Bölüm 209: Kadının Yaralanması

avatar
6600 39

Martial World - Bölüm 209: Kadının Yaralanması


Bölüm 209: Kadının Yaralanması

 

 

 

 

Yıldırım Dağı'nın temelindeki mağarada, Lin Ming meditasyon yaparken yaralanmalarından kurtuluyordu. Vermillion Kuşu'nun alevleri ile başa çıkmak zordu. Lin Ming büyük çaba sarfettikten sonra zorla bastırabildi.

 

Tıbbi bir hap yuttuktan sonra, Lin Ming vücudunu ruh gücüyle inceledi; gizli yaraları neredeyse iyileşmişti.

 

Lin Ming gökyüzüne baktı, güneş ufukta batıyordu. Lin Ming, Yıldırım Dağı'ndan kaçmaya ve elde ettiği yıldırım özellikli hazineleri arıtmak için gizli bir yer bulmaya niyetlendi. Yıldırım Ruhu'nu elde etmeyi başaramamış olması üzücüydü. Bu, Lin Ming'in biraz pişman hissetmesine neden oldu.

 

Mağaradan çıkış yolunu dikkatli şekilde yaparken, Lin Ming hareket tekniğini başlattı. Ayaklarının altında kırılan dalların sesleri ile ormanda doğru giderken şık bir çita gibiydi. Bir anda, Lin Ming çoktan birkaç mil ileri koştu.

 

Güneş ufukta kayboldu ve loş orman tamamen karanlık oldu. Ama bu, Lin Ming'in hızının üzerinde hiçbir etkisi olmadı. Birkaç düzine mil daha koştuktan sonra, Lin Ming durdu. Keskin duyularıyla, havada zengin bir alev enerjisi hissetti.

 

Etrafında baktı. Lin Ming siyah kül ile çevrelenmiş bir zemin buldu. Ağaçların yeşil yaprakları bile soluk sarı şekilde solmuştu. Görünüşe göre ateşli bir hava ile kızartılmışlardı.

 

Etrafındaki tüm yanmış nesnelerin işaretleriyle, Lin Ming alevlerin net izlerini, sanki alevli bir şey ormanın derinliklerine girmiş gibi bulabildi.

 

Lin Ming, alev izlerini takip etmek için adım atmaya başlamadan önce bir süre tereddüt etti. Gözleri aniden kısıldı. "Kan mı?"

 

Yerde bazı koyu renkli kan lekeleri vardı. Kan lekelerini saran çalı ve yapraklar küle dönmüştü.

 

Lin Ming, ne olduğunu biraz tahmin etti. Vücudunun nefesini kıstı ve ruh gücünü gönderdi. Alev izlerini takip etti. Adımları bir anda donmadan önce Lin Ming 2 veya 3 mil yürüdü.

 

Ormandaki bir alanda, kırmızı büyük bir kuş yere serilmişti, perişan haldeydi. Bu, Lin Ming'in daha önce gördüğü Vermillion Kuşu idi.

 

Bu Lin Ming'i şaşırttı. Vermillion Kuşu'nun kanadı kırılmıştı! Kan, sürekli yaradan damlıyordu. Ormanda gördüğü kan lekeleri, bu Vermillion Kuşu tarafından geride bırakılmıştı.

 

Vermillion Kuşu'nun zayıf görünümüne bakınca, son derece ağır yaralar aldığı anlaşılıyordu. Vücudunun alevleri, önceki kadar canlı değildi. Aksine, söndürülmeden önceki bir mum alevinin titreyen fitilleri gibiydi.

 

Vermillion Kuşu'nun arkasında, bir ağaç gövdesine yaslanmış kırmızılı bir kadın vardı. Yüzü solgundu, muhteşem gözleri kapalıydı ve uzun kirpikleri hafifçe titriyordu.

 

Vücudu ateş ve mor yıldırım arkları ile sarılmıştı. Karanlık gecede, özellikle çarpıcı bir görüntüsü vardı.

 

Belli ki o da ağır şekilde yaralanmıştı.

 

Bu sahneyi görünce, Lin Ming'in gözleri sersemlik içerisinde genişledi. Kırmızı kadn, savaş sırasında Yıldırım Sel Ejderhası'nı bastırıyordu. Peki durum nasıl oldu da terse dönmüş ve ağır bir yaralanma geçirmişti? Kazanamamışsa, en azından kaçabilirdi. Ama Vermillion Kuşu'nun kanadı bile kırılmıştı. Yıldırım Sel Ejderhası ezici bir son koz mu kullanmıştı? Ya da başka bir büyüleyici güç mü kullanmıştı?

 

Lin Ming, kırmızılı kadına baktı ve ifadesi birkaç kez değişti, çelişkili düşüncelerini ortaya çıkardı. Sonunda geldiği yere dönmeye karar verdi. Böyle bir güç, ciddi şekilde yaralanmış olsa bile onu öldürmeyi yine de zor bulurdu. Lin Ming kendi küçük hayatını başkalarının ellerine vermek istemedi.

 

Elbette kırmızılı kadının yaralarını tedavi etmeyi de düşündü. Kadına bir iyilik borcu vardı. Bir Xiantian alemi ustasına yapılan iyiliğin sonucu hayal edilebilirdi.

 

Ama o, Xiantian alemi ustası olduğu için, büyük olasılıkla Lin Ming'in tüm hayatına eş değerde ilaç ve iksirlere sahip olmalıydı. Neden yaralarını tedavi etmek için ilaca ihtiyacı olsun ki?

 

Lin Ming geri gitmeye başladığı sırada, kırmızılı kadın gözlerini açtı. Simsiyah göz bebekleri ileriye doğru baktı. Karanlık gecede, gözleri parlayan yıldızlar gibiydi.

 

Lin Ming olduğu yerde durdu. Saygıyla selamlamadan önce bir süre tereddüt etti. "Kıdemli'yi selamlıyorum."

 

"Sensin."

 

Kırmızılı kadın, zaten yakınında birisinin olduğunu hissetmişti. Sadece yetişim seviyesi çok fazla olmadığı için umursamamıştı.

 

Ama onun Yıldırım Dağı'nda karşılaştığı çocuk olduğu anlaşılıyordu.

 

Bu, karşılaştıkları üçüncü seferdi. Bu gerçekten kader olmalıydı.

 

"Yakınlarda büyük bir Güney Kabilesi var mı biliyor musun?" Kırmızılı kadın sordu. Sesi zayıftı ama yine de doğuştan gelen bir asalet taşıyordu.

 

"Evet, güney batıya doğru 200 mil uzaklıkta bir tane var." Lin Ming dürüstçe söyledi. Zirvede bulunduğu süre boyunca, Lin Ming, kırmızılı kadının onun gibi önemsiz ve zayıf insanlarla uğraşmak için çok meşgul olduğunu tahmin etti. Kadının, Lin Ming'in Yıldırım Sel Ejderhası'nın mağarasını yağmaladığını bilmesinin imkanı yoktu. Bu yüzden Lin Ming ona bir şey yapmasından endişelenmedi.

 

"200 mil..." Kırmızılı kadın iç çekti, yüzündeki keskin bir acı parladı. Bir gün İlahi Anka Kuşu Adası'nın değerli asilinin 200 mil yüzünden tökezleyeceğini hiç hayal etmemişti.

 

Lin Ming kırmızılı kadının acısını fark etti. Bir süre şaşkın kaldı ama daha sonra hemen anladı. Sadece Vermillion Kuşu değil, kırmızılı kadının kendisi de ağır şekilde yaralanmıştı. Yürümek bile çok acı verici bir eylem olacaktı.

 

Lin Ming merak etti; savaşta üstün taraf olan bu kırmızılı kadın nasıl oldu da birden böyle ağır şekilde yaralanmıştı? Tabii ki bu sormaya cesaret edemeyeceği bir soruydu.

 

Pek mümkün olmasa da, Lin Ming kibar şekilde sordu. "Kıdemli, size yardımcı olabileceğim bir şey var mı?"

 

Kırmızılı kadın biraz düşündü ve sordu. "Bahsettiğin kabilede, satılık Göksel Rüzgar Kartalı var mı?"

 

Lin Ming başını salladı. "Orası küçük bir kabile, böyle bir bineğe sahip değiller. Ama atları..."

 

Lin Ming'in cümlesi, Vermillion Kuşu'na baktığı anda yarıda kesildi. Böyle ağır bir kuş, at sırtında taşınabilir miydi?

 

Kırmızılı kadın kafasını salladı, gözleri hayal kırıklığı ile yanıp söndü.

 

Nazikçe söyledi. "Teşekkür ederim."

 

Daha sonra ayağa kalktı ve Vermillion Kuşu'nun kulağına fısıldamak için eğildi. Vermillion Kuşu iki gözünü de açtı ve birkaç kez sızlayarak ayağa kalkmaya çalıştı.

 

Vermillion Kuşu kanatlarını kendisini desteklemek için kullanmaya çalıştı ama sol kanadı kırılmıştı. Dengesini kaybetti, neredeyse yere düşecekti.

 

Kırmızılı kadın böyle acı verici bir sahneyi izlemeye dayanamadı. Biraz derin bir pişmanlık ile, yeşim beyazı elini uzattı ve Vermillion Kuşu'nun göğsüne koydu. Sürekli olarak gerçek özünü Vermillion Kuşu'nun bedenine aktarmaya devam etti.

 

Kırmızı kadın, gerçek özünü Vermillion Kuşu'na döktüğü anda, Vermillion Kuşu'nun sağlıklı görünümü biraz da olsa kendine geldi. Ama aynı anda, kırmızılı kadının vücudundaki mor yıldırım elektrik arkları daha vahşi ve daha güçlü hale geldi. Yıldırım arklarının daha fazla yükselmesinden sonra, kırmızılı kadının yüzü giderek soldu.

 

Lin Ming her şeyi yan taraftan net olarak izledi. Yıldırımların, Yıldırım Sel Ejderhası'nın saldırısı nedeniyle kaldığı apaçık belliydi ve mor yıldırım arkları kırmızılı kadının vücudundan kaynaklanıyordu.

 

Daha önce, kırmızılı kadın, vücudundaki yıldırımları bastırmak için kendi gerçek özünü kullanmıştı ama başarıya ulaşmışa benzemiyordu. Şimdi gerçek özünün bir kısmını Vermillion Kuşu'na döktüğü için etrafına sarılan yıldırımlar hemen daha şiddetli hale geldi.

 

Kırmızılı kadının bile bastıramadığı bir yıldırım gücü varsa, belki de...

 

Lin Ming'in bir tahmini vardı. Bu tahmin, onun nefesinin tıkanmasına neden oldu ve kalbi vahşi çarpıntılar ile atmaya başladı.

 

Kırmızılı kadının bir hap aldığını ve Vermillion Kuşu'na doğru güneybatıya doğru yöneldiğini görünce Lin Ming ağzını açtı ve söyledi. "Kıdemli, yaranıza bakabilir miyim?"

 

Kırmızı kadın başını çevirdi, şaşkın şekilde Lin Ming'e baktı. Karşısındaki bu genç biraz mistik görünse ve gücü şu anki yetişimini aşmış olsa da, kadın onun kendi yaralarını tedavi etmesinin bir ihtimalinin olmadığını düşündü.

 

Yıldırım Sel Ejderhası son hamlesiyle ortaya çıktığında, kırmızılı kadın sadece kalın gerçek özüyle onu zar zor bastırabilirdi. Bununla başa çıkmak için başka bir yolu yoktu.

 

Yıldırım Sel Ejderhası'nın kanının birazını almak ve Vermillion Kuşu'nun evrimini tamamlamasına yardımcı olmak istemişti. Yıldırım Sel Ejderhası ile takaslamak için bazı hazine ve eşyalar bile getirmişti. Çok ciddiye almadığı bu meselenin, Yıldırım Sel Ejderhası'nın uğruna her şeyi riske atacağı bir duruma dönüşeceğini hiç hayal etmemişti.

 

Kırmızılı kadın, savaşta önde olduğu ve Yıldırım Sel Ejderhası'nı bastırdığı sırada, Yıldırım Sel Ejderhası uzun zamandır son hamlesine kadar sakladığı milenyumluk Yıldırım Ruhu'nu kullanmak için bir an bile tereddüt etmemişti.

 

Sıradan bir yıldırım gücü olsaydı, kırmızılı kadın onu engellemek için gerçek özünü kullanabilecekti. Fakat Yıldırım Ruhu, hayata yapışmış ve boğularak öldürmeyi bile ihtimal dışı bırakmıştı. Kadının vücuduna girdikten sonra, onun içindeki tüm gerçek özünü aktarmak zorunda kalmıştı. Eğer gardını biraz indirir veya herhangi miktarda gerçek özünü kullanırsa, Yıldırım Ruhu hemen ayağa kalkar ve onun meridyenlerine saldırırdı!

 

Bu sebep yüzünden, kadının artık uçma yeteneği bile yoktu.

 

Vücudundaki Yıldırım Ruhu'nu kaldırmak istiyorsa, bunu sadece İlahi Anka Kuşu Adası'nda yapabilirdi. Ama, İlahi Anka Kuşu Adası buradan 500.000 mil uzaktaydı. Bunu düşününce, kırmızılı kadın acı ile doldu. Şu anki durumu ile azıcık bir yürüme sonrasında bile ölecekti.

 

Vermillion Kuşu, hayatını kurtarmak için Yıldırım Dağı'ndan fırlamıştı. Ağır yaralanmıştı ama dağdan inmeyi de başarmıştı; sol kanadı tamamen yok edilmişti.

 

Bir kişi ve bir kuş, bu korkunç ormandaki üst düzey vahşi canavarların kolayca dikkatini çekecekti. Kırmızılı kadın onlarla kolayca başa çıkabilirdi ama asıl sorun kalabalık gelecek olmalarıydı. Böyle olursa, kırmızılı kadın yaralarının durumunu ağırlaştıracak büyük miktarda gerçek öz kullanmak zorunda kalacaktı.

 

Kırmızılı kadın böyle bir durum ile başa çıkabileceğini düşünmüyordu, çıkmaza girmiş gibiydi.

 

Lin Ming'e söyledi. "Teşekkür ederim ama yok. Yaralarımı tedavi etmenin bir yolu yok."

 

Lin Ming'in ölümlü dünyasından bazı soylu ailelerden birinden geldiğini ve üstünde muhtemelen pahalı ilaçlardan olduğunu tahmin etti. Ama kendisi de bu hap ve iksirlerin çoğuna, hatta daha iyilerine kendisi sahipti. Fakat, tüm bu ilaçlar Yıldırım Ruhu'nun karşısında bir hiçti.

 

Lin Ming, kırmızılı kadının ona inanmayacağını biliyordu. Söyledi. "Kıdemli, sadece göz atmak istiyorum. Hiçbir şey yapamazsam, o zaman vazgeçerim. Kıdemli şu anki yaraları ile birlikte tek kanadı kırık bir Vermillion Kuşu' ile bir insan kabilesini ele geçirmeyi mi planlıyor? Yoksa bu vahşi canavar ormanında kalmayı mı seçiyor? Her iki planın da tehlikeli olmasından korkuyorum."

 

"Yaralarım hakkında yapabileceğin bir şey olmadığını söyledim!" Kırmızılı kadın sabırsızlık ile söyledi. Genelde üstün konumda olan ve dinlettiren biriydi. Sorguya çekilmeyi ve başkalarının hakkında konuşulmasına alışkın değildi.

 

Bu sadece nabzına bakıp hastalığına çözüm bulacağı bilge bir doktor olduğunu söyleyen bir çocuktan başka bir şey değildi. Bu doktor, kesinlikle çocuğun sadece etrafta dolaştığını ve zaman zaman sızlandığını düşünüyordu.

 

Bu adam çok genç olmasaydı eğer, kırmızılı kadın bu gencin durumdan faydalanmak için uygunsuz düşüncelere sahip olacağından şüphelenirdi.

 

Lin Ming, kadının sabırsızlandığını ve huysuzlandığını gördü. Yarasına bakmak istemesinin altında gizli bir sebebi vardı. Yıldırım Ruhu olma olasılığına bakmak istiyordu. Sabırlı şekilde söyledi. "Sadece bakmak istiyorum. Eğer bir şey yapamayacak olsam bile, kaybedecek bir şeyiniz yok. Sen büyük bir Xiantian ustasısın, neden benim gibi küçük bir Kemik Gelişimi çocuktan korkuyorsun?"

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr