Martial World - Bölüm 268: Cehennem Alevleri

---

 

Bölüm 268: Cehennem Alevleri

Editör: Kinyas

 

"Ben... Yenilgiyi kabul ediyorum!"

 

Dördüncü tur sırasında, Lin Ming'in rakibi yenilgiyi kabul etmeyi seçti. Bu, finallere girmeyi başaran herkes için çok nadirdi. Eğer bir yedi direkt öğrenci ile karşılaşsalar ve asla kazanamayacaklarından emin olsalar bile, formalite olarak maça çıkarlardı. Öğrencilerin çoğu, direkt öğrencilerin gücünü bizzat yaşamak ve onlarla hamle takasına girme konusunda istekli olurdu.

 

Lin Ming ise Toplam Bölüm Savaşçı Toplantısı'ndan önce tamamen bilinmeyen bir varlıktı. Bu nedenle, onunla hamle takasına girmek isteyen ve kendisini rezil etmek isteyen kimse yoktu.

 

Lin Ming kolaylıkla kazandı. Bundan sonra Fang Qi'nin sahneye çıkma sırası geldi. Fang Qi'nin kötü şansı sonunda son bulmuştu. Çok güçlü veya çok zayıf olmayan bir öğrenciyle karşılaşmayı başarabilmişti ve maçı ezici üstünlükle kazanmayı başardı.

 

Fang Qi maçı elinden geldiğince hızlı bitirdi. Sanki seyircilere zayıf olmadığını göstermek için bu yöntemi kullanıyormuş gibi, sadece şansının kötü olduğunu ve iki ucubeyle karşılaştığını gösteriyormuş gibi bir hali vardı.

 

Maçlar birer birer devam ettiği sırada, birkaç eşitsiz rakip veya birkaç zayıf rakip çıktı. Bu yüzden seyircilerin çoğunun bu maçlara ilgisi yoktu.

 

Dördüncü turda meydana gelen büyük dalgalar dinmiş gibi görünüyordu ama son maçta, gerçekten tamamen şok etkisi yaratan bir anons duyuldu. "Han Yanluo, Mugu Jirong'a karşı!"

 

Şimdiye kadar, ikisi de kayıp yaşamamıştı.

 

Han Yanluo, Arıtım Bölümü direkt öğrencisiydi ama Mugu Jirong, Kukla Bölümü'nün ikinci sıradaki öğrencisiydi.

 

Bu, direkt öğrenci ve ikinci öğrenci arasındaki bir savaştı ve yine de seyircilerin favorisi Mugu Jirong idi!

 

Han Yanluo direkt öğrenci olmasına rağmen Dizi Bölümü ve Arıtım Bölümü en zayıf savaş yeteneğine sahip iki bölümdü. Bunun nedeni, bir kişinin zamanının ve enerjisinin son derece kısıtlı olması ve bu bölümlerin öğrencilerinin arıtım ve dizi yeteneklerini öğrenmek için çok büyük miktarda çaba harcaması gerektiğiydi. Bu kaçınılmaz olarak kendi güçlerine olumsuz etkide bulunacaktı.

 

Seyircilerin genel fikrine göre, Han Yanluo ve Fang Qi aynı seviyedeydi.

 

Buna karşılık, Mugu Jirong ikinci sıradaki öğrenci olabilirdi ama Kukla Bölümü'nün gizli korkunç yeteneklerini kavramıştı. Önünde sadece Mugu Buyu'nun olduğuna bakarsak, Mugu Jirong'un gücünün anormal derecede güçlü olduğunu söylemek yanlış olmazdı!

 

Bu maç için kumar evinin içinde ayrı bir bahis vardı. Han Yanluo'nun oranı 1:3 olmasına rağmen, Mugu Jirong'un oranı 1:1.4 idi.

 

Maçın başlamasından bu yana Mugu Jirong üç tane kukla çıkardı. İkisi ceset kuklası iken, diğeri materyallerden yapılan mekanik bir kuklaydı.

 

Üç kukla birlikte saldırdığı anda, Han Yanluo hemen etrafının tehlikeyle çevrildiğini fark etti.

 

Mugu Jirong garip bir ‘jejejeje’ gülümsemesi çıkardı. Henüz Öz Birleştirme sınırına ulaşamamış olsa da, yine de birkaç Arıtım Bölümü öğrencisiyle eşleşebilecek düzeydeydi.

 

Birkaç hamle içinde, Han Yanluo kendini kötü bir sona giderken buldu!

 

"Jeje, Arıtım Bölümü gerçekten çok zayıf. Beni bile yenemiyorsun ama Kıdemli Acemi Kardeş'ime karşı mı geleceksin? Hadi sana gününü göstereyim!"

 

Pöh pöh!

 

Mekanik kuklanın dört kolu parlayan uzun bıçaklar çıkardı. Aynı anda diğer iki kuklanın vücudunda da gerçek öz dönmeye başladı. Üç farklı açıdan Han Yanluo'ya saldırmayı planlıyorlardı!

 

Bu kesinlikle ölebileceği bir durumdu!

 

Tam bu kritik anda, Han Yanluo'nun göz bebekleri ateş rengi gibi kırmızı bir ışık ile parladı!

 

"Cehennem Alevleri, patla!"

 

Bang!

 

Han Yanluo'nun vücudu patlıyor ve büyük alev kızılı alevler vücudundan çıkıyor gibiydi, doğrudan üç kuklaya doğru ilerlediler.

 

Bu kabus gibi parlayan alevler patladı ve üç kukla alevler içinde kaldı. İki kukla anında küle döndü ve mekanik kuklanın ise alevler arasında yarısı yandı.

 

Han Yuoluo'nun altındaki taş fayanslar bile erimişti, magmaya dönüşmüştü!

 

Mugu Jirong şok oldu, bu nasıl olabilirdi?

 

Yüz metre uzak mesafeden bile, kavurucu sıcaklıkta alevleri hissedebiliyordu; sona ermeyecek gibi bir tsunamiden farkı yoktu! Vücudunu korumak için gerçek özünü çekmeseydi, kıyafetlerinin tamamen küle döneceğinden şüphesi yoktu!

 

Bu ne tür bir alevdi böyle?

 

Bu yoksa... Alev Özü müydü? Normal bir Alev Özü'nün muhteşem gücü olmazdı ama bu yoksa... Yüksek seviye Alev Özü müydü!

 

Sadece bir Zirve Nabız Yoğunlaştırma Aşaması dövüş sanatçısı olan Han Yanluo, gerçekten yüksek seviye Alev Özü'nü mü kavramıştı yani?

 

O anda, maçı izleyen seyirciler sersemledi, aralarında Alev Özü hakkında derin bir anlayışa sahip olan kişiler vardı.

 

"Tanrım! Cehennem Alevleri! Bir orta aşama insan adım Alev Özü!"

 

"Aynı zamanda tüm orta aşama insan adım Alev Özleri arasında en iyisi. Böyle bir Alev Özü'nü emmek için en azından Zirve Houtian Âlemi ustası olmak gerekiyor!"

 

"Peki Han Yanluo bunu nasıl elde etti?"

 

Yedi Derin Vadi öğrencileri bunu aralarında tartışırken, Arıtım Bölümü öğrencilerinin gözleri kan kırmızısı rengindeydi!

 

Bir Alev Özü, her gün rüyalarında arzuladıkları bir şeydi! Orta aşama insan adım Alev Özü bir yana, düşük aşama insan adım Alev Özü bile onların ayaklarının yerden kesilmesine yeter de artardı.

 

"Onu kıskanmayın, bunun bir anlamı yok. Han Yanluo'nun babası, Arıtım Bölümü Hükümdarı. Bu orta aşama insan adım Alev Özü, Han Yanluo'nun vücuduna kesinlikle Arıtım Bölümü Hükümdarı tarafından özel bir teknik ile yerleştirilmiş olmalı. Örneğin Han Yanluo, Alev Özü'nü bastırmak için önceden Buzul İlahi Bahar Gölü'nde yıkandı ve daha sonra da Yeşim Yatağı'nda dinlendi. Eğer böyle şeyler yapılırsa, Alev Özü sadece Erken Houtian Âlemi ustası tarafından bile emilebilir. Han Yanluo sadece Zirve Nabız Yoğunlaştırma Aşaması olmasına rağmen, yeteneği gerçekten çok şaşırtıcı. Altıncı seviye ateş köken enerji birleşim oranına sahip, bir Erken Houtian Âlemi yetişim sınırı onu durdurmaya yetmez."

 

"Buzul İlahi Bahar Gölü mü? Tanrım! Böyle bir şey sadece duymuştum. Tek bir şişesinin bile 50 veya 60 bin gerçek öz taşı olduğunu taşı olduğu söyleniyor! Yine de Han Yanluo'nun Cehennem Alevler'inin birkaç sınırının erkenden emilmesine izin verilmiş. Bu gerçekten saçmasapan bir masraf!"

 

"Şikayet etmeyi bırak. Kim böyle muhteşem bir babaya sahip olmak istemez ki? Ayrıca, Kıdemli Acemi Kardeş Huo'nun yeteneği gerçekten çok iyi. Aynı kaynaklara biz sahip olsak bile, aynı seviyeye ulaşabileceğimizi mi sanıyorsun? Biz çoktan Cehennem Alevleri'nin etkisi tarafından küle dönerdik!"

 

"Ah! Bu orta aşama insan adım Alev Özü! Hayatımda 500 yıl boyunca Boş Alev Özü oluşturabileceğimi bile sanmıyorum. Gelecekte sadece düşük aşama insan adım Alev Özü'ne sahip olsam yeter..."

 

...

 

Yedi Derin Vadi'nin Büyük Salon'unda Kılıç Bölümü Hükümdarı, Han Yanluo'nun babası Han Xuan'a dönerken gülümsedi ve söyledi. "Yaşlı Han, gerçekten büyük bir yatırım yaptın!"

 

Kılıç Bölümü Hükümdarı, Han Yanluo'nun zaten bir Alev Özü emdiğini biliyordu, fakat bunun orta aşama insan adım Cehennem Alevleri olduğundan bihaberdi.

 

"Hehe, lafını bile etme. Zaten işe yaramaz oğlumun Cehennem Alevleri'ni emmesine yardım etmek için tüm bir yılımı harcadım." Han Xuan şikayet ediyor gibi görünse de, tüm yüzü gülücükler saçıyordu. Oğlundan memnun olduğu çok açıktı. Oğlunun bu Toplam Bölüm Savaşçı Toplantısı'nda tüm dünyayı şaşırtması için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Her ne kadar ilk sırayı elde etmesi zor olsa da, ilk 5'e ulaşması çok kolay gibi görünüyordu. Ilk 3'e ulaşması için bile büyük bir umut vardı.

 

Arıtım Bölümü'nün normal şartlarda savaş yeteneği zayıfı, bu zaten oldukça iyi bir sonuçtu.

 

"Yanluo'nun ateş gerçek özünün altıncı seviye birleşime ulaştığını duymuştum?" Konuşanlardan biri bir Kılıç Bölümü Elderı idi.

 

Han Xuan'ın yüzü gurur ve zevk ile kırmızıya döndü. Elini salladı ve söyledi. "Orta altıncı seviye, tatmin edici seviyeden biraz uzakta."

 

Ailesinin arka planını göz ardı edersek, Han Yanluo'nun Zirve Nabız Yoğunlaştırma yetişimiyle birlikte orta aşama insan adım Alev Özü'nü emebilmiş olması, onun gerçekten mükemmel bir yeteneğe sahip olduğunun kanıtıydı! Altıncı seviye birleşimi olmasaydı, Han Xuan ona ne kadar para dökerse döksün, bunların hiçbir anlamı olmazdı.

 

Savaş sahnesinde, kuklaları yakan alevleri bastırmak beklenmedik bir şekilde zordu. Mugu Jirong, çaresiz bir şekilde mekanik kuklasının neredeyse tamamen yanmasını seyretti.

 

Mekanik kuklanın ana bedeninin ateşe dirençli Mor Dumanlı Ahşap'tan yapıldığı biliniyordu. Karaçelik magmasına maruz kalsa bile erimezdi ama yine de Cehennem Alevleri tarafından yanmıştı.

 

Kukla iskeletine gelince, bu kısım yüksek aşama insan adım hazine olan Eski Altın'dan yapılmıştı. Elastik eklemleri yapmak için kullanılan ağır derin yumuşak gümüş bile tamamen erimişti. Bu orta aşama insan adım Alev Özü'nün gücü açıktı.

 

Bu, dövüş sanatçıları hazinelerinin çoğunun gerçek öz koruması olmasaydı, Cehennem Alevleri tarafından eriyeceği anlamına gelmez miydi?

 

"Han Yanluo, seni unutmayacağım!" Mugu Jirong, mekanik kukladan kalan arta kalan parçaları çantasına koydu. Akbabaya benzeyen gözleriyle Han Yanluo'ya baktı. "Bu maçı kaybettiğimi kabul ediyorum. Ama daha sonra, bana borçlu olduğun her şeyi geri sana ödeteceğim, bunu unutma!"

 

Han Yanluo'nun kalın kaşları çatıldı. Soğukça söyledi. "Kaybetsen bile hala üzgün tavrını takınıyorsun. Peki kim olduğunu sanıyorsun?"

 

"Humph!" Mugu Jirong soğukça homurdandu ve arkasını dönerek sahneden ayrıldı.

 

Han Yanluo bir şey söyleyemeden önce, aniden sahnenin yan tarafından Mugu Buyu'nun ona baktığını fark etti. Tıpkı avına bakan zehirli bir yılan gibi gözleri vardı.

 

Han Yanluo vücuduna soğuk bir ürperti geldiğini hissetti. Ama Cehennem Alevleri olduğunu düşününce, artık Mugu Buyu'dan korkmuyordu. Kuklalarının hepsi yandıktan sonra, hangi gizli oyunları oynayabilirdi ki?

 

Bunu düşününce, Han Yanluo güvenini geri kazandı ve Mugu Buyu'ya korkusuz bir şekilde baktı.

 

Kukla Bölümü, zayıflıkları göstermekten nefret ederdi. Han Yanluo, Mugu Jirong'ın üç kuklasını mahvetmişti ve ek olarak savaş yeteneğini büyük oranda azaltmıştı. Mugu Buyu, bu yenilginin intikamını almak için sabırsızlanıyordu.

 

"Kazanan, Han Yanluo!"

 

Hakem elder duyuruyu yaptığı anda seyirciler gür sesler ile birlikte bağırdı. Arıtım Bölümü'nün bazı öğrencilerinin hâlâ kıskanç düşünceleri olmasına rağmen, Han Yanluo'nun yeteneğini kabul etmiş ve içtenlikle onun tarafından ikna edilmişlerdi. Han Yanluo Arıtım Bölümü'nün direkt öğrencisi olduğu ve güçlü bir düşmanı yendiği için tezahürat yapmaları doğaldı.

 

Arıtım Bölümü genellikle kaybeden taraftı ve bu sefer muhteşem bir ortam oluşturmuşlardı. Nasıl olur da gururlanmaz ve heyecanlanmazlardı?

 

"Bu finallerde gerçekten harika sahneler görüyoruz. Sahneyi çalan Mugu Buyu ve Lin Ming'den önce, artık Arıtım Bölümü'müzün sırası geldi!"

 

"Ha! Şimdi, Kıdemli Acemi Kardeş Han, bir orta aşama insan adım Alev Özü'ne sahip. Lin Ming'i, Huan Xiaodie ve Qin Wuxin'i bile durdurabilir. Yine de Mugu Buyu veya Jiang Baoyun gibi kişilerle karşılaştırabilir mi bilmiyorum. Onların dengi olmasa bile, ilk 5'e veya ilk 3'e bile ulaşması ulaşması garanti diyebiliriz!"

 

"Bu sefer bizim Arıtım Bölümü'müz gerçekten biraz gururlanacak."

 

Yarışmacı bekleme alanındaki Lin Ming çenesini okşadı. Han Yanluo'nun gerçekten bir orta aşama insan adım Alev Özü göstereceğini ve böyle büyük heyecan yaratacağını beklemiyorlardı.

 

'Öyle görünüyor ki, Alev Özü ve Yıldırım Ruhu düşündüğümden daha değerli ve önemli. Doğru hatırlıyorsam, Mu Qianyu, Mor Sel Ejderhası'nın İlahi Yıldırımı'nın düşük seviye toprak adım olduğunu söylemişti. Neyse ki Mu Qinghong, Yedi Derin Vadi'ye geldi. Aksi halde Mor Sel Ejderhası'nın İlahi Yıldırımı'nı gösterememekten korkuyordum. Şimdiyse Mu Qinghong'un desteğine sahibim, istediğim her yeteneğimi kullanabilirim. Göstereceğim daha fazla güç, daha fazla kaynak elde edeceğim anlamına geliyor!'

 

Lin Ming bunu düşünürken, aniden hakemin anonsunu duydu. "Altıncı tur, ilk maç! Lin Ming, Jiang Lanjian'a karşı!"

 

Jiang Lanjian mı? Lin Ming tamamen şaşırdı. Jiang Lanjian ile bu kadar çabuk karşılaşacağını düşünmemişti.