Bölüm 1: Lin Ming

avatar
27237 57

Martial World - Bölüm 1: Lin Ming


 

Çeviri: bebebisuvisi

 

Göklerin Talihi Krallığı’nın başkenti Göklerin Talihi Şehri’nde, Büyük Zhou Dağı’nın önünde Yedi Derin Savaşçı Evi duruyordu. Yedi Derin Savaşçı Evi, altı yüz yılı aşkın tarihi olan bir dövüş sanatları klanı olan Yedi Derin Vadi tarafından kurulmuştu. Ayrıca Göklerin Talihi Krallığı’nda onlar tarafından kurulmuş olan tek savaşçı eviydi.


En büyük savaşçı evlerinden biri olan Yedi Derin Savaşçı Evi, sayısız dövüş becerisi mirasına ve özel öğretmen olarak sayısız dövüş sanatları ustasına sahipti. Ve bu yüzden, buranın, dövüş sanatçısı olmak isteyen birçok genç için kutsal topraklar olması doğaldı. Ve buna bağlı olarak Yedi Derin Savaşçı Evi’ne giriş koşulları bir hayli yüksekti. Bir milyon kişiden yalnızca birinin bu yeterlilikleri karşılayabildiğini söylemek abartı değildi.


Kavurucu yaz sıcağının altında, Büyük Zhou Dağı’nın içerisindeki bir ormanda bir genç duruyordu. Genç, sağlam görünüşlü bir ağacın önünde üst kısmı çıplak duruyorken her iki eli de kumaş şeritleriyle sarılmıştı. Ağaç gövdesine yumruk üstüne yumruk atıyordu.


“Peng!”


“Peng!”


Orman çevresinde bu şiddetli sesler yankılanıyordu. Büyük ağacın kabuğu soyulmuş, altındaki grimsi odun dokusu ortaya çıkmıştı.Yüzeydeki kan izleri de görülebiliyordu.


Bu gencin adı, Lin Ming idi. Üçüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahipti.


Göklerin Talihi Krallığı’nda vatandaşların yarısı dövüş yeteneğine sahip olmadığı gibi dövüş sanatları yoluna da uygun değildi. Diğer yarısının ise en az %80’i Birinci Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahipti. Bu insanlar dövüş sanatlarına çalışsalar bile hiçbir yere ulaşamazlardı. Kalan insanlarınsa %90’ı İkinci Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahipti. Bu insanlar gayretli bir şekilde dövüş sanatlarına çalışırlarsa bir şeyler başarabilirlerdi. Ama dövüş sanatlarında usta olma ihtimalleri sıfıra yakındı.


Bu istatistiklere göre, Lin Ming’in Üçüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahip olması iyi bir şeymiş gibi görünebilirdi. Hatta övülecek olsaydı kaymak tabakadan olduğu bile iddia edilebilirdi ama Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girmek, onun için bile oldukça zordu!


Lin Ming de bunun farkındaydı. Çocukluk arkadaşı ve aynı zamanda Üçüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahip güzel Lan Yunyue ile birlikte Yedi Derin Savaşçı Evi’nin yakınından bile geçemeyecek Göklerin Talihi Savaşçı Evi’nin giriş sınavına katılmayı tercih etmiştiler.


Göklerin Talihi Savaşçı Evi, Göklerin Talihi Krallığı’nın bir parçasıydı. Seksen yıl önce kurulmuştu ve oldukça kısıtlı sayıda dövüş becerilerine, mirasa ve temele sahipti. Eski dövüş becerileri, dövüş sanatçıları için büyük önem taşıyan şeylerdi. İyi bir dövüş becerisi olmadan Fiziksel Eğitim Aşaması’nı tamamlasanız bile Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’nı tamamlamanız imkansız sayılırdı.


Nabız Yoğunlaştırma Aşaması, çoğu dövüş sanatçısının mücadele ettiği bir alandı. Aynı zamanda dövüş sanatları yolunda yürüyen yetişimciler için ilk dönüm noktasıydı. Bir kez Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na ulaşıldığında, dövüş sanatçısının ömrü ciddi biçimde artardı. Aynı zamanda kalan hayatlarını refah içinde yaşamalarını sağlayabilecek ve torunlarına iyi bir gelecek bırakmalarına vesile olabilecek asalet unvanları alırlardı.


Nabız Yoğunlaştırma Aşaması eğitiminde, Göklerin Talihi Savaşçı Evi, Yedi Derin Savaşçı Evi’nin epey gerisinde kalmıştı.


Lin Ming’in kalbi, dövüş sanatları yolu için atıyordu. Elbette o da Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girmeyi arzuluyordu. Yeteneği eksikse sınav gözetmenlerini etkilemek için azmine ve çalışkanlığına güvenebilir ve onları kullanabilirdi. Ama yine de girme ihtimali çok düşüktü. Üstelik bir kez başarısız olursa başka bir fırsat için yarım yıl beklemek zorunda kalacaktı. Bir dövüş sanatçısı için çok önemli bir zamandı bu.


Hem tüm bunları göz önünde bulundurarak hem de Lan Yunyue’ye vermiş olduğu sözü de hesaba katarak Göklerin Talihi Savaşçı Evi’ne girmeye karar verdi.


Lin Ming ile Lan Yunyue çocukluklarından beri hem beraber oynamış hem de beraber eğitim yapmışlardı. İkisi de hâlâ genç olsa da ve evlilik bahsi hiç geçmese de ikisi de birbirlerine karşı böyle duygular hissetmeye başlamıştı. Lin Ming’in ailesi de Lan Yunyue’ye karşı sevgilerini ve onaylarını göstermişlerdi her zaman. Lan Yunyue’yi daima akşam yemeği için evlerine davet ederlerdi.


Lin Ming ile Lan Yunyue arasındaki duygular karşılıklıydı. Hisleri arasında sadece bir kağıt parçası kadar engel vardı ve biraz daha büyüdüklerinde bu da kalmayacaktı.


Lin Ming, birbirlerine verdikleri sözleri ciddiye almıştı ve Göklerin Talihi Savaşçı Evi’ne katılıp orada çalışmak zorunda kalsa bile Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na geçmeye kararlıydı.


Ancak Göklerin Talihi Savaşçı Evi’nin giriş sınavlarının yapıldığı gün, Lan Yunyue ortaya çıkmadı.


Lin Ming, ilk olarak önemli bir sorun olduğundan dolayı Lan Yunyue’nin gelmediğini düşündü ama daha sonra onun Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girdiğini öğrendi. Ve onun Yedi Derin Savaşçı Evi’nin bir öğrencisi olarak seçilmesini garantileyen kişi, Yeşil Dut Şehri’nin bir numaralı ailesinin dahi genç efendisi Zhu Yan idi.


Lin Ming on beş yaşında olsa da daha önce ailesine eşlik etmiş ve dışarıda savaşlara katılmıştı. Bu nedenle yaşıtlarına nazaran daha olgun birisiydi. Zhu Yan’ın, Lan Yunyue’yi Yedi Derin Savaşçı Evi’ne kabul ettirmesinin sebebini anlamakta zorlanmamıştı.


Zhu Ailesi gibi büyük bir ailenin gelecekteki gelinini seçme kriteri, görünüş değil, dövüş yeteneği olurdu. Oldukça yetenekli bir gelin, dövüş sanatlarında daha yetenekli çocuklar doğurma şansını arttırırdı. Lan Yunyue’nin ailesi ortalama bir aile olsa da Lan Yunyue Üçüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahipti ve cinsiyeti göz önüne alındığında oldukça iyi kabul edilirdi. Ayrıca Lan Yunyue’nin görünüşü de mizacı da güzeldi. Zhu Yan’ın ona aşık olması oldukça doğaldı.


Lan Yunyue’ye göre, Göklerin Talihi Savaşçı Evi ile Yedi Derin Savaşçı Evi arasındaki fark çok büyüktü. Yedi Derin Savaşçı Evi’nin sağlayabileceği fırsatlar, onur, ün ve potansiyel başarılar eşsizdi. Özellikle de Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na ulaştıktan sonra elde edebileceği uzun ömür de düşünülürse! Böyle bir cezbedicilik, kızlar için karşı konulmazdı.


Böylesine çekici fırsatlarla karşılaşan çoğu kadın Zhu Yan ile gitmeyi seçerdi. Sonuçta Zhu Yan da yakışıklıydı ve ailesinin arka planıyla potansiyel geleceği, Lin Ming ile kıyaslanamayacak bir seviyedeydi.


Lin Ming bu durumu anlayabilmesine rağmen bunun kanına dokunmadığını söylemek düpedüz yalan olurdu. Lin Ming kendisini üç gün boyunca odasına kapattı ve üç günün ardından dışarı çıktı ama şimdi tüm gününü yemek, uyku ve çalışmaya ayırıyordu. Dahası eğitiminin yoğunluğu öncekine göre daha da artmıştı.


Lan Yunyue ondan ayrılmadan önce Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na ulaşmaya ve daha yüksekleri hedeflemeye karar vermişti zaten. Şimdiki durumu da amacı da farklı değildi. Lan Yunyue’nin yaptığı onun kararlılığını arttırmıştı sadece.


Süreç ne kadar zor olursa olsun Yedi Derin Savaşçı Evi’nin giriş sınavına girmeye karar verdi.


“Peng!” “Peng!” Ormanda durmaksızın ağaç gövdesine çarpan yumrukların sesi yankılanıyordu. Bu ağacın adı, Demir Ağaç idi. Son derece sağlam bir kabuğunun olmasının yanında oldukça güçlü bir yenilenme özelliğine de sahipti. Dövüş sanatlarına yeni başlayanlar, eğitim yapmak için Demir Ağaç’ı seçerlerdi.


Lin Ming, attığı yumruk sayısının hesabını kaçırdıktan uzun bir süre sonra kendini tüketti ve durdu. Sırtını ağaç gövdesine yaslayarak bir kayanın üzerine oturdu ve sırt çantasını yere koyup içinden birkaç bitki çıkardı. Bu bitkileri yumruklarının yüzeyine sürüp eliyle ovuşturdu. Dövüş sanatları yolunda ilerleyenlerin, vücutlarını tedavi etmeleri için bu bitkileri kullanmaları bir zorunluluktu. Aksi hâlde yaraları büyüyebilir ve hatta iç yaralanmalar oluşabilirdi. Ve bu içsel yaralanmalar biriktikçe sakat kalma ve hatta ölme ihtimali gün yüzüne çıkardı.


Bu bitkiye Demir Lif Çimi denirdi. Bu ismi almasının sebebi ise, bu bitkinin sıkılmasıyla ortaya çıkan yeşil özsuyun yaraları tedavide yardımcı olmasının yanı sıra kullanıldığında demir tellerin sürtünmesine benzer inanılmaz bir acı hissine neden olmasıydı.


Lin Ming dişlerini sıkarak acıya katlandı. Sırt çantasından beyaz bir kumaş çıkardı ve onunla ellerini sarıp bandajladı.


Aslında Demir Lif Çimi’nden daha etkili başka bitkiler de vardı. Üstelik bu bitkilerin yan etkileri daha hafifti, ama daha pahalıydı. Lin Ming ise, böyle bitkileri alabilecek kadar zengin değildi.


Lin Ming’in ailesi, Yeşil Dut Şehri’nde bir restoran işletiyordu. Ama restoran onlara ait değildi. Yeşil Dut Şehri’nin Lin Ailesi’ne aitti.


Lin Ming’in soyadı Lin olsa da ailesinin soyu birkaç nesil önce Lin Ailesi’nden ayrılmıştı. Lin Ailesi, önemi daha az varlıklarını uzak akrabalarının yönetimine bırakmıştı. Lin Ming’in ailesinin geçimini sağladığı restoran da öyleydi. Onlara, her yıl sabit miktarda bir gelir ve biraz da komisyon verilirdi. Bu para, hayatlarını idame ettirmelerine yeterdi elbet, ama Lin Ming’in dövüş sanatları çalışmalarına sermaye yapılacak kadar da çok değildi.


Lin Ming’in ailesi, en başta Lin Ming’in aile işine devam etmesini ve restoranın kasasına geçmesini istemişti ama Lin Ming’in dövüş sanatları tutkusunu gördükten sonra tüm birikimlerini Lin Ming için şifalı bitkiler almaya harcamışlardı.


O zamandan beri Lin Ming’in ailesinin birikimleri yavaş yavaş azalmıştı. Ama diğer yandan, Lin Ming Fiziksel Eğitim’in ilk aşamasında kalmıştı.


Fiziksel Eğitim Aşaması, dövüş sanatları yolunda yürüyenlerin uğrayacağı ilk âlemdi. Vücudu sağlamlaştırmayı kapsar ve altı aşamadan oluşurdu. İlki Güç Eğitimi, ikincisi Vücut Eğitimi, üçüncüsü İç Organ Eğitimi, dördüncüsü Kas Değişimi, beşincisi Kemik Gelişimi ve altıncısı da Nabız Yoğunlaştırma idi. Uygulayıcı bu aşamaları aştıktan sonra Temel Birleşim Aşaması’na ulaşabilirdi.


Lin Ming, yaralarına Demir Lif Çimi’nin özsuyunu sürdükten sonra özsuyun yaralarına işlemesi ve onları iyileştirmesi için bir saat kadar dinlendi. Sonra ayağa kalktı, yumruk eğitimine devam edecekken şişman bir delikanlının yürüdüğünü gördü. Bu şişman delikanlı, uzun bir kılıç taşıyordu. Lin Ming’i görünce sırıtarak konuştu: “Kardeş Lin, bugün, Yedi Derin Savaşçı Evi’nin giriş sınavı için kayıt günüydü. Unutmuş olabilir misin? Neden hâlâ burada yumruk eğitimi yapıyorsun?”


Bu gencin ismi, Lin Xiaodong idi ve Lin Ming’den birazcık daha gençti. Birlikte büyüdüklerinden ikisi arasında çok güçlü bir kardeşlik bağı vardı.


Lin Xiaodong, doğrudan Lin Ailesi’nin soyundandı. Ama onlar için de bir sıralama sistemi vardı ve bu sisteme göre, Lin Xiaodong en geridekilerden biriydi. Lin Xiaodong’un ailesi de ticaretle uğraşıyordu ve Lin Ming’in ailesiyle yakın bir ilişkileri vardı.


Lin Ming, Lin Xiaodong’u gördükten sonra dikkatini ona çevirmişti. “Kayıt başlangıcında orası çok kalabalıktır. Bir-iki saatlik bir sıra vardır muhtemelen. Oraya şimdi gidersem zaman kaybetmiş olurum.”


“Lanet olası, bu küçük zaman kaybına bile tahammülün yok, değil mi? Bu kadar ileri gitmek zorunda mısın?” Lin Xiaodong ağaç gövdesine doğru yürürken abartarak konuştu. Ağaç kabuğunun durumunu görmek için gelmişti ama aynı zamanda ağaçtaki kan izlerini ve Lin Ming’in sargılı yumruklarını da gördü. Sonra da hüsranla iç çekti. “Demir Ağaç’a zarar vermeye çalıştığına göre gerçekten delisin. Şimdiki eğitim yönteminle ne kadar Demir Lif Çimi kullanırsan kullan yeterli gelmeyecektir. Buna devam edersen ellerin sakat kalacak!”


Lin Ming bir şey söylemedi. Savaşçının yolu, Cennete karşı verilen bir mücadeleydi. Üçüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahip olduğu göz önüne alındığında Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na ulaşması inanılmaz zor olacaktı. Hâlâ gençken elinden geleni yapmazsa bu amaca ulaşma imkanı kalmayacaktı. Elinden gelen her şeyi yaptıktan sonra kesinlikle içsel yaraların birikmesinden ötürü sakat kalma ihtimali olacaktı ki, bu gerçekleşmeden önce amacına ulaşma ihtimali de vardı. Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na geçtiği zaman bedeni sertleşecek ve içsel yaraları kaybolacaktı.


Lin Ming için bu, azgın nehirlere karşı yüzmek gibiydi.


Aynı zamanda, hayatını ortaya koyduğu bir kumardı.


Lin Xiaodong iç geçirdi ve göğsünden bir bohça çıkardı. Bohçanın dış katmanlarını açtıktan sonra konuştu. “Kardeş Ming, al bunu.”


Lin Ming ona doğru baktı ve bez bohçanın içinde duran kan kırmızısı ginsengi görünce şok oldu. Görünüşüne bakılırsa, bu Kan Ginsengi türü en az yüz yaşındaydı. Yaraları iyileştirmek ve kanı beslemek için kullanılan yüksek seviye bir ilaçtı. Her seferinde ince bir dilimin kullanılması yeterliydi. Ayrıca iyileştirme etkileri de çok nazikti, yan etkisi yok sayılırdı. Bu Kan Ginsengi’nin değeri, Lin Ming’in ailesinin yıllık gelirine eşitti, yani 150 altın liang idi.


Lin Ming duraksadı ve hemen ardından başını iki yana salladı. “Bu Kan Ginsengi’ni kabul edemem.”


Birbirlerine kardeş kadar yakın olmalarına rağmen Kan Ginsengi çok pahalıydı. Ayrıca Lin Xiaodong’un Lin Ailesi’ndeki pozisyonu da çok düşüktü. Lin Ming’e kıyasla, hem kendisi hem ailesi daha iyi durumda olsa da paralarını Lin Xiaodong’un dövüş sanatları eğitimine harcıyorlarsa rahatça geçinemeyecek durumda olmalıydılar.


Lin Xiaodong, Kan Ginsengi’ni zorla Lin Ming’e vererek dedi ki: “Bu Kan Ginsengi’ni senin için satın aldım. Nasıl çalıştığımı biliyorsun, iki günde bir balık ağlarını salıyorum ve üç günde bir balık avlıyorum.”


“Bu nedenle yaralanmalarım çok değil. Bunu ben kullanırsam israf olur. Reddedersen bunu boş yere almış olurum. Biliyorsun, hayattan çok bir beklentim yok. Lin Ailesi’nin doğrudan torunu olmam ve pozisyonumu korumam benim için yeterli. Pozisyonumu kaybetmediğim ve çocuklarım için Lin Ailesi’nde bir yer edinebildiğim sürece başka bir beklentim yok.”


Lin Ming bir süre sessiz kaldıktan sonra Kan Ginsengi’ni tuttu ve Lin Xiaodong’a cevap verdi. “Pekala, bu Kan Ginsengi’ni kabul edeceğim. Bu ginsengin hatrına Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na geçeceğim.”


“Haha, böylesi daha iyi oldu. Sadece Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na geçmeyeceksin, o Zhu Yan denen orospu çocuğunu da alaşağı edeceksin. O piç uzun zamandır gözüme batıyor!”


Zhu Yan ha...Lin Ming iç geçirdi. Zhu Yan, Yedi Derin Savaşçı Evi’ne kabul edilmişti zaten. Ayrıca İç Göksel İkamet’te de yüksek seviyeli öğrencilerden biriydi ve gücü de Fiziksel Eğitim’in Üçüncü Aşaması’nın zirvesine ulaşmıştı. Buna rağmen Lin Ming, Zhu Yan’ı yenmeyi kendine hedef olarak benimsemişti. Kendine bu hedefi koymasının nedeni, Lan Yunyue’nin yaptıkları değildi, dövüş sanatlarındaki kendine belirlediği yoldan dolayıydı. Bu yol, bir eşikten geçip diğerine ulaşmak üzerineydi. Bir dağı aşıp diğer dağa tırmanmak! Zhu Yan ise yenilecek bir numaralı kişi olma onuruna sahipti.


Büyük Zhou Dağı’nın eteğinde, on kilometre uzunluğunda binalar topluluğu vardı. Bu alan, Yedi Derin Savaşçı Evi ile Göklerin Talihi Savaşçı Evi’nin bölgesiydi ve bugün, Yedi Derin Savaşçı Evi’nin giriş sınavına katılmak isteyenler için kayıt günüydü. Yedi Derin Savaşçı Evi’nin önündeki alana bir sürü kişi toplanmıştı.


Lin Ming ile Lin Xiaodong kasten geç gelmeyi seçmiş olsalar da kayıt için gelenlerin sayısını hafife aldıklarını fark ettiler. Başvuranlar, her biri birkaç metre uzanan üç sıra oluşturmuşlardı. Ve bu sıralara bakılırsa, kayıt olabilmek için bir saat beklemeleri gerekecekti.


“Beklemek zorundayız.” diyerek iç geçirdi Lin Xiaodong ve çaresizce sıranın sonuna doğu yürümeye başladı.


“En.” Lin Ming de başını salladı.


“Hey, orada çok az kişi var.” Lin Xiaodong yan taraftaki küçük bir kapıyı işaret etti. Orada sadece birkaç kişi vardı. Üstelik, yere de kırmızı halı serilmişti.


“Burası, asillere ayrılmıştır…” Lin Ming levhada yazılı olanları fark etti.


Yedi Derin Savaşçı Evi, Göklerin Talihi Krallığı’nın arazisi ve kaynakları üzerine kurulduğundan, krallığın asillerine biraz iltimas geçiyordu. Doğrusu, buradaki birçok işin yönetimi asillere devredilmişti. Giriş sınavı kaydı için onlara farklı bir sıra yapılması da buna örnekti.


“Siktirsinler!” dedi Lin Xiaodong hoşnutsuz bir biçimde. Asalet, yalnızca İmparatorluk Ailesi tarafından bahşedilen veya babadan geçen bir şeydi. Lin Ailesi, zengin bir aile olsa bile asil bir aile değildi.


Lin Xiodong, o geçidin kapısı açılırken hâlâ asillere küfrediyordu. İki genç erkek kapıdan dışarı çıktı; birisi mavi elbiseler giyiyordu ve beline büyük bir kılıç asılıydı. Saçları altın rengi bir kumaşla bağlanmıştı ve yakışıklı görünüyordu.


Bu adamı görünce, Lin Ming’in kaşları çatıldı. O, Zhu Yan’dan başkası değildi.


Zhu Ailesi’nin kızı, İmparatorluk Ailesi ile evlenmiş ve en büyük prensin gözde cariyesi olmuştu. Zhu Ailesi, en büyük prensin Kraliyet Ailesi’ndeki pozisyonunu kullanarak Yeşil Dut Şehri’nin bir numaralı ailesi olmuştu. Üstelik asalet unvanı da almışlardı, Zhu Yan bu sayede Lan Yunyue’nin Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girişini sağlayabilmişti.


“Hay sikeyim, bu itle karşılaşmasak olmazdı zaten!” Lin Xiaodong keyifsiz bir şekilde mırıldandı.


Zhu Yan, diğer gençle yan yana yürüyordu. Dışarıda bekleyen birkaç soylu da o ikisini takip etmeyi seçti. Zhu Yan, diğer genç adamı kayıt olmaya götürüyormuş gibi görünüyordu. İkisi de dümdüz yürümeye devam ediyordu ve bu istikamette yürümeye devam ederlerse Zhu Yan ile Lin Ming’in çarpışması kaçınılmazdı.


Şu anki güçlerine ve pozisyonlarına bakılırsa, çarpışırlarsa Lin Ming’in acı çekeceği kesindi. Ama Lin Ming koşmamayı tercih etti ve Zhu Yan’a yaklaşırken sakin bir şekilde ileriye bakmaya devam etti.


Lin Ming ile Lin Xiaodong’un bakışlarını gördükten sonra, Zhu Yan’ın yüzü çarpıldı. Ardından kaş çatmaya başladı. Lin Ming’i görmek onu huzursuz hissettiriyordu. Lan Yunyue’yi ondan ayırmış olsa da, Lan Yunyue evlilik öncesi cinsel ilişkiyi kabul etmemişti. Lan Yunyue’nin Lin Ming’e olan bağlılığını hiç olmazsa kalbinden söküp atamadığı kesindi. Lin Ming’den ayrılıp Zhu Yan’ı seçmesinin tek nedeni, Yedi Derin Savaşçı Evi idi. Zhu Yan, bir erkek olarak gelecekteki karısının kalbinde hâlâ bir başka erkek olmasına katlanamıyordu.


“Sen Lin Ming’sin, değil mi? Bizi buraya kadar takip etmen ne kadar da beklenmedik! Yetişim seviyen sadece Fiziksel Eğitim’in Birinci Aşaması’ndayken Yedi Derin Savaşçı Evi’nin sınavına girmek mi istiyorsun?”


Zhu Yan’ın ne demek istediği açıktı. Lin Ming’in Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girmesine izin vermeyecekti. Lin Ming’in gücü onun için bir tehlike oluşturmasa da onun Yedi Derin Savaşçı Evi’ndeki varlığı, Lan Yunyue’nin onu unutmasını imkansız hâle getirecekti.


“Sınavı geçip geçememek benim sorunum. Buraya kimseyi takip etmek için gelmedim. Ben sadece dövüş sanatları yolumu takip ettiğim için buradayım.”


“Dövüş sanatları yolu mu? Senin gibi ortalama üstü yetenek sahibi biri dövüş sanatları yolunu takip ettiğini söylemeye mi cesaret ediyor? Küstahlık!” Zhu Yan bu sözleri söyledikten sonra parmağını şaklattı ve uzun kılıcını kınından çekti! Kılıcını sıkıca kavrayıp savurdu ve havada ıslık sesi oluşturan yoğun bir Kılıç Qi’si yarattı. Gözle zar zor görünebilir bir dalga uçtu ve doğrudan yakınlardaki bir ağacın gövdesinin üst kısmını kesti.


Bir “pususu” sesiyle birlikte çok sayıda yaprak ve dal yere düştü. Çevredeki insanlar, sonuna kadar açılmış gözlerle ona baktı. Çoğu üç aşağı beş yukarı Zhu Yan ile aynı yaştaydı, çok genç değildiler. Ama Zhu Yan’ın dövüş sanatlarında katettiği yol, onların çok ötesindeydi.


Zhu Yan’ın bu kılıç kesişini sergilemesinin sebebi, ikisi arasındaki farkı göstermek ve Lin Ming’e psikolojik bir darbe vurmaktı. “Ben Dördüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahibim. On iki yaşından beri dövüş sanatlarına çalışıyorum ve bu süreçte sayısız tıbbi ilaç kullandım; Yedi Derin Savaşçı Evi’nin Göksel İkameti’nin Kılıç Tarikatı’na girmiş bulunmaktayım. Şu an Fiziksel Eğitim’in Üçüncü Aşaması’nın zirvesindeyim. Öyle olsa bile dövüş sanatları yolunun daha başındayım. Yine de senin gibi Fiziksel Eğitim’in Birinci Aşaması’nda olan biri benim önümde dövüş sanatları yolu hakkında konuşmaya cesaret edebiliyor, öyle mi?”


Zhu Yan’ın konuşma tarzı o kadar kibirliydi ki, Lin Xiaodong’u sinirlendirmişti. “Lan Zhu! Sen sadece bizden iki yıl önce doğmuş birisin! Ne sıkıyorsun? Yaşımız tersine çevrilse, bu ağabeyin seni tek eliyle paspas ederdi!”


Zhu Yan kaşlarını çattı ve dönüp Lin Xiaodong’a baktı. Bir adım ilerledi ve vücudundaki enerjiyi dışarı yayarak sordu: “Sen kimsin?”


“Ben…” Zhu Yan’ın yarattığı baskıdan dolayı, Lin Xiaodong sözlerini bir türlü ağzından çıkaramadı. Bir adım gerileyip yutkundu ve konuşmadan önce göğsüne vurdu. “Bana Genç Efendi Lin Xiaodong derler. Unutmasan iyi olur!”


“Lin Xiaodong mu? Heng, Lin Ailesi’nde benimle konuşabilecek seviyede olanlar bir elin parmaklarıyla sayılabilir ancak. Senin gibi bir hödüğe benimle konuşabileceğini düşündürten nedir? Lin Ming kadar bile değilsin! Lan Yunyue olmasaydı benimle konuşabilecek nitelikleriniz olmazdı. Size bir tavsiye vereyim; bir adam kendi sınırlarını bilmelidir. Artık Lan Yunyue de sizin denginiz değil!”


Yeşil Dut Şehri’nde hem Üçüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahip olan hem de güzel olan kadınlar nadirdi. Olanların çoğu da büyük ailelerdendi. Bu büyük aileler arasındaki çıkar çatışmaları dikkate alınırsa, bu yetenekli kızları asla başka bir ailenin çocuklarıyla evlendirmez, rakiplerinin sonraki nesillerini güçlendirmek istemezlerdi. Böylece daha büyük ailelerin erkek çocukları, bu kızlarla evlenmeyi isterdi. Zhu Yan’ın böyle konuşmasının nedeni de buydu.


“Bin altın liang! Bugünden itibaren bir daha sizle karşılaşmak istemiyorum!” Zhu Yan bunları söylerken kol yeninden bin altın değerinde kağıtlar çıkardı.


Bu durum etraftaki insanları afallattı. Bin altın liang o kadar yüksek bir miktardı ki, Fiziksel Eğitim Aşaması’ndaki bir dövüş sanatçısının eğitimi sırasında kullanması için üç yıl boyunca yüksek kalite bitkiler almaya yeterdi.


“Bin altın liang mı? Bizi dilenci mi sanıyorsun?” Lin Xiaodong kağıt destesini geri itti. Gerçeği söylemek gerekirse, sadece cesur bir görünüş sergiliyordu. Bin altın liang, onun için bile büyük bir servetti.


Zhu Yan elini savurdu ve kağıtları Lin Xiaodong’un yüzünün önüne getirdi. Ardından Lin Ming’e bakarak onun cevabını beklemeye başladı.


Lin Ming derin bir nefes aldıktan sonra yavaş ama etkili bir tonda konuştu: “Zhu Yan, yetenek bakımından senin dengin değilim, aile desteği bakımından çok daha kötüyüm, ama dövüş sanatları yetişimi sadece yeteneğe ve mali desteğe bağlı değildir. Daha önemli bir faktör var ki, o da...dövüş sanatçısının kalbidir!”


“Sen dövüş sanatları yetişimini zenginlik, mevki ve gösteriş için yapıyorsun. Ama benim dövüş sanatları yetişimim, sadece dövüş sanatları yolunu takip etmek uğrunadır. Dövüş sanatları yolunda yetenek yoktur, nüfuz yoktur, para yoktur. Sadece dövüş sanatları uğruna atan kalpler vardır! Bir gün gelecek ki, seni aşacağım!” Lin Ming sözlerinin sonuna ulaşırken her kelimeyi vurguyla ve net bir sesle söyledi. Yakınlarında duran herkes, söylediği sözleri net bir şekilde duyabilmişti.


Üçüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahip biri, Dördüncü Seviye Dövüş Yeteneği’ne sahip birini aşmak istiyordu. Ayrıca arka planlarında da muazzam bir fark vardı. Bu velet delirmiş mi?


Zhu Yan, Lin Ming’in sözlerini duyduktan sonra bir anlığına donmuştu ama hemen ardından kahkahalar atmaya başladı. “Güzel! Çok güzel! Seni bekliyor olacağım!” Zhu Yan bunları söyledikten sonra bin altın değerindeki kağıtları aldı ve bir “weng” sesiyle uzun kılıcını kınına soktu. Ardından bir süre Lin Ming’e baktı ve dönüp gitti.

ÇN: At gibi bölümdü. Bir sonraki bölüm de uzun olduğundan yarın değil de perşembe gelecek.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr