119. Bölüm : Şansını Kaybetti

avatar
1319 48

My Vampire System - 119. Bölüm : Şansını Kaybetti


Çevirmen : Clumsy



Quinn ve Peter terk edilmiş bir kuyuya benzeyen bir şeye ulaşmak için tam 15 dakikadır yürüyordu. Zamanında su çekilen bir yapıydı. Barınağın işçiler tarafından yeni inşa edildiği sıralarda kullanılıyordu.

 

Bilhassa toprak gücü kullanıcılarının ortaya çıkışı sonrası inşaat vb. işler eskisi kadar vakit almamaya başlamıştı. Bazı güçlü kullanıcılar, binaları ardı ardına dikebildikleri için bu hizmet karşılığında yüklü meblağlar talep ediyordu.

 

Kuyuya doğru yürüyen gruptaki iki kişi de tek kelime etmiyordu ve Quinn, insanlar arasında doğan tuhaf sessizliklerden nefret eden bir tipti.

 

En sonunda da pes etti ve bir şeyler söyleme zorunluluğu duydu.

 

"Bunu neden yaptın?" dedi.

 

Peter’ın neden bahsettiğini sormasına gerek yoktu. Apaçık ortadaydı. Bir müddet daha yürüdükten sonraysa nihayet yanıt verdi.

 

"Bahane üretmek istemiyorum, yaptığım şeyin korkunç olduğunu biliyorum. Seninle konuşmayı bile hak etmiyorum ama anlamıyorsun Quinn, çok korkmuştum. Çoktan Vorden’ın peşine düşmüş ve onu yakalamayı bile başarmışlardı… Sonra da benim peşime düştüler ve…"

 

"Yeter!" diye çıkıştı Quinn. "Daha fazlasını dinlemek istemiyorum, bahane üretmeyeceğim derken ilk defa haklıydın. Ama sonra bir ton bahane sıralamaya başladın. Ben sana bunu sebepsiz yere yaptın demiyorum. Yanlış bir şey yapan herkesin iyi ya da kötü bir sebebi vardır ama senin için yaptığımız onca şeyden sonra neden bize gelmedin?"

 

"Gerçekten bana yardım edebilir miydiniz, Quinn, her şeyin arkasında kimin olduğunu bilseydiniz yine aynı şeyi söyleyebilir miydiniz?" diye sordu Peter.

 

"Bize hiç şans tanıdın mı ki?" diye yanıtladı Quinn’se. "Denemeden bilemezsin, değil mi? Başından beri yanı başındaydık ve bunlar eşi benzeri görülmemiş şeyler değiller. Vorden’ın başına neler geldiğini biliyorsun, peki o hiç değişti mi? Ayrıca benim de eski okulumda seninle aynı muameleyi gördüğümü herkesten iyi biliyor olmalısın."

 

İkili nihayet hedeflerine ulaşırken Quinn, kafasını çevirerek Peter’a baktı. Suratının yaşlarla kaplandığını ve gözlerinden dökülen yaşları koluyla sildiğini görebiliyordu.

 

"O gün bizim karşımızda olmayı seçerek vazgeçen taraf sen oldun, Peter. Fırsatı değerlendirmeye çalışmadın ve şansını kaybettin."

 

Bu sohbet sonrası gözler ücra kuyuya çevrildi. Ortada su çekmek için kullanılan devasa bir makine vardı. Paslanmıştı ve uzun zamandır kullanılmadığı tek bakışta anlaşılıyordu.

 

Bunun haricinde yalnızca terk edilmiş iki bina görünüyordu. Biri tek bir pencere dışında tamamen boştu. Diğer binadaysa birkaç kırık ahşap karyola bulunuyordu.

 

Çantasını çıkartan ve eski karyolanın üzerine koyan Peter, nihayet biraz dinlenmek için uzandı. O koca çantayı çöl boyunca taşımıştı ve Quinn’in aksine onun, kendisine yardımcı olacak doğaüstü bir gücü yoktu.

 

Açıkçası buradaki ısı da Quinn’i bir insanken olduğundan daha fazla etkilememişti. Anlaşılan güneşin vampirleri etkileyen eşsiz bir özelliği vardı. Quinn şemsiyesinin altında kaldığı sürece hiç sıkıntı çekmiyordu.

 

Ama düşününce o canavarların özlerine çaresizce muhtaçtı. Özel bir materyal yapmak istiyorsa yeterince toplamaları için Vorden ve Layla’ya bel bağlayamazdı. Bu işi başardığında nihayet güneşin kısıtlamalarından muaf hale gelecekti.

 

"Ben birazcık keşfe çıkacağım, tek başına kalsan sorun olur mu? Endişelenme, fazla uzaklaşmayacağım."

 

"Güvende olacağından emin misin?" diye sordu Peter.

 

Quinn’se şaka yollu, "Hı hı, sen arkamda olmadığın sürece endişeleneceğim bir şey yok demektir." dedi. "Pardon, belden aşağı vurdum."

 

Quinn haritayı zihninde resmetmişti. Kırmızı bölgenin son derece büyük, dairesel bir alan olduğunu hatırlıyordu. Sol taraftan gelmişlerdi ve Vorden’la diğerlerinin gittiği yön de orasıydı. Yani sağa gittiği sürece kırmızı bölgenin farklı bir alanına ulaşacak olmalıydı.

 

Bu düşünceyle eline şemsiyesini alarak çöle doğru yola koyuldu.

 

Ancak Ben ve grubu tüm bu olanları yakından takip ediyordu.

 

"Anlaşılan ikili ayrıldı."

 

"Siz üçünüz şemsiyeli veledin peşine takılın. Neyi var neyi yoksa alın, kartındaki parayı bile transfer ettirin. Hugo ve ben de diğerinin icabına bakacağız."

 

Söyleneni yapan üç kişi çölde Qunn’in peşine düştü. Ben ve arkadaşı Hugo’ysa Peter’ın bulunduğu binaya girmekte karar kıldı.

 

Ve Peter tam da gözlerini kapatmak üzereyken odada yankılanan adım seslerini işitti.

 

"Oh, şu sürprize bakın." dedi Ben. "Hiçliğin ortasında birine rastlamayı beklemiyordum. Ve daha önce baktığımda ortalıkta kimseler yok gibiydi."

 

Bu esnada çöldeki Quinn, daha kırmızı bölgeye ulaşmadan kendisine epey yaklaşan kişilerin seslerini işitti. Güneş ışığında harika bir görüşe sahip değildi, hala güneşten etkilendiği tek yön buydu. Ama işitme duyusu her daim formunun zirvesindeydi.

 

"Sizi kim gönderdi?" dedi arkasını bile dönmeden.

 

"Bu seni hiç ilgilendirmez, öyle değil mi?" diye cevap verdi öğrencilerden biri. "Şimdi, söylediklerimizi dinlesen iyi edersin, yoksa…"

 

"Yoksa ne?" dedi takipçilerine yüzünü dönen Quinn. "Pardon, bazıları benim biraz kafasız olduğumu düşünüyor da."

 

Bunu duyan öğrenciler seviyelerini göstermek için saatlerini kaldırdı. Biri 4. seviyeydi, diğer ikisiyse 3. seviye.

 

"Umarım şimdi anlamışsındır?" dedi 4. seviye olan.

 

"Oh evet anladım, seviyeniz benimkinden yüksek diye korkmam gerekiyor, değil mi? Canım yansın istemediğim için ne derseniz deyin itaat etmeliyim."

 

[Gölge Boşluğu yeteneği aktive edildi]

 

O saniyede Quinn'in gölgesi ayaklarının altından yayılmaya başladı. Büyüdü, büyüdü ve en sonunda geniş bir alanı mutlak bir karanlığa bürüdü. Duvarları oluşturan gölgeler daimi bir hareket halindeydi. Dışarıdan koca bir fırtına bulutu gelmiş gibi görünüyordu.

 

İşte o sırada Quinn, üç defa saatine dokundu ve değişen rakamı görmeleri için saatini havaya kaldırdı. Artık 6. seviyeydi.

 

#Vuhuuu Quinn reis bu bölüm bayağı havalıydı. Peter’a soktuğu lafta da içimin yağları eridi, arkasından gelen tiplere söylediği şeylerde de. Ama oyunun içerisindeyken 4. seviye birini yenmekte zorlanmıştı, şimdi bir tane 4, iki tane 3. seviyeyi tek başına yenebilir mi acaba? Gerçi oyundaki çocuk baştan ayağa teçhizatlıydı, bu tiplerin çok güçlü olacağını zannetmiyorum. O zaman az laf çok iş diyerek sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr