Bölüm 229: 10.000 Jinin Üzerindeki Güç

…

…

…

Ta Ku sahneye yürürken, kalabalığın gürültüsü sonunda kesildi. Ta Ku kristal ölçüm taşının önünde dururken, koyu mor elastik demir asasını kavradı. Aniden, yüksek bir patlayıcı ses ile doğrudan zemine geldi ve kiremitli zemini deldi.

Ta Ku yumruklarını ovdu, eklemlerini çıtlattı. Çıtlama sesi, küçük bir gök gürültüsü sesi gibiydi.

Bacaklarını açtı, yavaş yavaş bir atın çökme duruşuna girdi. Daha sonra birkaç derin nefes aldı, zihinsel ve fiziksel durumunu tamamen dengeledi. Tek bir ölümcül darbe yapmak için zaman ve enerjisini sabırlı bir şekilde bekleten bir aslan gibiydi.

Tüm seyirciler, Büyük General'ler, Liang Long, Zhou Yu ve diğer herkes, nefesini tutmuş şekilde Ta Ku'nun hamlesini yapmasını bekliyordu.

Gıcırtı!

Başka bir patlayıcı eklem sesi, Ta Ku'nun sağ yumruğunda çıtladı. Hedefini vurmaya hedefledi ve yavaşça geriye doğru gerildi.

“Hah!”

Ta Ku haykırdı ve tüm vücudu ileriye doğru gitti. Sağ yumruğu, bir meteor gibi taşa indi. Kristal taş titrerken sağır edici bir ses ortaya çıktı, neredeyse patlamak üzereymiş gibiydi. Kristal ışık, Ta Ku'dan daha uzun bir yüksekliğe çıkana kadar yükseldi.

Dokuz feet beş inç.

9500 jin!

Tüm seyirciler karmaşa içerisindeydi. Bu sonuç bir Vücut Dönüşümü dövüş sanatçısının sınırıydı. Bir zirve Nabız Yoğunlaştırma Aşaması dövüş sanatçısı bile 8000 jin civarında yapabilirdi!

Hatta Houtian Âlemi dövüş sanatçıları bile 9000 jini geçmeyi zor bulurdu. Bunun nedeni, bir dövüş sanatçısı ne kadar yetişim yaparsa yapsın, sadece gerçek özüne güvenmek zorunda kalacaktı. Sonuçta, bir insanın gücünün ne kadar yükselebileceğine dair bir sınırı vardı. Bu sınıra yaklaştıkça, yükselmek giderek daha zor hale gelecekti.

Qin Ziya'nın fiziksel gücü bile mutlaka Ta Ku'dan daha yüksek değildir.

Herkes Lin Ming'e bakmadan edemedi. Lin Ming'in gücünün ünlü olduğu doğruydu ama 9500 jin tam bir dağ gibiydi. Bunun ötesine geçmişti!

"Küçük Acemi Kardeş Lin, senin sıran." Ta Ku yumruklarını ovuşturdu. Başarısından oldukça memnundu. Daha önce birkaç deneme yapmıştı ve elde ettiği en yüksek sonuç 9500 jindi.

Lin Ming sahneye yürüdü ve sonra kristal taşa dokundu. Bağlama dizisinin gücünü kontrol etti. İyi olduğunu hissetti, onun gücüne muhtemelen dayanabilirdi.

Herkes nefesini tuttu, Lin Ming'in hamlesini bekledi. Hepsi onun ne kadar yükseğe ulaşabileceğini merak ediyordu.

Lin Ming zihnini ve vücudunu rahatlattı. Kendini çekmeye hazırlanan bir yay gibiydi. Kaotik Meziyet Savaş Meridyenleri aslında bir Vücut Dönüşümü yetişim yöntemiydi. Bunu çalışırken, kişinin gerçek özü daha kalın ve yüce olurdu, gücü de muhteşem bir seviyeye ulaşırdı. Kaotik Meziyet Savaş Meridyenleri'ni çalışan kişiler için vücudun bir sınırı yoktu. Nabız Yoğunlaştırma, ilikleri sertleştirirdi. İlikler sertleştikten sonra, bir kişi Sekiz Gizli İç Kapı'yı ve Dao Sarayı'nın Dokuz Yıldızı'nı açabilirdi. Bu aşamada vücutları dünyayı etkileyebilirdi. Fiziksel gücü dağları parçalayabilir ve yıldızları aşağı çekebilirdi.

Elbette Lin Ming bu âlemden çok uzaktı. Ama bu son aylarda, büyük bir miktar kan canlılığı emmişti. Buna ek olarak, ölüm kalım izabe denemesinden gelen vücut yararları nedeniyle, vücudunun canlılığı parlayan bulutlara benziyordu. Vücudu her zaman, herhangi bir anda patlamayı bekleyen bir güç içeriyordu. Eğer bu gücü kullanmazsa, o kadar iyi hissetmezdi.

Derin bir nefes ile Lin Ming çömelerek kendi yer çekimi merkezini indirdi. Omurgası geriye doğru eğildi, tıpkı geriye doğru çekilen bir yay gibiydi. Bir kükreme ile Lin Ming aniden yukarı zıpladı. Vücudu ileriye doğru uçarken, yumruğu bir Sel Ejderhası'nın denizden çıkışı gibiydi. Kaçınılmaz bir momentum ile, yumruğu hedefini vahşice vurdu.

Bang!

10.000 jinin üzerindeki bir güç patlak verdi. Yumruk, altındaki kristal taşı kocaman bir etki ile kırdı. Siyah kristal taş, takırdayarak şiddetle titredi ve kristal ışık 12 feete ulaştı. Bu aslında güç ölçüm taşının sınırıydı!

Peng!

Cam kırılmasının sesi havada yankılandı ve kristal taş sayısız parçaya ayrıldı. Gerçek öz bulutları, ışıldayan yıldızlar gibi düşmeye başladı.

O anda, tüm seyirciler şaşırdı.

"O kristal taşı yok mu etti?"

"Kristal taş 12.000 jinlik gücü ölçebilirdi ve bu çocuk onu yok mu etti?"

Qin Ziya da buna çok şaşırdı. Lin Ming'in doğuştan gelen ilahi gücünün olduğunu biliyordu ancak bu gücün hangi dereceye ulaştığını bilmiyordu. Aslında kimse bilmiyordu. 12.000 jinlik kristal taş yok edildiyse, bu, Lin Ming'in gücünün en az 13.000 jine ulaştığını göstermez miydi?

Sadece bir insanın gücü ile 13.000 jin güce ulaşmak! Gökyüzü Talihi Krallığı bir yana, bu tüm Gökyüzü Düşüşü Kıtası'nda bile nadirdi! Bunun nedeni, bir dövüş sanatçısı Xiantian Alemi'ne ulaştığında, fiziksel gücü artık çok artmazdı.

Aşırı bir Xiantian ustasının gücü bile 10.000 jin gücü aşamazdı.

"Bir çiftlik hayvanı, gerçekten bir çiftlik hayvanıdır, yani başkaları tarafından yargılanamaz. Bunun büyürken nasıl bir yem ile beslendiğine dair hiçbir fikrim yok."

Murong Zi, uzun zamandan beri Lin Ming'in garip yeteneklerine adapte olmuştu. Geçmişte şaşırtıcı derecede haykırmıştı ama yakında bu gerçeği kabul etmişti. Lin Ming'in aşırı mucizelerinden sonra artık herhangi biri tarafından şaşırılmıyordu. Aksine, bir gün Lin Ming sağduyuyu sürekli olarak bozarsa, Murong Zi ancak şaşırırdı.

Ancak şu anda Murong Zi'nin yanında oturan Bai Jingyun da dövüş sahnesinin merkezine bakıyordu. Gözleri donmuş ve düşüncelerde kaybolmuştu. Aslında 12.000 veya 13.000 jin gücü, kişinin savaş yeteneğini fazla etkilemezdi. Bu sadece Lin Ming'in özel bir güce, doğuştan gelen ilahi güce sahip olduğunu veya belki de gücü arttıran çeşitli değerli materyaller yediğini belirtiyordu. Ama Bai Jingyun'ın özel bir hissi vardı.

Lin Ming'in elinde çok daha fazla gizli kartı olduğundan emindi! Gücü şimdiye kadar ortaya koyduğu şeyden kesinlikle daha fazlaydı.

Ama hala bir zirve Nabız Yoğunlaştırma aşaması ustası Ouyang Dihua'yı öldürmesi konusunda, bunun imkansız bir durum olduğunu düşünüyordu. Ama Lin Ming'in tüm kaideleri ve sağduyuları bozmaya devam ediyordu. Ne tür mucizeler yarayacağını kim bilebilirdi?

Ta Ku gerçek öz taşının yere düşmesini izledi ve kristal ölçüm taşının paramparça olan parçalarına baktı. Bir iç çekti ve efkârlı bir gülümseme ile başını salladı. "Yenilgiyi kabul ediyorum. İçtenlikle ikna oldum! Zirve Nabız Yoğunlaştırma aşamasına ulaşsam bile, elde edebileceğim maksimum güç 12.000 jin olur. Taş sütunu yok edemem. Küçük Kardeş Lin'in inanılmaz vücudu beni suskun bıraktı. Söyleyecek başka bir şeyim yok!”

Kristal taş, rastgele olarak 12.000 jine ayarlanmış değildi. 12.000 jinin, bir insan vücudunun ulaşabileceği güç sınırı olduğu söylenirdi.

Lin Ming "Kıdemli Acemi Kardeş Ta Ku, aslında körü körüne fiziksel gücü sürdürmene gerek yok. Bir çaba ile geliştirebileceğin birçok farklı tarafın var. Sonuçta, birinin gücünün yükselmesinin de bir sınırı var." dedi.

Gökyüzü Düşüşü Kıtası'ndaki dövüş sanatçıları, Sekiz Gizli İç Kapı'nın veya Dao Sarayı'nın Dokuz Yıldızı'nın nasıl açılacağını bilmiyorlardı. Bu yüzden sadece fiziksel güç üzerine bir gelecek kurulamazdı. Vücudun arıtılması ve sıkıştırılması biraz yararlıydı ama Houtian Âlemi'ne ulaştıktan sonra, 10.000 insan gücü artık önemsiz bir hale gelecekti.

Ta Ku alçak gönüllülükle söyledi. "Bunu biliyorum ama benim en güçlü yönüm gücüm. Diğer durumlarda o kadar iyi değilim. İlk olarak Nabız Yoğunlaştırma Aşaması'na geçeceğim ve daha sonra gelecekte diğer seçeneklerimi göz önünde bulunduracağım."

Ta Ku 21 yaşındaydı. Nabız Yoğunlaştırma Aşaması'na yaklaşık 23 veya 24 yaşında girebilirdi. Bu yaşta, aslında büyük bir mezhebin onu büyütmek için tüm değerini kaybetmiş olacaktı. Orduda askerliğe başlamak için bir mezhebe katılmayı reddetse bile, Ta Ku yine de tüm düşmanlarını katleden cesur ve harika bir general olabilirdi.

O, bir de savaş alanında hayal edilmeliydi. Bir elinde asası, tüm düşman generallerini muhteşem hamleleri ile bir bir alt eden ve atını süren bir adam. Bu tür bir görüntü ilham vericiydi ve kişinin moralini teşvik edeceğine şüphe yoktu. Bu gerçek öz yetişimine yönelmiş bir dövüş sanatçısının asla başaramayacağı bir şeydi.

Ta Ku bir mezhebe girememesine rağmen, zengin, onurlu ve statülü bir hayat onun kaderinde vardı. On Büyük General'den biri olması bile sorun olmazdı. Ölümlü dünyanın zirvesinde olacaktı ve sayısız asker ona hayranlıkla bakacaktı.

Ölümlü dünyada kalmak kötü bir şey değildi. Huzur içinde rahat ve onurlu bir hayat yaşayabilirdi ve en azından ün ve zenginlik ile iki yüz yıl yaşayacaktı. Sevgi ve saygı çerçevesinde sayısız eşi ve cariyesi olabilirdi.

Aksine, dövüş sanatlarının zirvesini hedeflerse, acı verici bir yola mahkum olması kaçınılmazdı! Sınırlarını keşfetmek ve tesadüfi rastlantılar aramak, diğer ustalarla savaşmak ve hayatıyla ince bir çizgide koşması gerekecekti! Sürekli ve bıktırıcı bir şekilde yetişim yapması gerekecek ve yalnız bir hayat yaşamak zorunda kalacaktı. Zenginlik ve zafer parmaklarının ucunda olmasına rağmen, bu boğuculuk onun sadece dövüşçü ruhunu bozardı. Bir dövüş sanatları ustası, 10 veya 20 yıl boyunca inzivaya çekilebilir ve hiçbir zevk almadan yaşardı. Bu yaşam tarzı normaldi.

Eğer birisi kaderine karşı durmak ve Samsara'dan kaçmak istiyorsa, acı ve yalnızlık dolu bir hayat yaşamak zorundaydı. Lin Ming özellikle Mu Qianyu ile tanıştıktan sonra, dövüş sanatlarının zirvesine ulaşma kararlılığını sürdürme kararı almıştı.

Bu hızlı büyümenin nerede başlayacağı ve biteceğini, bu kapının bahara mı yoksa sonbahara mı açılacağını bilmiyordu. Ölümlü dünyanın harika bir figürü, Gökyüzü Talihi Krallığı'nın Mareşali Qin Xiao olsa bile, sadece 200 yıl civarında yaşayacaktı. Zirvede duran bir dövüş sanatçısı için, Qin Xiao gibi insanlar sadece bir köstebek olurdu. Olsa olsa bir köstebek kralı.

Güney Vahşi Doğa'nın Sihirbazı, 30.000 yıl boyunca yaşamıştı ve ebediyen var olacak 72 Sihirbaz Pagodası'nı arkasında bırakmıştı.

Ama Gökyüzü Düşüşü Kıtası'nın sıradan insanları için, on binlerce yıl ne demekti? Bu, sadece antik yazıtlarda bile bulamayacakları, efsanevi masallar ve ve hikayelerde dinleyecekleri bir şeydi. Bir kağıdın en az milenyum, ipeğin de en az 800 yıl var olacağı söylenirdi. İpek taslakları 800 yıl içinde, kağıt kitaplar ise 1000 yılda çürüyecekti. On binlerce yıl önceki antik yazıtlar nasıl kalabilirdi? Nesillere aktarılacak bir efsane olsa bile, çoğu muhtemelen sadece hikayeye dönüşecekti.

Lin Ming birkaç yıl sonra toza dönmek istemiyordu. Kendisini Samsara döngüsünden kurtarmak ve dövüş sanatları zirvesinin ne olduğunu görmek istiyordu. Bu nasıl olacaktı?

Lin Ming sahneden indiğinde, Zhao Jifeng ve Jiang Bin ona baktı. Durumları düzelmişti ama Lin Ming'i görünce, derin bir korku hissettiler. Ona direnme düşünceleri, zaten akıllarından çoktan çıkmıştı.

13.000 jinlik gücü kişinin savaş yeteneğine etki etmese de, kristal taşın parçalanma sahnesinde gözle görülür bir etki yapmıştı.

O bir insan mıydı? Kim böyle bir kristal taş sütunun parçalanmasını görmüştü? Daha önce hiç duymamışlardı.

Lin Ming'in yaklaştığını görünce, ikisi aceleyle ayağa kalktı ve hızlı bir şekilde uzaklaştı. Lin Ming gibi insanlık dışı bir varlık ile birlikte aynı yerde durmak stresli bir durumdu.

"Lin Ming bir sonraki çeyrek saat boyunca dinlenebilir ve durumunu düzeltebilirsin." Hakem Elder söyledi.

Lin Ming kafasını salladı. "Hiçbir şey kullanmadım. Dinlenmeme gerek yok, şimdi çıkabilirim."

Ling Sen "Dinlen!" dedi. Sırtında ağır kılıcını taşırken siyah sıkı bir kıyafet giymişti. "Kaybedecek olsam bile, senin zirve durumla savaşmak istiyorum!"

Lin Ming gülümsedi ve söyledi. "Peki! Doğru söylüyorsun. Ben de ilk gördüğümden beri seninle savaşmak için dört gözle bekliyorum!"

Lin Ming'in Ling Sen'i ilk gördüğü an, Yedi Derin Savaşçı Evi'nin giriş sınavıydı. Sahnenin girişindeki Ling Sen, Lin Ming üzerinde son derece derin bir izlenim bırakmıştı. Göksel İkamet'in Kıdemli Acemi Kardeş'i olan statüsü, tamamen sarsılmazdı.

O zaman Lin Ming için, Ling Sen ulaşılamaz bir varlık olmuştu. Ama o zaman Lin Ming, Ling Sen ile bir gün aynı sahnede yer almak ve onunla gerçek bir savaş için bilenmişti!