59. Bölüm : Portal Renkleri

avatar
2280 41

My Vampire System - 59. Bölüm : Portal Renkleri


Çevirmen : Clumsy



Del’in öğrencileri katılacakları Portal gezisiyle ilgili bilgilendirmeden önce onlara portalların nasıl işlediğini açıklaması gerekiyordu. Sonuçta seçili birkaç kişi haricinde tüm öğrencilerin ilk portal seferi olacaktı.

 

Portallar insanların daha önce bulundukları yerlere seyahat edip geri dönmelerine imkan tanırdı. Sıklıkla diğer gezegenlere seyahat etmek için kullanılırlardı. Bu teknoloji, insanlığın ilk Dalki gemisini indirmeyi başardığı ve içerisindeki bir portalı keşfettiği sırada elde edilmişti.

 

Genellikle bu tarz bir ileri teknoloji ürünü keşfedildiğinde insanlar öyle kolaylıkla inceleyip taklit edemezdi. Yalnızca sahip olmanız o teknolojinin nasıl işlediğini anlayacağınız anlamına gelmezdi. Ama Richard Eno isimli efsanevi bir bilim insanı sayesinde geminin güvertesinde bulunan tüm ekipmanlar rahatlıkla parçalarına ayrılıp incelenebilmişti.

 

Haliyle Richard Eno da insanlığın Dalkilere karşı mücadelelerine büyük bir katkısı dokunanlar arasındaydı. Kimileri onun kendisine yardımcı olan bir çeşit özel gücü olduğunu varsaysa da bunlar yalnızca söylentiden ibaretti, kesin olarak bilen yoktu.

 

Kesin olan tek bir şey varsa o da harika bir adam olduğuydu. Bu teknolojiyi geliştirdikten sonra yalnızca askeriyeye değil özel şirketlere de dağıtmıştı. Bu hamlesiyse böylesi bir gücün tek bir grubun elinde olmamasını sağlamıştı.

 

O sıralarda tüm dünya ve insanlık birlikte mücadele ediyor olsa da savaş sonlanınca neler olacağını kimse bilemezdi.

 

Günümüz dünyasında portal sahibi olan üç genel grup vardı. İlki askeriyeydi.

 

İkincisi özel şirketlerdi. Genellikle arkalarında güçlü Orijinaller olan şirketlerin büyük bir çoğunluğu, yalnızca diğer gezegenleri keşfetmek adına güçlü bir Gezgin grubuyla iş birliği yapıyordu.

 

Ve son grup da özel güç kullanımına inanmayanlardan oluşan Safkanlardı.

 

Her biri farklı renkte üç çeşit portal mevcuttu ve bu renkler yeşil, turuncu ve kırmızıydı. Bu portalların hepsi de farklı bir anlama geliyordu.

 

Portalın yeşil olması, gidilen gezegenin çoktan keşfedildiği ve içerisinde insan barınakları inşa edildiğini gösteriyordu. İnsanlara arzuladıkları takdirde orada yaşama veya geçici olarak konaklama imkanı tanıyorlardı.

 

Turuncunun anlamı, söz konusu gezegenin henüz tam anlamıyla keşfedilmediği, içeride bazı barınaklar olsa da belirli bölgelerdeki canavar seviyelerinin çok yüksek olabileceği veya henüz her noktanın incelenmediğiydi.

 

Ve son olarak kırmızı portallar, keşfedilmemiş gezegenlerdi. İçlerinde sıradan insanların yaşayabileceği barınaklar yoktu. Genellikle sadece gezginler veya askeri personel tarafından keşif amaçlı kullanılırlardı ve en kötü yönleri, o gezegenlerde Dalkilerin de olup olmadığının bilinmeyişiydi.

 

Neticede Dalki ırkı da aynı teknolojiye sahipti, yani onlarla karşılaşmak pek tuhaf kaçmaz ve ortada bir barış anlaşması olsa da bilinmeyen bir gezegende birkaç kişinin kaybolması durumunda yaşananları ispatlamak zor olurdu. Ayrıca insanlık, henüz yeni bir savaşa hazır değildi.

 

"İşte portallar hakkında bilmeniz gereken her şey bu kadar." dedi Del.

 

Bu sırada sınıfın ortalarında oturan bir öğrenci elini kaldırdı.

 

"Evet!" dedi Del.

 

"Peki ya o gezegenlerde keşfedilmiş olan canavarlar hakkında bir şeyler öğrenecek miyiz?" diye sordu öğrenci.

 

"Şimdilik portallar hakkında bilmeniz gerekenler bunlardan ibaret ve evet, bu da bizi bu gezegenlerdeki canavarları keşfetmeye yönlendiriyor ve o canavarlar, silahlarımız için kullandığımız canlılar. Fakat daha detaylı açıklamaları oraya gittiğiniz zaman dinleyeceksiniz." diye açıkladı Del. "Yine de sizlere bu keşfi de Richard Eno’ya borçlu olduğunuzu söylemeden geçemeyeceğim."

 

Del, bu noktada arkasında oynayan sunumu kapattı.

 

"Şimdi önemli kısma geçelim, portal gezisi gelecek hafta gerçekleşecek ama öncesinde beş kişilik takımlar oluşturmanız gerekecek. Bu geziye sınıfça katılacak olsanız da bir takım oluşturmak ve birbirinizden ayrılmamak zorundasınız. Yeşil portallar bile canavarlarla dolu tehlikeli ortamlar ve saatlerinizdeki iz sürücüler akademi dışında çalışmayacak, yani gelip sizi kurtarmamız mümkün olmayacak."

 

Aynı öğrenci bir kez daha elini kaldırdı ve Del, canı sıkılmaya başlıyormuş gibi bir surat ifadesine büründü.

 

"Evet."

 

"Nereye gideceğimizi biliyor musunuz?"

 

"Bu bilgi size gideceğiniz gün verilecek, çünkü pek çoğunuzun aileleri nereye gittiğinizi öğrendikleri takdirde sizleri o gezegenlerde kollamaları adına korumalar gönderecek ama bilhassa sizleri değerlendireceğimiz için bu hiç adil olmayacaktır."

                                                                                        

Aynı öğrenci yeniden elini kaldırsa da Del’in gözlerini dikişiyle elini usul usul indirmek zorunda kaldı.

 

"Şimdi, başka sorunuz yoksa bugünkü dövüş derslerinizin iptal olduğu haberini vereyim, bugün beşer kişilik takımlar oluşturacak ve gün sonuna dek bize rapor edeceksiniz."

 

Del bu sözlerden sonra diğer işleriyle ilgilenmek için odadan ayrılarak öğrencilere kendi gruplarını oluşturma imkanı tanıdı.

 

Vorden’sa anında kafasını çevirdi.

 

"Hey Quinn, takım olmak i…"

 

Fakat ön taraftan arkaya doğru koşturan Layla çoktan Quinn'in yanına ulaşmıştı bile.

 

"Hey, benimle takım olmak ister misin Quinn?" dedi Layla gülümseyerek.

 

"Ee, tabii." dedi Quinn.

 

Dürüst olmak gerekirse Quinn de Layla’ya aynı takımda olmayı teklif etmek istiyordu, sonuçta ilk görevlerinin ne kadar süreceğini bilmiyorlardı ve yaralanacak veya bir sorun yaşayacak olursa bir çeşit kan kaynağına ihtiyacı olacaktı.  

 

Vorden da bu durumdan hoşlanmıyor olmasına rağmen böyle olmasını bekliyordu.

 

Bu yüzden rahatsızlığını gizlemeye çalışıp gülümseyerek, "Hey, Quinn, benim de size katılmamın bir mahsuru var mı?" dedi.

 

"Tabii ki, Peter, sen de bizimlesin değil mi?"

 

İsmini duyan Peter’ın suratına hafif bir şok ifadesi yerleşti, aynı zamanda karmaşık hislere kapıldı.

 

Ve "Tabii, iyi olur." dedi.

 

Tam da beşinci üyemiz kim olsun diye düşünmeye başladıkları esnadaysa Erin, odadaki onca kişinin arasından Vorden’a doğru yaklaştı.

                                                                               

"Benimle takım olmak ister misin?"

 

#Portal gezisi çok yaklaştı! Bu konuyla ilgili bilgi almak ve hazırlık faslına geçildiğini görmek heyecanımı arttırdı. Buzlar kraliçesi Erin’in Vorden’ı gözüne kestirmesiyse şaşırttı. Acaba nasıl bir açıklama yapacak, gerçekten test ekibi olarak gezegende de takım olabilecekler mi? Cevaplar için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr