Bölüm 341: Terzi'nin Gelinliği

Çeviri: RassNt  

Kadın birkaç kez gözünü kırpıştırdıktan sonra tamamen kendine geldi. Chen Ge'nin kolunu tuttu ve dudaklarından çıkan ilk cümle şu oldu... "Bölündü. Vücudu bölündü!"

"Huh? Yavaş ol. Acele etme." Chen Ge kadının sırtına hafifçe vurdu ve yavaşça onun doğrulmasını sağladı.

"Sen çocuklarla gittikten sonra altı kafalı canavar köyün hayaletleri tarafından parçaladı ve bu süreçte siyah cübbeli tek bir parmağını bile oynatmadı." Zhu kadınının vücudu zayıftı ve kelimeleri yavaş ve şok içinde çıktı. "Köyün ruhları canavarı paylaştıktan sonra dikkatlerini siyah cübbeliye çevirdiler ama yaklaştıkları anda çığlıklarla kaçıştılar."

"Hayaletler ondan korktu mu?"

"Evet, vücudundan kırmızı kan sızmaya başladı ve cübbesini çıkardığında sırtında ölü bir kadın taşıdığını gördüm."

Kadının tarif ederken Chen Ge kendini düşündü ama Zhang Ya onun gölgesinde saklanıyordu. "Cübbesi çıktıktan sonra onun yüzünü görebildin mi?"

"Hayır, aslında cübbeyi açan kadın cesediydi."

"Kadın cesedi olduğundan emin misin? Kırmızı elbiseli bir kadın hayalet değil miydi?" Chen Ge'nin kafasında bir kadın cesedi ile kadın hayalet arasındaki fark çok büyüktü.

"Bu farkı hala anlayabilecek durumdayım. Fakat daha önce gördüğüm bütün cesetlerden farklı olan eşsiz bir hali vardı." Zhu kadını durumu açıklamak için elinden geleni yaptı ama tüm hayatını köyde geçirdiği için kelimeler ağzından kolay çıkmıyordu. "Ceset süslenmiş gibiydi. Bir cesetten çok görüntüye benziyordu."

"Topluluk cidden delilerle dolu." Chen Ge aniden bir şey hatırladı ve sordu, "Ceset güzel miydi?"

Şimdiye kadar Wu Fei ve Wang Shenlong dışında sadece Han Bao'er hala bilinmiyordu. Üçüncü Hastalık Koğuşu doktorunun bu kadın hasta için yorumu şuydu— Böylesine güzel bir kadına karşı Tanrı nasıl bu kadar acımasız olabilir?

Chen Ge bu mesajı gördüğünde dikkatini çekmişti. Xiong Qing bir Kızıl Tayf'a dönüştürüldü, o zaman Han Bao'er de böyle bir hale getirilmiş olabilir. Delilerin dünyasını anlamak zor.

"Cesede güzel demezdim." Kadın da neden cesedin güzelliğini sorguladığını anlamadı ama aniden duraksadı. "Neredeyse unutuyordum, cesette herhangi bir çürüme yoktu ama cildi tuhaf görünüyordu ve ölüm aurası yayıyordu."

Kadın tarif ettikçe garipleşmeye başladı. 10 numaranın taşıdığı şey şimdiye kadar gördüğü her şeyden farklı gibiydi.

"Sonra ne oldu? Neden bölündüğünü söyledin?" Chen Ge bu konuyu merak etti.

"Kadının cesedi sayısız kırmızı iplikten oluşuyordu ve ölü ya da canlı olsun her şeyi yiyecek gibi ağzına attı. Onları yediğinde dudakları buraya kadar ayrıldı." Kadın kulağını işaret etti. "Kadının vücudu istediği yere kadar bölünebiliyordu. Bir bakımdan hareket eden dudak gibiydi."

Zhu kadının tarifine bakınca canavar bir Kızıl Tayf'a benziyordu ama eğer bir Kızıl Tayf olsa Zhu kadını ve köylülerin hayatta kalmasına imkan yoktu.

"Peki canavar neden gitti?"

"Siyah cübbeli bizim işimizi bitirmeden önce bebeği ele geçirmek istedi ama sonra birisi köye girdi."

"Polis miydi?"

Kadın başını sağa sola salladı. "Bir doktordu. Beyaz doktor üniforması vardı ve etrafında oynayan birçok çocuk vardı."

Bu  görüntü zihninde canlandığında Chen Ge bir garip hissetti. "Doktorun etrafını saran bir grup çocuk mu?"

"Tüm çocuklar hayaletti. Doktora babaları gibi davranıyorlardı." Kadının sözlerinden sonra Chen Ge'nin aklına belli birisi geldi, Jiaujiang Çocuk Evi'nden Doktor Chen!

"Doktor kırklı yaşlarındaydı, kare bir suratı ve kalın kaşları mı vardı?"

"Çok uzaktaydım o kadar detaylı göremedim." Kadın hafızasını zorladı. "Doktor köye girdikten sonra doğruca siyah cübbeliye geldi. Sanki düşman gibilerdi."

"Aralarında herhangi bir konuşma geçti mi?"

"Hayır, siyah cübbeli onu görünce hemen ayrıldı. Biz de doktorun çocukları tarafından saldırıya uğradık. Fakat bize zarar vermediler, sadece bizi etkisiz hale getirdiler."

"Son bir sorum var. Bebekleri ata binasındaki tünelden evine transfer eden sen miydin?" Chen Ge ayağa kalktı ve ayrılmaya hazırlandı.

"Bunu da mı biliyorsun?" Kadın inkar etmedi. "Kadın hayalet yıllık katliam için geri döndüğünde nispeten güvenli olan tek yer benim orası."

"Yaşlı kadından duydum. O senin ailenden mi?" Chen Ge sordu ama cevap gelmedi. Kadının yüzünde garip bir ifadenin olduğunu fark etti. "Ne oldu?"

"Büyükannem uzun zaman önce öldü, onunla konuşmuş olamazsın."

Bunu zaten tahmin etmiş olsa da Chen Ge'nin kalbi biraz tekledi.

"Ama endişelenme onun muhtemelen sana söylemek istediği bir şeyler vardır." Kadın Chen Ge'ye köyün batı kısmını incelemesini işaret etti. "Bayılmadan önce siyah cübbeli ve doktorun o tarafa gittiğini gördüm."

"Silah sesi de o taraftan geldi. Muhtemelen Bay Bai ve Yaşlı Wei ile karşılaştılar." Chen Ge emekliliği gelen polis için endişelendi ve hemen o tarafa doğru koştu. Bir süre koştuktan sonra bir bebek sesi duymaya başladı. Sesi takip etti ve Bay Bai ile Yaşlı Wei'nin ortalarında bir sepetle kirli bir duvarın yanında yattıklarını gördü.

Yaralanmamışlardı ve şaşırtıcı şekilde Yaşlı Wei'nin silahı kılıfında duruyordu. Chen Ge silahı incelemek için kaldırdı ve bir mermisi eksikti.

"Etrafta mermi izi yok. Vurulan şey gitmiş olabilir mi?" Uyanana kadar iki adamın yanında nöbet bekledi.

Kabus gibiydi. Bay Bai hala önceki geceye dair bazı detayları hatırlıyordu ama Yaşlı Wei'nin durumu biraz daha karmaşıktı. Endişeliydi ve Chen Ge'ye korkunç bir şey olduğunu söyleyip duruyordu. Chen Ge ne olduğunu sorduğunda ise hiçbir şey söyleyemiyordu.

Yaşlı Wei belli ki travma içindeydi. Tabut Köyü'nde olanları unutmuştu ama bir terslik olduğunu söylemeye devam ediyordu.

Gece bitti ve güneş yükseldi. Chen Ge görevin tamamlandığına dair bir mesaj aldı.

"Tebrikler Tayfların Gözdesi! Rastgele üç yıldızlı görev tamamladın— Tabut Köyü! Yeni bir senaryonun kilidi açıldı!

"Belirlenen zamanda görevi başarıyla tamamladın. Tebrikler, kazandığın ödül—Terzi'nin Gelinliği!"