Bölüm 316: Canavar Baskını

Editör: Kinyas

Liu Yueshan, gergin şekilde Lin Ming'e baktı. Eğer böyle bir şey yaparsa muhtemelen azarlanacak ve cezalandırılacaktı. Şu anda, tehlike ve karmaşa tüm Yedi Derin Bölge içinde patlak vermişti. Bazı büyük şeytani mezheplerin yükseldiği ve İlahi Anka Kuşu Bölgesi'ni devralmak istediğine dair söylentiler vardı. Şu anda o sadece sıradan bir röle istasyonu diyakozuydu. Uzun mesafeli bir iletim tılsımı dizilimi kullanacak niteliklere sahip değildi, özellikle de Yedi Derin Vadi'den küçük bir ülkeye yardım istemek için.

“Bu... Efendim...”

Lin Ming'in Liu Yueshan'ın şikayetlerini dinlemeye vakti yoktu. Dürüstçe söyledi. “Yardım isteyen kişinin Lin Ming olduğunu söyleyebilirsin.”

“Lin Ming mi?”

Liu Yueshan duraksadı. Yani karşısındaki direkt öğrenci Lin Ming idi. Uzun bir süre mezhebi ziyaret etmese de, Lin Ming'in büyük ismi aniden zihninde yıldırım gibi yankılandı. 36 ülkeden gelen sıradan bir dövüş şampiyonu Savaşçı Toplantısı şampiyonu olmuştu; bunu nasıl duymayacaktı? Sağır olsa bile muhtemelen duyardı.

Bir düşününce, Lin Ming de Gökyüzü Talihi Krallığı'ndan değil miydi? Yardım istemesine şaşmamak gerekiyordu. Liu Yueshan'ın aldığı bilgilere göre, Lin Ming İlahi Anka Kuşu Adası'nın verdiği eğitim programında cennet adım yetenek olarak listelenmişti. Statüsü, sıradan bir direkt öğrenciyle aynı değildi. Mezhep yardım gönderemeyecek olsa bile, Lin Ming'in evini görmezden gelemezdi.

Liu Yueshan bunları düşününce yanıtladı. “Bu astınız yardım isteğinizi iletecek.”

Liu Yueshan söylediği anda arkasını döndü ve uzun mesafeli ses iletim dizisini aktifleştirdi. Lin Ming ses iletim dizisinin çalıştığını görünce hemen Kanatlı Sel Ejderhası'na atladı.

Lin Ming güçlüydü ama tüm canavar baskınını tek bir kişinin savunması imkansızdı. Onu destekleyecek bir orduya ve yanında duracak ustalara ihtiyacı vardı. Yedi Derin Vadi'nin Nabız Yoğunlaştırma dövüş sanatçılarını orada tutmasının bir anlamı yoktu. Dönen Çekirdek ustalarının karşısında onlar karınca bile olamazlardı. Lin Ming'in şu anki statüsüyle, Gökyüzü Talihi Krallığı için yardım istemek çok bir şey değildi.

Kanatlı Sel Ejderhası yıldırım hızıyla uçtu. Lin Ming onun sırtına bindiği anda, saatte 2000 mil ilerlemeyi başardı.

“Mm? Bu havadaki siyah noktalar vahşi canavarlar mı?”

Kanatlı Sel Ejderhası inanılmaz hızlıydı. Sadece birkaç nefeslik sürede siyah noktalar netleşmeye başladı. Sayısız ateş şahini, uçan leopar, insan yiyen kuşlar ve garip, fantastik canavar vardı. Toplandıkları bulutta yaklaşık on binlerce olmalıydılar. Ve bunlar sadece havadakilerdi... Muhtemelen yerde dahası vardı.

Lin Ming nefes nefese kaldı. Uçarken ilk defa bir canavar baskınına şahit oluyordu. Karşısındaki vahşi canavarlar birinci, ikinci, üçüncü gibi düşük seviyelere sahip olsa da, bu seviyenin dışına çıkan bir konuydu. Onların toplamı ezici hale gelebilir ve bir ustayı öldürebilirdi.

İlahi Anka Kuşu Bölgesi'nin birkaç milyon millik topraklarında tüm vahşi canavarların yaratacağı karmaşayı hayal etmek zordu. Bu canavar baskınının korkunç bir boyuta ulaşmasına neden oldu!

Güney Denizi Şeytan Bölgesi'nin gücünün bu gösterisi, kalan 18 mezhebin güçlerini bir araya getirmek içindi. Şimdi, 18 mezhebin Güney Denizi Şeytan Bölgesi ile yüzleşebilmesinin tek yolu, Dönen Çekirdek ustalarına karşı güçlerini birleştirmekti. Ama hangi mezhep bunu yapabilirdi? Kim kendi rızasıyla kendi topraklarından vazgeçerdi?

Eğer dağınık kalırlarsa, esir düşer veya öldürülürlerdi. Ama bir araya gelirlerse, bedeli çok ağır olurdu.

Güney Denizi Şeytan Bölgesi'nin bu hareketi gerçekten acımasızcaydı.

Vahşi canavarlar Lin Ming'i fark ettikten sonra ona doğru harekete geçtiler. Lin Ming, Mor Kuyruklu Yıldız Mızrağı'nı çıkardı ve itti. Kafir Tanrı Tohumu'nun ateş gücünün gerçek özü kımıldadı ve parlak bir alev kırmızısı ışık rüzgârda dans ediyor gibi parladı. Vahşi canavarlar birer birer cesede dönüp gökyüzünden düşerken her yöne doğru ilerledi.

Tek bir mızrak hamlesiyle düzinelerce vahşi canavar öldü. Çevredeki vahşi canavarlar bu mızraktan ürktü ve ileriye doğru uçmaktan korktu. Lin Ming mızrağını birkaç kez savurdu. Bu vahşi canavarların kaçış yolunu saptadı ve Kanatlı Sel Ejderhası'nın hızını onları öldürmek için kullandı.

O anda, Lin Ming aniden yüksek sesli bir kükreme duydu ve büyük bir vahşi canavarın ona yaklaştığını gördü. Bir şahin gövdesine ve aslan kafasına sahipti, 50 feet kanat genişliğine sahipti. Aslan şahin canavarı Lin Ming'e doğru geliyordu. Bu vahşi canavar, uçan canavar baskınının lideriydi.

“Dördüncü seviye vahşi canavar  mı?”

Lin Ming mızrağını her zamanki gibi savururken yandan baktı.

Peng!

Aslan şahin canavar, direnç gösteremeden katledildi.

Lin Ming mızrağına güveniyordu, direkt olarak vuruyor ve parçalıyordu...

...

O sırada Gökyüzü Talihi Krallığı'nda.

Canavar baskını haberi tüm ülkeye yayılmıştı. Her şehir, ormanın veya dağın yakınındaydı, herkes saldırıya uğramaktan korkuyordu.

Dünden bugüne kadar, vahşi canavar baskını yüzünden yok olan şehirlerin hikayelerini duymuşlardı. Özellikle ormanın ekili alanlarına korkutucu seviyede yakınlıkta yaşayan Doğu Güneş Şehri çok acı çekmişti; sayısız sivil ölmüştü.

Canavar baskını Doğu Güneş Şehri'ne o kadar hızlı gelmişti ki ordular bile harekete geçememişti. Ülkenin yarısından fazlası canavar baskını nedeniyle talan olmuştu.

Doğu Güneş Şehri'ne kıyasla, Gökyüzü Talihi Krallığı çok daha şanslıydı. Krallıklarının büyük yolları, sadece birkaç kaplanın gidebileceği topraklardı. Ve bu dağlara ve ormanlara yakın birkaç şehir vardı.

Bunların en büyüğü, Yeşil Dut Dağları'nın yanında olan Yeşil Dut Şehri'nin yanı sıra Zhou Dağları'nın yakınında olan Göklerin Talihi Şehri idi.

Zhou Dağları da, Yeşil Dut Dağları da binlerce mile kadar uzuyorlardı. Dağların derinliklerinde son derece korkutucu vahşi canavarlar vardı.

Ancak, Göklerin Talihi Şehri Yeşil Dut Şehri'nden daha iyi durumdaydı. Bunun nedeni, Yedi Derin Savaşçı Evi'nin Zhou Dağları'nın en büyük dağında bulunmasıydı. Yedi Derin Savaşçı Evi herhangi bir canavar baskınını engellemek için süper bir kalkandı, bu içerideki herkesin daha rahat hissetmesine neden oldu. Bir canavar baskını olacak olsa bile, Göklerin Talihi Şehri'ne gitmeden Yedi Derin Savaşçı Evi'nden geçecekti.

Buna ek olarak, burası ayrıca Gökyüzü Talihi Krallığı'nın başkentiydi. Şehri koruyan bir ordu olduğu için soylular sakindi.

Göklerin Talihi Şehri'nin dört binbaşısının dört Kraliyet Muhafız Birlikleri önemli değildi sadece sembolik rol oynuyorlardı. Ama şu anda, Göklerin Talihi Şehri'nin kahramanları olarak son derece yüce bir statüye ulaşmışlardı.

Sınırı koruyan ordu zaten hızlı bir şekilde başkente koşuyordu. Ama bir ordunun hızı canavar baskını ile nasıl karşılaştırılabilirdi? Ordu dönene kadar, Göklerin Talihi Şehri Yedi Derin Savaşçı Evi'ni savunmak için Kraliyet Muhafız Birlikleri'ne güvenmeliydi.

Zhang Danian, Kraliyet Muhafız Birlikleri'nin batı lideriydi. Geçtiğimiz günlerde, ailesinin evinin kapısı vurulmaktan neredeyse kırılacaktı. Onun gibi kibar insanlardan daha yüksek statülü soylular vardı. Kraliyet Muhafız Birlikleri'ne ailelerine bakması için bir servet ödemişlerdi.

Bu soylular için aileleri altından daha değerliydi.

Zhang Danian bu hissi çok sevdi. Uzun yıllardır batı Kraliyet Muhafız Birlikleri'ni komuta ediyordu. Çok salak ve saçma bir şey yapmadığı sürece, komutan olarak kalacak ve Kraliyet Muhafız Birlikleri onun kontrolü altında kalacaktı. Zhang Danian Yedi Derin Savaşçı Evi'ne asker göndermek ve savaş alanında ustalar ile birlikte çalışmak arasında kaldı. Böylece tehlikeden uzak kalacaklardı.

Ama tam bu anda herkesi şok edecek bir haber aldı.

Sabah saatlerinde, Qin Ziya'nın tüm Houtian Âlemi dövüş sanatçılarıyla birlikte çoğu Nabız Yoğunlaştırma Aşaması'nı çağırdığını öğrendi. Qin Ziya ve grubu Göksel Rüzgâr Kartalı'na binerek Yeşil Dut Şehri'ne doğru uçmuştu. Yedi Derin Savaşçı Evi'nin öğrencileri ise, güvende olmaları için Ay Işığı Şehri'ne gönderilmişti. Şu anda Yedi Derin Savaşçı Evi'nin tüm ferdleri gitmişti.

Zhang Danian aklını kaçırmak üzereydi. Neler oluyordu? Qin Ziya, Yedi Derin Savaşçı Evi'ni neden terk etmişti?

Delirdiğini hissetti. Qin Ziya, aslında tüm Yedi Derin Savaşçı Evi'nden vazgeçmeye karar vermişti! Kaynaklarının çoğundan uzaklaşsa bile, yedi büyük öldürme dizilimi, Seçkin Pagoda veya On Bin Öldürme Dizilimi? Bu hazinelerin değeri milyonlarca altın ediyordu ve yine de böyle terk mi edilmişlerdi?

Ama endişe ettiği asıl sorunlar bunlar değildi. Konunun ana başlığı, Qin Ziya Yedi Derin Savaşçı Evi'nden gittiyse, Göklerin Talihi Şehri nasıl yönetilecekti? Ustalar olmadan Kraliyet Muhafız Birlikleri şehri nasıl savunacaktı?

Sadece Zhang Danian değil, Göklerin Talihi Şehri'nin diğer birçok soylusu da büyük endişe içerisindeydi. Onların kökleri Göklerin Talihi Şehri'ydi, her şeyleri buradaydı. Tek bir çare bile kalmayıncaya dek, kimse evini ve ailesini terk etmek istemeyecekti.

...

“Ne! Qin Ziya ölüm ve kalım anında kaçıyor mu?” İmparatorun genç kardeşi elindeki kupayı yere düşürdü. “Olamaz! Nasıl cüret eder! Qin Ziya sadece kaçıyor, kendinden başka kimseyi düşünmüyor! Buradaki büyük resmi göremiyor! Acele et ve Qin Ziya ile iletişime geç! Onunla bizzat görüşmek istiyorum!”

Qin Ziya, Yedi Derin Savaşçı Evi'nden ayrıldıktan sonra haberler hızla yayıldı. Şu anda çok uzaklaşmamışlardı ve bir ses iletim tılsımı onlara iletilebilirdi.

Qin Ziya Göksel Rüzgâr Kartalı'nda durduğu sırada, imparatorun genç kardeşinden neden gittiğine, büyük resmi göremediğine ve bu kritik zamanda nerede olduğuna dair sorular içeren bir mesaj aldı.

Qin Ziya ses iletim tılsımını sıktı, yanıtlama zahmetine bile girmedi.

Büyük resmi görememek mi?

Bu sözde büyük resim, Kraliyet Ailesi ve birkaç soyludan başka bir şey değildi. Qin Ziya, Gökyüzü Talihi Krallığı'nın bir generali değildi, bu nedenle Kraliyet Ailesi'ni koruma yükümlülüğü yoktu.

Yedi Derin Savaşçı Evi'nden çekilme ve Yeşil Dut Şehri'ne dönme emri onun tarafından verilmişti. Yedi Derin Savaşçı Evi, Zhou Dağları'nın ortasında yer alıyordu. Canavar baskını patlak verirse, vahşi canavarlar her taraftan gelecekti. Yedi Derin Savaşçı Evi yüksek duvarlara sahip değildi ve kalmakta inat etseydiler, büyük kayıplar vereceklerdi ve zayıf olan öğrencilerin öleceğine şüphe yoktu.

Bu yüzden tek çözüm Yedi Derin Savaşçı Evi'ni terk etmekti.

Canları ile karşılaştırılınca, binalar ve dizilimler birer hiçti.

Qin Ziya, Göklerin Talihi Şehri'nin bir ferdi değildi, bu yüzden onlara kalkan olmasına da gerek yoktu.

Geri çekilmeleri gerektiğinde tek seçim ona kalmıştı. Yeşil Dut Şehri onun ilk seçimiydi. Orası Lin Ming'in eviydi ve Lin Ming'e büyük bir iyilik borçluydu. Bu iyilik, Qin Ziya tarafından doğal olarak unutulmayacaktı.

Sabaha doğru güneş ufuktan ağardı. Canavar baskınları gerçekleşmeye başladıktan sonra iki gün ve iki gece geçmişti. Yeşil Dut Şehri son derece hazır bir durumdaydı. Tüm şehir askerleri ve kumandanları çok gergindi. Yeşil Dut Şehri büyük bir şehirdi ama Gökyüzü Talihi Krallığı'nın iç bölgesinde olduğu için bir garnizonu yoktu. Yaklaşık 10.000 askeri vardı. Vahşi canavar baskını geldiğinde orduya güvenmek çok zordu.

Askeri yardım talebi zaten iletilmişti. Ama o sırada Gökyüzü Talihi Krallığı'ndaki her büyük şehir güvensiz hissediyordu; Yeşil Dut Şehri'ne yardım etmek için kendi insan gücünü azaltmak istemiyordu.

Yardım gelirse, sınır ordularından gelecekti. Ama onlar birkaç bin mil mesafedeydi. Ordu geldiğinde, Yeşil Dut Şehri vahşi canavarlar tarafından tamamen yerle bir edilmiş olabilirdi.

Bu durumda akıllarını yitirecek kadar korkmuş ve şimdiden ailesinden vazgeçmiş olanlar vardı. Paralarını ve değerli eşyalarını alarak bölgeden uzaklamışlardı.

Küçük bir aile bunu yapabilirken, büyük ve tanınmış bir ailenin bunu yapabilmesi çok daha zordu; kayıpları tek kelimeyle devasa olurdu. Mal, mülk, iş, servet bir yana, asıl sorun ailenin kendisiydi. Büyük bir aile binlerce bireye sahip olabilirdi. Yaşlılar ve çocuklar vardı. Canavar baskını geldiğinde, binlerce zayıf ve savunmasız kişiyi güvenli başka bir şehre taşımak söylendiği kadar kolay değildi.