Bölüm 26: Fark Etmesin, Beni Fark Etmesin!

avatar
2336 0

Mavi Elma - Bölüm 26: Fark Etmesin, Beni Fark Etmesin!


Yılanın gözleri ölümcül bir şekilde parıldamaktaydı. Bir ok gibi ileriye fırladığında, pulları güneş ışığının vurmasıyla birlikte yeşilin ağırlıkta olduğu bir gökkuşağının oluşmasına izin verdi.

VHOOŞŞ!

Tek bir sürünmesi ile birlikte çoktan Adem’e yetişmiş olan yılan devasa ağzını açmış ve doğrudan Adem’e doğru kapatmaya başlamıştı.

“İyi değil, iyi değil!”

Adem zihninde çalan alarmlarla birlikte, hemen bedenini kenara doğru kaydırdı. Bunu yaparken özellikle bir kayalık alanı hedeflemişti, üst üste duran kayaların alt kısmında ufak bir çıkıntı vardı.

Adem kayaları geçtiğinde doğrudan kaçmaya devam etti, “Bir saniye bile yerimde duramam kaç!”

Zihninin ona karşı kükremesiyle birlikte, Adem bacakları alev alırcasına koşuyordu, canının çoktan dişinde olduğunun farkındaydı. Yılan ise sürekli olarak Adem’i takip ediyor ve fırsat buldukça saldırılarını iletiyordu.

Adem’in kafasında düşünmüş olduğu tek şey vardı, o da güvenli mağaranın bulunduğu alana doğru gitmekti, “Mağaranın boyu oldukça küçük! Bu yılan muhtemelen oraya asla giremez!”

Qi Yoğunlaşmasının dördüncü düzeyine ulaştıktan sonra Adem’in bedeni çok daha hızlıydı, yılan ne kadar ona saldırmaya çalışsa da algıları da gelişmişti. Bundan ötürü de kaçması çok daha kolay olmuştu.
Yılan ona yetişemeyeceğini anladığı için çoktan dişlerinden çıkan asitli sıvıyı Adem’e doğru tükürmüştü!

Adem tükürüğün kendisine doğru geldiğini fark ettiği anda bir çığlık attı, incecik bedeninden çıkan çığlık o kadar inceydi ki, bir kadının çığlığına benziyordu! Çığlıkla birlikte Adem hemen bedenini yana doğru yatırdı ve bir ağaç kütüğünün altından kaydı.

Tükürük doğrudan ağaç kütüğüne vurdu ve yere doğru düştü. “COSSS!” sesleri ile birlikte ağaç kütüğünün üstünden dumanlar yükseliyordu! Adem “Bırak beni artık Yılan!” diye çığlıklar bile atmaya başlamıştı. Sanki bunu duymuş gibi yılan bir anda durdu. Ardından da arkasında bıraktığı tıslama sesleri hemen ortadan kayboldu.

Adem sesin gelmediğini fark ettiği anda panik ile birlikte arkasını döndü, kimsenin olmadığını fark ettiği için derin bir nefes aldı. Ardından tekrar paniklemişti, “Hemen güvenli bölgeye dönmeli ve ertesi gün bu civardan ayrılmalıyım! Burası çok tehlikeli!”

SVOŞŞŞ!

Rüzgar kadar hızlı ilerleyen Adem, kısacık bir süreden sonra güvenli alanın bulunduğu yere gelmişti.

Hemen mağaranın yanına doğru ilerledi, ancak ilerlediği sırada büyük bir deprem ortaya çıkmıştı. Adem sarsıntıdan ötürü dengesini kısacık bir süreliğine kaybetti, kıçının üstüne düşüp tekrar ayaklanana kadar ki süre boyunca bir anda devasa toprak bir gayzer gibi patladı!

Patlamanın hemen ardından ise, koyu yeşil halelerin içinde siyah yarığa sahip bir çift gözün ona doğru baktığını fark etti. Adem bunları gördüğü gibi neredeyse aklını kaçıracaktı! “Yer altında ilerledi…” diye düşünmeden edemedi.

Bunların hepsi bir anda olduğundan açıklaması son derece zaman alsa da, hepsi bir anda olmuştu. Adem yılanı gördüğü anda kaçması gerektiğini fark edip hızla ayağa kalktı, yılan ise öldürmek için doğrudan geniş çenesini ileriye doğru açmıştı!

“KAAA!”

Adem son anda uzun bir çift mızrak gibi duran zehirli dişlerden kaçındı, yılanın geniş çenesi büyük bir “TOK!” sesiyle birlikte kapandı. Hemen ardından gelen ince bir dil ise dışarıya çıkıp sallandı.

Adem bu kısacık sürede yirmi adım kadar geriye doğru ilerledi, hemen ardından eline tek elli savaş baltasını aldı ve kararlılıkla yılana doğru baktı. “Anlaşılan seninle savaşmadan senden kurtulamayacağım!”

Elbette ki, bu tutumu sadece dışarıdaydı. İçinde ise fırtınalar kopmaktaydı, “Ne yapıyorsun Adem! Kendine gel!” diye atmış olduğu çığlıklar dışarıya yansımıyordu.

Yılan gerçekten akıllıydı, düşmanının en sonunda silahını çıkardığını anladığında pullarını titretti, titreyen pullar doğrudan Adem’in suratına doğru ışığı yansıttı!
Bir anlığına kör olan Adem’in ellerini gözüne kapatması ve yılanın kendisine doğru atılması bir olmuştu! Bu kısacık süre içerisinde yılan kendisinin yaptığı hamle ile gurur duyuyordu! “KAA!” sesi ile birlikte hızla ileriye atılan yılanın çenesi doğrudan Adem’i hedefliyordu.

Adem sesi duyduğu anda kaçması gerektiğini anladı, bedeni olağan üstü bir refleks göstererek hemen bulunduğu noktadan ayrıldı. Yılanın çenesi bir kez daha toprağa yapışmıştı.

Yılan bu hareket ile birlikte daha da öfkelenmişti, ondan fazla kez bu çocuğu ısırmak istemişti! Ancak bir türlü bu çocuğu ısıramıyordu…

“KKAAAAAA!”

Yılanın ölümcül çığlığı tüm alanı doldurdu! Adem gözlerini açtığında hala daha net göremiyordu, bundan ötürü elinde bulunan baltaya daha fazla güvenmesi gerekiyordu. “Bir kez balta elimden kaçarsa, öldüm demektir…” diye düşündü. Balta’nın üstündeki mühürler bile sanki bunu anlamışçasına ışıl ışıldı.

Yılan Adem’e doğru aşırı gergin gözler ile baktı, diğer insanları bir böcek gibi öldürmüş olan bu yılanın Adem’e karşı yapmış olduğu her saldırı işlevsiz kalıyordu. Bu insan çocuğunun son derece kıvrak olmasından nefret etmeye başlamıştı!

Adem ise hala daha zihninde çığlıklar atıyordu, ancak yapabileceği bir şey yoktu!
Hemen aklına bir fikir geldi ancak bunu düşünürken yılan da çoktan saldırmıştı, Adem baltasını bütün gücüyle sıktı! Parmağındaki her boğum beyaza dönmüştü, yılanın kendisine doğru fırtına gibi ilerleyen kuyruğunu fark eden Adem, baltasını önemsiz gibi görünen ancak en derin duygularını içeren bir kalple savurmuştu.

Baltanın görüntüsü bir anlığına ortadan kayboldu, bu durum o kadar güçtü ki, anlatması bile yıllar alacak bir fenomendi. Balta doğrudan kuyruk ile karşı karşıya kaldı! Çarpıştıkları anda tekrar görünen balta, sanki önünde hiçbir engel yokmuşçasına kuyruğunu odun gibi kesmiş ve hızla ilerlemeye devam etmişti.

Minik bir havayı kesme ile birlikte, en sonunda Adem baltanın kontrolünü tekrar ele geçirmişti!

“KAAAAAAA!”

Yılandan çıkan çığlık o kadar acıklı bir sesle ortalığı dolduruyordu ki, tüm canlılar bu iç burkan feryattan etkilenmişti. Civarda bulunan yardımseverliği ile ünlü kalp tavşanları bile bir an için yardım etmek istedi. Ancak bu çığlık aynı zamanda onların en azılı düşmanından gelmişti, bundan ötürü de hiç yerlerinden ayrılmadılar…

Yılanın kuyruğu tok bir sesle yere düştü, yılan kopan parçasına baktı ve ardından gözlerini Adem’e doğru çevirdi. Adem yılana baktığında gözlerinde bir inanmazlık olduğunu fark etti. Gerçekten de yılan hala daha inanamıyordu, bedeninin en sert noktalarından birisi olan kuyruğu bu küçük çocuğun minik baltası tarafından kopartılmıştı.

Adem bu noktadan sonra hiç vakit kaybetmedi hemen çantasını tokatladı ve hemen ağzına bir ruh arıtma ilacı koydu, ardından da Kıdemli Ouz’un uçan kılıcını çıkardı.

“GİT!”

Uçan kılıca dökmüş olduğu ruhsal enerji ile birlikte uçan kılıç bir kaplan gibi hızla ilerledi. İlerlediğinde etrafındaki havadan ufak uğultular ortaya çıkıyordu.

Uçan kılıcın hedefi doğrudan yılanın devasa gözüydü, nitekim şok içinde olan yılan kılıcı çok geç fark etmişti ve bundan kaçması için yeterli zamanı yoktu!

Sadece gözlerini kapatan yılan, uçan kılıcın göz kapaklarına girmesine engel olamadı. Bu sırada Adem de harekete geçmişti, gözlerinde derin bir kararlılık olmasına rağmen zihni hala daha çığlık atıyordu.

“Fark etmesin, beni fark etmesin!”

“Şimdi dur, dur!”

Adem, tüm gücüyle birlikte yukarıya doğru zıpladı, yaklaşık olarak beş metrelik bir boyun kaldırma potansiyeline sahip olan yılana karşı Adem, bir zıplama ile karşı çıkmıştı.

Uçan kılıcını doğrudan kendisine doğru çeken Adem, üstüne çıktı ve ondan almış olduğu ivme ile birlikte bir kez daha zıpladı. Bu zıplama onun için son derece büyük bir avantaj kazandırmıştı, Canavarın doğrudan kafasının üstüne doğru düştü…

PAFF…

Adımları yılanın kafasına doğru geldiğinde, yılan hemen kafasını havaya doğru kaldırdı! Ancak ne kadar kaldırsa da, Adem elindeki baltayı büyük bir güçle önemsizcesine savurdu!

Balta, ağaçları bile en ufak bir kusur bırakmadan kesebiliyorken, yılanın kafasına doğru sonsuz bir güçle vurdu!

BAAAMMM!

Yılan kafasına doğru gelen balta ile birlikte canının daha önce hiç bu kadar yandığını hissetmemişti, bu şiddetteki darbe ile birlikte daha önce hiç tatmamış olduğu göz yaşları gözlerinden aşağıya doğru düştü…

“KAAYYYYAAAAA!”

Bu şiddetteki bir çığlık ile birlikte yılan hemen bedenini yuvarladı ve Adem’i en sonunda bedeninden fırlattı! Hala daha elinde olan baltasına bakan Adem, baltasının üstündeki kanın hızlıca yere düştüğünü ve hızla eski parlaklığına geri kavuşmaya başladığını fark etti.

Baltasının üstünden düşen beyaz kanı da fark eden Adem’in gözleri şiddetle açıldı, dudakları da genişlemişti.

“Öldür onu!” uçan kılıcını tekrar yönlendiren Adem, ruhsal enerjisinin büyük bir kısmını kılıcın içine döktü! Kılıç almış olduğu enerji ile birlikte, daha da güçlenmiş ve etrafa minik bir kükreme çıkarmıştı.

VOAAOOAVUU!

Doğrudan yılana doğru ilerleyen uçan kılıç, ilerlerken çarptığı her şeyi yok edecek bir görüntü sergiliyordu.

Yılan gelen uçan kılıcı fark ettiğinde hemen kendisini geriye çekti ve ardından da doğrudan Adem’e doğru tükürdü!

Adem bunu fark ettiği anda zıplayarak kaçmaya çalıştı, ancak bu sefer hedefi doğrudan Adem olmayan yılan arkasında bulunan kayaya doğru tükürmüştü!
Kayadan doğrudan seken tükürük Adem’in sırtına doğru geldi, sırtına çarpan tükürük tamamının sadece binde biri kadar bile olsa Adem’in gözleri bir anda öne doğru fırladı!

Dayanılmaz bir acı bedenini şiddetle sarmıştı! Dişlerini birbirine kenetleyen Adem, dik durmaya çalışarak yılana doğru baktı. Yılanın gözlerinden bir zevk dalgası okunabiliyordu!

Adem bu durumda ne yapacağını bilemez hale gelmişti






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44299 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr