94. Bölüm : Kim Daha Güçlü?

avatar
1767 61

My Vampire System - 94. Bölüm : Kim Daha Güçlü?


Çevirmen : Clumsy


Bir portala giriş yaptığınızda karşı tarafta da bir portal olduğu müddetçe o portalın bir mil çapına ışınlanırdınız. Grubun el ele tutuşma sebebiyse hepsinin aynı yere ışınlanacağından emin olmaktı.

 

Quinn ve Vorden ikilisiyse portala ayrı ayrı adım atarak farklı konumlara gönderilmişti.

 

Del'in sırtında son derece ağır görünümlü ve epeyce büyük bir sırt çantası takılıydı. Grupla birlikte ilerlerken ayakları yere sertçe basıyor ve sırtı öne eğiliyordu.

 

"Neden bu şeyi ben taşımak zorundayım ki!" diye sızlandı Del.

 

"Şu anda dördümüz arasındaki en güçsüz kişi sensin, haksız mıyım?" diye yanıtladı Fay. "Bu yüzden seni korumamızı istiyorsan portatif ışınlayıcıyı taşısan iyi edersin."

 

Bunu duyan Del, hemen yanındaki Hayley’e döndü. O bile bir doktor için epey göz korkutucu göründüğünü itiraf etmeliydi. İri canavar zırhlarından koca bir set kuşanmıştı. Ürpertici göğüs zırhının üzerinde bir surat vardı ve omuzluklarından sivri uçlar yayılıyordu. Sırtındaysa aşağı yukarı kendisi kadar bir kılıç taşıyordu.

 

Adeta sürekli böyle yerlere avlanmaya gelen profesyonel bir Gezgine benziyordu.

 

'Zenginler işte, insanın babası orduda general olunca böyle oluyor.' diye düşündü Del.

 

Ve "İyi, bunu anlıyorum ama ne diye portatif bir ışınlayıcı getirme gereği duyduk ki? Bu taraftaki ışınlayıcının bir sorunu mu var?" diye sordu.

 

"Ne olur ne olmaz." dedi Leo. "Etrafına ve şu barınağın haline baksana. Boyut olarak şehirden farksız, sence zamanında burayı bizim kadar güçlü insanlar korumuyor muydu? Güçlü bir canavara denk gelme ve acilen kaçmak zorunda kalma ihtimalimiz var, mevcut portalın önünü kesen bir canavar bile olabilir. Sonradan üzülmektense tedbirli olmak her zaman daha iyidir."

 

"Peki, bu konuyu kapattıysak antrenman merkezine geçelim. Portalın bilinen son konumu orasıydı, gidip güvenli olup olmadığına bir bakarız. Leo bize yolu gösterecektir. Bu gezegende fazla uzun süre kalmak ve bu barınağı yok edenin ne olduğunu keşfetmek istemem."

 

Leo başı çekiyor ve onun gücünü kullanışıyla grup, sorunlardan kaçınabiliyordu. Bir bağlamda kör olsa da diğer herkesten daha iyi görüyordu. Özel gücü etraftaki şeylerin auralarını görmelerine ve bunu farklı renklerde yapmasına imkan tanıyordu.

 

Canavarların auraları kırmızıyken insanlarınki sarı oluyordu. Bina duvarları vb. objelerin ötesindeki auraları da tespit edebiliyordu. Bu da canavarlarla yüzleşmekten kaçınmalarını sağlıyordu.

 

Ancak yalnızca bir iki Rattaclaw’dan oluşan baş edilebilecek gruplara denk geldiklerinde etraflarından dolanıp yolu uzatmaktansa Fay’le birlikte öne çıkıp işlerini hızlıca bitiriyorlardı. İkisi de kılıç ustasıydı.

 

Fay uzun kılıç kullanırken Leo, katana kullanıyordu. Ve farelere yaşama şansı dahi bahşetmiyorlardı.

 

Grup ilerlerlerken ikilinin farelerle verdiği mücadeleyi izleyen Hayley’in aklına bir şey takılmıştı.

 

"Oldum olası merak etmişimdir, hanginiz daha güçlü?" diye sordu.

 

Öndeki ikili ansızın donakalırken Del, özel konu nedir bilmiyor mu bu diye düşünerek Hayley’e baktı.

 

Ve "Hey, öyle aklına gelen her şeyi soramazsın!" diye fısıldadı.

 

Elbette ki bu sorunun cevabı Del’in de ilgisini çekiyordu. Aynı şekilde geri kalan herkesin de. Sonuçta böyle sorular her daim akla gelirdi. Fay ve Leo aynı rütbeyi taşıyordu. Okulun 8 çavuşundan ikisiydiler ve hem öğretmenler hem de askerler arasında sıklıkla en güçlülerinin hangisi olduğu tartışmaları dönerdi.

 

Üç general için de aynı mevzu düzenli olarak açılırdı.

 

"Sorun değil." dedi Fay. "Ben rahatlıkla cevap verebilirim. Güçlü olan Leo. Bundan haberiniz var mı bilmiyorum ama ilk savaş sonrası bize katılması için ona resmen yalvarmak zorunda kalmıştık. O zamanlar yalnızca bir erdi ama öyle çok başarısı vardı ki inanılır gibi değildi. Orduya katılacağı zamansa tek bir koşul öne sürmüştü. Öğretmen olmak istiyordu."

 

Leo bu anlatılanlara herhangi bir karşılık vermedi, zaten hiçbir zaman pek fazla konuşmazdı. Ancak Del hala bunun nasıl mümkün olabileceğini merak ediyordu. Leo'nun özel gücünün iş gördüğü kesindi ve yüksek seviyeli de olabilirdi. Ama bunun tek sebebi, kullanmak için bol miktarda MH gerekmesiydi.

 

Yani sağlam bir güç olduğu için yüksek seviyeli değildi. Fay’se süper hız gücüne sahipti. Del’e kalırsa Leo ve Fay karşılaşmasını Fay’in kaybetmesi mümkün olmamalıydı.

 

Sonuç olarak Fay’in bu söyledikleri kıdemlisine duyduğu saygıdan kaynaklanıyor olmalı diye düşündü. Neticede Fay henüz oldukça gençti, yalnızca yirmilerinin sonlarındaydı.

 

Derken grup nihayet antrenman salonunun yakınlarına ulaştı.

 

"Öncelikle portalın sağlam olduğundan emin olmalıyız, sonra da çocukları aramaya çıkacağız." dedi Fay.

 

"Giriş temiz görünüyor." dedi Leo’ysa.

 

İlerlemeye devam eden grup en sonunda girişin hemen dışındaki on ölü Rattaclaw’ı gördü. Bunun yanı sıra mekanın girişi yıkık döküktü. Kapı bükülmüş ve tam oturmasa da girişi örtecek şekilde yeniden yerleştirilmişti.

 

Fay erişim kodu makinesine ilerleyerek kodu denedi ve kilidin açıldığını işaret eden ses işitildi ancak kapı kımıldamadı. Fazla hasar görmüştü.

 

"Burada neler olmuş?" diye sordu Hayley. "Sizce çocukların işi mi?"

 

"Çocuğun diyecektin herhalde." diye düzeltti Del. "Yalnızca bir tanesinin özel gücü var, unuttun mu?"

 

"Ah, Orijinal olan Vorden, doğru ya, onun gücü başkalarınınkini kopyalamaktı. Nasıl işlediğini pek bilemesek de mümkün olabilir. Sağlam bir gücü kopyaladıysa bu fareleri öldürmüş olabilir bence." dedi Fay.

 

"Ee, Vorden’ı bulursak eve dönebiliriz, öyle değil mi?" diye sordu Del.

 

"Diğer çocuğu arama zahmetine bile girmeden öylece gitmemizi mi öneriyorsun?" dedi Leo.

 

"Görevimiz yalnızca Vorden’ı bulmak, geri kalanı bonus sayılır, bir öğrenci uğruna hayatını riske mi atacaksın?"

 

"Savaşa katıldığımda ne yaptığımı zannediyorsun sen?" dedi Leo. "Başkaları için canımı riske atıyordum. İnsan ırkının geleceği için. Ve o gelecek neydi biliyor musun, bu çocuklardı işte."

 

"Yeter artık!" diye çıkıştı Fay. "Teknik olarak Del doğru söylüyor ama senin bu konuda tutkulu olmanı da anlıyorum Leo. Özel gücünü kullanarak yakınları tarayacağız. Ama hiçbir şey bulamazsak gideriz. Olur mu?"

 

Leo daha fazla konuşmadan kapıya doğru ilerledi, katanasını çekti ve kendisini hazırladı.

 

"Bu kapı bildiğimiz en sağlam materyallerden olan Glathrium’dan yapılmamış mıydı? Antrenman merkezinin başından beri hasar görmemiş olma sebebi de bu zaten." diyen Del, Leo’nun gerçekleştirmek üzere olduğu aptalca teşebbüs karşısında kıs kıs güldü.

 

Fay ise, "Sanıyorum ki Leo’nun benden daha güçlü olma sebebini öğrenmek istiyordun?" dedi.

 

Ve Leo, kapıyı tek darbede kesti. En ufak bir ses çıkmadı, kapı el değmemiş görünümünü korudu. Birkaç saniye sonraysa çaprazlama bir çizgi göründü ve kapının üst yarısı arkaya devrildi.

 

"İşte bu yüzden." dedi Fay.

 

#Leo çok iyi bir karakter. Hem gücü hem kişiliği çok hoşuma gidiyor. Ben de o grupta olsaydım bir öğrenciyi hiç aramadan terk edip gitmeyi hayatta düşünemezdim. O yüzden Del tamamen gözümden düştü, en başta buraya gelmeye de gönülsüzdü zaten. Fay ve Hayley de şimdilik umut vadeden karakterler. Arkalarından nasıl hikayeler çıkacak, zamanla neler göreceğiz çok merak ediyorum. Bu arada aralarındaki zaman farkını bilemediğimiz için bizim oğlanlar hala içeride de olabilir, çoktan çıkmış da olabilirler. Bakalım cevap hangisi olacak, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr