113. Bölüm : Değişiyorsun

avatar
1583 50

My Vampire System - 113. Bölüm : Değişiyorsun


Çevirmen : Clumsy



Rehberlik etmesi adına haritayı inceleyen grup, barınağa yakın alanlar yeşilken uzaklaşıldıkça kırmızılığın çoğaldığını fark etti. En koyu kırmızı renkse zorlu çöl bölgesiydi.

 

"Kullanıcıların o bölgede yer alan canavarların listesine erişmesi mümkün mü?" diye sordu Quinn.

 

"Az önceki tezgahta tanıştığımız adamın elinde olabilir. Ona sormayı deneyebilirsin. Krediye ihtiyacın olursa haber ver, elimde biraz kaldı." diye yanıtladı Vorden’sa.

 

Böylece grup nereye gideceklerini tartışırken Quinn, tezgaha geri döndü. Tahmin edildiği üzere orada bir canavar ansiklopedisi de vardı. Bölgedeki tüm canavarlarla ilgili bilgiler içeriyordu. Arkasına bakan Quinn, tezgahtarın bir grup öğrenciyle konuşmakta olduğunu gördü. Onlar da Quinn’in grubunun yaptığı şeyi yapıyor gibi görünüyordu.

 

Öğrencilerden biri tezgahtara, "Affedersiniz, bir haritanın maliyeti nedir acaba?" diye sordu.

 

"Bir harita size 100 krediye mal olur."

 

"Üste kayıtlı olan noktaları da içeriyor mu peki?"

 

"Oh, hahaha, yo, tabii ki içermiyor. Bu da size fazladan elli krediciğe mal olur." diyen tezgahtar hafifçe gülümsedi.

 

Vorden’ın daha önce söylediği üzere bazı öğrenciler iki yıllık hizmet süreleri sona erdiğinde askeriyeye katılma kararını çoktan almıştı. Bu seçimi yapan öğrenciler, görevler esnasında diğerlerine kıyasla bazı ayrıcalıklara sahip oluyordu. Bilhassa da kendilerine ait bir barınak söz konusu olduğunda.

 

Gruplarının kötü muamele görmesinden canı sıkılan Quinn, insanlar parasını ödeyemedikçe alıp okuyamasın diye kilitlenmiş olan bir kitabı eline almakta karar kıldı. Ama kilidin yersiz olabileceğiyle ilgili bir şüphesi vardı.

 

[İncele]

 

[Caladi gezegenindeki canavarlarla ilgili bilgileri içeren bir kitap]

 

[Dişli Solucan: Temel Düzey Canavar]

 

[Kanatlı Kertenkele: Temel Düzey Canavar]

 

[Alevli Yılan: Orta Düzey Canavar]

 

[Lütfen daha çok bilgi edinmek için bir seçim yapın]

 

Görev başarılıydı.

 

'İşte bizi aldatmaya çalışmanın bedeli bu.'

 

Listedeki isimlere bakan Quinn, hangisinin Nate’in bahsettiği canavar olabileceğini düşündü. Üçü arasında tarife uyan tek bir canavar vardı. O da kanatlı kertenkeleydi.

 

[Kanatlı Kertenkele: Bu canavar, kanatlı olmasına rağmen uçamaz. Kanatlar sıklıkla diğer canavarları saldırıya geçmemeleri adına korkutma amacıyla kullanılır. Ayrıca canavarın bedeninin en sağlam kısmı da kanatlarıdır. En güçsüz kısmıysa alt karın bölgesidir. Bu canavarlar çölün en derin noktalarında bulunabilirler]

 

Bu tarif Sam’in pelerininin materyaliyle uyuşuyor gibi görünüyordu ama Quinn’in tam set kıyafet istediği takdirde bolca canavar özüne ihtiyaç duyacağı kesindi.

 

Quinn, hazır gelmişken diğer canavarlara da bakabilirim diye düşündü. Onlarla karşılaşma ihtimali de vardı ve bu gerçekleştiği takdirde güçlü ve zayıf noktalarını bilmek işe yarardı.

 

"Hey sen, bir şey almayacaksan kaybol."

 

"Yalnızca bakıyordum." dedi Quinn.

 

Yaşlı adamsa yürümeye başladı ve Quinn’in elinden kitabı kaptı.

 

"Sana kaybol dedim! Yoksa..."

 

Quinn’se gözlerini yaşlı adamın gözlerine dikti ve yüksek sesle, "Senin gibiler birilerine yem olmayı hak ediyor." dedi.

 

"Ne dedin sen!" diyen yaşlı adam elini kaldırdı. "Sanırım kimse sana büyüklerine saygı göstermeyi öğretmemiş." Ve Quinn’in suratının ortasına koca bir tokat indirme amacıyla elini savurdu.

 

[Sersemletme yeteneği aktive edildi]

 

[Kullanıcı sersemletildi]

 

Adamın eli yarı yolda hareketi kesti ve olduğu yerde donakaldı. Bir saniye sonraysa adamın içine bir ürperme geldi.

 

"Etrafta insanlar olduğu için şanslısın." diyen Quinn’se oradan uzaklaştı.

 

Kanı kaynıyordu, en başta bu toplum düzenini işler hale getirenler kendisi gibi insanlardı. Sadece olup bitenleri izlemiş ve yaşananlara müsaade etmişlerdi. Tezgahtarsa kendi de güçsüz olmasına rağmen diğer güçsüzlere yardımcı olmaya çalışmaktansa onlara güçlülerden farklı davranmayı seçmişti.

 

Sistem, 'Quinn, değişmeye başlıyorsun.' diye düşündü.

 

Bu esnada grubunun yanına dönen Quinn, çoktan hedeflerini belirlemiş olduklarını gördü.

 

"Kitabı aldın mı?" diye sordu Vorden.

 

Quinn’se, "Hayır, çok pahalıydı." yanıtını verdi.

 

Grup, ilk gün için yakınlardaki yeşil bölgelerden birine yönelmekte karar kılmıştı. Canavarların neye benzediğini ve ne derece güçlü olduğunu bilmiyorlardı. Birkaç temel düzey canavarı yendikten sonra kırmızı bölgeye doğru ilerleyeceklerdi.

 

Quinn, kristal toplamak için kırmızı bölgeye gitmeye hevesli olmasına rağmen alınan karardan memnundu. Temkinli olmak daha iyiydi, sonuçta tek bir canları vardı ve ilk iki gün için grubun en güçsüzü kendisi olacaktı.

 

Bir günlük gündüz süresi onlar gelmeden önce sonlanmış olduğu için geriye yalnızca iki gün kalmıştı.

 

Grup hedefe doğru ilerlerken Quinn ve Vorden başı çekerek bir şeyler konuşuyordu.

 

Vorden, "Şey, sen o tezgaha gittiğinde Peter tuhaf şeyler söyledi." dedi.

 

Kafası karışan Quinn’se, "Ne gibi?" diye sordu.

 

"Eh, gerçek şu ki Erin doğrudan kırmızı bölgeye gitmek istedi. Orta düzey bir canavara denk gelsek bile beşimiz birlik olduğumuz takdirde birini alt edebileceğimizden emindi. Ama Peter o anda titremeye başladı. Ve barınağın yakınlarında kalmamız konusunda ısrarcı oldu."

 

"Sence bu gezide bir şey yapmayı planlıyor olabilirler mi?" diye sordu Quinn.

 

"Sanmam, kırmızı portal gezegenlerinin aksine burası çok kalabalık. Tamamen harita dışına çıkmadığımız sürece herhangi bir şeye kalkışmaları mümkün değil. Ama mühim olan Peter’ın bunu yapacaklarına inanıyor olması."

 

Grup nihayet birkaç korumanın duvarın iç kısmında bulunduğu çıkış noktasına ulaştı. Tüm barınak Galthreiumla çevrelenmişti. Yani duvarların gezegendeki canavar saldırılarıyla aşılması mümkün değildi.

 

Bunun yanı sıra duvarın iki yanına iki makine de yerleştirilmişti. Grubun dışarı çıkma isteklerini beyan edişiyle kapılar açıldı ve grup, seyahat etmekte özgür hale geldi.

 

Harita üzerinde seçtikleri bölge ufak bir vahaydı. Bir kum tepesi uzanıyor ve hemen üzerinde de bir havuzla birlikte gördükleri ilk yeşillik ve canlı bitkiler yer alıyordu. Tabii ki burayı seçen ilk grup onlar değildi, çoktan gelip mücadeleye başlamış olan gruplar da vardı.

 

Bölge, Dişli Solucanlar olarak bilinen canavarlarla doluydu. Kumun altından ilerleseler de koca kum öbekleri hareket ettiği için tespit edilmeleri kolaydı. Yeterince yaklaştıklarında kumun altından çıkıp dairesel ağızlarını açıyor ve içlerindeki jilet keskinliğindeki binlerce dişi sergiliyorlardı.

 

Solucanlar ortalama bir köpek boyutundaydı ama yalnızca saldıracakları zaman kumdan çıktıkları için onlarla baş etmek kimilerine zor gelebilirdi.

 

Peter ve Quinn, solucanlara saldırma işini diğerlerine bırakarak ortada kalıyordu. Solucanlarla baş etmeyi en kolay bulanlarsa Vorden ve Erin’di. Erin’in kılıcını kullanmasına bile gerek kalmıyor, solucanlar havaya sıçradığı anda ağızlarından içeriye bir buz mızrağı fırlatıyor, Vorden da onu taklit ediyordu.

 

Diğer taraftan Layla, bu işte birazcık zorlanıyordu. Solucanlar kumdan sıçrayarak hızla saldırıya geçiyor ve hemen ardından kuma dönüyordu. Dolayısıyla telekinezi gücünü kullansa bile okları çok yavaş kalıyor, canavara ulaşamadan kuma saplanıyordu.

 

Bu işin üstesinden gelmesinin tek yolu, özel gücüne hiç başvurmadan korkusuzca saldırmaktı. Buna rağmen solucanları öldürmesi için birkaç ok atması gerekiyordu.

 

Grubun sağda solda temel düzey canavarları katledişini gören Quinn’se birazcık üzgündü. Evet, diğerleri savaşabildiği için mutluydu ama tüm bu ölümler onun için kıymetli tecrübe puanları sağlayabilirdi.

 

Aklından bunlar geçerken kafasının içerisinde tanıdık bir ses işitti.

 

"Bilirsin ya, içlerinden birini kanlı hale getirirsen öldürdüğü herkesten exp kazanabilirsin." dedi sistem.

 

"Ne, cidden mi!"

 

"Aynen, bir vampir olarak onları kanlandıran sen olacağın için senin ailenin bir parçası olurlar."

 

Quinn bir süreliğine bu konuda ciddi ciddi düşündü. Vorden teklifini reddetmiş olsa da hala Layla gibi bir seçeneği vardı. Layla çoktan kendisini vampire dönüştürmesini istemiş ve Quinn, bunu yapabilecek hale gelmişti. Onu bunu yapmaktan meneden tek şey, Layla’nın kendisi için ikinci bir kan bankası olmasıydı.

 

Gerçi artık bu iş için Vorden’a da güvenebilirdi. Belki de bu işe adamakıllı kafa yorma zamanı gelmişti.

 

#Kanlı hale getirdiği kişinin öldürdüklerinden exp kazanabilme işi çok iyiymiş. Layla zaten dünden razıydı, herhalde iş ciddiye binince vazgeçmez. Yine de yabancı bir gezegende ve güneşin altındayken bunu yapmaları pek mantıklı olmaz gibi. Bakalım bu süreç nasıl ilerleyecek ve güneş batıncaya dek bir sıkıntı çıkacak mı, hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr