Bölüm 31: Kim O?

avatar
1416 5

My House of Horrors - Bölüm 31: Kim O?


Bölüm 31: Kim O?

Çeviri: RassNt  


"Sekiz mi?"


"Şakayı bırak!"


Lao Zhao'nun sözleri herkesin kalbini hoplattı. Geceyarısı Cinayeti senaryosunda ışık son derece zayıftı. Gruptakiler birbirine baktı ve adeta vücutları dondu.


"Sekizinci kişi nerede?"


"Panik yapmayın!" Kardeş Feng emir verirken telefonunu çıkardı. Tam onu açacakken koridorun diğer ucundaki zincir sesleri aniden hızlandı.



"Birisi geliyor!"


Kardeş Feng telefonunun kilidini açtığında kanlar içindeki canavar köşeyi döndü. Zamanlama öyle kusursuzdu ki sanki onların orada olduklarını biliyordu.


"Bu da ne!?"


Kana bulanmış doktorun elbisesinin altında zeminde sürüklenen zincirler vardı. Canavarın kafası aşağı doğru eğikti ve elindeki çekiçten kan damlıyordu. Herkes endişeye kapılırken sadece Kardeş Feng sakinliğini korudu. Chen Ge'nin önceki uyarısını umursamayarak telefon flaşını Korku Evinin içinde açtı.


Bir ışık hüzmesi uzun koridor boyunca akarak canavarın üzerine yansıdı. Işıkla dikkati çekilen canavar kafasını çevirdi ve uzun perde gibi saçlarının arasından onlara baktı.


O anda tıp öğrencisi grubunun tüyleri diken diken olmuştu. Canavarın yüzü birçok erkek suratının birbirine dikilmesiyle oluşmuştu. Maskedeki dikişler uzaktan bile belli oluyordu!


Canavar adeta ışığa karşı duyarlı gibiydi, çünkü ışık üzerine vurduğu anda çıldırdı ve çekicini havada çılgınca sallayarak koridor boyunca koşmaya başladı.


Zincirler duvarlara çarparken ince koridor boyunca ağır ayak sesleri yankılandı. Çılgın adam yaklaşırken birisinin başlatması ve daha sonra domino etkisiyle herkese yayılmasıyla birlikte her biri bir yana kaçışmaya başladı.


Bazıları en yakın odaya saklandı, bazıları ikinci katta saklanmak için merdivenlerden indi ve bazıları ise doğruca birinci kata fırladı.


Herkes canavarın aniden ortaya çıkışıyla ürkmüştü ve yaklaşan ayak sesleri, şıngırdayan zincirler onları derinden rahatsız etmişti. Tehlikelere karşı dövüş ya da kaç mantığı insan doğasının cevabıydı ve beyin bu dövüşü kaybedeceğini hissettiği için doğal olarak kaçmayı seçmişti.



Merdivenlere en yakın olan Xiao Hui idi. Canavar üstlerine gelirken biraz afallamıştı ve yanındaki adam aniden dönüp merdivenlerden aşağı doğru kaçtı. Kızın beyni korkuyla yandı ve üzerinde ikinci kez düşünmeden hemen adamın peşinden gitti. O anda içgüdüleri ona sadece canavardan kaçmasını söylüyordu.


Telefon ıssız bir köşede kalmıştı. Öğrenci grubunun sakinliği tamamen parçalanmıştı ve çığlık sesleri tüm koridoru adeta yırttı. Adeta çil yavrusu gibi dağılmışlardı.


Xiao Hui önündeki adamı birinci kata kadar takip ettiğinde üçüncü kattaki çığlık kesilmemişti. Ardından bir zincirlerin sesinde bir duraksama oldu, canavar sanki merdivenlerden aşağı geliyordu!


Xiao Hui adımlarını hızlandırdı ve arkasına bakmaya bile cesaret edemedi. Yüzüstü bırakılma korkusuyla önündeki adamı yakından takip etmeye devam etti. Ürpertici müzik ve sonu gelmeyen çığlıklar Xiao Hui'nin kalbinin korkuyla taşmasına neden oldu. Korku ne kadar büyükse, yanında birine duyulan ihtiyaç o kadar yükselirdi.


Önündeki gölgeyi adeta hayatı buna bağlıymış gibi takip etti. Önündeki gölge adeta Korku Evinde bel bağlayabileceği tek kaya gibi bir anlama bürünmüştü.


Ne olursa olsun en azından birbirimizin arkasını kollayabiliriz. Xiao Hui Korku Evinde yalnız başına kalma fikrini bile aklına sokmaya cesaret edemiyordu. Bunun olmasını engellemek için tekrar hızlandı ve uzanarak önündeki kişinin gömleğini kavradı.


Zincir sesleri daha da yakınlaştı. Xiao Hui önündeki kişiyle birlikte birinci kata girdi ve orada önündeki kişi odalardan birine saklandı.


Çıkmaz? Xiao Hui, adamın odadaki tek mobilya olan dolaba saklandığını izlerken kapıda duraksadı. Bu durumda geriye sadece iki seçeneği kalmıştı: kendi başına kaç ya da adamla birlikte dolaba saklan.


Zeminde sürüklenen zincir sesleri giderek yaklaşırken ikinci seçenekte karar kıldı. Dolabın kapısı kapandığında sanki farklı bir dünyaya girmişti, karanlık ve sessizlikle dolu bir dünya. Kendini güvende hissetmesinin tek nedeni en azından yanında birisinin olmasıydı.


Yüzündeki makyaj çoktan berbat olmuştu. Nefesini tutan Xiao Hui aralığa doğru uzanarak dışarıya bakmayı denedi.



Zincirlerin karanlıktaki parıltısını gördü. Doktor kapıda durmuştu. Elindeki çekiçle kapıyı tıklattıktan sonra odanın içine girdi.


Xiao Hui'nin kalbi inanılmaz bir hızla atıyordu. Parmağını ısırdı ve dolabın içine iyice sindi, kalbinin derinliklerinden yalvarıyordu, Lütfen daha fazla yaklaşma, lütfen daha fazla yaklaşma.


Sanki duaları kabul olmuş gibi, doktor sadece etrafa bir göz attıktan sonra ayrıldı. Xiao Hui derin bir nefes aldı ve yanındaki kişinin kolunu hafifçe salladı. "Canavar bizi görmedi sanırım. Biraz daha bekleyelim ve sonra gidip diğerleriyle buluşalım."


Sıkışık dolabın içinde sadece Xiao Hui'nin sesi duyuluyordu. Bir cevap bekledi ama gelmedi. Bir şeylerin ters olduğunu hissederek kaşlarını çattı ve adama doğru döndü.


Onunla birlikte dolapta saklanan adam ortalama bir cüsseye sahip, ne ince ne de şişmandı.


Kesinlikle Maymun ya da Lao Zhao değil: kardeş Feng ondan daha uzun, He San ise daha kısa. Xiao Hu temkinli bir sesle konuştu, "Lao Song?"


Yine cevap gelmedi. Xiao Hui'nin kalbi endişeyle çatırdadı. Bekle biraz, Lao Zhao aramızda sekizinci kişinin olduğunu söylemişti...


Xiao Hui'nin kanı kaynamaya başladı ve nefesi boğazında düğümledi. Xiao Hui yavaşça cebindeki telefonu çıkardı. Telefonunu  o tarafa doğru çevirdi, soğuk ışığı parladı. Sıkışık bölmede tam karşısında ölümcül beyazlıkta ve tamamen yabancı bir yüz ona bakıyordu.


Telefon parmaklarının arasından kaydı ve iki saniyelik mutlak bir sessizliğin ardından dolaptan kulakları tırmalayan bir çığlık koptu!


Xiao Hui kaçmak için arkaya doğru hamle yaptı ama dolabın büyüklüğü belliydi. Çaresizlik içinde kafasının arkasını dolabın duvarına vurdu ve belki acıdan belki de şoktan dolayı, bu şık görünümlü kız dolabın zeminine yığıldı. Sanki birkaç dakika içinde ölecekmiş gibiydi.



"Sizi Korku Evinde telefonlarınızı kullanmamanız konusunda uyarmadım mı?" Chen Ge dolabın kapısını açtı, dolabın içinden telefonu aldı ve onu Xiao Hui'nin cebine soktu. Ardından kendi telefonuyla Xu Wan ile iletişime geçti. "Xiao Wan, onları bir süreliğine birinci kattan uzak tut."


Emri verdikten sonra Xiao Hu'yi banyoya taşıdı. Sahte kapıyı açtı ve onu personel geçidinden senaryonun dışına çıkardı.


Kesinlikle kas gücü eksiğimiz var.


Kızın alnına sıcak bir havlu koyduktan sonra senaryoya geri döndü.


Biri gitti, altı kaldı. Chen Ge geçidi kapattı ve Xu Wan'ı telefonundan aradı. "Xiao Wan, neredesin şu an?"


"İkinci katta, merdivenlere en yakın soldaki odada birisi saklanıyor. Oradaki kuşu uçuracağım, sen de gerçek çıkıştan bir ‘sürpriz’ ile ona pusu kurarsın."


"Xiao Wan, karakterin bozulmaya başladı senin."


Sayende patron, sayende."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr