Bölüm 815: Yıkımdan Oluşan Yeni Can

Boom!

Altın yıldırım devasa bir yıldırım fırtınası oluşturdu. Lin Ming'in bundan kaçması imkansızdı. Yıldırımın sesi kulaklarında yankılandı ve duyularını salladı. Sadece çaresizce altın yıldırımın direnilmez bir güç ile vücuduna nüfuz etmesini izleyebildi.

Bu altın yıldırımın kudreti, Lin Ming'in daha önce gördüğü her yıldırımı aşan cinstendi. Parlaklığı göz kamaştırıcıydı!

Lin Ming altın yıldırım tarafından vuruldu ve koruyucu gerçek özü kavurucu sıcaktaki kar gibi eridi. Altın yıldırım şiddetle vücuduna girdi!

Lin Ming'in tüm vücudu uyuştu. Bir ağız dolusu kan kustu ve geriye doğru uçarken vücudunun büyük bölümü yanarak kömürleşti.

Yıldırımın sağır edici sesinin altında, gökyüzünün inanılmaz baskısı üstüne bindi ve onu sonsuz gökyüzüne yükselmiş bir ölümlü gibi hissettirdi.

Yıldırım, göklerin başkalarını cezalandırmak için kullandığı bir güçtü. Antik zamanlardan beri, canavarlar yetişimlerinde atılım yapmaya kalkıştıklarında gökyüzünün yıldırımının kudretini görürlerdi. Yanan ısı, dondurucu soğuk veya herhangi beş element ile kıyaslandığında, yıldırımın gücü en gizemli ve vahşisiydi. Yıkımı ve tanrıları sembolize ediyordu.

Lin Ming kağıt kadar solmuştu. İçine baktığı anda Kafir Tanrı Tohumu'nun tamamen altın yıldırımlar tarafından sarıldığını gördü. Doyum noktasına ulaşmıştı, daha fazla enerji ememezdi.

Lin Ming hala ruh bedenini oluşturamamıştı. Vücudunda sadece gerçek öz depolayabilirdi. Vücudu inanılmaz sert olsa da, gerçek özü depolama yeteneği yoktu. Bu, içindeki enerjinin sadece Kafir Tanrı Tohumu tarafından bastırılacağı anlamına geliyordu. Lin Ming yıldırım gücünü Kafir Tanrı Tohumu'ndan çabucak çıkarabilseydi, böyle bir şey olmayacaktı. Üstüne Lin Ming'in Yıldırım Kavramı'nın zayıf kalması nedeniyle, vücudundaki altın yıldırımı kontrol etmesi daha da zorlaşıyordu.

“Çocuk çabuk ol da çık buradan, yoksa öleceksin! Bu Yıldırım Bölgesi'nde metal savunma hazineleri bile işe yaramaz. Evrensel Eritme Fırını'nı kullanırsan yıldırım gücünün oluşturduğu enerji alanını biraz zayıflatabilirsin. Ama onun içinde hiçbir şey yapamayacaksın. Bu sadece burada ölmeyi bekleyeceğin anlamına gelecek!”

Şeytan Parıltısı'nın gergin sesi, Lin Ming'in kulaklarında yankılandı. Ruh formuyla yıldırım gücüyle yüzleşiyordu. Burada Lin Ming'e hiçbir şekilde yardım edemezdi.

Zi zi zi!

Lin Ming'in tüm vücudu etrafında parlayan altın ışıkların yıldırım arklarıyla sarılıydı. Koruyucu gerçek özü zaten delindiği için, kıyafetlerinin tamamı yıldırım ile küle dönmüştü ve siyah Şeytan İmparatoru Zırhı görülebiliyordu.

Metal bir hazine zırhın en büyük kullanım şekli, fiziksel saldırılara dayanmaktı. Ateş ve buz gibi enerji saldırılarında savunma rolü çok kısıtlanıyordu ve yıldırım gücünde yardımı daha azdı. Hatta yıldırım gücünü toplamanın dezavantajı olan metal zırhlar bile vardı, bu dövüş sanatçısının yaralanmalarını daha kötü hale getiriyordu.

Lin Ming bunun farkındaydı ama tüm vücudu uyuşmuştu ve hareket etmek son derece zordu. Bir süre önce, Bi Ruyu yıldırım gücüne dayanamadığı için son saldırısını göndermiş olmalıydı.

Lin Ming dişlerini sıktı ve vücudundaki acıyı bastırarak Yıldırım Bölgesi'nin dışına doğru uçtu.

“Lanet olsun! Buradaki yıldırım gücü tam bir baş belası. Kuvvet alanı, çılgın enerji ile bozulduğu için çıkmak bile ayrı sorun.”

Lin Ming yukarı doğru uçarak gitmeyi planlıyordu ama gitmesi gereken çıkış yolunun tamamen karmaşa halinde olduğunu gördü.

Lin Ming'in şu anki durumuyla kaotik Uzay Yasaları'nı analiz etmesi de çok zordu.

Normal bir zamanda olsaydı yavaşça çözebilirdi. Sadece garip Uzay Yasaları'nı anlamak için biraz zaman harcardı. Ama şimdi,  yıldırımın bu 100.000 fitinde, Lin Ming yıldırım gücüne dayanmadan sadece birkaç düzine daha nefes alabilirdi. Meridyenleri kalıcı olarak yanacak ve külleri bile kalmayacaktı!

“Durum kötü!”

Lin Ming dudaklarını kanayana kadar ısırdı Böyle bir ölüm kalım durumunda daha sakin kalması gerekiyordu.

“Burada kaotik uzay gücünü anlayacak vaktim yok!”

Lin Ming yüzünü buruşturdu. Göz bebekleri büzüldü ve zihnin çarkları, hızla bu durumdan nasıl çıkacağını düşünmeye başlayarak döndü.

O sırada Şeytan Parıltısı'nın sesi geldi. “Dikkatli olun!”

“Ne?”

Lin Ming aniden birkaç yüz fit uzağa baktı ve ona doğru altın bir sis uçtuğunu gördü, hızı hayalet ve tanrılar gibiydi.

O anda Lin Ming onun altın yıldırımdan 10 kat daha korkunç bir güce sahip olduğunu görebiliyordu.

“Yıldırım Ruhu mu!?”

Dokuz Semanın Yıldırım Bölgesi'nde sonsuz yıldırım içerdiği bu yerde bir Yıldırım Ruhu ile karşılaşmak normaldi. Ayrıca bu Yıldırım Ruhu'nun seviyesi, kesinlikle orta aşama cennet adım olmalıydı!

Normalde Lin Ming böyle bir Yıldırım Ruhu ile karşılaşınca heyecanı tavan yapardı. Onu yakalamak ve emmek için elinden geleni yapardı.

Ama şimdi bu Yıldırım Ruhu, ona yaklaşan bir azrailden farksızdı!

Bu durumda bir Yıldırım Ruhu emmek, olduğu yerde patlayarak ölmesi demek olacaktı!

İnsan vücudu patlarsa, Hayat Yıkımı aşamaları süreci başlamış olurdu ama Lin Ming böyle bir yerde Hayat Yıkımı aşamalarına geçmeye elbette cesaret edemezdi. Normal bir durumda bile küle dönerdi, burada ilkel hayat suyunu parçalarsa, kemikleri bile kalmazdı!

Lin Ming'in alnından terler akmaya başladı. Bu terler, ortaya çıktığı anda yıldırım tarafından buharlaştırıldı. Zorlukla vücudundaki uyuşukluğu bastırdı ve hareket tekniğini başlatarak cennet adım Yıldırım Ruhu'ndan kaçmayı umut etti.

O sırada bu  yıldırım bölgesinde ne kadar daha dayanabileceği umurunda değildi. Bu Yıldırım Ruhu'ndan kaçamazsa, anında yok olacaktı.

Önündeki tek yol, cehennem gibi görünüyordu. Ama Lin Ming vazgeçmedi. Hayatta kalmak için çok ince bir ipliğe tutunmak zorunda kalsa bile, onu can havliyle tutacaktı. Bu yıldırım cehenneminden kaçmak için sadece bir şansa ihtiyacı vardı!

Chi chi chi!

Yıldırım Ruhu çatlama sesleri çıkardı. Atomlarına ayrılmış yapısı yavaşça büküldü ve uzanarak altın sisden altın bir pitona dönüştü. Bedeni geçici olmasına rağmen gerçekten maddesel bir varlığa dönüşmüştü!

Lin Ming bunu gördüğünde kalbi dondu. Bu Yıldırım Ruhu gerçekliğe dönüşebildiğine göre, bu onun derecesinin Yıldız Alevi'nden daha yüksek olduğunu gösteriyordu!

Başka bir deyişle yüksek aşama cennet adım Yıldırım Ruhu'ydu!

Mucizeler Denizi'nin gökyüzünde sadece 8000 Millik Siyah Bataklık'da bir yüksek aşama cennet adım Yıldırım Ruhu vardı. Üstelik burası Dokuz Semanın Yıldırım Bölgesi'nin en derini bile değildi. Yıldırım Bölgesi'nin derinliklerinde kesinlikle bir Yıldırım Ruhu'nu aşan bir varlık olmalıydı!

Sadece 8000 Millik Siyah Bataklık'da böyleyse, Mucizeler Denizi'nin gökyüzünde neler olabilirdi?

Lin Ming son derece şaşkın hissediyordu. Kısa da olsa Mucizeler Denizi'nin gökyüzüne uçabileceğini düşündüğü için kibrine güldü. Şu anın sınırına yaklaşmaktan bile uzak görünüyordu. Geç İlahi Deniz Yüce Elderi bile buraya girdikten sonra geri çıkamıyordu. Kafir Tanrı Tohumu'nun desteği olsa da, yetişimler arasındaki farkı kapatamazdı.

O sırada yılan şeklini alan Yıldırım Ruhu gözlerini Lin Ming'e çevirdi. Lin Ming'e doğru iki altın ışık geliyordu! Yıldırım Ruhu'nun gözlerinin içinde şaşkınlık ve açgözlülük belirtileri vardı.

Bu Yıldırım Ruhu zaten kendi zekası olduğunu kanıtlamıştı. Yıldırım Ruhu, Lin Ming'e yiyecekmiş gibi bakarken, içinde nedenini bilmediği şekilde bir korku vardı. Sanki oluşumundan önce aldığı bir mirastı bu, tüm yıldırımların kaynağını barındıran bir şeye yaklaşıyor gibiydi.

Bu garip his hem korku hem heyecan hissettiriyordu. Bunun nedeni, önündeki küçük insan çocuktan inanılmaz saf bir enerji yayılmasıydı.

Bu Yıldırım Ruhu doğduğunda, şu anki sınırına ulaşmak için sonsuz yıldırım özünü yutmuştu. Ama bu insan ile karşılaştırıldığında, emdiği tüm yıldırım gücü önemsiz gibi görünüyordu. Hepsi bir araya gelse bile, önündeki bu insanın seviyesine ulaşamayacak gibi görünüyordu.

Bu, kıyaslanmayacak kadar saf yıldırım gücünden geliyordu. Bu, Yıldırım Ruhu'nun titremesine neden oldu.

Eğer bu insanı yutabilirse, daha büyük bir güç elde edecekti!

Yıldırım Ruhu aniden bunu düşündüğünde, tüm varlığını kullandı!

Yut onu!

Yut onu!

Yut onu!

Bu ses, Yıldırım Ruhu'nun içinde yankılandı ve onu giderek çılgına çevirdi.

Lin Ming'e baktığı anda, gözleri daha vahşi ve acımasız oldu. Altın görüşü, hiçliği delecek bir kılıca dönüştü.

Lin Ming hiçbir tepki veremedi. Vücudunda kalan son gücü harekete geçirmeye çalıştı ve uzaysal yüzüğünden kırmızı mızrağını çekti. Vücudundaki acımasız yıldırım gücünü bastırmak ve bu muhteşem yüksek aşama veya zirve aşama cennet adım Yıldırım Ruhu'yla yüzleşmek için ruh gücünü kullandı.

O sırada Lin Ming artık bu savaştan kaçamayacağını biliyordu. Bir Yıldırım Ruhu son hızıyla geliyorsa ve Dokuz Semanın Yıldırım Bölgesi'nde oluşmuşsa, buradaki sonsuz yıldırım gücünün desteğini alıyor demekti. Hızı, Lin Ming'in şu anki seviyesinden sayısız kat fazlaydı.

Bu savaştan kaçamayacağına göre, sadece son bir şans için saldırabilirdi!

Bu ölüm kalım kriziyle yüzleşen Lin Ming'in gözleri giderek soğudu. Tüm iradesini uzun mızrağa döktü. Uzun mızrak, ustasının savaş ruhunu hissediyormuş gibi keskin sesler çıkardı.

Roarrr!

Antik Yıldırım Ruhu, dünyayı sarsan bir kükreme patlattı. Kükreme, antik zamanların yıldırımından geliyor gibiydi. Dokuz Semanın Yıldırım Bölgesi'nin içinde sonsuz yılların yankılanması oluyor, bulutlara nüfuz ediyor ve her şeyi kırıyor gibiydi!

Bu kükremeyle, yıldırım bölgesindeki 10 mil içindeki tüm yıldırımlar, Yıldırım Ruhu'nu sarmaya başladı.

Altın yıldırım zaten son derece güçlüydü. 10 mil çevredeki altın yıldırımı da emince, eriştiği gücü söylemeye gerek yoktu.

O sırada, Lin Ming'in etrafını saran bütün yıldırım gücü aniden kayboldu. Vücudundaki uyuşukluk ve ilahi ruhunun zayıflaması gitti ama bu durum onu daha da umutsuz yaptı. Çünkü, yüksek aşama Yıldırım Ruhu'nun gücünü hafife aldığını fark etmişti!

Ka ka ka ka ka!

Gök gürültüsünün sonsuz yankısıyla birlikte, Yıldırım Ruhu'nun altın yılan bedeni sayısız altın yıldırım arkıyla çevrelendi. Bedeni, on binlerce fite kadar büyüdü. Bir kükremeyle, ilerledi ve Lin Ming'i tamamiyle yutmak istedi!

O sırada, Yıldırım Bölgesi'ndeki gök gürültüleri daha da hiddetlendi. Bir devasa altın yıldırım fırtınasına dönüşerek çevredeki uzayın çatlamasına neden oldu.

Birkaç düzine bin fit uzunluğundaki zirve aşama cennet adım Yıldırım Ruhu ile yüzleşen Lin Ming, kükreyerek en büyük gücünü sergiledi.

Kafir Tanrı Gücü sınırına kadar açıldı. Kafir Tanrı Tohumu'ndaki ve dantianındaki sonsuz yıldırım gücü sonuna kadar çıkarak orta aşama cennet adım uzun mızrağa döküldü.

O sırada, yıldırım gücünü kontrol etmek için ruh gücünü azalttığı için, Lin Ming'in ruhsal denizine devasa yıldırım dalgaları girdi. Samsara Savaş Niyeti'nin desteğiyle bile ruhsal denizinde büyük bir yarık oluştu!

Ama bu yeterli değildi!!

Bütün dövüş sanatları, ruhsal denizinden patlak verdi. Azur şekilli savaş ruhu kükredi ve uzun mızrağıyla birleşti!

Ho!!

Lin Ming son kez çığlık attı. Kafir Tanrı Tohumu'nun Yıldız Alevi de kükreyerek sonsuz yıldırım gücüyle birleşti ve daha şiddetli bir patlama oluşturdu!

Boom!

Sanki Yıldırım Bölgesi'nde mor kırmızı bir güneş yükselerek tüm dünyayı ihtişamıyla aydınlatıyordu. Yıldırım Kavramı, Ateş Kavramı, Uzay Kavramı, bu üç kavram birleşerek dünyaya bir galaksi çarpıyormuş gibi devasa bir alev oluşturdu.

O anda tüm ses yok oldu ve zaman yavaşladı. On binlerce fit uzunluğundaki altın piton, mor kırmızı güneşe çarptı. 10 mildeki bütün yıldırımı toplaması ve kendi zirve aşama cennet adım Yıldırım Ruhu'yla birlikte, gücü inanılmaz bir seviyeye çıktı!

Korkunç çarpışma sırasında, 10.000 fitlik uzun altın kılıç gibi parladı. Lin Ming'in içindeki Kafir Tanrı Tohumu dünyanın gücüyle yüzleşiyormuş gibi şiddetle titredi.

10 mildeki tüm sonsuz yıldırım gücüyle birlikte zirve aşama cennet adım Yıldırım Ruhu'na  karşı Kafir Tanrı Tohumu tek başına savaşıyordu! Yıldırım, tanrıların cezalandırıcısı olarak biliniyordu. Bu, tanrıların iradesine karşı durmak ile aynıydı!

Lin Ming'in fiziksel bedeni, bu yıldırım gücüne dayanmalıydı. Başka şansı yoktu! Lin Ming'in vücudu birkaç kez sertleştirilmiş olsa da, vücudu kırılana, kan damarları patlayana ve meridyenleri parçalana kadar sonsuz enerji dalgalarıyla yüzleşti. Kendi kanı bir kasırgaya dönüştü!

Ancak bunların hiçbiri onu panik yapmadı. Dişlerini sıktı ve inatçı iradesine güvenerek buna zorlukla dayanmaya çalıştı.

Ama o sırada Lin Ming'i korkutan bir sahne gerçekleşti. ‘ka ka ka’ sesleriyle birlikte, Kafir Tanrı Tohumu'nun yüzeyinde bir çatlak oluştu!

Lin Ming'in gözleri genişçe açıldı.

Kafir Tanrı Tohumu... çatladı mı!?

Bu nasıl olabilirdi!?

Son yedi yılda Lin Ming, Kafir Tanrı Tohumu'nun sayısız gizemiyle karşılaşmıştı. Bu bir Şeytan Tanrı'nın antik harabelerinden gelen bir yetenekti.  Lin Ming'in zihninde, bu Şeytan Tanrı yetişim yöntemi, sadece Büyü Küpü'nün altında kalacak bir hazineydi.

Ve böyle gizli bir teknikten üretilen tohum, çatlamış mıydı!?

Bu nasıl olabilir?

Lin Ming, çatlayan Kafir Tanrı Tohumu'na sadece boş boş bakabildi. Görülebiliyordu, korkunçtu, giderek genişleyen bir vahşi canavar ağzı gibi açılıyordu.

Lin Ming, 10 mildeki bütün altın yıldırım ile zirve aşama cennet adım Yıldırım Ruhu'nun tüm gücünün Kafir Tanrı Tohumu'nda toplandığını hissedebiliyordu. Kafir Tanrı Tohumu'nun aniden çatlamasına neden olan şey buydu!

Ka ka ka!

Çatlama sesi devam ettikçe, Lin Ming'in kulağına gök gürültüsü gibi geliyordu. Çatlak, tüm Kafir Tanrı Tohumu ikiye bölünene kadar devam etti.

Daha sonra çarpıcı bir sahne daha gerçekleşti.

Bir mor ve kırmızı tomurcuk kırılan tohumun parçalarının arasından çıktı ve yavaşça yukarı doğru yükseldi. Hafif puslu bir parıltısı, küçük alevleri ve onu saran yıldırım arkları vardı.

Yeni doğmuş bir bitki tanrısı gibiydi.

Kafir Tanrı Tohumu... filizleniyor muydu?