Bölüm 319: Tabut Köyü'nün Sırrı

Çeviri: RassNt  

"Bizi lanetlemeye niye bu kadar heveslisin?" Bay Bai hala bu tarz şeylere inanıyordu ama Chen Ge tam tersiydi.

"Sorun yok. Sadece arkamda kalın." Elinde çekiçle avluda yürüdü ve ana eve girdi.

Eski evin tasarımı oldukça enteresandı. Ana odanın iki tarafında yatak odaları vardı ama yatak yoktu. Bunun yerine ikisinde de tabut vardı.

"Bu evlerde farklı bir şey fark ettiniz mi?" Chen Ge çekicinin üzerine yaslandı ve etrafı taradı.

"Evdeki tabutlardan mı bahsediyorsun?" Bay Bai elbisesini kullanarak kapıyı açtı; hiçbir şeye dokunmak istemiyordu.

Chen Ge başını sağa sola salladı. "O değil.

"Evlerde ocak ya da ateşleyici yok."

Yaşlı Wei Bay Bai'ye baktı. Eğer Chen Ge söylemese bu problemi fark etmeyeceklerdi.

"Yemek yapmak ya da ışık yakmak için ateş gerekiyor. Bunlar olmadan nasıl yemek yiyecekler?" Chen Ge sandalyeye oturdu ve sesi yavaşladı, "Ya da köylülerin bir şey yemeye ihtiyacı var mı acaba? Burası bir ölünün evi mi? Eğer bu doğruysa yatak yerine tabut olması mantıklı olur."

Sesi sakindi ama diğer ikisi bu ses karşısında irkildiler.

"Beyaz fenerler, kapıdaki beyaz kağıtlar, odalardaki tabutlar, tüm köy bir Hayalet Köyü olabilir mi?"

Chen Ge Minghun senaryosunu yaratırken bulduğu bilgileri düşündü.

"Savaş periyodunda dağların derinliklerinde bir köyde yaşanan katliamla ilgili bir hikaye var. Yıllar sonra dağda insanlar kaybolmuş ve şans eseri köyün içine girmişler. Ardından her ailenin cenazesinin olduğunu ve köylülerin garip göründüklerini fark etmişler. Yabancılar soru sormaya cesaret edememişler ve gecenin bir yarısı köyden kaçmışlar. Sabah köye geri döndüklerinde mekanın uzun süredir terk edilmiş halde olduğunu görmüşler ve yaşayan insanlara dair en ufak bir iz yokmuş."

"Yani diyorsun ki şu an bir Hayalet Köy'ün içinde miyiz?" Yaşlı Wei kuşkuyla sordu.

"Tabut Köyü bundan daha korkutucu. Burada henüz keşfetmediğimiz daha büyük bir sırrın olduğunu hissediyorum." Chen Ge çekici ayağının yanına koydu ve çenesini avucunun içine aldı. "Bu köydeki insanlar düşündüğümüzden daha karmaşıklar. Hayalete dönmüş orijinal köylüler, yakalanmış olan kaçak köylüler ve biz varız. Yaşlı kadının ruhunun yabancılar hakkında bize yalan söylemesi için bir sebebi yok. Bizim dışımızda bu köyde kapana kısılan başkaları da olmalı. Her neredelerse bir an önce onlarla bir araya gelmemiz gerekiyor."

"Peki bunu nasıl yapacağız? Kendi yolumuzu bile kaybetmiş durumdayız."

"Bence etrafımıza karşı daha dikkatli olmalıyız." Chen Ge daha sonra dönerek dışarı baktı. Şans eseri duvarda yatan yarı insan yüzü gördü.

"Orada birisi var!" Hemen zıpladı. Ani gelen uyarı diğer ikisini de alarma geçirdi.

"Ne gördün?"

"Duvarda bir insan yüzü vardı. Onu önceki evin içinde de gördüm. O zaman bir anlığına gelip geçmişti ve ardından bir kefenin kapıdan çıktığını gördüm; bizi takip ediyordu." Chen Ge durumu diğer ikisine anlattı.

"Hemen yan evde, gidip bakalım mı?" Yaşlı Wei sadece öneri sunmuştu, gitmek istemiyordu.

"Eğer kaçmak isterse onu yakalayamayız." Chen Ge duvara baktı. "Bizi bir sebepten ötürü takip ettiğini hissediyorum ve bize zarar vermeyecek gibi."

Tam sözünü bitirdiğinde ön kapı yavaşça açıldı ve kapının ortasında parlak kırmızı kefen duruyordu.

"Sakin. Bizi takip eden şey bu."

Gecenin ortasında kapı açılmıştı ve kefen tek başına duruyordu. Bu her insanı korkutacak bir şeydi.

"Sen bir insan mısın yoksa hayalet misin?" Chen Ge odanın ortasında durdu ve çekici arkasına sakladı. Uzun bir süre mücadele içinde kaldıktan sonra bir karara varmış gibiydi. Kefen ortasından açıldı ve içinden ince, kısa bir adam çıktı. Dudakları açıldı ve uzun bir süre sonra konuştu, "Yardım etmek için buradayım."

"Yardım etmek için mi? Harika, içeri gelsene?" Chen Ge nazikçe gülümsedi. Çekici kavradı, ilk önce adamı odaya çekmek istedi. Adam başını sağa sola salladı. Chen Ge'yi bir süredir takip ediyordu ve onun numaralarını biliyordu.

"Burada duracağım." Adam kefeni çıkardı ve vücudu tamamen kefenden kurtulduğunda Chen Ge adamın kolunun birinin büyük diğerinin küçük olduğunu gördü.

"Köye girerken sizi gördüm ama daha size yaklaşmaya fırsat bulamadan hayaletler tarafından kandırıldınız. Endişelendim, o yüzden hayaletlerin kefenini giyerek arkanızdan takip ettim. Sizi kurtarmak için fırsat kolladım."

Adamın sesi samimi geliyordu ama Chen Ge adamın yabancılar için kendini tehlikeye sokacağına inanmadı. "Bizi kurtarabilmek için mi takip ettin?"

"Sizi kurtarmak kendimi kurtarmak demek. Bana inanmayabilirsiniz ama eğer bu gece bu köyden çıkamazsak hepimiz öleceğiz." Adam sesini alçalttı ve ses tonuna korku ve endişesi yansıdı. "Kapı bu gece açılacak ve o şey tekrar kapıdan dışarı çıkacak."

"Kapı bu gece açılacak ne demek?" Chen Ge'nin kaşları çatıldı. "Sen buranın orijinal köylülerinden birisin değil mi? Tabut Köyü'nde ne olduğunu bize anlatabilir misin? Nasıl bu hale geldi köy?"

"Tabut Köyü mü? Sanırım isim gayet uygun." Adam kapıyı kapattı ve avlunun ortasına geldi. Görünüşüne bakarak yaşını bilmek zordu. "Kimse bu köyün orijinal ismini hatırlamaz. Buranın bu hale gelmesinin sebebi çoğunlukla bir kadınla alakalı.

"Köyümüz ormanın derinliklerinde gizliydi ve bu durum bizi dış dünyadan izole ediyordu. Bir erkeğin akrabası olmayan bir eş bulması zordu, o yüzden akraba evlilikleri oldu. Fakat bu durum birçok anormalliğe sebep oldu.

"Köyün büyüğü bu gidişle ölüp gideceğimizden endişelendi, o yüzden aramızda konuşup tartıştıktan sonra dışarıdan ‘gelin çalmaya’ karar verildi. İlk birkaç sefer işler kusursuz gitti. Eğer yeni gelin dinlemeyi reddederse kilit altına alındı, aç bırakıldı ve dövüldü. En sonunda öğreneceklerdi.

"Fakat son seferinde bir bilginin ailesinden genç bir kadın yakalandı. İnatçıydı ve boyun eğmeyi reddetti. Birçok kez kaçtı ve her seferinde ölümüne dövüldü. Fakat hamile kaldıktan sonra kaçmayı bıraktı. Köylüler artık direncinin kırıldığını düşündüler.

"Ama kızın yeni ailesi tam kutlama hazırlıkları yaparken kız kuyuya atladı."