Bölüm 597: Geri Çekilmek Yok

Editör: Kinyas

Gökyüzü Kulesi'nin infaz ekibi 12 Yüksek Lord'u temsil ediyordu! Kim onlara böyle saldırmaya cesaret edebilirdi?

İnfaz ekibine saldırmak, 12 Yüksek Lord'a karşı gelmek demek oluyordu. Gökyüzü Kulesi'nde, 12 Yüksek Lord her şeyin kontrolünü elinde bulunduran imparatorlar gibiydi.

Lin Ming şu anda Yüksek Lordlar'ın yüzüne pervasızca tokat atmış olmuştu.

Üstelik infaz ekibinin yeteneği iyi olmasa da yaşları fazlaydı. Zayıf değillerdi. Aksi halde, nasıl üçüncü kattaki infazları sağlama görevini alabileceklerdi ki?

Ama şu anda beş altı tanesi anında Lin Ming tarafından uçurulmuştu!

“Mızraklarını parmak olarak kullandı ve tüm infaz ekibini savurdu!”

“Ne korkunç bir mızrak ışığı. Beni hedef almasa bile kalbimin sallandığını hissettim!”

Çevredeki dövüş sanatçıları da zayıf kişiler değildi. Ama az önceki hamlenin hedefi kendileri olsaydı, düşecekleri acınası durumu hayal etmeden edemediler. Çoğu bu saldırı karşısında direnecek güce sahip olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Hatta bazıları buna direnebilse bile yaralanacaklarını düşündü.

Bu sadece Lin Ming'in sıradan bir saldırısıydı; mızrağını bile kullanmadı!

“Lin Ming! Sen... sen... ölümüne susamışsın!” İnfaz ekibinin lideri öfkeyle bağırdı ama kalbinde olayların nasıl böyle geliştiğini düşünürken haykırıyordu. Buraya getirdiği ekibi tek hamleyle süpürülmüştü. Şu anda tek yapabileceği izlemekti, Lin Ming'in yapabileceği bir şey yoktu.

Lin Ming bu hamlesinde acımasız olmamıştı. Aksi halde, hedef olan kişiler sadece ciddi yalanıp kan kusmaz, olduğu yerde ölürdü!

Lin Ming yasaklanmış alanda bu insanları öldürmeye cüret ediyorsa, infaz ekibini de öldürebilirdi!

İnfaz ekibinin lideri, kaplanın kuyruğuna basmıştı ama geri çekilemezdi. Ne yapacağını bilmiyordu. Bir sürü kişinin karşısında ezilmişti. Eğer uzaklaşırsa, bu utanç ile büyük annesi bile onu reddederdi. Bu durumda üçüncü kattaki kuralları diretmeye nasıl devam edebilirdi?

Kaçamıyordu ama burada da kalamazdı. İnfaz ekibinin kaptanı acı çekmek üzereyken, gürültülü ayak sesleri geldi.

Arkasını döndüğü sırada, bir düzineden fazla savaşçının buraya akın ettiğini gördü. Hepsi aynı savaş zırhını giyiyordu, bireysel güçleri ve yetişimleri infaz ekibinin üstündeydi!

“Dördüncü katın muhafızları.”

Dövüş sanatçıları sersemledi. Dördüncü katın muhafızları, Yüksek Lordlar'ın kişisel muhafızlarıydı! Statüleri, infaz ekibinden çok daha yüksekti!

Bir Yüksek Lord mu gelmişti?

Gökyüzü Kulesi'nde bir Yüksek Lord harekete geçtiğinden bu yana çok süre geçmişti.

“Yolu açın! Herkes yolu açsın!”

Dördüncü katın muhafızlarının lideri herkese çarparak ilerledi. Tutumu kaba ve barbarca olmasına rağmen kimse ona hiçbir söylemeye cesaret edemedi. Herkes yol verdi ve yavaşça kenara çekildi.

Dördüncü katın muhafızlarının merkezinde siyah cübbeli bir Cüce vardı. Lin Ming'e bakarken yüzünde acımasız bir gülümseme vardı.

Bu Yüksek Lord Heian idi!

Yüksek Lord!

Bütün dövüş sanatçıları gözlerini ovuşturdu. Daha önce çoğu bir Yüksek Lord'u bu kadar yakından görememişti ama ondan yayılan heybetli aurayı hissedebiliyorlardı ve karşılarındaki bu Cüce'nin 12 Yüksek Lord'dan birisi olduğunu tahmin edebilirlerdi.

12 Yüksek Lord'dan birisi Gökyüzü Kulesi'nin içindeki en yüksek varlıktı!

“Lin Ming, ilk defa karşılaşıyoruz!” Yüksek Lord Heian konuştuğu anda gözleri parlak öldürme arzusuyla doldu.

O sırada Lin Ming yavaşça restorana dönmüş ve yemeğini yemeye devam etmişti. Yüksek Lord Heian'ı gördüğü anda çubuklarını bir kez daha bıraktı.

Yüksek Lord Heian ile karşılaştığı anda hareketleri samimileşti.

“Sen Heian mısın?”

Oradaki tüm dövüş sanatçılarının kalpleri sıkıştı. Lin Ming bir Yüksek Lord'a doğrudan ismiyle seslenmişti!

Kibire bakın! Ne gurur ama!

Yüksek Lord Heian'ın gözleri, Lin Ming'e baktığı anda bıçak gibi keskindi. Onu tamamen anlamaya çalışıyormuş gibi tüm varlığını inceledi.

Bu çocuk gerçekten inanılmazdı!

“Bana ismimle hitap ettin, saygısızlık gösterdin, yasaklanmış bölgede cinayet işledin, üstelik infaz ekibine saldırdın. Senin... küstah davranışlarının gerçekten sınırı geçti!”

“Benim mi Küstah davranışlarım mı?” Lin Ming gülümsedi. “Heian, Kral'ın Kafesi'ne büyük bir alan engelleme dizisi yapmak için Cüce'yi tutan sen değil miydin? Beni Kral'ın Kafesi'nin içinde tutmak ve orada öldürmek istemedin mi? Hehe. Eğer şanslı bir atılım yapmasaydım amaçlarına gerçekten ulaşıyordun!”

Sözleri durdurulamazdı. Vücudundan yayılan Asura kuvvet alanıyla birleşince sözleri herkesin kulaklarında yankılandı ve onların titremesine neden oldu.

“Ne?”

Lin Ming'in sözleri herkesi şok etti.

Suo Ge'nin son günlerde Kral'ın Kafesi'nde yoğun şekilde çalışması sır değildi.

Gökyüzü Kulesi'nin yetişim alanlarının antik çağlardan geldiği düşünülmekteydi; Suo Ge'nin dizi oluşumlarından herhangi birini tamir etmesi imkansızdı, çünkü bu yetenekten yoksundu. Durum buysa, özel yetişimim alanının içinde o kadar gündür ne yapıyordu?

Ayrıca Lin Ming Kral'ın Kafesi'ne girdikten 108 gün sonra, bu gerçekten şok edici olmasına rağmen herkesin kendi şüpheleri vardı. Lin Ming, Kral'ın Kafesi'nin içinde ne yaşamıştı? Neden bu kadar uzun süre kalmıştı?

Üçüncü olarak Gökyüzü Kulesi Lin Ming'in öldüğünü kabul ettiyse, Kral'ın Kafesi neden hâlâ açılmamıştı?

Tüm bu şüpheler Lin Ming tarafından gün yüzüne çıkartılmıştı ve bütün dövüş sanatçıları olan biteni anlamıştı. Hiçbiri salak değildi. Hepsi olasıkları birbiriyle bağladı ve Lin Ming'in söylediklerinin doğru olduğunu düşündü!

12 Yüksek Lord, Lin Ming'i Kral'ın Kafesi'nin içinde ölüme mahkum etmişti! Ama ne olduysa Lin Ming Kral'ın Kafesi'nin içinden çıkmayı başarmıştı!

Suo Ge'nin alan engelleme dizisiyle, Kral'ın Kafesi'nin her geçen gün kötüleşen şartlarıyla, Lin Ming içeride 108 gün boyunca mahsur kalmıştı ve patlak vermişti!

O bir insan olamazdı!

Bu komplo ortaya çıktığı için Yüksek Lord Heian'ın ifadesi çirkinleşti. Lin Ming'i öldürme planı mükemmeldi. Ama durumun böyle olacağını ve Lin Ming'in içeriden canlı çıkacağını hiç hayal etmemişti!

“Lin Ming, Suo Ge'den gelmesini istememin sebebi, geliştirilmiş bir kaçış tılsımı için yeni iletim dizisi kurmaktı. Böylece Kral'ın Kafesi'ne giren dövüş sanatçılarının hayatta kalma ihtimalleri daha da artacaktı! Sen kim olduğunu sanıyorsun da, seni öldürmek için bizzat plan yapayım?” Yüksek Lord Heian küçümseyerek konuştu.

Ancak Yüksek Lord Heian'ın ifadesi ne kadar küçümseyici olsa da, bahanelerine kimse inanmamıştı. Karşısında şeker verip de kandıracağı çocuklar yoktu. Herkes olayların nasıl geliştiğini anlasa da, kimse bunları söylemeye cesaret edemedi.

“Hahaha! Bu kadar mı?” Lin Ming alaycı şekilde güldü, sesi çok netti.

Yüksek Lord Heian farkında olmadan yumruklarını sıktı. Bu konu giderek sıkıntılı hale geliyordu.

Eğer bugün Lin Ming ile şahsen ilgilenirse, Lin Ming'i yakalayıp öldüreceğine şüphesi yoktu.

Ama hatalı olan kendisi olacaktı, tüm edep ve ahlak kurallarını edepsizce yıkacaktı. Bu gerçekleştiğinde, Kutup Yıldızı Gökyüzü Kulesi'ndeki her yükselen yeteneği baltalayan ve indiren Yüksek Lord olarak bilinecekti!

Kutup Yıldızı Gökyüzü Kulesi'nin itibarı, böyle bir hasarı kaldıramazdı!

‘Lanet velet!’ Heian içinden sövdü. Ama şu anda geri çekilemezdi. Lin Ming'i şu anda öldürmek iyi bir fikir değildi ama gitmesine izin vermek daha da kötü olacaktı.

Ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu!

O sırada birkaç ayak sesi daha geldi. Yüksek Lord Heian arkasını döndü ve Yan Chi, Maha ve Kai Yang'ın oraya geldiğini gördü.

Heian bu üçünü görünce çok sevindi. Bu üçünün tüm sorunlarına çözüm olabileceğini düşündü!