Bölüm 488: Şeytan İmparatoru'nun İlaç Bahçesi

Editör: Kinyas

Hayat Yıkımı ustaları yavaş yavaş taş platformda toplandı. Bazıları taş platformu araştırmak için algısını kullandı, bazıları gizli bir odaya veya başka bir tür çeşitli anahtarı tetikleyebileceğini düşünerek elleriyle oynadılar. Bu dizinin Şeytan İmparatoru'nun ilaç bahçesiyle ilgili olduğundan şüphelelenler bile vardı.

Ama ne olursa olsun taş platformu yanıt vermedi.

Diğerleri Xuan Wuji'ye bakmadan edemedi. Ancak, Xuan Wuji'nin algısını zaten çektiğini gördüler ve koridordan hiçbir niyeti yokmuş gibi ilerlediğini fark ettiler.

Herkes taş platform üzerinde biraz durduktan sonra sonunda vazgeçti.

Belki de Xuan Wuji gerçekten bu taş platformu sadece merak etmişti ve ilginç bir şeyi yoktu. Her halükarda ilaç bahçesine ulaşmak için Xuan Wuji ile kalmak en iyisiydi.

Böyle düşününce ikinci aşama birkaç Hayat Yıkımı ustası ayrılmaya başladı.

Ama o anda Lin Ming elini taş platformun üzerindeki birkaç rüne dokundu. Birçok Hayat Yıkımı ustası sürekli rünlere dokunmuştu ve bu tür eylemler kimsenin dikkatini uyandırmadı.

Lin Ming bu taş platformun üzerinde antik bir dizi iletim dizisi olduğunun farkındaydı.

Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı yüz mil uzunluğunda ve genişliğindeydi. İçeride sayısız yol vardı ve içinden çıkmak son derece sıkıntılı bir işti. Bu nedenle Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı'nın içinde dört veya beş tane bu şekilde iletim dizisi vardı.

Lin Ming bu iletim dizilerinden ikisini hatırlıyordu ve hatırladıklarından birisi buydu.

‘Xuan Wuji muhtemelen bu iletim dizisini Şeytan İmparatoru'nun mektubundan biliyor. Bu iletim dizisini nasıl etkinleştireceğini biliyor bile olabilir. Bu diziyi araştırmasının nedeni onu kullanıp kullanamayacağını saptamasıydı. Hazine avı bittikten sonra bu iletim dizisini kullanarak tek başına gitmek istiyor.’

Grup Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı'nın savunma bariyerini kırdıktan ve içeri girdikten sonra savunma bariyeri kendisini tamir etmişti ve herkes içeride kalmıştı. Eğer bir kişi gitmek isterse, bariyeri geçmek için üç veya dört gün boyunca uğraşmak zorundaydı. Buna ek olarak Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı'nın içinde ileri gidip gelmek yedi sekiz gün sürebilirdi.

Xuan Wuji hazineleri ele geçirirse gitmek için iletim dizisini kullanabilirdi. Diğer herkes ise sahip olduğu hazineler için rekabete giremeden Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı içinde kapana kısılacaktı.

Bu gerçekten iyi düşünülmüş bir plandı.

Lin Ming'in dudakları bunu düşününce şeytani bir sırıtışla kavislendi. Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı'na girdikten sonra onun için hiçbir şey yolunda gitmemişti. Nirvana Ejderha Kökü'nü ele geçirmek adına, umudun en ince kırıntısına bile sahip değildi. Lin Ming artık şansını elde etmek için neredeyse ağlıyordu. Bunun yerine Xuan Wuji'nin gününü mahvedebilirse çok iyi olurdu.

Şeytan İmparatoru'nun anılarının yanı sıra antik dizi oluşumları hakkında sahip olduğu anlayışla, Lin Ming bu iletim dizisinin yapısını hızla anladı ve başlatmak için kullanılan dizi sembolünü saptadı.

İmparatorluk Sarayı'nın içindeki her dizi oluşumu, kullanım için farklı dizi sembolü setlerine ihtiyaç duyuyordu. Bu dizi sembolleri uygun yerleştirilmez ise, dizi kullanılamazdı.

Lin Ming antik diziyle amaçsızca uğraşıyormuş gibi görünüyordu ama iki eliyle üç tane sembolden oluşan sırayı değiştirmekle meşguldü.

Xuan Wuji'nin bu antik dizi oluşumunu keşfedebilmesinin tek yolu, antik dizi oluşumları hakkındaki anlayışının Lin Ming ile aynı seviyeye erişmesiydi.

‘Xuan Wuji'nin iletim dizisini ne zaman kullanmayı planladığını bilmiyorum. İfadesini çok merak ediyorum.’ Lin Ming'in kalbi bunu düşündüğünde beklentiyle doldu.

Birkaç dizi sembolünün yerini değiştirdikten sonra ellerini sakince geri çekti. Lin Ming'in yanında duran Mu Yuhuang bile Lin Ming'in taş platforma dokunmasından şüphe duymadı. Sadece gülümsedi ve söyledi. “Unut gitsin Lin Ming. Bu taş platformu sadece sıradan bir platform işte. İçinde bir çeşit şans olsa bile sadece dokunarak bunu elde edemeyiz. Hadi devam edelim.”

“Peki, Büyük Usta.” Lin Ming, Mu Yuhuang'ın arkasından gitmeye devam etti.

...

Daha ileri gittikçe, ilerlemek zorlaşıyordu.

Herkes dikkatini giderek arttırmıştı.

Zehirli Gri Kurbağa kuklası tehlikesinin yanı sıra birçok labirent ve ölüm tuzağı da vardı. Bir koridora geldiklerinde gri bir kurşun ateşlendi. Nanyun Wang bundan kaçmayı başardı ama doğrudan arkasındaki bir yaşlı adamın göğsüne saplandı. Adamın göğsünde kafası kadar büyük bir delik açıldı ve havayı yanık kokusu doldurdu.

Yaşlı adam tek kelime bile söyleyemeden öldü.

Diğerleri bunu gördüğü anda ortam daha kasvetli oldu. Lin Ming ortamdaki soğuk havayı içine çekti. İmparatorluk Sarayı'nda çeşitli tuzaklar olduğunu biliyordu ama onların çoğundan habersizdi. Şeytan Tanrısı İmparatorluk Sarayı'na tek başına girseydi, kesinlikle ölürdü.

O sırada Şeytan İmparatoru'nun ilaç bahçesine sadece birkaç mil vardı. Daha yakınlaştıkları anda daha da yavaşladılar. Xuan Wuji, Beyaz Kaş ve Nanyun Wang yola öncülük etti ve duyularını yaydığı anda dikkatlerini zirveye yükselttiler.

Son olarak grup son salondan geçti. Biraz solgun bir merdivene geldiler ve bir köşeyi daha geçtikten sonra büyük bir taş kapıyla karşılaştılar.

Taş kapı 100 feet uzunluğundaydı ve son derece ağır görünüyordu. Taş kapının üstüne dev bir göz oyulmuştu. Gözün etrafında birçok dağınık alev deseni vardı. Son derece garip ve gizemli bir totem gibi görünüyordu.

Beyaz Kaş ve Nanyun Wang bu taş kapıyı gördüğü anda Xuan Wuji'nin yanına geldiler.

Xuan Wuji'nin gözleri keskin bir ışıkla parladı ama sakin görünümünü korumayı başardı. Yavaşça taş kapıya doğru yürüdü. Şeytan İmparatoru'nun mektubuna göre bu taş kapının ardında ilaç bahçesi vardı.

Bu kadar çaba harcadıktan ve büyük bir bedel ödedikten sonra, sonunda Şeytan İmparatoru'nun ilaç bahçesine gelmeyi başarmıştı!

O sırada sakin olan Xuan Wuji bile ne olacağı konusunda endişelendi. Şeytan İmparatoru'nun ilaç bahçesindeki büyüler ve tuzaklar açısından Şeytan İmparatoru'nun yeşim kayışı yeterli detayı kaydedememişti.

Bu değişik bir büyü türü, herhangi bir ayrıntı veya açıklama olmadan yeşim kayışa kazınmıştı. Ayrıca dizi oluşumlarının tanımı on binlerce yıl öncesine dayanıyordu ve Xuan Wuji'nin dizi oluşumları hakkındaki anlayışı çok azdı. Karmaşık dizileri anlayamıyordu.

Geçen yıllarda, Xuan Wuji tüm çabasını ortaya koymuştu ve her türlü çalışma verisini bir araya getirmişti. Her türlü antik metini okumuştu ve böyle bile dizi oluşumlarını biraz anlayabilmişti. Ama bu yöntemin işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu.

Xuan Wuji derin bir nefes aldı ve taş kapıyı itti. Bu taş kapıda büyü yoktu; tüm büyüler ilaç bahçesindeydi.

Bir guruldama sesiyle birlikte 100 feetlik taş kapı hareket etti.

Taş kapı açıldığı anda herkesin görüşü bir ışıkla doldu, sanki karanlık koridorun içinde göz kamaştırıcı bir güneş ışığı yükseliyormuş gibiydi. Herkes karşısında bu sahneyi gördüğü anda şaşkınlığa uğradı.

Taş kapının arkasında açık mavi bir yol yoktu, taş platform ve tuzak kuklası da yoktu. Bunun yerine bir rüyadan gelen orman gibi ovalar vardı. Ve en tuhaf olan durum, ovaların sanki beyaz battaniye örtülmüş gibi kar beyazı olmasıydı. Soğuk havada dünyayı muhteşem bir soğuk dolduruyordu; o kadar güzeldi ki kalbe acı veriyordu.

Ve bu ovanın merkezinde dolambaçlı bir nehir vardı. Bu nehir donmamıştı ama ürpertici bir enerji yayıyordu. Bu kar dünyasının soğuk nehri, bu devasa sarayda gördüğünü kabul etmeyi imkansız kılacak kadar muhteşemdi. Böyle güçlü bir görüntüyü kabul etmek zordu.

Xuan Wuji karlı dünyaya ilk adım atan isim oldu. Diğer Hayat Yıkımı ustaları da onun arkasından tereddüt içinde geldi.

Lin Ming, Şeytan İmparatoru'nun ilaç bahçesinin görüntüsünü gördüğü anda şaşırmadı. Şeytan İmparatoru'nun anılarından hafif görüntüler görmüştü.

Bu donmuş harikalar diyarına girdikten sonra Lin Ming hemen soğuk havayı hissetti. Şeytan İmparatoru, ilaç bahçesine Nirvana Ejderha Kökü ekmişti ve Nirvana Ejderha Kökü soğuk özellikli bir hazineydi. Lin Ming haklıysa, Nirvana Ejderha Kökü burada büyüdükten sonra doğal olarak etrafında soğuk enerji yaymış ve dünyayı dondurmuştu.

Bu ürperti, sanki kemiklere işliyormuş gibiydi. Bu Hayat Yıkımı ustaları için önemli değildi ama Lin Ming'in vücudunu koruması için gerçek özünü döndürmekten başka şansı yoktu. Bu, soğuk havanın vücuduna girmesini önlemenin tek yoluydu.

O anda Lin Ming vücuduna sıcak bir akışın girdiğini hissetti. Arkasını döndü ve Mu Yuhuang'ın ona ateş gerçek özünü ilettiğini gördü.

“Lin Ming, arkamda kal. İlaç bahçesine girdikten sonra çıkacak savaşlardan gelen gerçek öz dalgalarına karşı önlem almak adına fazla yaklaşma.”

“Mm, anladım.” Lin Ming, Mu Yuhuang'ın kendisi için duyduğu endişelerini hissettiği anda başını salladı. O da bu Hayat Yıkımı ustalarının birbiriyle savaşacağını fark etmişti. Ortaya çıkacak gerçek öz şok dalgaları bile onu öldürmeye yeterdi.

...

Şeytan İmparatoru'nun ilaç bahçesi, 20 ile 30 millik bir kare boyutundaydı. Nirvana Ejderha Kökü, bu alanda yer alan ruhsal nabızın olduğu yerde, ilaç bahçesinin merkezindeki küçük alanda dikiliydi.

Diğer her yer sadece ruhsal topraktı. Herkes biraz yürüdüğü anda Siyah Sel Ejderhası Klanı Patriği sefil bir çığlık attı. Hemen hareketlendi ve yüzlerce feet havaya uçtu.

“Azur Orkide! Bu gerçekten Azur Orkide!”

Siyah Sel Ejderhası Klanı Patriği'nin önünde morumsu mavi çiçekler grubu vardı. Çiçekler kalın buzla kaplıydı ve dikkat çekici görünüyordu.

“Haha, ne büyük şans!”

Siyah Sel Ejderhası Klanı Patriği, Azur Orkide demetini aldı ve dikkatli şekilde uzaysal yüzüğüne koydu. Azur Orkide, antik ilaç materyaliydi ve bulunması son derece zordu. Siyah Sel Ejderhası Klanı'nın Azur Orkide kullanan bir ilaç formülü vardı ama onları şaşırtıcı şekilde burada bulabileceğini düşünmemişti.

Xuan Wuji, Siyah Sel Ejderhası Klanı Patriği'nin Azur Orkide demetini aldığını görünce bir şey söylemedi. Nirvana Ejderha Kökü ile karşılaştırıldığında bu küçük Azur Orkide hiçbir şey değildi.

Onu bekleyen muhteşem bir hazine karşısında, Siyah Sel Ejderhası Klanı Patriği ile böyle küçük şeyler için savaşmaya gerek yoktu.

Ancak hiç kimse Azur Orkide demetinin sadece başlangıç olduğunu hayal dahi edemedi.

Daha sonra çeşitli bitkiler gelmeye başladı. Ve bunların çoğu Azur Orkide'den daha değersiz değildi.

“Orta Aşama Dünya Adım Mavi Ruh Otu!”

“3000 Yıllık Öz Eriten Meyve!”

“Orta Aşama Dünya Adım Puslu Açık Çay!”

…….

Grup devam ettikçe, her türlü değerli ilacı görmeye başladı. Bu bölgeye on binlerce yıldır tek bir insan eli değmemişti; burada büyüyen şifalı otların sayısı gerçekten çok fazlaydı.