Bölüm 705: Eve Dönüş

Lin Ming hızla herkese baktı. İlahi Anka Kuşu Adası öğrencilerinin çoğu savaşta ölmesine rağmen yaşayanlar en elitleriydi. Hepsinin birleşimiyle İlahi Anka Kuşu Adası'nın eski ihtişamını yakalaması zor olmayacaktı. Lin Ming'in desteğiyle beşinci seviye tarikat olmaları zor olmayacaktı.

“Lin Ming? Kutsal Krallık Veliaht Prensi mi? Hahaha!” Kısık sesli bir kahkaha yükseldi. Lin Ming arkasını döndü ve çılgınca gülen Zhang Zhen'i gördü, İlahi Anka Kuşu Adası'na ilk girdiğinde arkadaşı o olmuştu.

“Zhang Zhen!” Lin Ming pek çok tanıdık yüzü görünce kalbi sevinçle doldu. Oraya doğru yürüdü ve Zhang Zhen'in omzunu sıvazladı.

“Kıdemli Acemi Kardeş Dingshan ve Kıdemli Acemi Kız Kardeş Xiaoqing, Kıdemli Usta Qingyi...”

Lin Ming hepsinin isimlerini söyledi. Mu Dingshan ve Mu Xiaoqing, Mu Qianyu'dan sonra neslin lider öğrencileriydi. Lin Ming ile birlikte Tianguang'un ziyafetine katılmışlardı ve performansları oldukça iyiydi. Mu Qingyi ise Lin Ming ile sık sık ilgilenen ve Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı'nda ona destek çıkan Mavi Luan Bölümü elderıydı.

Bir ayrılık döneminden sonra tanıdık insanlar ile tanışmak gerçekten garip hissettiriyordu. Sadece iki buçuk yıl geçmesine rağmen, büyük bir felaket yüzünden ayrıldıktan sonra sanki dünyaları yıkılmış gibi büyük üzüntü ve keder duygusu hissediliyordu.

Lin Ming, eski arkadaşlarıyla ve kıdemlileriyle konuştu. Daha sonra Mu Qianyu ve diğerlerinin yanına yürüyerek ateş özellikli şifalı otları verdi.

“Yu'er, bu Küçük Alev ve Ateş Parıltısı için. Bu onların kaybettiği özün birazını yenilemesi için yeterli olur.”

“Mm.”

Mu Qianyu bitkileri aldı ve gözleri doldu. Küçük Alev çok akıllı ve zeki bir yaratıktı; şu anda neler olup bittiğini ve bunların neden olduğunu anlamıştı. Yine de Küçük Alev Mu Qianyu'yu hiç suçlamadı. Bu onun daha da suçlu hissetmesine neden oldu.

Lin Ming, bir izole büyüsü yaptı ve daha sonra uzaysal yüzüğünden bir yeşim kutu çıkardı. Onu açtı ve içinden siyah renkli kristal boncuklar çıktı. Boyutları yumruk ile güvercin yumurtası aralığında değişiyordu.

Mu Yuhuang, Mu Fengxian ve diğerleri bu yeşim kutunun içindeki siyah boncukları gördüğü anda kalpleri çarptı. Onlardan gelen saf ve inanılmaz gücü hissedebiliyorlardı. Bununla karşılaştırılınca herhangi seviyedeki bir gerçek öz taşı tamamen çöp olarak nitelendirilebilirdi!

Aslında bu siyah boncuklardan gelen hayat dalgalanmaları bile hissedilebiliyordu! Sanki bu siyah boncuklar benzersiz kişilerin hayat gücünü içeriyormuş gibiydi.

“Lin Ming, bunlar nedir?” Mu Yuhuang sakin kalmakta zorlandı. Bu hazinelerin değeri, anlayış sınırlarının çok ötesindeydi.

“Tarikat Ustası, bunlar Şeytan Tanrı Kemiği. Bir usta öldükten sonra, kalan enerjisi dağılmaz ve yüzlerce veya binlerce yıl sonra bir enerji kristaline dönüşür. Şeytan Tanrı Kemiği, yetişimi artırmak için kullanılabilir. Enerji dalgalanmaları biraz zayıf olanlar insan adım seviyede. Orta ve Geç Dönen Çekirdek ustalarının yetişimini arttırmak için kullanılabilir. Daha güçlü enerji dalgalanmalarına sahip olanlar ise dünya adım Şeytan Tanrı Kemiği. Onlar bir Hayat Yıkımı ustasının İlahi Deniz Âlemi'ne geçmesine yardımcı olabilir.”

Lin Ming konuştuğu anda Mu Yuhuang ve diğerleri tamamen kendisinden geçti. Hayat Yıkımı ustasının İlahi Deniz darboğazını kırmasına yardım eden bir hazinenin değeri hayal edilebilirdi...

Nirvana Ejderha Kökü için çeşitli ustaların büyük savaşlara girmesi bile bu konuda fiyat göstergesi olabilirdi.

Ama Lin Ming'in açtığı Şeytan Tanrı Kemiği kutusundan gelen enerji dalgalanmaları, tam bir Nirvana Ejderha Kökü'nün iki katından da fazlaydı!

Bu gerçekten sıra dışıydı. Sonuçta Nirvana Ejderha Kökü, altıncı seviye tarikatın harabelerinde bulunan bir bitkiydi. Şeytan Tanrı Kemiği ise, mistik ve garip Ebedi Şeytan Uçurumu'nun 1000 millik bölgesinde oluşmuştu. Ebedi Şeytan Uçurumu ile kıyaslanınca, Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı'nın antik harabeleri önemsizdi.

Mu Yuhuang'ın, Gökyüzü Düşüşü Kıtası'ndaki herhangi bir gücün bu Şeytan Tanrı Kemikleri'ni öğrendiği anda kanlı bir savaş çıkartacağından şüphesi yoktu. Belki de Kutsal Topraklar bile bu mücadeleye katılabilirdi!

“Lin Ming, bunları bize mi veriyorsun? Peki ya sen?” Mu Yuhuang, Lin Ming'in Şeytan Tanrı Kemikleri'ni nereden aldığını sormadı. Sadece onları biraz boşa kullanacağını düşündü

Lin Ming hafifçe gülümsedi. “Tarikat Ustası, bende daha iyileri var.”

Şeytan Tanrı Kemikleri, kısıtlama olmadan kullanılamazdı. Aksi halde temelde kaçınılmaz dengesizliğe sebep olurdu. Lin Ming bir tanesini kullanacağı için kesinlikle ne iyisini kullanmalıydı. Sıradan insan adım ve dünya adım Şeytan Tanrı Kemikleri, en iyi Mu Qianyu ve diğerlerinde etkili olurdu.

“Sende daha iyisi mi var!?”

Mu Yuhuang, Mu Fengxian ve diğerleri bu sözleri duyduğunda hiçbir şey söyleyemedi. Şu anda duygularını nasıl ifade edeceklerini bilmiyorlardı.

Bu yeşim kutudaki hazineler hayatları boyunca gördüklerinden daha değerliydi. Ama Lin Ming'in sözlerini dinleyince bunların ona hiç faydası olmadığı anlaşılıyordu.

Lin Ming nasıl bir şans ile karşılaşmıştı böyle?

Şansın büyük olması, onu elde ederken karşılaştığı tehlikenin de çok riskli olduğunu düşündürüyordu. Lin Ming bu tür hazineleri elde etmek için nasıl durumlardan geçmiş olabilirdi?

Mu Yuhuang ve diğerleri bunu hayal bile edemedi. Devasa okyanus balıkların yüzmesine, sonsuz gökyüzü de kuşların uçmasına izin veriyordu. Lin Ming'in gelecekte ulaşacağı sınır hayal sınırlarının tamamen ötesindeydi.

Lin Ming, Şeytan Tanrı Kemikleri'ni dağıttı. Mu Qianyu, Mu Bingyun ve Mu Yuhuang, kendi yetişimlerine uygun Şeytan Tanrı Kemikleri'ni aldı. Mu Fengxian ise yaşlandığı için ömrünü uzatacak ateş özellikli hazineler ile bir insan adım Şeytan Tanrı Kemiği aldı.

“Teşekkür ederim.” Mu Bingyun, bir Şeytan Tanrı Kemiği aldıktan sonra Lin Ming'e iyice baktı. Kendisinin de alabileceğini düşünmemişti. “Lin Ming, Küçük Mavi'yi kurtardığın ve İlahi Anka Kuşu Adası'na yaptığın her şey için teşekkür ederim.”

Mu Bingyun gerçek öz ses iletimiyle söyledi. Küçük Mavi, Mu Bingyun'un Mavi Luan'ıydı. Lin Ming gelmeseydi, Küçük Mavi de Küçük Alev ile aynı duruma düşecek ve Yin Yang Derin Sarayı'nın eline geçecekti.

Lin Ming'e özellikle bunun için minnettardı.

…………..

Üç gün sonra, Beş Element Bölgesi'nin sıradan bir kasabasında.

Bugün, şehre garip bir çift ziyaretçi geldi. Mavi kıyafetler giyen yakışıklı bir genç, kırmızı elbiseli bir kadın ile şehre adım attı. Bu ölümlü şehrinin sıradan insanlarına göre bu iki kişi masal kahramanı gibiydi.

Bu genç adam ve genç kadın, Mu Qianyu ve Lin Ming idi.

“Burada.”

Mu Qianyu nazik bir tonda söyledi.

“Mm...”

Lin Ming önündeki küçük bir restorana baktı. Kırmızı lake sütunlar, örgülü ahşap pencelere, eğik çatı, hepsi tanıdık bir hissi ortaya çıkardı. Üstte siyah bir tabela vardı. Üstünde ‘Lin Ailesi Restorantı’ yazıyordu.

O sırada Lin Ming'in aklı sallandı. Bir anda beş yıl önce yaşadığı Yeşil Dut Şehri'ni düşündü.

Yeşil Dut Şehri'ndeki çocukluk yılları böyle bir restoranda geçmişti.

Mavi taşlar, kaynayan çay, bir abaküs, dostane misafirler, selamlayan garsonlar, yıllanmış şaraplar...

Lin Ming hiçbir şey söylemedi. Sessizce restorana doğru yürüdü ve girişte örgülü saçları ile sek sek oynayan küçük bir kız gördü. Rahat ve güzel işlemeli kırmızı bir ceket giyiyordu, elinde bir çubuklu şeker vardı. Gözleri, Lin Ming'e bakarken genişledi.

Bu küçük restoranda büyüdüğü için ve misafirlere alışkın olduğu için utangaç değildi. Geniş gözleriyle Lin Ming ve Mu Qianyu'ya bakarken şekerini yaladı. Lin Ming'in kim olduğunu bilmese de Mu Qianyu'yu biraz hatırlıyordu, yine de onu tam olarak nerede gördüğünü hatırlamadı.

Lin Ming, belki de soyunun derinliklerinden gelen bir hisle bu üç dört yaşlarındaki küçük kızı tanıdı. Bu çocuk onun kız kardeşi, küçük güvercin... Lin Xiaoge idi.

Lin Ming, ikinci kattan yavaşça inen ve orta yaşlı bir kadının ellerinden tutan yirmili yaşlarında güzel bir genç kadını gördü. Arkalarında yine orta yaşlı bir adam vardı. Elinde parlak yeni bir abaküs ve kitap vardı, sanki bugünün satışlarını saymaya hazırlanıyor gibiydi.

O anda Lin Ming'in gözleri duyguyla doldu.

Babası... annesi... ve Qin Xingxuan.

Bir şekilde kalbinde melankolik çığlıklar yükseldi.

Dövüş sanatlarında yürüyenler daima yalnızlığa mahkumdu. Kimse onların ayak izini göremezdi.

Ailesi, arkadaşları, aşkı... güçlendikçe, aralarındaki mesafe de artardı.

Lin Ming, kalbinde açıklanamaz bir şey hissetti. Eğildi ve diz çöktü.

“Anne, baba... ben döndüm...”

………………

Lin Ming eve döndükten sonra Lin Ailesi Restoranı kapandı. Bu günlerde Lin Ming sessizce ve huzurla ailesi ile onun için özel hazırlanan bir odada yaşadı.

Ailesi ve Lin Ming'in kendisi de muhteşem şefti. Qin Xingxuan bile Lin Ming'in aileinin yanında kaldıktan sonra yemek yapmakta ustalaşmıştı. Sadece Mu Qianyu bir şey bilmiyordu. Bu, onun için büyük utanç kaynağıydı. Ayrıca ölümlü geleneklerini de yavaşça anlamaya başlıyordu. Lin Ming ile olan özel ilişkisi nedeniyle, Lin Ming'e yardım etmez ve her şeyi onların hazırlamasını beklerse bu gerçekten kaba bir davranış olurdu.

Hızla Lin Ming'den birkaç pişirme tekniği öğrendikten sonra, kendi zekasıyla birlikte birkaç lezzetli yemek hazırladı.

Bir iki gün boyunca Lin Ming'in ailesi bir ölümlü arka planından geldiği için Mu Qianyu'ya karşı temkinli davrandılar. Daha sonra yavaşça birbirine alıştıktan sonra rahatladılar ve aralarındaki ilişki daha mutlu bir hal aldı.

Lin Ming'in burada olmadığı günlerde, ailesi Qin Xingxuan'ı kızı bilmişti. Lin Ming'in ailesine göre Qin Xingxuan onun karısı gibiydi.

O sırada, Qin Xingxuan'ın odasında, Lin Ming bir yeşim kutu çıkardı.

“Xingxuan, bu senin için.”

Qin Xingxuan'ın yetişimi Houtian Âlemi'ndeydi. 10 damla Vermillion Kuşu kan özünü emdikten sonra, kan soyu yeteneği Mu Dingshan ve Mu Xiaoqing'i bile aşmıştı. Vermillion Kuşu Yasak İlahi Tarihi ve Gerçek İlkel Kaos Formülü'nü çalışmasına ek olarak, geçmiş yıllarda temeli de sağlamlaşmıştı. Yeteneği bir Aziz seviyesi olmasa bile, Gün Ateşi Prensesi ve Zhan Yunjian gibi dahileri bastırıyordu.

Bu yeşim kutunun içinde düşükten yüksek seviyeye kadar türlü hazineler ve Şeytan Tanrı Kemikleri vardı. Qin Xingxuan, bunları adım adım kullandığı takdirde, 22-23 yaşlarında Xiantian, 30 yaşında ise Dönen Çekirdek Âlemi'ne girecekti. Mu Qianyu'nun seviyesine ulaşmış olacaktı.

Ancak Qin Xingxuan tüm bu değerli hazinelere bakınca mutlu olmadı. Aksine başını eğdi. Lin Ming, onun ne düşündüğünden emin değildi.