Kan Emicinin felç etkisi ağır ağır kayboluyor ve Ian, neler döndüğüne bakmak için kendisini yerden kaldırıyordu. Arenanın merkezi, Vorden’ın durduğu noktadaki ufak taş ışıltısıyla aydınlanıyordu.
Fakat arenada yalnız değildi, etrafı tüm arenadan topladığı sandalyelerle doluydu.
"Özel gücü şimdiden bu kadar iyi kullanmayı nasıl başarıyor? Ben formumun zirvesindeyken bile böyle bir şey yapmakta zorlanırdım. Özel gücümü daha yeni kopyalamamış mıydı?"
Bu sırada yerden kalkan Kan Emici, omzuna saplanmış olan metal objeyi çıkartarak yere fırlattı.
[20/25 HP]
"Rakkkk!" diye bağıran Kan Emicinin dikkati bütünüyle kendisine acı veren şeyin üzerindeydi.
Ama bu defa doğruca hücum edip saldırıya geçmek yerine pençesini duvara geçirerek yukarı doğru tırmanmaya başladı.
"Ee, onu nasıl göreceğiz şimdi?" dedi Vorden. "Ortalık çok karanlık ve canavar her yerden saldırabilir."
Ufaklıksa, "Oyun oynayacak vaktim yok." dedi.
Ve ellerini kaldırarak sandalyelerin her birini kafasının üzerinde uçuşan metal mızraklara dönüştürdü.
Sonra da canavarın yukarıdan atlayacağı anı bekledi ve onu görüp duyabilir hale gelir gelmez tüm mızrakları o yöne doğru savurdu.
Fakat havadan alçalmakta olan canavar, kendisine yaklaşan ilk mızrakta etrafında dönüp mızrağı kavradığı gibi inanılmaz bir hızla geri fırlattı.
Ama ufaklık buna da hazırlıklıydı. Çoktan arenadan bolca sandalye toplamış ve onları sıkıştırarak kalkan şekli vermişti. Sonra da ihtiyaç duyduğunda kolaylıkla kaldırıp alabilmek için yere koymuştu.
Bu sayede mızrak yaklaştığı anda kalkanı kaldırdı ama darbenin bu kadar güçlü çıkmasını ve en az 15 santim kalınlıktaki sandalyelerden yapılı kalkana nüfuz etmeyi başarmasını beklemiyordu.
"Hahaha!" Raten kahkaha atmaya başladı. "Anlaşılan bu seferkini gerçekten ıskalamışım, ne kadar güçlü olduğunu gördün mü? Bu herifle uğraşmak çok hoşuma giderdi. Vorden, senin işin saniyeler içerisinde bitmiş olurdu."
Canavar, mızraklardan birini geri yollamış olsa da havada alçalırken hareket edemiyordu. Bu yüzden kendisini hedef alan diğer mızraklar tenine saplanmayı başarıp bedenini aşarak onu kubbenin tavanına yapıştırdı.
[10/25 HP]
Kendi bedenine gelen hasarı zerre kadar umursamayan canavar, bacaklarını tavandan kaldırıp tüm gücüyle iterek mızrakların tamamının bedeninden ayrılmasını sağladı.
Bu esnada bedenine yayılmış olan deliklerin hızla iyileştiği görüldü. Bu durum canavarın sağlığını arttırmasa da hiç yara almamışçasına savaşmaya devam etmesine imkan tanıyacaktı.
Arenadaki tribünlere iniş yapan canavar, etrafındaki sandalyelere vurdu. Ayaklanır ayaklanmaz da bir hışımla, pervasızca Vorden’a doğru koşmaya başladı.
"Bu şey hala niye ölmedi!" dedi Vorden.
Ve metalik mızraklara dönüştürülen birkaç sandalyeyi daha canavara doğru fırlattı.
Canavar bu defa koşmaya devam ederek tüm mızraklardan kaçındı. Gözleri Vorden’ı çevreleyen ışığa yavaş yavaş alıştığı için artık yanından ayrılan mızrakları görebiliyordu.
Dolayısıyla mızraklar Vorden’ın yanından harekete geçer geçmez tepki veriyor ve her birinden kaçınıyordu.
"Bana mı öyle geliyor yoksa o şey giderek hızlanıyor mu?" dedi Vorden.
"Durum kötü, ufaklık gücünün zirvesinde değil." diye ekledi Raten. "Keşke yakınlarda iki güç kullanıcısı daha olsaydı."
Kan Emici istisnasız tüm mızraklardan kaçınarak ilerlemeye devam ediyordu, en sonunda da pençesini savurabileceği yakınlığa ulaştı.
Darbeyi engellemek için kalkanını kaldırdı fakat pençeyle buluşan kalkan bir daha kullanılamayacak şekilde paramparça oldu.
Ufaklığın çevresinde metalden eser kalmamıştı ve canavar özgürce saldırabilecek durumdaydı. Ancak bir adım ilerlediği anda ayağında keskin bir acı duydu.
Ve kafasını eğdiğinde yeni bir metal mızrakla karşılaştı. Uzaklara baktığı andaysa Ian’ın toparlanmayı başarmış olduğunu gördü. Elini uzatmış ve mızrağı canavarın bacağına doğru fırlatmıştı.
[7/25 HP]
İşte o saniyede ufaklığın gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Canavarın yeterince yakınına geldiği anda taşın sağladığı ışıkla yüzünü ve kıyafetlerini görebilir hale gelmişti.
Önündeki canavar kendisiyle aynı üniformayı giyiyordu ve birebir aynı görünümde olmasa da Quinn’le benzer yüz hatlarına sahipti. Quinn’in ne yaşayıp da bu canavara dönüştüğünü bilmiyor ama canavarla Quinn’in aynı kişi olduğunu hissedebiliyordu.
"Yine yaptım, birine daha zarar verdim." dedi ufaklık.
"Ne yapıyorsun!" diye bağırdı Ian. "Öldürsene şunu."
Sonra da yakınlardaki bir sandalyeyi bükerek ve bu defa canavarın kafasını hedef alarak ikinci bir mızrak fırlattı. Ancak uçarak ilerleyen mızrak, tam da hedefine ulaşmak üzereyken hareketi kesti.
"Hayır!" diyen ufaklık, elini kımıldatıp mızrağı kenara fırlattı, diğer eliyle de canavarın bacağındaki mızrağı çekip aldı.
Canavar artık gönlünce hareket etmekte özgürdü. Ve o saniyede kendisine saldıran son kişi olan Ian’a bakarak ona doğru koşmaya başladı.
Ian, az önceki mızrağı fırlattığı esnada felç etkisinden tamamen çıkmamıştı. Dolayısıyla canavarın kafasını hedeflese de ıskalamıştı. Neyse ki ayağına saplayabilecek kadar şanslı olabilmişti.
Canavarın her geçen saniye kendisine daha da yaklaştığını görüyordu. Panikleyen Ian sandalye üstüne sandalye fırlatsa da Kan Emici fazla güçlüydü. Sandalyeleri elleriyle itip uzaklaştırıyor, havaya uçuruyordu.
Ian son çare olarak sadık hançerini çıkartarak saldırıya hazırlandı fakat önüne baktığı anda canavarın gözden kaybolduğunu gördü, bir an sonraysa kendisini yere yatmış tavana bakar halde buldu. Kafasını çevirip bedenine baktığında da bacaklarının vücudundan tamamen ayrıldığını ve kanlarının etrafa saçıldığını fark etti.
Ve Kan Emici, diğer kişinin yemeğine mani olabileceği korkusuyla Ian’ın bedeninin üst yarısını arenanın dışındaki koridora sürükledi.
#Sürprizli bir son oldu. Maşallah dediğim bir bölüm yaşıyor arkadaşlar. Yani hadi adamı öldürdün, vücudunu ikiye ayırarak öldürmek zorunda mıydın…
Bu arada ufaklık son anda canavarın kim olduğunu anlayıp Ian’ın saldırısını durdurmasaydı ölen Quinn olacaktı. Sonuç olarak bu hikayede yanan Ian oldu. Bakalım bu canavar olayını çözen Vordengillerin tepkisi ne olacak, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..