Bölüm 777: Bronz Savaş Ruhu Büyük Başarı Aşaması

Dokuz Fırın Kutsal Krallık'ın Veliaht Prensi Yang Yun, tüm Kutsal Krallıklar'ın en parlak yıldızıydı ve Dokuz Fırın Kutsal İmparatoru'nun imparatorluk hareminde asıldığı düşük seviyeli bir cariyenin piç oğluy du. Doğduğundan beri herkes onu göz ardı etmişti. Ancak 12 yaşındayken şaşırtıcı bir dövüş sanatları yeteneği olduğu ortaya çıkmıştı.

Sadece 30 yaşında Hayat Yıkımı Âlemi'ne adım atmıştı. 10 yıl daha geçtikten sonra kimse onun yetişimini bilmiyordu. Gücünün anlaşılmaz olduğu söyleneniyordu.

Dört Kutsal Krallık'da soyağacı ve arka plan, ikinci plandaydı. Bu nedenle Yang Yun, Kraliyet Ailesi'ne yakından bağlı olmasa da kendini öne çıkarmış ve gücüyle Veliaht Prens olmayı başarmıştı. Ülkenin askeri gücünü avuçlarında tutuyordu ve gücü ile etkisi korkunçtu. Üç büyük İmparator Bilgesi bile Yang Yun'un isteklerine itaatsizlik edemezdi.

Geçmiş yıllarda Yang Yun ülkede birkaç büyük karışıklık çıkarmıştı; hırslı ve yüksek azmi olduğu ortadaydı. Sürekli kontrolündeki güçleri artırmıştı; Dokuz Fırın Kutsal Krallık'ın sadece savaş gücünü değil, ekonomisini de kontrol etmek istiyordu.

Cennet Sanatı Ticaret Şirketi, Yang Yun'un hedeflerinden birisiydi. Ancak Yang Yun ölçülemez güce ve etkiye sahip olsa da, halkın fikirlerini dikkate almaktan başka çaresi yoktu. Doğal olarak halkın mallarını öylece yağmalayamazdı. Bu nedenle Cennet Sanatı Xiaoxiao'nun iki büyük amcası Cennet Sanatı Xiao ve Cennet Sanatı Yun'u destekleyerek Şirket Başkanı olmak istemişti.

Yang Yun'un son hedefini bilmiyorlardı ama Yang Yun'u takip etmenin sonsuz zaferler getireceğinden şüpheleri yoktu. Onu desteklemek, sadece küçük bir kız olan Xiaoxiao'yu desteklemekten daha iyiydi, o küçük kızın hiç parlak bir geleceği yoktu.

Cennet Sanatı Xiao ve Cennet Sanatı Yun, Yang Yun'un Cennet Sanatı Ticaret Şirketi'ni bir et parçası olarak görmesini ve fazla dikkate değer olduğunu düşünmemesini anlıyordu. Yang Yun'un dikkatini çekmek için önce birkaç görevi yerine getirmeleri gerekiyordu. Daha tüyü bitmemiş Geç Dönen Çekirdek bir veletle bile baş edemezlerse, Yang Yun onların yüzüne bile bakmazdı.

Yang Yun gerçekten Cennet Sanatı Ticaret Şirketi'ni ele geçirmek isterse, bunu bu iki adam sayesinde yapmak zorunda da değildi.

“Büyük Kardeş, ne yapmayı planlıyorsun?” Özel bir odada, Cennet Sanatı Yun, Cennet Sanatı Xiao'ya sordu.

Cennet Sanatı bir süre tereddüt etti ve gözleri parladı. “Cesetçi'den yardım isteyeceğim. Onunla geçmişte bir iki iyi iletişimimiz olmuştu, onun ilgisini birkaç şeyle cezbedebilirsem, yardımcı olacaktır.”

“Kader Hükmü'nün 330. sırasındaki Cesetçi mi!?” Cennet Sanatı Yun'un kafası titredi, ifadesi hiç iyi görünmüyordu. Cennet Sanatı Xiao ve Cesetçi birbirini tanısa bile, bu garip adamdan yardım istemek iyi bir tercih gibi durmuyordu.

Cesetçi’nin Asura Kutsal Krallık'dan gelen son derece zalim yöntemleri vardı ve gözünü bile kırpmadan öldürebilecek bir şeytan olarak biliniyordu.

Şeytani yolun dövüş sanatçıları katliam ya da cinsel yolda yürüyordu. Cesetçi ise özellikle hayalet ve ceset kuklaları kullanarak katliam yolunda yürüyordu. Adı da buradan geliyordu.

Sadece birkaç kuklası olsaydı, Cennet Sanatı Yun bu kadar ürkmezdi. Cesetçi istediği herhangi bir anda, herhangi birisini öldürebilirdi. Onunla arkadaş olanlar da, düşman olanlar da arkasını kollamak zorundaydı.

Üstelik sık sık insanlar üzerinde deney olarak ceset kuklalarını deniyordu.

Bebekler, çocuklar, genç kızlar, hamile kadınlar, yaşlılar, bunlar Cesetçi'nin en sevdiği kobaylardı. Özellikle güzel bakirelerin derisini yüzmeyi ve kuklalarını tamamlamak için onları kullanmayı çok severdi. Deneyi bittikten sonra, kobaylar ölümden daha acı bir tecrübe yaşarlardı.

Cennet Sanatı Yan, böyle bir ucube ile hiçbir bağlantı kurmak istemiyordu.

“Başka bir planım olsa, bunu zaten yapmazdım. Ancak o çocuk ile baş etmek istiyorsak, Kader Hükmü'nde listelenmiş bir ustaya başvurmamız gerek.” Cennet Sanatı Xiao söyledi.

Kader Hükmü'nde sadece 360 kişi vardı ve bu sayı çok gibi görünse de, Gökyüzü Düşüşü Kıtası'nda sadece 100 civarı İlahi Deniz ustası olduğu bilinmeliydi.

İlahi Deniz ustalarından daha çok Hayat Yıkımı ustaları vardı. İyi bir tahmin ile en az on binlerce olmalıydı.

Bu 360 Hayat Yıkımı ustasından seçilmek için çok iyi itibar sahibi olmak gerekiyordu. Eğer birisi bu listede sıralanırsa, muhtemelen çağının en eşsiz ustalarından biri olurdu.

Dört Kutsal Krallık'da, her Kutsal Krallık'ın sadece birkaç düzine Kder Hükmü ustası olurdu. Onların büyük çoğunluğu İlahi Deniz Âlemi'ne geçmek için kapalı inzivaya girmişti. Cennet Sanatı Ticaret Şirketi sadece beşinci seviye güçtü ve yeterince yüksek fiyat ödemezlerse, Kader Hükmü ustalarından birisi harekete geçmezdi.

Cesetçi, Kader Hükmü'nün 330. sırasındaydı. Ancak 200. sıranın altına indikçe, her 10 sıra ayrı bir seviye olarak kabul edilirdi. Yani, Cesetçi'nin sırasının 330-340 olduğunu söylemek gerekirdi. Bu çok etkileyici görünmese de korkunç bir sayıydı.

Ho!

Bir ateş yandı.

...

Asura Kutsal Krallık'ın uzaylardaki bir dağ mağarasında, sıska, kemiksi bir yaşlı adam büyük bir beyin ile oynuyordu.

Yanında çıplak bir genç kız vardı, göz bebekleri yuvasından dışarı çıkmıştı ve teni ahşap ile kaplanmıştı. Zayıf şekilde inliyordu. Cesetçi'nin verdiği ilaç ile ölemiyor ve hayata tutunmak zorunda kalıyordu.

Yanında bir çocuk vardı. Çocuk bilinmeyen bir sıvıya batırılmış ve tüm bedeni yeşil saç ile kaplanmıştı. Küçük elleri, iğrenç bir pençeye dönüşmüştü.

“Geç Dönen Çekirdek bir çocuk ile baş etmek için bir hayalet ruh kristali mi vermek istiyorlar? Veledin gücü bu kadar şaşırtıcı olabilir mi? Hehe, bir de Cennet Sanatı Ticaret Şirketi'nin küçük orospusu mu  var? Çok ilginç! Kekeke, Cennet Sanatı Xiao'nun bahsettiği küçük şeytan Geç Dönen Çekirdek Âlemi'nde bu kadar güçlü ise, muhteşem bir kukla olabilir. Genç güzel kadın ise güzel bir deney kobayı olacak. Güzel bir kadın derisine sarılan yeni bir kukla kulağa çok hoş geliyor! Jejeje!” Cesetçi vahşice güldü. Uzaysal yüzüğünden bir karga kuklası çıkardı, üstüne bindi ve doğrudan Dokuz Fırın Kutsal Krallık'a uçtu.

Dört Kutsal Krallık'ın her biri arasında çok mesafe vardı ve bunların ortasında Mucizeler Denizi vardı. Mucizeler Denizi, geçilmesi imkansız olarak biliniyordu ve dört Kutsal Krallık'ın yasak bölgesi olduğu için etraftan dolaşmak gerekiyordu. Bu nedenle, Asura Kutsal Krallık ve Dokuz Fırın Kutsal Krallık'a gitmek, iletim dizilerinin yardımıyla bile on gün sürüyordu.

...

O sırada Lin Ming sakin ve huzurlu bir hayat sürüyordu. Her gün simya çalışıyor ve eğitim yapıyordu.

Cennet Sanatı Ticaret Şirketi'nin yardımıyla, Lin Ming çok sayıda simya materyalini ve tahta ruhu yeşimini son derece düşük fiyata alabiliyordu. Tüm bunları sürekli Evrensel Eritme Fırını'nda tüketiyordu, şu ana kadar en az %90'ı küle dönmüştü.

Lin Ming'in simya teknikleri zayıf değildi. Sadece yeni bir simya tekniğini öğrendiği anda seviyesini daha da yükseltiyordu. Bu, Lin Ming'in simya denemesi sonuçlarını tekrar tekrar başarısızlığa uğratıyordu.

Lin Ming'in ruhsal denizi farkında olmadan simya çalışmasından çok etkilendi. Ruhsal denizinde önce sakin dalgalar oluştu ve bu dalgaların hepsi solgun bir azur renk ile parladı.

Büyük dalgalar birbirine çarptı ve her yere su sıçratarak mızrak şeklindeki savaş ruhunu sürekli iyileştirdi.

Savaş ruhu sadece bir çubuk kalınlığındaydı, bir fitten küçüktü. Ham bronzdan yapılmış gibi koyu yeşilimsi mavi gibi görünüyordu. Bu, bronz seviyesi savaş ruhunun sembolüydü.

Lin Ming'in savaş ruhunun niteliği sonsuzluk olduğu için, sürekli parlak azur bir ışıkla parlıyordu.

Bir anda savaş ruhu aniden gürledi ve delici bir çığlık attı. Lin Ming'in ruhsal denizi öfkeyle titredi ve gökyüzünde büyük dalgalar oluşarak küçük mızrağın etrafında bir girdaba dönüştü.

Bu girdabın dönmesiyle, küçük mızrak şiddetle sallandı ve heyecan verici sesler çıkardı.

Yavaşça büyüdü, kalınlaştı ve parlak azur ışığı daha da parlaklaştı. Şekli daha sağlam göründü.

Bronz seviyesi savaş ruhunun büyük başarı aşaması!

Lin Ming aniden gözlerini açtı. Bir dövüş sanatçısının savaş ruhu ilk doğduğunda, yetişimin artmasıyla sürekli büyürdü.

Lin Ming yetişiminde ve iradesinde tekrar tekrar atılımlar yapmıştı ve savaş ruhunu besleyebilen birkaç ilahi materyal sayesinde küçük başarı aşamasının zirvesine ulaşmıştı, uzun zamandır bu seviyedeydi.

Şimdi, simya tekniklerini bu kadar çalışınca, sonunda sonraki eşiğe geçmişti!

Simya çalışmak, ruhu iyileştiriyordu! Savaş ruhu, kişinin iradesine bağlı olsa da, ruh ile kaçınılmaz bir birlikteliği vardı. Sonuçta irade sadece ruh sayesinde var olabilirdi.

Ruh deniz, savaş ruhu da balığa benziyordu; küçük bir denizde büyük bir balık büyüyemezdi.

Burada asıl durum ruh gücünün kullanımıydı. Bu, bir dövüş sanatçısının gücünü doğrudan etkileyemese bile, dövüş sanatçısının mevcut ve gelecekteki başarılarını etkilerdi.

Şeytan Parıltısı'nın Lin Ming'e simyaya yönelmesini söylemesinin nedeni de buydu.  Aynı zamanda bununla yakından ilişkili yazıt teknikleri de göz ardı edilmemeliydi.

“Bronz seviyesi savaş ruhunun büyük başarı aşaması. Bu açıdan çoğu İlahi Deniz ustasını aşıyorum, bu çarpıcı gücümün daha da artmasına sebep oldu. Ateş Kavramı ve Uzay Kavramı'ndaki artan anlayışım ile birlikte şu anda en güçlü saldırımın nasıl etki yaratacağını merak ediyorum Ne kadar güçlü olmuş olabilir?”

“Gökyüzü Yıkıcı, Yıldız Zincirleri, Güneş Takibi, Yıldırım Takibi, Delici Gökkuşağı, Yıldırım Ateşi İmhası. Bunların hepsini ben yaptım, çok tekil kullanıma sahip olmalarıyla birlikte sık kullanmak zor. Onların daha iyilerini yaratmam gerek.”

Lin Ming sesli olarak düşündü. Ancak Gökyüzü Düşüşü Kıtası'nın diğer sıra dışı dahileri onun düşüncesini duyarsa, kıskançlıktan kan kusacaklarını bilmiyordu. Sonuçta hala atalarının bıraktığı mirasları inceliyorlardı. Birçok elit, yarım yetenek üretebiliyordu ama yeteneklerin güçleri sınırlı olduğu için savaşta kullanışlı değildi. Bu nedenle atalarının bıraktığı mirasları çalışmaya devam etmekten başka çareleri kalmıyordu.

Lin Ming'in kendi yaptığı hamleler, aslında korkunç birer güç içeriyordu ve öldürücü hamle olarak kullanılabilirdi.

Elbette bunlar tamamen hayatında rastladığı şanslı fırsatlar ve zirve kalitedeki yetişim yöntemleriyle bağlantılıydı. Lin Ming daha fazla hamle yaratmak istiyorsa, daha fazla şans ile karşılaşması gerekirdi. Bunlar öylece elde edilecek başarılar değildi.

…….

“Ne? Sadece iki hayalet ruh kristalinin yanında Xiaoxiao'yu da mı götürmek istiyorsun?” Cennet Sanatı Yun, Cesetçi'nin şartlarına öfkelendi. İki hayalet ruh kristali makuldü ve Cesetçi ile pazarlık edilebilirdi. Ama Xiaoxiao'yu alması...

Herkes, Cesetçi'nin ele geçirdiği kadınların korkunç ve sefil bir ölüm ile yüzleştiğini biliyordu.

Cennet Sanatı Yun iyi bir adam olmasa bile, yeğenini daha 18'lerinde cehennemin derinliklerine atmak istemiyordu; zihni bununla yaşayamazdı. Gelecekte, bu dövüş sanatları kalbini yok edecekti.

“Ne? Kabul etmiyor musun?” Cesetçi'nin kara, hayaletimsi yeşim gözleri, Cennet Sanatı Yun'a baktı. O sırada Cennet Sanatı Yun nefesinin boğazında tıkandığını ve omurgasından buz gibi soğuk su indiğini hissetti. Cesetçi'nin şartlarına uymadığı takdirde anında öleceğini biliyordu.

“Üçüncü Kardeş, konuşma.” Cennet Sanatı Xiao, Cennet Sanatı Yun'un arkasına geldi.

“Ama!”

“Sus. Artık buradan dönüş yok!”