Bölüm 58: Kırmızı Dans Ayakkabıları
Çeviri: RassNt
Chen Ge aynadan sadece yarım parmak uzaklıktaydı, o yüzden olabilecek en iyi görüşe sahipti. Zarif okul üniformasından damlayan taze kan elbisenin vücuda yapışmasına neden olmuştu. Yüzü saçlarının arkasına gizlenmişti ve açıktaki aşırı solgun teni korkutucu görünüyordu.
Telefon ekranından çıkan soğuk ışık çarpıklaştı ve Chen Ge elinin kolunun donduğunu hissedebiliyordu. Vücudundaki bütün enerjiyi kullanarak dudaklarına hakimiyet kurmaya çalıştı ve kızın ismini söyledi.
"Zhang Ya?"
Kız Chen Ge'nin sesini duymuş gibi yavaşça kafasını kaldırmaya başladı. Siyah saç perdesi ikiye ayrıldı ve Chen Ge'nin gözlerinin önüne kusursuz bir yüz serildi. Fakat kızın kafası daha yarım kalkmışken ayna sislenmeye başladı. Kız bir adım attı ve aynadan kayboldu.
"Nereye gitti?"
Chen Ge aynaya baktı ve daha da garip bir şey oldu. Telefon ışığın yüzünden oluşan gölgesi yavaş yavaş ayağa kalkarak arkasına dikildi.
Chen Ge gölgenin yaklaşık 1.70 boylarında olduğunu görebiliyordu. Kan damlama sesleri kulağına gelirken gölge renk kazanmaya başladı. Vücuduna yapışmış olan kanlı üniforma kıpkırmızıydı.
Chen Ge olduğu yerde durdu ve hareket edemedi. Sırtından başlayan ürperti beynine doğru hızla tırmandı. Bunun ardından kırmızı gölge bir adım geri atarak Chen Ge'nin sırtına yaslandı!
Onunla sırt sırta dururken Chen Ge'nin vücudu kaskatı kesildi. Derince bir nefes çekse de hava yetmezliği hissinden kurtulamadı.
Tayf sırtıma mı yapıştı?
Sırt sırta durmak bazen korkutucu olabilirdi çünkü arkanda kimin durduğunu bilmiyordun.
Soğukça bir şey parmaklarına doğru ulaştı. Chen Ge arkasına dönmeye cesaret edemedi. Donmuş parmakları yavaşça açıldı ve elindeki telefon yere düştü. Işık birkaç kez titreştikten sonra aniden kesildi.
Karanlığın içinde arkasındaki soğukluk yayılmaya devam etti. Chen Ge şu an başına gelenlere inanmakta güçlü yaşıyordu. Saat gece iki, terk edilmiş bir okulun dans stüdyosunda uzun bir aynanın karşısındayım, bir Kızıl Tayf ile sırt sırta duruyorum... yani bir açıdan buna romantik diyebiliriz.
Chen Ge'nin zihninden çeşit çeşit düşünceler geçti. Bir şey elini tutuyordu ve giderek soğuk hissetmesine neden oluyordu. Arkasındaki kızın saçları hareket ederek Chen Ge'nin saçlarıyla birbirine girdi.
Ne yapmayı planlıyor? Buradaki görevim kırmızı dans ayakkabılarını bulmak. Eğer şafağa kadar bulamazsan başarısız olacağım.
Fakat Chen Ge'nin vücudu adeta donmuştu ve tek yapabildiği önündeki aynaya bakmaktı. İlk başta fark etmedi ama saniyeler sonra aynanın içine hayal meyal gölgelerin şekillenmeye başladığını fark etti. Gölgeler netleşmeye başladığında gözleri şaşkınlıkla açıldı.
Bekle, bunlar sandalyelerde kapana kısılmış olan kızlar değil mi?
Aynanın içinde beş tane temiz üniformalı kız dans stüdyosuna girdi. Elbiseleri Chen Ge'nin biraz önce gördüğünden tamamen farklıydı, o yüzden gördüğü görüntünün yıllar önceki sahneleri yansıttığından şüphelendi.
Beş kız kendi aralarında gülüşerek aynaya doğru yürüdüler. Onların stüdyoya girmesinden kısa bir süre sonra Zhang Ya göründü. Aynı üniformaları giyseler de Zhang Ya diğer kızlardan farklı bir havaya sahipti.
Ellerinde bir çanta taşıyordu. Chen Ge bu çantayı daha önce soyunma odasında görmüştü; içinde beş tane şeker kutusu vardı.
Zhang Ya oldukça iyi bir ruh halinde görünüyordu. Aceleci adımlarla soyunma odasına yürüdü ve dakikalar sonra altı kız üstlerinde balerin elbiseleriyle dışarı çıktılar.
Durum pek değişmemişti. Beş kız kendi aralarında küçük bir grup oluştururken Zhang Ya arkada tek başına kalmıştı.
İdman yapmaya başladıktan bir süre sonra dans stüdyosunun kapısı açıldı. Kadın bir öğretmen elinde Kuğu Gölü birincilik sertifikasıyla birlikte içeriye girdi. Kızlarla neşeli bir şekilde konuşuyor, muhtemelen onları tebrik edip cesaret veriyordu.
O gün muhtemelen normal bir okul günü değildi çünkü Chen Ge başka öğrenci görememişti. Altı kız sanki eyalet çağında yarışmaya hazırlanmak için yoğun idman programı dolayısıyla oradaydı.
Kadın öğretmen yarım saat sonra ayrıldı. Öğretmenin gittiğinden emin olduktan sonra beş kız idmanı bıraktı ve yerde uzanarak telefonlarıyla oynayıp çene çalmaya başladılar. Pratik yapmaya devam eden tek kişi Zhang Ya idi.
Ardından kızlardan birisi Zhang Ya'yı işaret ederek bir şey söyledi. Zhang Ya dışında diğer kızlar gülüştüler. Fakat bu onun pek umurunda değil gibiydi. Bir süre daha çalışmaya devam ettikten sonra dinlenmek için ara verdi. Ardından soyunma odasına doğru yürüdü ve daha sonra elinde şeker kutusu çantasıyla dışarı çıktı.
Zhang Ya onları kızlara verdi ama içlerinden birisi almak için uzandığında diğer bir kız, Zhang Ya kadar uzun olan onu durdurdu. Parmağıyla Zhang Ya'yı iddialı bir şekilde işaret ederek birçok şey söyledi. Ardından soyunma odasına koştu ve okul çantasıyla dışarı çıktı. Onun içinden birçok aşk mektubu çıkardı. Chen Ge onların hepsinin Zhang Ya'ya gönderildiğini biliyordu.
Bu gerçek anlamda bir tartışma sayılmazdı çünkü tamamen tek taraflıydı, garip şekilde huzursuz olmuş diğer kızların eziciliği hakimdi.
Zhang Ya'nın şeker kutuları böylece reddedilmişti. Onları çantasına koydu ve oradan ayrıldı. Chen Ge bittiğini düşündü ama çok geçmeden dans stüdyosunun kapısı tekrar açıldı. Kızlar ürkmüştü. Öğretmenin geldiğini düşünerek hemen yerden kalktılar ve ‘pratik’ yapmaya devam ettiler.
İçeriye belirsiz bir erkeğin gölgesi girdi. Yaklaşık 1.80 boylarındaydı ve cüssesi büyüktü.
Adam kızlara bir şey söyledi ve karşılık olarak sadece iki tanesi ona bir şeyler dedi. Bu yeni gelen Chen Ge'nin kafasını karıştırmıştı.
Kızlar kısa süre sonra pratik yapmaya geri döndüler ve adam ofise girdi. Daha sonra adam ofisin kapısını açtı ve Zhang Ya'ya içeri gelmesini işaret etti. Zhang Ya sanki adamı tanımıyor ya da ona güvenmiyor gibiydi. Tereddüt içinde odaya doğru yürüdü ve kapının önünde durarak içeri girmedi.
Ayna ofis odasında neler olduğunu yansıtmıyordu. Fakat sekiz saniye kadar sonra Zhang Ya'nın ofisten koşarak çıkmasıyla birlikte aynadaki görüntü karardı. Adam kolunu tutarak bir süre onu takip etti.
Dans stüdyosundaki bütün kızlar bunu görmüştü ama oldukları yerde oturmaya devam etmişlerdi. Hiçbiri Zhang Ya'ya yardım etmek istemiyor gibiydi. Kısa süre sonra Zhang Ya yakınlarda hiçbir kapının olmadığı bir köşeye sıkıştı. Yardım için haykırdı ama yanıt bulamadı. Kızlar onu duymamazlıktan geldi.
Adam birçok çirkin şey söyleyerek Zhang Ya'ya doğru yaklaştı. Zhang Ya'nın elleri arkasındaki pencerenin kenarına ulaştı—sadece tek bir çıkış kalmıştı.
Aynada oynayan görüntüye bakarken Chen Ge aniden aşk mektubunu kazandığında siyah telefonda beliren yazıyı anımsadı.
Gözleri kocaman açılmıştı, yanakları kül gibi bembeyazdı, binadan düştüğü andan itibaren okulun tabusu haline geldi. Kırmızı dans ayakkabıları ve kan boyalı üniforma, hatta onun adı sadece çılgınca fısıltılarla söylenen bir şey oldu.
Adam boş pencereye doğru baktı ama Zhang Ya'yı kurtarmak için koşturmadı. Bunun yerine birkaç adım gerileyerek tamamen şok içindeki diğer kızların yanında durdu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..