Çevirmen : Clumsy

Quinn’in karşısındaki öğrencinin elleri hala şüpheli şekilde arkasındaydı. Quinn, sistemin yardımı olmadan da öğrencinin bariz şekilde gücünü gizlediğini anlayabiliyordu.

"Hadisene, koca taşaklarına ne oldu?" dedi öğrenci.

"Arkanda onlarla oynamıyor muydun?" diye yanıtladı Quinn.

Bu da öğrencinin tepesini anında attırdı ki Quinn’in istediği şey de buydu.

"Seni güçsüz bok parçası!" diyen öğrenci atağa kalkarak elini Quinn’e doğru savurdu.

Neyse ki Quinn'in refleksleri iyiydi ve saldırıyı zamanında engelleyecek şekilde kolunu kaldırmayı başardı, bir miktar geri çekildi. Fakat öğrencinin eli kolunun derisini kesti ve kanının çekilmesine yol açtı.

"Kahretsin!" dedi Quinn.

<HP 8/10>

Quinn, elleri açığa çıkmış olan öğrenciye baktı. Öğrenci, yalnızca elleriyle sınırlı bir dönüşüm gücüne sahipti. Bu sayede elleri hafiften kaplan pençesini andırıyor ve tırnakları sertleşiyordu.

Dolayısıyla Quinn darbeyi zamanında engelleyebilse de pençe bir şekilde tenini parçalamayı başarmıştı.

"Sistem bu şekilde dört darbe daha yersem öleceğimi mi söylüyor yani?"

Bir anda Quinn için her şey biraz daha ciddileşti. Kolunda hissettiği iğneleyici acı gerçekti ve bu, hakiki bir mücadeleydi. Oyunvari sistem, işleri biraz fazla hafife almasına yol açmıştı. Ama bunun bir oyun olmadığının hatırlatılması çok sürmemişti.

O saniyede öğrenci, pençe gibi elleriyle bir kez daha Quinn’in üzerine atıldı. O sağ elini savurduğundaysa Quinn, eğilmeyi başarıp kendi yumruğunu öğrencinin karnına geçirdi.

"Bu ne lan, bu herif amma sert vuruyormuş!" diye düşündü öğrenci.

Ama mücadeleyi kesmedi ve Quinn’in açıktaki sırtında yeni bir pençe izi belirtecek şekilde saldırmaya karar verdi.

<HP 6/10>

"Kapa çeneni, biliyorum!" diye bağıran Quinn, iki elini de kullanarak öğrenciyi havaya kaldırdı ve duvara doğru fırlattı.

"Quinn onu kaldırmayı nasıl başardı?" diye düşündü Peter. "Aşağı yukarı aynı ebattalar ama onu rahatlıkla fırlatabildi, acaba aslında özel bir gücü mü var ki?"

Quinn bu yaptığıyla da yetinmedi. O öğrenciye bir ders vermesi önemliydi, aksi takdirde daha fazlası için geri dönerdi. Quinn’in o çocuğa ona bir daha asla bulaşamayacağını öğretmesi gerekiyordu.

Yerde yatan öğrenciye doğru koştu ve onu tüm gücüyle karnından tekmeledi. Tekmesi öyle sertti ki öğrencinin ağzından bir miktar kan fışkırdı.

<Tebrikler, görev tamamlandı>

<50 Exp kazanıldı>

<70/100 Exp puanı>

"Öldü mü?" diye sordu Peter.

O saniyede öğrenci daha da büyük bir kuvvetle öksürüp kan kustu.

"Hayır, ama bize bir daha saldıracak olursa ölmüş olmayı dileyecek."

Aslına bakarsanız Quinn epey rahatlamıştı. İlk saldıran tarafın kendisi olmadığını açıklasa bile bir başka öğrenciyi öldürdüğü için akademiden nasıl bir ceza alırdı bilemiyordu. Ayrıca gencecik yaşında omuzlarında ölümün yükünü taşımak da istemezdi, bu yüzden sistem, rakibini öldürmesi gerekmeden kendisini tecrübe puanıyla ödüllendirdiği için mutluydu.

Derken yeni bir mesaj belirdi.

<Ekstra görev ödülü>

<Yetenek açıldı: İnceleme, seviye 1>

Nihayet ilk yeteneğini edinen Quinn’in zihni heyecanla dolmaya başlıyordu. Belki de nasıl bir gücüm olduğunu çözmeme yardımı dokunur diye umuyor ama yeteneğin ismi pek umut vadetmiyordu.  

"İnceleme mi? Belki de bana rakiplerimin güçsüz yönlerini gösteriyordur?" diye düşündü.

Sonra da bu yeni yeteneği test etmeye karar kıldı ve yanı başında duran Peter’a baktı. Şimdi sırada yeni bir problem vardı. Yeteneği nasıl kullanacağı hakkında hiçbir fikri yoktu ama “İnceleme” yeteneğini düşünmeye başladığı saniyede yetenek kendiliğinden aktive oldu ve Peter’ın yanı başında bir ekran belirdi.

<İsim: Peter Chuck>

<Irk: İnsan>

<Özel Güç: Yok>

<HP 3/5>

<Kan grubu: A+>

?????

????

Quinn kendisine verilen bilgilere baktı, bazı kısımların üzeri örtülü görünüyordu. Bunun yeteneğinin sadece 1. seviyede olmasından kaynaklandığını varsaymamak elde değildi ama yine de verilen bilgiler epey işlevseldi.

Karşısındaki kişinin güç tipini görüyordu ki bu bir mücadelede epey faydalı olurdu, ayrıca kalan sağlığı da görebiliyordu. Bununla birlikte tuhaf bulduğu bir bilgi vardı, o da kan grubuydu. Sistemin böyle spesifik bir konuda bilgi vermesi tuhaftı ve bunun gelecekte ne yardımı dokunabilir ki diye merak ediyordu.

Ardından hala acı içerisinde yerde yatıyor olan öğrenciye döndü ve inceleme yeteneğini onun üzerinde kullandı.

<İsim: Kyle Main>

<Irk: İnsan>

<Özel Güç: Dönüşüm>

<HP: 1/8>

<Kan Grubu: B->

Kyle’ın durumunu görmek Quinn’e yeni şeyler öğretti. Özel güçle ilgili bilgiler, gücün tipinden ibaretti. Ama yüzlerce farklı dönüşüm gücü vardı, yani yeteneği bunu kesin olarak saptayamıyordu.

Bir diğer noktaysa HP idi. Anlaşılan galip gelmek için rakibinin sağlığını 1’e düşürmesi gerekiyordu ama 0’ın ölüm anlamına gelip gelmediğini bilmiyordu. Yalnızca baygınlık anlamına geliyor da olabilirdi.

Kyle’ı incelemeyi tamamlamasının hemen ardındansa yeni bir bildirim geldi.

<İsteğe bağlı bir görev aldınız>

<Bir istatistik puanı kazanma amacıyla kurbanınızın kanını için>

"Lan, kafayı mı yemiş bu şey!" diye düşündü Quinn.

Bir istatistik puanı kazanacak olsa bile bir başkasının kanını asla içemezdi. Bunu düşünmek bile midesini bulandırıyordu.

Kısacık bir an için Kyle’ın yere tükürmüş olduğu kanlara baktı.

"Belki de azıcık kandan zarar gelmez… Quinn, aklını yitiriyorsun herhalde, kes şunu." diye düşündü.

Ve Peter’a, "Hadi gidelim." dedi.

İkisi koridorda yürümeye başlarken Peter, Quinn’in sürekli yerde yatan Kyle’a bakmak için kafasını çevirdiğini fark etti.

"Onun için endişeleniyor olmalı, Quinn gerçekten iyi biri." diye düşündü gülümseyerek.

Ama fark etmediği şey şuydu ki Quinn’in baktığı şey Kyle değildi, yere dökülmüş olan kanıydı.

#Bol aksiyonlu bir bölümdü, ilk kavga, ilk yetenek, ilk kan talebi peş peşe geldi. Kan içme düşüncesi sahiden hoş değil ama bizimki yavaş yavaş sistemin kucağına düşüyor gibi. Bakalım ilk kurbanı kim olacak ve gerçekte ne olduğunu ne zaman kabullenebilecek… Hadi günün ikinci bölümünde görüşmek üzere!