130. Bölüm : Dalkiyle Savaşma

avatar
1387 52

My Vampire System - 130. Bölüm : Dalkiyle Savaşma


Çevirmen : Clumsy



Bu esnada çölün uzak bir noktasındaki Quinn de gevşek kumlar üzerinde ağır ağır ilerliyor, su kuyusuna geri dönüyordu. Alnından öbek öbek terler damlıyor, kumlara inen damlacıklar onun tek bir adım atabildiğinden daha büyük bir hızla buharlaşıyordu. Neyse ki kuyudan fazla uzaklaşmamıştı.

 

Sorun şu ki çok güçsüz düşmüştü ve anbean daha da güçsüzleştiği için giderek yavaşlıyordu.

 

'Belki de güneşin ısısına maruz kalmak çok da iyi bir fikir değildi.' diye düşünüyordu.

 

İstatistikleri normal bir insanınkinden daha iyi olsa da kendisini normal bir insandan çok daha güçsüz hissediyordu. Bunun için yapabileceği tek açıklama güneşin, yılın yarısında gece yaşanan bu kırmızı portal gezegenine dünyaya kıyasla daha çok etki etmesiydi.

 

MH puanları neredeyse tamamen toparlanmıştı ve nihayet Gölge Pelerinini kullanmayı iple çekiyordu. Fakat tam da yeteneğini aktive edecekken sistemden endişe uyandırıcı bir mesaj aldı.

 

[Güneşe uzun süre maruz kalındığı doğrulandı]

 

[Bedeniniz daha da güçsüzleşti]

 

[Tüm istatistikler yüzde 80 azaldı]

 

"Bu ne lan!" diye bağırdı Quinn. "%80 mi?!"

 

O saniyede tüm bedeninin iyice güçsüz düşüşüyle dizlerinin üzerine yığılıp kaldı. Hatta teninde hafif bir karıncalanma duymaya başladı. Derisi yanıyormuş gibi geliyor, teni baştan ayağa inanılmaz bir şekilde kaşınıyordu.

 

Quinn kendi kendine, "Bana neler oluyor? Sistem! Yardım et! Bir açıklama yap lütfen!" diye bağırdı.

 

"Artık bir vampirsin." diye yanıtladı sistemse. "Okuduğun onca vampir kitabını unuttun mu? Dışarıda kalır ve kendini çok uzun süre güneşe maruz bırakırsan elbette ki kötü etkileri olur."

 

Quinn, yüzünde endişeli bir bakışla, "Peki güneşin altında çok uzun süre kalırsam ne olur?" diye homurdandı.

 

"Ehh, istatistiklerin giderek azalmaya devam eder ve en sonunda da PUUF!" Sistem, bu onu hiç rahatsız etmiyormuş, hiç önemi yokmuşçasına bir rahatlıkla böyle söyledi.

 

"Ehh, buna daha fazla dayanamayacağım, PUUF neymiş öğrenmek istemiyorum."

 

[Gölge Pelerini yeteneği aktive edildi]

 

Böylece ayaklarının altındaki gölge yavaşça etrafını sarmaya, tabanlarından kafasının tepesine dek ilerlemeye başladı. En nihayetinde de Quinn, güneşin parlaklığı altındaki bulanık bir gölgeye benzedi. Adeta gölgelerden oluşan bir insan figürüne döndü.

 

Bu yeteneği aktive ettiğinde insanlar tarafından tespit edilmesi zorlaşıyor ve yetenek en çok karanlıkta ya da gölgelerin arasındayken işe yarıyordu. Çöldeyse kabak gibi ortada olup göze çarpıyordu.

 

Quinn, enerjisinin yavaş yavaş normale döndüğünü ve artık bedenini normal şekilde kullanabildiğini hissediyordu.

 

[İstatistikler normale döndü]

 

MH puanları tamamen toparlanmamış olsa da bunu başarıncaya dek Erin ve Vorden tarafından korunabileceği şekilde grubunun güvenliğine döneceği için bu durum canını sıkmıyordu. Artık savaşta güçlerini kullanmasına gerek de kalmayacaktı. Yani şimdilik çok fazla endişe etmiyor, yalnızca diğerlerinin yanına bir an önce dönmeye çalışıyordu.

 

****

 

"Dalki mi, emin misiniz?" diye sordu Vorden.

 

Ama kızların cevap verme fırsatı bile olmadan tüm grup gökte uçan siyah bir figür gördü. Ve onlara doğru gelen figür, inanılmaz bir hızla dosdoğru kuyunun merkezine indi, iri metal alete çarparak parçalanmasına yol açtı.

 

Dört bir yana yayılan toz ve kumlar Dalkinin indiği noktanın görülmesine engel oluyordu. Tozlar dağıldığındaysa enkazın hemen ortasında durmakta olan Dalki göründü.  

 

"Bu döküntüler de neyin nesi?" dedi eline kırık bir metal parçası alan Dalki. "Burası barınak değil ki."

 

Sonra da kendisini buraya yönlendiren insanlara baktı. Karşısında dört öğrenci görüyordu.

 

"Bana hemen barınağın nerede olduğunu söyleyeceksin." diyen Dalki, metal parçasını Layla’ya doğrulttu.

 

"B-b-be-ben mi?" diye kekeledi Layla’ysa. "O-o-o-o tarafta!" diyerek eliyle işaret etse de o yaratığın korkusuyla kekelememek elinde değildi.

 

"Teşekkür ederim. Ama korkarım ki hiç kimse burada olduğumu bilmemeli." Bu sözlerden sonra elindeki metal parçasını pençeleriyle düzleştirdi. Sonra da parmak uçlarını kullanıp eğreti bir mızrak yapacak şekilde üst yarısını kesti.  

 

"Görevimde başarısız olmamalıyım." diyerek mızrağı öğrencilere doğru fırlattı.

 

Vorden saniyesinde grubun önüne geçerek bir buz bariyeri yarattı.

 

Hala yerde yatmakta olan Erin’se, "Hayır! Bu yeterli olmaz!" diye bağırdı. Ve elini kaldırdı, kalan son gücüyle olabildiğince kalın ikinci bir bariyer yaratarak Vorden’a yardım etti.

 

Mızrak ilk buz bariyerine çarpınca hafiften yavaşladı ama hemen ardından onu delip geçerek ikinci bariyere ulaştı.

 

"Yardım etmeliyim." diye düşünen Layla, zihnini odaklayarak mızrağın hareketlerini yavaşlatmak için elinden geleni yapmaya koyuldu.

 

Peter da buz bariyerine doğru koşmaya başladı.

 

"Peter, ne yapıyorsun, dikkatli ol!" diye bağırdı Vorden.

 

Peter’sa, "Ben de yardım edebilirim!" diye karşılık verdi. Ve ikinci buz bariyerinin hemen arkasına geçip ellerini yere koyarak bir parça toprağı yavaşça kaldırdı, üçüncü bir bariyer yarattı. Bariyerlerden tek tek geçen mızraksa ucu toprak duvarından çıkıncaya dek ilerlemeyi sürdürdü. En sonundaysa hareketi kesti.

 

"Oh! Görüyorum ki nihayet siz dünyalıları eğitmeye başlamışlar." dedi Dalki. "Belki de siz dünyalılar daha da güçlenmeden bu savaşı yeniden başlatmamız gerekiyordur."

 

"Sil! Hemen yardımına ihtiyacımız var!" dedi Vorden.

 

"Olmaz!" diye karşılık verdi Sil.

 

"Bunu yapmazsan hepimiz öleceğiz."

 

"Beni Quinn’e götüreceğini söylemiştin. Etrafta Quinn’i falan göremiyorum! Bana neden yalan söyledin? Sen de mi diğerleri gibi bir yalancısın?" dedi Sil.

 

"Veledi boş ver şimdi!" dedi Raten. "Kontrolü bana devret. Vaktimiz yok."

 

Vorden saniyesinde koltuktan kalkarak yerini Raten’a verdi.

 

Derken Dalki hücuma geçti ve aynı saniyede Raten da iki elini birden yere koyarak bir buz hattı şekillendirdi, dosdoğru Dalki’nin ayaklarına gönderdi.

 

Raten, kışkırtma amacıyla Dalkiye, "Hey, çirkin şey!" diye bağırdı. Ve Layla’ya dönerek devam etti. "O çirkin şey hareketi kestiği anda elindeki tüm okları yolla!"

 

Layla Vorden’ın ses tonundaki ani değişimden hoşlanmasa da şikayet edecek vakti yoktu.

 

Bu sırada buz hattı nihayet Dalkinin ayaklarına ulaştı. Fakat yaratığı bir saniye olsun yavaşlatmadı, buzlar ayaklarına dokunurken Dalki, onu saf bir kuvvetle parçalayarak koşmayı sürdürdü.

 

Layla başka ne yapabileceğini bilmiyordu, bu yüzden yine de oklarını atmaya karar verdi. Gücüyle oklarının yönünü öngörülemez şekillerde değiştirmeye çalışıyor ama Dalki onu zerre kadar umursamıyormuş gibi görünüyordu.

 

Layla en sonunda oklarıyla doğruca Dalkinin uyluğuna saldırmayı hedefledi. Ama oku tek bir sıyrığa bile yol açamadan sekip gitti. Layla’nın elinde yalnızca sıradan mermilerle aynı sertlikte standart çelik oklar vardı ve görünen o ki Dalkiyi yaralamak için hiç değilse canavar okları olmalıydı.

 

"Lanet olsun!" diye bağırdı Raten. "Hadi mangalda kertenkele keyfi yapalım!" Dedikten sonra da iki elini birden kullanarak rakibine doğru kuvvetli bir ateş dalgası gönderdi. İki gücünü birleştirişiyle de alevler, Dalkinin bulunduğu bölgeyi bütünüyle kaplayıncaya dek kuvvetlendikçe kuvvetlendi.

 

Yükselen alevlerin içerisinden adım sesi gelmiyor ve bu nedenle grup, saldırının başarılı olduğunu zannediyordu. Derken alevlerin yoğunluğu, bir şeyler tarafından çekiliyormuşçasına panik uyandırıcı bir hızla azalmaya başladı.

 

Ve tüm alevler, kendilerini süpürge misali çeken Dalkiye doğru akıp tek bir hat halinde dosdoğru ağzına ulaştı.  

 

"Yemek için teşekkürler." dedi Dalki. "Yıllardır bu kadar lezzetli bir şey yememiştim."

 

"Hiç umut yok." dedi Erin’se. "O çok güçlü. Hepimiz öleceğiz." Erin tıpkı daha önce olduğu gibi korkudan tir tir titremeye başlamıştı, Vorden’ın yüzünde bile endişeli bir ifade vardı.

 

[Gölge Boşluğu aktive edildi]

 

İşte o saniyede etraflarındaki alan karanlık gölgelerle kaplanmaya başladı. Neler döndüğü hakkında hiçbir fikri olmayan grubunsa kafası karıştı.

 

"Dalkinin gücü mü bu?" diye sordu Layla.

 

"Hayır, daha önce böyle bir şeyi hiç duymamıştım."

 

Dalkinin kafası da bir o kadar karışıktı. Onlarla birlikte tüm bu bölgeyi kaplayan şey de neyin nesiydi?

 

#Geldi bizim taze vampir! Açıkçası diğerlerine kıyasla ne kadar güçlü olursa olsun bir Dalkiyi yenebilecek güçte olduğunu sanmıyorum. Daha 130. bölümden Dalki yenerse ileride neler beklememiz lazım hiç bilemiyorum. Her halükarda heyecanlı bir karşılaşma olacağı kesin. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr