Bölüm 59: Ruhumu Nasıl Korurum?

avatar
1838 0

Mavi Elma - Bölüm 59: Ruhumu Nasıl Korurum?


Gün, bir bardak suyun içimi gibi çabucak sına erdi. Sabahın erken saatinde kendisini çalışmalarına adamış olan Adem’in tüm odağı Cennet Ateşi tekniğinin ikinci seviyesine geçmek için uygulaması gereken hareketlere yoğunlaşmıştı.

“Cennet Ateşi tekniğinin ikinci seviyesi için tamamlanması gereken hareket sayısı tam olarak ilk seviyenin iki katı olan yüz altmış iki adet! Üstelik bu hareketlerin zorluğu ilk seviyeye nazaran o kadar arttı ki, hala daha ilk hareketi anlayamıyorum!”

Gerçekten de Cennet Ateşi ilk başta insanların büyük bir aç gözlülükle uygulamaya başladığı, daha sonrasında ise bir çeşit kabusa dönüşen bir teknikti. Bu tekniğin ikinci seviyesi ile birinci seviyesi kıyaslandığında zorluk farkı o kadar büyüktü ki, doğadaki bir karınca ile gökyüzünde uçan kartalın arasındaki fark daha küçük olarak görülebilirdi.

Ancak zorluk ne kadar artarsa ödülü de o kadar iyi olurdu, Adem bunu çok iyi bildiği için bu kadar zorlu bir tekniği uygulamaya devam ediyordu.

“İlk seviyesinde bile bedenimde dolaşan ateş tüm yaralanmalarımı kısacık bir sürede iyileştirebiliyor. İkinci seviyesine geçtiğimde büyük ihtimalle bu durum daha da hızlı olacak! Belki de kopan uzuvlarımı bile tekrardan oluşturmamı sağlayacak!”

Bu sonuca varmasını sağlayan herhangi bir kanıt yoktu, sadece minik Adem’in şahsi görüşüydü. Bundan ötürü de kimsenin buna karşı gelmesi mümkün değildi. Cennet Ateşi tekniğinin kişiye has bir anlayış içermesi de kimsenin bu fikre itiraz edememesi sağlıyordu.

Adem sabahın ilerleyen saatlerinde, Che’nin gelmesiyle, çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı. Adem bahçe’nin kendisine ait olan bölümünü o kadar benimsemişti ki, bir aslanın bölgesine giren bir başka aslana bakması gibi etrafına bakıyordu. Hızla gözleri soğuyan Adem, ancak gelenin Che olduğunu fark ettiğinde tekrardan sıcak haline geldi.

Che’nin suratı hala daha gülüyordu, “Adem açık arttırmaya hazır mısın? Bu akşam son derece eğlenceli bir savaşa gireceğiz.”

“Savaş?”

“Elbette ki savaş! Açık arttırmalar öylesine düzenlenen bir şey değildir. İnsanlar bir ürünü satın alabilmek için paralarıyla savaşırlar! Bu tür savaşa bir yandan da zihin savaşı dememiz mümkündür! Hangi insan parayı daha iyi manipüle ederek kullanırsa o savaşın kazananı olacak!”

Adem bunları duyduktan sonra anladığını ifade edercesine kafasını salladı. “O halde, gerçekten de bir savaşa gireceğiz. Ancak ben bu savaşa hazırım ve askerlerimde bu savaşa canı gönülden hazır!”

Che bunu duyduğunda kahkaha attı, “O halde bu savaş askerlerinin ezici üstünlüğü ile sonuçlanacak!”

“Kesinlikle!”

Bundan sonra Che geldiği gibi geri döndü. Adem’in eğitime devam etmek istediği için gönülsüz davrandığını fark eden Che’nin kalması için herhangi bir neden yoktu. Saatler saatleri kovalarken Adem, Cennet Ateşi tekniğinden o kadar yorulmuştu ki, dinlenmek için havuzuna girmeyi düşündü.

Hemen soyunan Adem, havuza girdiğinde ise çantasınu tokatladı ve içinden Cennet Ateşi Tarikatından almış olduğu Sonsuzluğun Işığı kitabını çıkardı.

Adem, bu kitabın yıpranmış kalın cildine bakarken iç geçirdi, “Sen olmasaydın kesinlikle bu kadar etkileyici teknikler öğrenemezdim…” diye mırıldandı. Hemen sonrasında ise kitabını açarak elinde bulunan tüy kalemi ile bir şeyler karalamaya başladı.

“Ruhumu nasıl korurum?”

Bu soru boş kağıda düştüğü anda kayboldu, Adem heyecan ile kendisine verilecek cevabı beklemeye koyuldu.

Ancak kendisine gelen cevap beklediği bir cevap değildi.

Ona gelen cevap şuydu: “Değerli sahip, en son kullanmış olduğunuz savunma düzeni kitabın ruhani enerjisinin tamamını emmiş bulunmaktadır. Tasarruf düzenine geçilmiştir, bundan sonra yapacağınız her işlem sizden belirli miktarda ruh taşı götürecektir.”

“Kitap şuan için çevrimdışıdır, kullanmaya başlamak için giriş ücretini ödemeniz gerekmektedir. Bu miktar ise 50.000 ruh taşıdır.”

Bu yazıları okuyan Adem’in gözleri resmen kan ağlıyordu. “Siktir lan oradan! Elli bin ruh taşının ne kadar olduğunu biliyor musun sen?! Seni lanet olasıca açgözlü kitap!”

Ancak ne söylerse söylesin kitap için anlamsızdı, hemen tüy kalemini kağıt üzerinde gezdirdi. Bir çok anlamsız kelime yazdı, ancak ne yazarsa yazsın sürekli olarak almış olduğu cevap aynıydı.

“Değerli sahip, en son kullanmış olduğunuz savunma düzeni kitabın ruhani enerjisinin tamamını emmiş bulunmaktadır. Tasarruf düzenine geçilmiştir, bundan sonra yapacağınız her işlem sizden belirli miktarda ruh taşı götürecektir.”

“Kitap şuan için çevrimdışıdır, kullanmaya başlamak için giriş ücretini ödemeniz gerekmektedir. Bu miktar ise 50.000 ruh taşıdır.”

Adem bu sözler ile birlikte kara kara düşünmeye başladı. Kitaba öldürücü soğuk gözlerle bakıyordu. Kurt gözleri o kadar keskinleşmişti ki kitap daha fazla dayanamayarak buz bloğuna dönüşecek gibi görünüyordu!

Ne yaparsa yapsın bu kitap onun sözlerini takmıyordu. Hatta o kadar sinirleri bozuldu ki daha fazla dayanamadı ve kitabı suyun içine fırlattı.

Gözleri bir anda genişçe açılan Adem hemen suyun içine daldı ve kitabı kurtardı. “Ne yapıyorum ben! Bu kitap olmazsa ben ne yaparım!”

Bu sırada kitabı evcil hayvanı gibi sevmeye devam ediyordu. Suyun içine düşmüş olsa da ıslanmamış olan kitapla birlikte bu durum Adem’i dışarıdan biraz garip gösteriyordu.

Adem’in küçüklüğünden beridir pek fazla eşyası olmamıştı. Bundan ötürü de ne zaman bir eşya elde etse, bu eşya onu en kıymetli şeyi olurdu. Arkadaşları eşyalarından daha kıymetli olduğundan, düşünmeden Che’ye tükürükçü yeşim yılanının zehir kesesini verse de bunu başka birisi istemiş olsaydı, Adem verirken kesinlikle kan kusardı!

En sonunda daha fazla sinirlenmesinin anlamı olmadığını düşünen Adem, tekrardan kalemini aldı ve kitabın üstüne yazmaya koyuldu. “Ruh taşı ödemesi nasıl yapılır?”

“Ruh taşı ödemesi, kitabın üstüne koyacağınız ruh taşlarının emilimi ile gerçekleşir.”

Adem hemen yan tarafta bulunan çantasını tokatladı, dün satmış olduğu ürünlerle birlikte toplamda 150.000 ruh taşına sahipti. Hemen 50.000’inini bir torbanın içine yerleştirdi ve kitabın sayfalarının üstüne yerleştirdi.
Beyaz-mavi bir ışık bir anda kitabın üstünden fırladı ve kitaptaki tüm parayı bir anda yok etti!

Pof…

Adem bir kitaba bir de yok olan ruh taşlarına baktı. Gözleri o kadar kızarmıştı ki daha fazla dayanamadı ve dişleri sıkılmış bir vaziyette gözünden iki damla yaşın dökülmesine izin verdi. “Ne kadar zor şartlarda kazandım… Bu kadar kolayca yok olması…” ne diyeceğini bile bilmiyordu. Bundan ötürü kitabı daha fazla görmek istemedi ve çantasına yerleştirdi.

Adem çantasını karıştırırken, diğer iki çantayı incelemeyi unuttuğunu fark etti. Bunlardan birisi Arena Tanrısına ait olan çantaydı, son derece büyük görünen bir yapıya sahipti. “Tahminen, benim çantamdan en az on kat daha fazla eşya taşıyabilir.” diye düşünüyordu.

Çantanın içi boyuyla orantılı olmayacak şekilde son derece boştu. Sadece bir miktar para olduğunu gördü. Adem ruhsal gücünü bu paralara yönlendirdiğinde paranın miktarı zihninde belirmişti.

Dudakları titreyen Adem, zihninde beliren sayıyı fark ettiğinde şok oldu! Zihninde beliren sayı tamı tamına 300.000 ruh taşıydı!

Adem bu sayıyla birlikte o kadar güçlü bir çığlık attı ki, bahçe içerisinde bulunan masum kuşlar ödlerinin patlamasını engelleyebilmek için kanat çırpıp hızla bölgeden uzaklaştı.

“Haha! Bu küçük efendi tekrardan zengin! Zengin!”

Anlamsızca hareket eden Adem, bu almış olduğu enerjiyle birlikte hemen diğer çantaya baktı. Bu çanta Yedi Kocalı Hürmüz denen hayduda ait çantaydı. Oldukça küçüktü ki bu da çok az miktarda eşya depoladığını düşünmesine neden oluyordu.

Adem, ruhsal gücünü hemen çantaya yönlendirdi ve çantanın içini gördüğünde şok oldu! Çanta küçük olsa da aslında içi devasaydı! Hatta o kadar devasaydı ki, içine kesinlikle yüz tane Tükürükçü Yeşim Yılanı'nı sokmak bile mümkündü!

“Bu bir hazine! Nasıl bu kadar büyük bir çanta olabilir!”

Ancak sanki çantalar anlaşmış gibiydi. İçleri ne kadar büyük olsada, içlerinde en ufak bir eşya yoktu, içlerinde sadece para bulunuyordu. Hürmüz’ün çantası iki farklı para türüyle doluydu. Adem her ikisine de ruh gücünü gönderdi ve gelen sayılar ile suratındaki gülümseme daha da derinleşti.

“Toplamda 100 altın ve 100.000 ruh taşı! Hehe kesinlikle bu kadın da zenginmiş, ancak artık hazineleri bana ait!”

Adem her ne kadar altının değerini tam olarak bilmese de onun için pek de işe yarar olduğunu düşünmüyordu. “Bir ölümlü için bu altınlar değerli olsa da ölümsüzler arasında altın ticareti asla olmuyor, bundan da altının değersiz olduğunu söyleyebiliriz. Ancak şimdilik bunu yanımda bulundurayım. İleride bir işe yarayacağına eminim.”

Adem hızlı bir karar vermiş ve hemen eski iki çantasını, yeni çantalarıyla değiştirmişti. Bu iki çantadan Arena Tanrı’sına ait olan çanta hemen Adem’in et saklama çantası olmuştu. Diğer çanta ise… Adem’in hazineciklerini saklaması için mükemmeldi.

“500.000 ruh taşıyla kesinlikle istediğim şeyleri alacağım!”

***

Sizlerin Mavi Elma için desteklerini bekliyorum. Normal düzende 33 saate bir yeni bölüm açılsa da her on yeni beğenme ile birlikte bir bölümü açmayı düşünüyorum. Ayrıca seri tanıtımına okuduğunuz yere kadar ki incelemenizi yaparsanız çok sevinirim. İyi günler dilerim. ^^ 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44253 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr