Bölüm 137: Gözler

Çeviri: RassNt  

"Pei Hu!"

Chen Ge mühürlü derslikte mankenlerin kafalarını tamir ederken aniden koridorun uzak ucundan bir erkek çığlığı duydu. Bu çığlık karmaşık duygular barındırıyordu.

Bu korku çığlığına benzemiyor. Şaşkınlık, öfke ve dehşet barındırıyor. Chen Ge son mankeni de tamir ettikten sonra derslikten çıktı. Bu seferki ziyaretçiler oldukça hareketli.

…

303 numaralı odaya kaçan Pei Hu kapıya yaslanmıştı ve alnı soğuk terlerle doluydu.

"Siktir, Wenlong hala kuyunun içinde!" Pei Hu'nun avuçları terden sırılsıklamdı ve elindeki Wenlong'un telefonuna baktı. "Telefonu bende. Kuyu karanlık ve dibinde mankenler gömülüydü."

Pei Hu düşünmeye devam edemedi. Odanın içine baktı. 303 numaralı oda orijinal halini korumuştu, odanın ortasında kirli elbiseler duruyordu ama kötü koku yoktu.

"Neden odanın ortasına bir elbise yığını bırakılmış? Burası beni ürkütüyor. Güvende olmak için kapının yanında duracağım," kendi kendine mırıldanırken aniden kapının arkasından bir tıklama sesi geldi. Fakat garip şekilde tıkırtı tam ayağının bulunduğu hizadan gelmişti.

"İnsanlar genelde kapıyı o noktadan tıklatmaz, yani bu kişi kesinlikle Wenlong değil." Koridorda yürüyebilen Wang Wenlong dışında tek şey vardı. Pei Hu'nun yüzü düştü ve tıkırtı sesinin geldiği yöne doğru bakışlarını indirdi. "Bu kafa! Mankenin kafası kapıya vurdu!"

Pei Hu'nun bacaklarında enerji kalmadı. Kapıyı kilitlemek istedi ve kilidin sadece bir dekorasyon olduğunu fark etti. Hafif bir ittirmeyle kapı açılacaktı.

"Odanın içinde bir pencere olmalı değil mi? Peki ya ben kapıdan ayrıldığımda mankenin kafası odaya girerse?" Pei Hu düşünceli şekilde çenesini kaşıdı ama tüm gece orada durup kapıyı da tutamazdı. Tıklatma sesi devam etti ve her tıkırtı Pei Hu'nun beyninde yankılandı. "Buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıyım."

Odanın içine bakındı ve ardından kirli elbise yığınına doğru yürüdü. Odayı inceledikten sonra eline hiçbir şey geçmedi. "Pencerenin dışı kalın bir beton duvar, çıkış yok. Oyun bitene kadar burada duracak mıyım?" Pei Hu odanın ortasında durdu. "Bir Korku Evi ziyareti nasıl bu hale geldi? Göz kırpan mankenler, kuyuya gömülmüş cesetler ve insanları kovalayan bir kafa. Bu patron bir büyücü mü? Tüm bunları nasıl yapıyor?"

Pei Hu bu soruyu düşünürken kapıdan yüksek bir gürültü yükseldi.

"Kuvvet aniden arttı mı? Manken mi yapıyor bunu? Kafasını buldu mu?" Bu düşünce Pei Hu'yu ürküttü. Etrafına baktı ve aceleyle yatak odasının içine saklandı.

"Bu yatak odasının niye kapısı yok!?" odaya girdikten sonra buna pişman oldu ama artık çok geçti. Orada tek saklanabileceği yer yatağın altıydı. Telefon ışığını yatağın altına tuttu ve garip bir şey olmadığını görünce oraya sürünerek girdi.

Lütfen peşimi bırak! Yatağın altında sıkıştıktan sonra telefonu cebine koydu ve gözlerini odanın kapısına dikti. Karanlık oda oldukça sessizdi ve en ufak bir ses kulağa büyüyerek geliyordu. Birkaç saniye sonra oturma odasının kapısı açıldı. Gergin bir sessizliğin ardından oturma odasında çok hafif bir ses yankılandı.

Zeminde bir şey yuvarlanıyor gibi... bu düşünce Pei Hu'nun zihnini işgal ettiği anda bacakları buz kesti ve tepeden tırnağa bir soğukluk tüm benliğini sardı. Sanırım bir şeyi unuttum!

Yuvarlanma sesi yaklaştı ve Pei Hu kafasını kapıya doğru çevirdiğinde gülümseyen kopmuş bir manken kafası  yuvarlanarak yatak odası kapısında durdu!

Pei Hu ve kafanın gözleri birbirine kilitlendiğinde zaman adeta dondu.

…

Wang Hailong ile birlikte Xia Meili ve Dou Menglu kızlar yatakhanesine doğru gittiler. Kardeş Long daha önce ağlamış olsa da kız arkadaşının önünde sakin ve sert durmalıydı. Kızların önünden yürüyordu. Yatak odalarına baktıktan sonra Kalem Ruhu'nun bulunduğu odanın önünde durdular.

"Bu oda diğerlerinden farklı." Odanın ortasına birkaç tane sandalye yerleştirilmişti ve üzerinde bir şeyler yazan beyaz kağıt vardı. Kardeş Long kağıdı aldı ve üzerinde yazanları sesli şekilde okudu. "Kalem Ruhu üç isim etiketinin yerini biliyor."

"Bu tanıdık geliyor, Kalem Ruhu oyunu." Dou Menglu merakla yaklaştı. "Bunu birçok filmde görmüştüm ama gerçek hayatta karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim."

"Bunlar sahte numaralar sadece." Wang Hailong kağıdı sandalyeye geri bıraktı. "Ama üç isim etiketini böyle terk edemeyiz. Bu oyunun kurallarını bilen var mı?"

"Ben biliyorum." Dou Menglu sandalyelerden birine oturdu ve Wang Hailong da yanına oturdu. "Sadece bana ayak uydurun."

"Siz ikiniz acaba biraz daha dikkatli hareket edebilir misiniz? Bir Korku Evinin içinde böyle oyun oynamak istenmeyen ruhları başımıza çekebilir." Xia Meili kapıda durdu. Dou Menglu ve Wang Hailong arasındaki muhabbet ve şakalaşmaya bakınca oldukça huzursuz hissetti.

"Eğer bir Kalem Ruhu gerçekten ortaya çıkarsa bu harika olur. Kardeş Long'un gelecekteki karısı olup olmayacağımı sormak isterim." Dou Menglu sırıtarak bantla yapıştırılmış kalemi aldı ve onu kağıdın üstünde tuttu.

"Sor bakalım." Wang Hailong önemsemiyor gibi göründü. Xia Meili'nin orada olmasına aldırmadan Dou Menglu'nun elini tuttu. Xia Meili surat astı ve dönerek oradan ayrıldı. "Siz eğlenmenize bakın, gidip etrafa bakacağım."

"Çok uzaklaşma Meili."

"O kendi başının çaresine bakar. Şimdi beni dinle Kardeş Long, Kalem Ruhu oyununda birkaç tabu vardır. Birincisi, ölüm hakkında soru soramazsın, ikincisi oyunu aniden sonlandıramazsın..."

Xia Meili odadan çıktıktan sonra havanın ferahladığını hissetti. O oda ekşi bir şirinlik kokuyor, umarım Kalem Ruhu onlara bir ders verir.

Koridorun sonuna kadar yürüdü ve ortamın giderek ürkütücü bir hal aldığını hissetti. Tam geriye dönecekken koridorun diğer ucundan Wang Wenlong'un çığlığını duydu.

Ne oldu? Çığlığa bakınca korkudan değil daha çok öfkeden bağırıyor gibi. Xia Meili geri döndü ve bu sefer diğer koridora girdi.

Neredeler? Bir yol ayrımı daha mı var? Nereden gideceğim? Xia Meili eski kuyu ve Hai Ming Apartmanlarından birkaç odaya giden yol ayrımında durdu. Tereddüt etti. Pei Hu telefonunu düşürmüştü, o halde Wenlong'u arayıp ne olduğunu sorayım.

Telefonun sesi Hai Ming Apartmanı odalarından birinden geldi ama cevap yoktu.

Odalardan birindeler mi? Korku Evinde telefon zil sesi garip şekilde ürkütücü geliyordu. Xia Meili telefonu kapattı ve koridorun diğer tarafındaki üç odaya doğru yürüdü.