Bölüm 47: Lin Ming’in Ruh Yeteneği

avatar
10904 46

Martial World - Bölüm 47: Lin Ming’in Ruh Yeteneği


 

Çeviri: Xanaphia Düzenleme: Kharsmi

 

 

“Bu ruh yeteneği testi…” Lin Ming, geniş bir taş tabletin önünde dururken aklından böyle geçirmişti. Bu taş tablet, kişinin gücünü ölçtükleri tabletlere benziyordu ama ufak bir farkı vardı; rengi değişikti. Gücü ölçmek için olan koyu obsidyan siyahıydı ama ruh gücünü ölçmeye yaran bu tabletin rengi, taze kan kadar koyu kırmızıydı.

 

Ling Ming, Lin Ailesi’nin bir koluna mensuptu. Ruh yeteneği ve dövüş sanatları yeteneği doğduğu gibi ölçülmüştü. İkisi de orta-üçüncü seviyeydi. Yeterli bir yetenek seviyesiydi. Ne yazık ki, Lin Ailesi’nin başka dalının bir oğluydu. Eğer ana ailede doğmuş olsaydı, yükselip geliştirilmeye değer görülürdü. Orta-üçüncü seviye ruh ve dövüş sanatları yeteneği, onu ana ailenin erkeklerinin önüne geçirecek kadar yeterli değildi.

 

Bir çocuk için, ruh yeteneği ve dövüş sanatları yeteneği arasında, dövüş sanatları yeteneğinin gelişimi daha önemliydi. Çocuğun doğrudan gelecekteki başarılını etkilediğinden normal olan buydu.

 

Ruh gücü ise, göz ardı ediliyordu. Böyle bir yetenek genelde ruh gücünün gerekli olduğu dallarda önemliydi. Bunları da yazıt ustalığı, arıtma, eczacılık, simyacılık gibi şeyler olarak sıralayabiliriz. Genel konuşmak gerekirse, anca üstün-dördüncü ya da beşinci seviye ruh gücüne sahip olanları, aileleri yüklü miktarda para harcayacak kadar değerli görürdü. Bunların altındaki ruh yeteneği tamamen ihmal edilirdi.

 

Lin Ming de bunu biliyordu, ruh yeteneği Fiziksel Dönüşüm Aşaması’nda tamamen faydasızdı. Xiantian’a ulaşıp ruhu geliştirmeye başlayınca giderek daha kullanışlı hale geliyordu.

 

Göklerin Talihi Krallığı’nda, düşük seviyeli savaşçıların ve dövüş sanatçılarının büyük çoğunluğu, ruh gücünü hiç kullanmıyordu.

 

Ancak bazı Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na girmiş olan kişiler yazıtları çalışmaya başlıyordu. O şekilde, ruh kanunu formüllerini öğrenerek, ruh güçlerini yoğunlaştırmaya başlıyorlardı ve bazı kesin şeyleri görüyorlardı. Hazinelerdeki gerçek özün akışı da bu şekilde görülüyordu ve bu sayede onların zayıf noktalarını anlayabiliyorlardı.

 

Bu yüzden Kıdemli Sun, Lin Ming’in bir çeşit dahi seviyesindeki ruh gücüne sahip olduğunu düşünmüştü ve buraya getirmişti.

 

“Ruh gücünün ailen tarafından ölçüldüğünü söylemiş olsan da, bence ne olur ne olmaz diye bir kez daha ölçmekten zarar gelmez. Bu ruh gücü konusu genelde ihmal edilir ve sadece formalite olarak görünür. Taş tabletlerin de bazen tam olarak doğru sonuçları göstermediğini düşünürsek, ölçümde bir yanlışlık olmuş olabilir.”

 

Elder Sun bunu söyledikten sonra, taş tabletin merkezine küçük bir gerçek öz taşı koydu. Biraz benzer görünüyor olsa da, bu taşın değeri çok daha fazlaydı. Bu küçük gerçek öz taşını burada kullanmak aslında biraz müsriflik bile olmuştu.

 

Lin Ming elini taş tabletin üzerine koydu ve anlık bir parlama ile dizilimin aktifleştiğini hissetti. Zihnindeki engin okyanusta bir anda sayısız gerçek dışı imgeler gördü ve ruhunun derinliklerin bir karıncalanma hissetti. Bu his bir süre devam ettikten sonra Kıdemli Sun’un sesi duyuldu, “Ölçüldü.”

 

Lin Ming gözlerini açıp bakındı. Taş sütundaki ışığın, dördüncü seviyenin üçte birine kadar geldiğini gördü. Temel dördüncü seviye yetenek mi?

 

Lin Ming bir süre kayıtsız bir şekilde durdu. Ruh gücünün orta-üçüncü seviye olarak ölçüldüğünü biliyordu, nasıl bu kadar yükselmiş olabilirdi?

 

Kıdemli Sun’un dediği gibi daha önceki ölçümde bir hata mı vardı?

 

Aniden bir düşünce Lin Ming’in zihninde parladı.

 

Yoksa yeteneğindeki bu değişim, Büyü Küpü ile mi ilgiliydi?

 

O ruh parçasını yuttuğu için mi ruh yeteneği orta-üç iken temel-dört olmuştu?

 

Lin Ming ruhlar hakkında bir şey bilmiyordu ama bir şey çok açıktı. Bu kıtadaki bilgiler ışığında, yetenek sabit ve değişmez olurdu. Bu bir gerçekti!

 

Ruh gücü de çalışsalar, dövüş sanatları da çalışsalar, doğumdan sonra yetenek asla değişmezdi. Bunu sağlayacak herhangi bir nadir malzeme de yoktu.

 

Özümsediği anılarda da bunun mümkün olduğuna ışık tutan herhangi bir bilgi yoktu. Ama bu anılar yarım yamalak olduğundan, Lin Ming son düşündüğünün doğruluğundan emin değildi.

 

Ruh gücü doğduktan sonra hatalı ölçülmüş olabilir miydi? Ruhları yutan kişinin ruh yeteneği seviyesi artabilir miydi? O zaman Tanrılar Alemi’ndeki güçlü büyüklerin hepsi altıncı, yedinci hatta sekizinci seviyede miydi?

 

Lin Ming bunları düşünürken eli farkında olmadan, Büyü Küpü’nü hissedebildiği göğsüne kaymıştı. Geçen seferki yutuşundan ve ruh parçalarını özümsemesinden beri Lin Ming Büyü Küpü’nün hayaller alemine girememişti.

 

Her ne kadar umudu olmasa da, eğer ilerde bir ruh parçasını tekrar özümseme şansı olursa, ruh yeteneğini tekrar ölçüp değişiklik olup olmadığına bakacaktı.

 

Kıdemli Sun doğal olarak Lin Ming’in bu durumunu bilmiyordu ve sonuçlara kaşlarını çatarak bakıyordu. Bu temel dördüncü seviye onu tatmin etmemişti.

 

Lin Ming’in nadir ruh gücüne sahip olan bir dahi olduğunu ummuştu, beşinci ya da efsanevi altıncı seviyede çıkmasını isterdi.

 

Eğer öyle olsaydı, Lin Ming yazıt, simya gibi şeyleri öğrenmesi için yollanır ve bu yolda hiçbir masraftan kaçınılmazdı. Zamanı geldiğinde de, Yedi Derin Savaşçı Evi, Qin Xungxuan ve Lin Ming olarak iki dahi dövüş sanatçısı ruhu yeteneği geliştirmiş olurdu. Öyle olunca da ana mezhepten onurlandırma ve övgüler alırlardı. Hatta belki de bazı değerli ilaçlara ya da iksirlere ulaşma imkanları olurdu. Ama şimdi o küçük umut kaybolmuştu.

 

Kıdemli Sun başını iki yana salladıktan sonra iç geçirdi ve konuştu, “Gel, sana ödüllerini vereyim.”

 

 

“Bunlar, Kırmızı Altın Ejderha İliği Hapı ve Altın Yılan Kızıl Hapı mı?”

 

Yedi Derin Savaşçı Evi’ndeki konakladığı yere döndükten sonra, Lin Ming masanın üzerindeki kutudaki iki hapa bakıyordu. Ruhu tabii ki coşkuluydu. Eline geçen bu şeyler fazla harikaydı!

 

Bu iki haptan biri, Kırmızı Altın Ejderhanın iliğinden yapılıyordu ve öbürü de yüz yıllık Altın Kızıl Yılanının safra kesesinden yapılıyordu. Kırmızı Altın Ejderha dördüncü seviye çok vahşi bir canavardı. Houtian seviyeli uzmanlar bile ona denk olamıyordu. Yüz yıllık Altın Kızıl Yılanı da üçüncü seviye vahşi bir canavar olsa da, üçüncü seviyeli vahşi canavarların zirvesinde yaşıyordu ve son derece seyrek görülen nadir bir canlıydı.

 

Bu iki kıymetli objenin bir market fiyatı yoktu, isteyince Göklerin Talihi Krallığı’nda satın alınamazdı. Kraliyet Ailesi bile bunlar karşısında heyecanlanabilirdi!

 

“Eğer bu iki hapı kullanırsam, gücüm sınırlarını aşacak kadar sıçrar, ama… böyle kıymetli hapları doğrudan yutmak da resmen israf olur. Büyüğümün anılarında sadece hazinelerin gücünü arttıran yazıt teknikleri yoktu, aynı zamanda hapların etkisini de arttıranlar vardı. Onlara çalışmıştı ve hapın etkisini ikiye katlayan yazıt sembolleri öğrenmişti. Bunları haplara uygulayıp öyle alabilirim…”

 

Tanrılar Alemi’nin mirasları ve kalıntıları eşsizdi. İster Beden Dönüşümü olsun, ister dövüş sanatları yetenekleri ya da silahları, her yetenek ve dizilim çoktan mümkün olan zirvesine ulaşacak kadar geliştirilmişti.  Düşen Gökyüzü Kıtası’ndan birinin veya bir şeyin oradaki tekniklerle rekabet etmesi imkansızdı. Yazık teknikleri de aynı şekildeydi.

 

Tanrılar Alemi’ndeki yazıt teknikleri dört genel kategoriye ayrılmıştı; nesne yazıtı, tıbbi yazıt, beden yazıtı ve ruh yazıtı.

 

Nesne yazıtları nadir hazinelere konuyordu ve aralarındaki en basit en açık olanıydı.

 

Tıbbi Yazıtlar ise haplar, iksirler ve diğer ilaçlar içindi; etkileri arttırabiliyor ya da yan etkileri ortadan kaldırabiliyorlardı.

 

Beden yazıtları ise vücuda yerleştirilen yazıtlardı. Mutlak bir bilgi ve yazıtların kullanımı üzerine büyük bir hüner gerektiriyordu. Kişinin gelişim hızını, dövüş sanatları pratiğini ve hatta savaştaki yiğitliğini bile arttırabiliyordu.

 

Ruh yazıtları ise ruh içindi. Bu teknikler en yüksek nihai sınırlara sahipti ve yazıt tekniklerinin doruk noktasıydı. Kıdemlinin anılarında bile ruh yazıtı konusu boştu, belki de tamamlanmamıştı ya da belki de onlar üzerine bir tecrübesi yoktu.

 

Göklerin Talihi Krallığı’nın yazıt teknikleri, nesne yazıtı ile sınırlıydı. Çok sayıdaki yazıt ustası, yazıtların aynı zamanda başka şeyler üzerine kullanılabileceği fikrini hiç düşünmemişti.

 

Lin Ming’in şu anki yeteneği ile, ruh ya da beden yazıtını düşünmesi bile saçmaydı. Tıbbi yazıt belki daha fazla çalışarak mümkün olabilirdi ama her şeyden önce, Lin Ming bu son günlerde dövüş sanatları gelişimi ile çok meşguldü ve bu yüzden yeterince pratik yapamamıştı. Ayrıca Lin Ming’in yüksek teknikleri deneyecek kadar parası olmadığından bu fikri gelecekte yapacakları arasına kaldırmıştı.

 

Ama şimdi elinde iki kıymetli hap vardı. Bu iki hap mucizeviydi; eğer ciddi bir şekilde yazıt teknikleri üzerine çalışırsa, etkilerini büyük ölçüde arttırabilirdi.

 

Birden Lin Ming kapısına yıldırım düşmüş kadar yüksek sesle vurulduğunu duydu. Yedi Derin Savaşçı Ev’inin kapıları sağlam olmasa, kapı çoktan kırılmış olabilirdi!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr