55. Bölüm : Eğlenceli

avatar
2272 36

My Vampire System - 55. Bölüm : Eğlenceli


Çevirmen : Clumsy



Tribünde oturup Quinn ve arkadaşı arasındaki karşılaşmayı izleyen kişi, Nate Snell olarak tanınıyordu. Başka bir akademide ikinci sınıftı ve akademi sınırlarındaki en güçlü ikinci sınıflardan biri olarak bir hayli ünlüydü.

 

Nate, özel gücüyle yakından ilişkili olması nedeniyle dövüş becerilerini geliştirmek adına sık sık bu oyunu oynardı. Yakın dövüş sanatı becerilerinin her türlüsünü öğrenmeye kafayı takmıştı.

 

Yine de oyunun geliştirmenize izin vermediği bir alan vardı. Özel güç kullanma imkanı tanısa da ruh silahlarının kullanılmasına izin verecek bir sisteme sahip değildi.

 

Zaten insanlar aynı özel güce sahip olsalar bile her birinin ruh silahı farklı olacağı için bu, imkansıza yakın bir görevdi.

 

Dövüş sanatlarına keskin bir gözle bakan Nate, Quinn’in Anlık Adımını görmüştü ve karşısında kimin olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Yetenekteki ayak hareketleri öyle güzel, öyle hızlıydı ki Nate bile Quinn’in nereye gittiğini görememişti.

 

Quinn’e ettiği karşılaşma teklifi kabul edildiği için çok sevinçliydi. İkilinin karşılaşmalarının başlaması içinse öncelikle birbirlerini arkadaş listelerine eklemeleri gerekiyordu.

 

<*Hardsteely size bir arkadaşlık isteği gönderdi>

 

Quinn arkadaşlık isteğini kabul etti, savaşabiliyor olmaktan mutluydu ve dürüst olmak gerekirse karşısına kimin çıkacağını pek de umursamıyordu. Ancak Nate’in arkadaşıyla çarpıştıktan sonra gelişmesine yardımı dokunacak iyi bir karşılaşma olacakmış gibi geliyordu.

 

<Kan Evrimcisi arkadaşlık isteğinizi kabul etti>

 

"Kan Evrimcisi mi? Özel gücü kanla ilişkili bir şey mi ki, bu durum ellerinden çıkan o kırmızı çizgileri açıklar ama sistemde böyle bir güç var mıydı?" diye düşündü Nate.

 

Sistemde binlerce farklı özel güç vardı, dolayısıyla Nate hepsini ezbere bilmiyordu ancak oyun içerisinde pek çok karşılaşmaya dahil olmuştu ve böyle bir güce sahip birini ilk defa görüyordu.

 

Nate, karşılaşma başlamadan önce arkadaşı Sam’le biraz konuşup konuşamayacağını sordu. Quinn ise kendisinin de kontrol etmek istediği birkaç şey olduğu için kabul etti.

 

Karşılaşma esnasında Anlık Adım kullanmış ve sisteminin ona bir şeyler göstermesini ummuş ama hiçbir şey olmamıştı. Elbette bunun sebebi oyunun içerisinde olmasıydı ama Anlık Adımın hatırı sayılır bir canlılık yitirdiği hissi doğurduğunu biliyordu.

 

Şu anki canlılığı 12’ydi, yani kaba bir tahminle 4 Kan Tokadının bir canlılık azalttığını söyleyebilirdi. Bu da demek oluyordu ki canlılığı tükeninceye dek 48 Kan Tokadı atabilirdi. Gerçi buna kalkıştığı takdirde canlılığından önce sağlığı 0’a inerdi.

 

Fakat sarışın adamın videoda söylediği üzere Anlık Adım hatırı sayılır bir canlılık tüketiyordu ve Quinn, şu an için bir karşılaşmada sadece iki kez bu yeteneği kullanabileceğini biliyordu. Bu da en az beş canlılık puanına mal olduğu anlamına geliyordu.

 

Quinn’in bir mücadele esnasında bunu dikkatlice değerlendirmesi gerekecekti. İlk etapta canlılığı arttırmanın çok önemli olmadığını, yeterince güçlü veya hızlı olduğu sürece mücadelelerinde galip gelebileceğini düşünmüştü ama uzun vadeli veya birden çok rakipli bir mücadelede canlılığı 0’a düşerse işi biterdi.

 

Hele bir de bu istatistiklerle güneşin altında çarpışmayı düşününce aklı çıkıyordu.

 

Bu esnada arenanın diğer ucundaki Nate, Sam’le yaşadığı karşılaşma hakkında konuşmakla meşguldü.

 

"Aptalın tekisin." dedi Nate.

 

"Biliyorum, üzgünüm." diye yanıtladı Sam.

 

Nate, Sam’in giydiği dalgalanan pelerine baktı ve kafasını sallamaya başladı. "Bu harika şeyi daha yeni elimize geçirdik ve sen mücadelende doğru düzgün kullanmadın bile. Görüş alanından çıktığı esnada arkanı dönmeseydin korunmuş olacaktın. Pelerininle kapanabilirdin de."

 

"Arkanda bir şey olmasına alışmak zor, hem biri gözünün önünden kaybolursa ve arkanda olduğunu bilirsen doğal olarak arkanı dönersin. Öyle değil mi?" diyen Sam, karşılaşmayı kaybettiğini hatırlayıp hüzünlenerek yere bakmaya başladı. Ve "Gitti galibiyet serim." diye sızlandı.

 

Nate ise Sam’in omzuna acıyarak vurduktan sonra arenadaki yerini aldı. "Anlaşmamızı biliyorsun, galip gelirsem bahsi ben kazandım demektir. Ve o kredileri bana borçlu olursun."

 

Tribüne yönelen Sam, Quinn’in arkadaşının kıçına tekmeyi basması için dua ediyordu. Son zamanlarda çok fazla bahis kaybetmiş ve kredisi azalmaya başlamıştı.

 

"3…2…1…" Derken karşılaşma başladı.

 

Şaşırtıcı bir şekilde iki taraf da aynı anda hücum kararı aldı. Quinn rakibinin özel gücünü bilmiyor olsa da saldırıları yakın mesafede daha etkiliydi. Zaten bir element kullanıcısıyla karşı karşıyayken yaklaşmak her daim daha iyi olurdu.

 

Beş metre mesafeye ulaştığı saniyede iki Kan Tokadı attı. O anda Nate’in hızı büyük ölçüde düştü, teni ışıltılı bir materyale dönüştü ve adımları ağırlaştı. Kan Tokatları bedenine ulaştığı andaysa metalik bir çarpışma sesi işitildi.

 

Quinn’in saldırısının hedefe ulaşıp da 0 hasar verdiği ilk seferdi. Bu esnada Nate’in bedenindeki metal ışıltı değişiyor ve kolunda yoğunlaşıyordu. Bu da daha hızlı hareket edip aralarındaki mesafeyi kapatmasını sağlıyordu.

 

Elini öne doğru itişiyle birlikte uzun ve gümüş renkli bir metal direk belirdi. Ve Quinn’in tepki veremeyeceği kadar sağlam bir hızla karnına saplanarak onu itmeye başladı. Saldırı güçlüydü ve Quinn, sağlığının yüzde 10 kadarını yitirmişti. Direk büyümeye ve bedenini itmeye devam ettikçe sağlığı da azalıyordu.

 

Quinn, direği iki eliyle tutup tüm gücünü kullanarak momentumuna bir son vermeyi başardı.

 

"Vaay, anlaşılan sen de güçlüymüşsün?" Rakibinin hem menzilli bir saldırıya hem de sağlam bir kuvvete sahip olduğunu gören Nate şaşırmıştı.

 

Quinn, direği yana doğru itip pençelerini savurarak 4 Kan Tokadını sıraladı. Ancak direk, Kan Tokatlarından daha hızlı hareket ederek Nate’in bedenine geri çekildi. Bu sırada Nate, iki elini birleştirdi ve metal sıvı geniş, oval bir şekil alarak en nihayetinde bir kalkana dönüştü.

 

Tokatların her biri kalkana ulaşınca da hiçbir etkileri olmadı.

 

Ancak Quinn bu sonucu bekliyordu ve Nate metalini bedenine geri çektiği anda saldırıya hazır halde önüne ulaşmıştı. Nate buna rağmen sakinliğini korudu ve metali tam da Quinn’in hedeflediği yer olan kafasına kaydırdı.

 

Böylece yumruk hedefine ulaştı ama Nate’in kafası yerinden zerre kadar oynamadı ve oyun bir kez daha herhangi bir hasar kaydetmedi.

 

Hemen ardından Nate, Quinn’in yumruğunu yakaladı ve diğer eliyle de bir direk şekillendirerek Quinn’i yere yapıştırdı.

 

"Hadi ama, bundan daha iyi olmalısın!" dedi Nate. Gerçek şu ki karşılaşmanın daha uzun sürmesi için metalini bilerek kılıçtansa direğe dönüştürmüştü.

 

Quinn kendini bu denli güçsüz hissetmeyeli epey olmuştu. Denemediği tek bir şey vardı. Kendisini yerden kaldırdı, derin bir nefes alıp sakinleşmeye başladı. Öfke yalnızca dikkatini dağıtmaya yarardı.

 

Artık hazırdı ve Nate de bunu görebiliyordu. 

 

"Hadisene!" diyen Nate, metal direği bedenine, yumruklarından birinin içerisine geri çekti.

 

Quinn bir kez daha atağa kalkıp bir Kan Tokadı attı, Nate ise saldırıyı kolunu kaldırarak rahatlıkla engelledi ve savuşturdu, ancak bu yalnızca bir dikkat dağıtma aracından ibaretti.

 

Quinn yeterince yaklaştığı saniyede Nate yumruğunu savurdu, Quinn’se Anlık Adımla karşılık verdi.

 

Ve saldırıdan kaçınarak Nate’in arkasında belirdi.

 

"Fazla öngörülebilirdi." Nate, bir önceki karşılaşmayı izlemiş biri olarak buna hazırlıklıydı ve sırtını metal benzeri bir alaşımla tamamen kaplamayı ihmal etmemişti.  

 

Bu sırada Quinn ayağını yerden kaldırdı, enerjinin ayaklarından yumruğuna akmasına müsaade etti ve tek ayağını yere geçirdiği anda bir elini geri çekerek yeni bir yumruk savurdu.

 

*Bang*

 

Uzaklarda iki katı nesnenin birbirine çarpması şeklinde kuvvetli bir ses işitildi. Ve kısa bir an için iki rakip de öylece donakaldı. Quinn ilk defa hasar verebilmişti ve verdiği hasar da sağlamdı.

 

Saldırının sağlığını neredeyse yarıya indirdiğini gören Nate'in şaşkınlıktan gözleri irileşiyordu. Başının dertte olduğunu ve artık eskisi gibi ağırdan alamayacağını biliyordu. Bu yüzden bedenini döndürdü ve bir metal parçasını kılıca çevirdi.  

 

 Ancak Quinn, saldırıdan kaçınmak için bir kez daha Anlık Adım kullandı.

 

Nate ise "Lanet olsun, yine mi, nasıl bu kadar hızlı olabilir!" dese de kafasını çevirdiği anda Quinn’in yere yığılmış olduğunu görerek şaşkına döndü.

 

Quinn ağır ağır soluklanıyor, artık hareket edemiyordu. İki Anlık Adım ve bir Çekiç Vuruşu kullanarak bedenini sınırlarının fazlasıyla ötesinde zorlamıştı.

 

"Bunu bir ara yine tekrarlayalım." diyen Nate, sere serpe yatan Quinn’e kılıcını geçirerek oyunu sonlandırdı.

 

Nate, karşılaşma kendisinin galibiyetiyle sonlanmış olsa da bu defa hiç olmadığı kadar heyecanlıydı.

 

"Anlaşılan bu seneki Askeri turnuva eğlenceli olacak."

 

#Hardsteely, çelik gibi sert benzeri bir anlam taşıyor. Böyle lakapları Türkçeleştirmeye çalışayım mı yoksa orijinal halleriyle mi bırakayım ikilemi konusunda fikrinizi öğrenmek isterim.

Bu arada Nate abimiz sağlam bir dövüşçü çıktı ama Quinn de şimdiden tekniklerini bayağı geliştirmiş. Laf arasında bir turnuva olacağını da öğrendik. Diğer serilerimde turnuva bölümlerini severdim, burada da güzel bölümler olacağına inancım sağlam.

Son olarak şu yorumlar kısmını bomboş bırakmayalım arkadaşlar, daha serinin bu kadar başındayken etkileşimi sonlandırmayalım ricasıyla susuyorum. Yarın yeniden görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr