak adına iki kolunu da kaldırdı ve suratının önünde X şeklinde birleştirdi.

 

Güç hatları bedenine ulaştığında saldırıdan pek hasar almadı ancak tam kafasını kaldırmak üzereyken aynı saldırıdan dört tane daha geldi. Hızlıca ellerini kullanan Dalki, saldırıları engellemek için büyük oranda sağlam tenine güveniyordu.

 

Saldırılardan hasar almasa da uzun bir zamandır ilk defa bir saldırıyla pozisyonundan ediliyordu.

 

Kollarını indirdiği andaysa karşısında bir başka öğrenci bulmanın şaşkınlığını yaşadı. "Oh, demek sendin?" dedi.

 

Yolculuğu boyunca yalnızca birkaç yetişkin insanla tanışmış genç bir Dalkiydi ama tek bir tanesi bile en güçlü saldırılarıyla dahi onu geri çekilmeye zorlayamamış, başına herhangi bir dert açmayı başaramamıştı. Aynı şey Dalkiye saldıran canavarlar için de söylenebilirdi. Gelin görün ki bu güvenli, küçük gezegende bu işi başaran genç bir insanla karşılaşmıştı.

 

Quinn ilk saldırısını gerçekleştirir gerçekleştirmez Gölge Pelerini ortadan kaybolmuş ve herkes tarafından görülebilir hale gelmişti, elbette ki sorun düşük MH puanıydı. Gölge Pelerinini başlattığında 90 puanı varken buraya ulaşıncaya dek yalnızca 80 kalmıştı.

 

Ardından Gölge Boşluğunu kullanmış, böylece 30’a düşmüştü ve geri kalan puanlarını akıllıca kullanmak zorundaydı.

 

Ayrıca elleri ve ayaklarına ekipmanlarını kuşanmak için Gölge Donanımını da kullanmıştı.

 

"Quinn mi bu!" diye bağırdı Peter. "Bu güç de neyin nesi? Anlamıyorum."

 

Derken Erin, Quinn’in şaşırtıcı bir şekilde 6 rakamını gösteren saatini fark etti. "Özel gücü benimkinden daha çok MH gerektiriyor, yani bu gölge çemberi onun işi mi? Başından beri gücünü mü gizliyordu?!" diye bağırdı.

 

"Kendince sebepleri olmalı." dedi Layla. "Ama bana kalırsa şu anda onun bile baş edemeyeceği bir düşmanla karşı karşıya."

 

Layla ne yapacağını bilemiyordu, bu noktada okları işe yaramıyor ve Dalki onları görmezden geldiği için oklarını bir dikkat dağıtma aracı olarak bile kullanamıyordu. Erin MH puanlarını tüketmişti ve Peter, işe yaramayacak kadar güçsüzdü. Yani an itibarıyla onlara yardımı dokunabilecek tek kişi Vorden’dı.

 

"Lütfen Quinn’e yardım et." diye yalvardı Layla. "İkiniz birlikte savaşmalısınız."

 

Ancak kontrol Vorden’da değil, Raten’daydı.

 

'Ufaklık ne alemde?' diye sordu Raten.

 

Vorden, 'Hala uyuyor.' yanıtını verdi.

 

Raten’sa, 'Öyleyse bununla ben baş etmek zorunda kalacağım.' dedi.

 

Bu esnada Dalki, kuyu mekanizmasından kalma bir metal parçasını daha yerden aldı. Tepeleri ve etrafları gölgelerle kaplı olsa da zemin için aynı şey söylenemezdi.

 

Ufalanan bina enkazları ve kırık metal parçaları dört bir yana saçılmıştı. Dalki, bir kez daha seçtiği metal parçasını pençelerini kullanarak mızrağa dönüştürdü.

 

"Sanıyorum ki yarattığın bu kabarcıktan çıkamayacağım, yani kaçamayacağım." dedi Dalki. "Aksi takdirde ne diye bunu yaratmaya o kadar güç harcayasın ki."

 

Elbette ki Dalki, Quinn’in güneş ışığı sorununu bilmiyordu. Açıkçası Quinn’in tek amacı tüm gücüyle çarpışabilmek için güneşi engellemekti.

 

"Gerçekten ne kadar güçlüymüşsün görelim bakalım!" diye bağıran Dalki, mızrağımsı objesini Quinn’e fırlattı. Ve mızrak, öncesinde dördünün güçlerini birleştirmesini gerektiren o yıldırım hızıyla ilerledi.

 

"Yo, bunu tek başına engellemesi mümkün değil!" dedi Layla. Ve "Ona yardım etmek zorundayız." diye bağırdı.

 

Peter Erin’in yanında kalırken Vorden ve Layla Quinn’e doğru atıldı fakat mızrak fazla hızlıydı ve ikisi de o Quinn’e ulaşıncaya dek tek bir adım dahi atamadı.

 

[Gölge Kontrolü]

 

Quinn’se Gölge Kontrolü yeteneğini kullanarak siyah, dairesel bir kalkan yaratmayı başardı.

 

"Bu yeterli olmayacak." dedi yerden izleyen Erin. "Öncesinde o mızrağı durdurmak için dördümüzün güçlerini birleştirmesi gerekmişti, Quinn neden kaçınmaya çalışmıyor ki?"

 

Fakat Quinn’in hamlesini gören Vorden’ın aklına bir şey dank etti.

 

Mızrak yıldırım hızıyla ilerlerken ucu o siyah, dairesel gölge kalkanına dokunduğu saniyede adeta havada duraksamış gibi göründü. Tabii Quinn ve Vorden, o şeyin gölgelerin içerisinde ağır ağır da olsa ilerlemeye devam ettiğini biliyordu.

 

Mızrak yavaşladığı saniyedeyse Quinn kenara çekildi, gölgesini kaydırdı ve mızrağın Gölge Boşluğunun dışına doğru ilerlemeye devam etmesini sağladı.

 

"Bu harikaydı!" dedi Vorden.

 

Quinn'in gölge gücü, Dalki karşısında mükemmel bir araçtı. Muazzam bir güç hiçbir şey ifade etmiyordu. Saldırı ne kadar güçlü olursa olsun gölgelerle yavaşlıyordu, çünkü Quinn’in gölgeleri saldırıları diğer güçlerden farklı bir şekilde engelliyordu.

 

Yani bir bağlamda, bir vampir olan Quinn, Dalki için harika bir rakipti.

 

Vorden koşmaya devam ederken Layla, yan tarafta siper aldı. Dalki’nin bir an için sersemlediği barizdi ve gördükleri kadarıyla fırsat bu fırsattı.

 

Vorden Dalkiye bir buz mızrağı fırlattı ve mızrak bedenine ulaştığı saniyede milyonlarca parçaya ayrıldı. Fakat Dalkinin dikkatini çekmeyi başarmıştı ki Vorden’ın hedeflediği şey de buydu.

 

Dalkinin ateşi yiyebildiğini bilen Vorden’a yalnızca iki seçenek kalıyordu; onunla savaşmak için ya buz ya da telekinezi gücü kullanacaktı.

 

"Sen çok sıkıcısın!" dedi Dalki. "O daha çok ilgimi çekti." Ve Vorden’ın saldırılarını hiçe sayarak doğruca Quinn’e atıldı.

 

Bunu gören Quinn, çizmelerindeki Rüzgar Yürüyüşü yeteneğini kullansa bile Dalkiyi geride bırakamazdı. Tek seçeneği savaşmaktı ama ne yapabilirdi ki? Kan Tokadı güçlü olmasına rağmen hiç hasar vermiyor ve bu da sorun yaratıyordu.

 

"Hey, velet!" diye bağırdı Vorden. "Teni çok dayanıklı, ona içten zarar verebilecek bir saldırı kullan."

 

'İçten mi?' diye düşündü Quinn. Ne yapacağını çok iyi biliyordu.

 

Dalki, aralarındaki mesafe birkaç metreye indiğinde havaya sıçradı ve ellerini pençeleri dışarı çıkmış ve rakibini paramparçaya etmeye hazır halde kafasının üzerine kaldırdı. Quinn’se hızlıca gölgesini yukarı kaydırdı ve o pençelerin gölgelere batmasını sağladı.

 

[MH: 20/100]

 

Dalki o tuhaf gölgemsi maddeye dokunduğu saniyede saldırısının yavaşladığını hissedebilmişti fakat ellerini o gölgelerden çıkartmak için hatırı sayılır gücünü kullanıyordu. Sorun şu ki Quinn, her fiziksel saldırıda MH puanlarını yitiriyordu. Bu mücadeleyi bir an önce sonlandırması gerekiyordu.

 

Hızlıca toparlanan Dalki, ilk başarısız saldırısının dikkatini dağıtmasına izin vermedi. Ve Quinn’e sağlam bir tekme indirdi, Quinn’se bir kez daha gölge kalkanıyla kendisini korudu.

 

[MH: 10/100]

 

Quinn, 'Saldırıları çok güçlü, yalnızca bir tanesini daha kaldırabilirim.' diye düşündü.

 

Bir açık bulması gerekiyordu, yalnızca kendisini savunmak işe yaramayacaktı. Yapacağı bir sonraki hamle çok riskliydi ama tek seçeneği buydu. Dalki yeni bir yumruk savururken Quinn, gölgesini çekerek Dalkinin yumruğunu sarmaladı.

 

[MC: 0/100]

 

Gölge Boşluğu yok oluyordu ve Quinn’in güneş ışıklarını yemeden önce sadece birkaç saniyesi kalmıştı. Dalkinin diğer eli üzerine gelirken gözlerini Dalkinin gözlerine dikti.

 

[Sersemletme]

 

Dalki güçlü bir rakipti ve muhtemelen Quinn’in yeteneği başarısızlıkla sonuçlanacaktı ama yine de ufak da olsa bir ihtimal vardı.

 

[Yetenek başarılı, rakip sersemletildi]

 

Fakat Quinn’in sıradaki hamlesi için Sersemletmenin sağladığından daha çok zaman lazımdı. Quinn, Anlık Adımla Dalkinin arkasına geçerek Çekiç Vuruşu hareketlerine hazırlandı. Bu hareketleri tamamladığı andaysa son kısımda bir Kan Püskürtme ekleyerek bunu elindeki en güçlü saldırı olan Kan Çekicine dönüştürdü.

 

Quinn’in yumruğu Dalkinin sağlam sırtına ulaştığı saniyede etraflarından bir hava dalgasıyla titreşimler yayılırken Dalki buna rağmen yerinden kımıldamadı. Ama birkaç saniyenin sonunda tek dizinin üzerine çöktü.

 

İşte Quinn'in yanıtı buydu, yani içsel bir saldırı.

 

[Doğrudan güneş ışığına maruz kalıyorsunuz]

 

[Tüm istatistikler yüzde 70 azaldı]

 

Tam da Quinn her şey bitti diye düşünürken ansızın koca bir yumruk savruldu ve doğruca kaburgalarına inişiyle havaya uçtu.

 

[Kritik Darbe]

 

[Kaburgalarınız kırıldı]

 

[12/65 HP]

 

Ve Dalki ayaklandı, gülümseyerek ağzından akan yeşil kanları sildi.

 

"Daha seninle işim bitmedi evlat."

 

#Dalkilerin tek çıkıntılısı bile bu kadar güçlüyse daha gelişmiş olanları ne düzeyde acaba? Onları yok etmek için koca bir ordu lazım herhalde. Bizim 1. sınıfların harcı olmadığı kesin. Neyse, ben gevezeliği kısa kesip sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr