Bölüm 36: Tehlike

avatar
1462 6

My House of Horrors - Bölüm 36: Tehlike


Bölüm 36: Tehlike



Çeviri: RassNt  


Saniyeler sonra Kardeş Feng soluklandı ve parmağını kaldırarak tuvaleti işaret etti.  "Ayna..."


Bu sıradan kelime Chen Ge'nin ifadesinin değişmesine neden oldu. Kardeş Feng'i yatağa yerleştirdikten sonra tuvalete girdi. Duvardaki ayna parçalanmıştı ve zemin cam kırıklarıyla doluydu.


He San'ın bayılma olayından sonra Chen Ge Korku Evindeki bütün aynaları siyah örtüyle kapatmıştı. O zamandan beri herhangi bir kaza yaşanmamıştı ama yeni senaryonun açılmasıyla daha temkinli olması gerekirsen yeterli hassasiyeti gösterememişti. Bu kazada büyük pay sahibiydi.


Herhangi bir eğlence kuruluşu güvenlik riski söylentileriyle etiketlendiği anda iş yapması oldukça zorlaşacaktı ve Chen Ge bu korkutucu gerçeğin gayet farkındaydı. Yerden parçalardan birini aldı ve üzerindeki yansımasına bakarak konuştu, "Bu şeyin icabına bir an önce bakmalıyım!"


İnsanlar gibi hayaletler de iyi ve kötü olarak ayrılıyordu. Aynadaki canavar kesinlikle kötü taraftaydı; Chen Ge bundan kesinlikle emindi. Doğal bir agresifliğe sahipti ve muhtemelen korkunç bir sır gizliyordu. He San'ın bayılma vakası ve Kardeş Feng'in bu olayı Chen Ge'nin daha da telaşlanarak baskı hissetmesine neden oldu.



Aynaları siyah örtüyle kapatmak kalıcı bir çözüm değildi. Aynanın içindeki şey, Korku Evinin genişlemesinin önünde engel gibi duruyordu. Tuvaletin içinde kırık aynadan başka hiçbir şey yoktu. Chen Ge odaya dikkatli bir bakış attıktan sonra ayrıldı.


Elindeki çekiciyle Kardeş Feng'in yanına oturdu. "Bana ne olduğunu anlatır mısın?"


Birkaç dakikalık dinlenmeden sonra Kardeş Feng nihayet kendine gelmişti fakat yüzü hala bembeyazdı. "Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum."


"Endişelenme, sadece ne hatırladığını söyle." Chen Ge genç adamı sessizce izledi. Bu genç, doğrudan bayılan He San'dan farklıydı; belli ki mental toleransı He San'dan daha yüksekti, en azından direnç göstermişti.


Kardeş Feng yatakta doğruldu ve hala gözlerinde korku belirtileri vardı. "O sırada senin çalışanlarından biri tarafından kovalanıyordum, o yüzden gizlenmek için bu odaya girdim. En başta her şey normaldi ama sonra ismimi söyleyen birisini duydum."


"Birisi ismini mi söylüyordu?"


"Öyle değil; sanki daha çok çağırılıyor gibiydim." Kardeş Feng kafasını kaşıdı. "Sesin kaynağı bu odanın içindeydi ve kaynağını bulmam çok uzun sürmedi."


Bu noktada gözlerindeki korku daha da derinleşti. "Ses, tuvaletteki aynadan geliyordu. Bir şeyler söylüyordu ama gerçekte ne dediğini anlayamadım. Tek bildiğim benimle alakalı bir şeydi."


"Sonra?" Chen Ge genç adamın ağzından çıkan bütün kelimeleri adeta ezberliyordu; ayna canavarıyla baş ederken bu bilgiler çok değerli olacaktı.


"Sonra aynanın önünde durdum, neler olup bittiğini anlamaya çalıştım. Aynayı duvardan sökmeye çalıştım ama ellerim ona dokunduğu anda aniden ses kulaklarımın dibinde bitti. Bilincim dalgalanmaya başladı ve bir sebepten, aynadaki yansımam değişmeye başladı." Kardeş Feng'in gözleri tuvalete bakıyordu, sanki her an dışarı bir canavarın fırlamasından korkuyordu. "Aynanın önünde duruyordum ama yansımam ben değildi. Normalde korkmam gerekirdi ama bunun ardından olan şey düşününce bile tüylerimi diken diken ediyor."



"Ne oldu?"


Kardeş Feng ciddileşti, "O anda herhangi bir korku ya da kaygı hissetmedim. Sanki her şey bundan daha normal olamazdı. Aynaya doğru eğilmeye başladım ve yüzüm aynanın yüzeyine yaklaştığında diğer benin de yüzünün yaklaştığını görüyordum. Bana bakan yüz benim yüzümdü ama bir sebepten son derece yabancı hissettiriyordu. Nedenini sorarsan söyleyemem ama bana bakan o yüzün bana ait olmadığını hissettim. Beynimden öyle bir emir gelmese de ellerimin havaya doğru kalktığını gözlerimin ucuyla gördüm. Ellerim aynanın yüzeyine bastırdı, sanki içine girmeye çalışıyordu ya da... öyle değil, daha çok ben aynanın içinde kapana kısılmışım da oradan dışarı çıkmaya çalışıyormuşum gibi bir histi."


Chen Ge de Kabus Görevi sırasında aynı şeyleri yaşamıştı. Video kaydına baktığında vücudu gerçekten de aynaya doğru yavaş yavaş yaslanmıştı. "O zaman bu durumdan kendini nasıl kurtardın?"


"Yine ayna sayesinde oldu." Bu cevap Chen Ge'yi şaşırttı. "O zaman vücudumun tamamen kontrolüm altından çıktığını hissederken aynadaki yansıma yoluyla arkamda bir oyuncak bebeğin yattığını gördüm."


"Oyuncak bebek mi?"


"Evet, diğer odalarda yatan oyuncak bebeklere benziyordu. Boyutu avuç kadardı ve yüzüne bir sakal dikilmişti." Kardeş Feng ellerini kullanarak oyuncağın boyutunu tarif etti. "Oyuncağın aniden ortaya çıkışı beynimin panikle harekete geçmesine neden oldu ve korku tüm benliğimi saman alevi gibi sardı. Zihnimde tek bir düşünce vardı—kaçmak. Fakat vücudum emrimi dinlemeyi reddetti; zihnim ve vücudum adeta çatışmaya başladı."


Kardeş Feng bu olayı sakin bir tonla anlatıyordu ama Chen Ge ne kadar tehlikeli olduğunu hayal edebiliyordu.


"Bunun ardından ikinci kattan He San'ın çığlığının geldiğini duydum. Bu ses sanki bir aldatmaca gibi büyünün bozulmasına neden oldu." Kardeş Feng'in gözlerindeki korku hafiften dağılmıştı. "Öyle korkmuştum ki ilk içgüdüsel hareketim en yakındaki ahşap sandalyeyi kavrayıp aynaya savurmak oldu. Senin Korku Evin öyle korkunç ve atmosferik ki park eğlence mekanında olduğumu tamamen unuttum."


Bu noktada kardeş Feng aniden bir şey hatırladı ve Chen Ge'ye doğru özür diler gibi gülümsedi. "Sana anlattığım her şey doğru; herhangi bir abartı ya da yalan yok. Aynanın parasını da ödeyeceğim."


"Buna gerek yok; senin güvende olmana sevindim." Chen Ge kalktı ve gözleri odanın içinde gezindi. "Bu arada gördüğün oyuncak bebek şu an nerede?"



Kardeş Feng cevap vermeden önce tereddüt etti. "Onu yatağın altına tekmelediğimi hatırlıyorum. O da senin aksesuarlarından biriydi, değil mi? Üzgünüm."


Chen Ge çömeldi ve üzerinde tozlu bir ayak izi olan oyuncak bebeği yatağın altından çıkardı. Oyuncağın tozunu aldı ve konuştu, "Bu oyuncağa teşekkür etmelisin; seni kurtaran oydu."


"Oyuncak beni mi kurtardı? Eğer öyle diyorsan... Teşekkür ederim, pekala artık gidebilir miyim?" Kardeş Feng istemsizce geri kaçındı ve yüzü epey soluktu. Bu Korku Evi sahibinin etrafında garip bir şeyler seziyordu ama Chen Ge onu kurtarmaya geldiği için kendini zorlayarak teşekkür etmişti.


"Eğer biraz önce yaşadığın şeylerin Korku Evinin düzenekleri ya da özel efektler olmadığını, hepsinin gerçek olduğunu söyleseydim bana inanır mıydın?"


Üzerinde kanlı bir elbiseyle eskimiş oyuncağı kucaklamış olan Chen Ge bu soruyu kafasını yan tarafa eğerek sormuştu. 


Yaklaşık 190 boyunda olan zavallı Kardeş Feng yatağın köşesinde küçük bir kız gibi kıvrıldı ve çaresiz bir ses tonuyla karşılık verdi, "Bilmiyorum, sen söyle, inanmalı mıyım?"






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr