Bölüm 187: Ebedi Alev

...

...

...

İki kız kardeş de yeteri kadar yemek yedikten sonra, Lin Ming başka bir ilaç çıkardı ve Na Yi'nin sırtına serpiştirdi. Bu iki ilacın birleşme etkileri altında, Na Yi'nin yaraları hızlı bir şekilde hiçbir iz kalmadan iyileşti.

Na Yi'nin üst kısmındaki kıyafetlerin tamamen parçalandığını ve bazı uygunsuz sahneler ortaya çıktığını görünce Lin Ming uzaysal yüzüğünden birkaç kıyafet çıkardı ve Na Yi'ye verdi.

Daha sonra Lin Ming, Na Yi'ye sordu. "Güney Vahşi Doğa'da herhangi garip yıldırım veya ateş biliyor musunuz? Mesela…”

Lin Ming elini uzattı, granit renginde bir alev aniden avcunda belirdi. Bu ateş formundan gelen alev dilleri, zarif ve tehlikeli bir nilüfer yaprakları oluşturdu.

Na Yi şok oldu. İlk defa böyle çiçek şeklinde bir alev görmüştü!

Bu alev sadece bir yumurta büyüklüğünde olmasına rağmen, ısı dalgaları onun birkaç adım geri atmasına yeterli olmuştu. Bu alevin sıcaklığı düşünülemezdi.

Ayrıca Lin Ming maymun suratlı adam ile savaşırken bu alevi kullanmamıştı bile. Eğer kullansa işlerini çok daha rahat hallederdi.

Sadece Kas Değişimi bir genç iki zirve Kemik Gelişimi dövüş sanatçısına karşı tüm gücünü bile kullanmadan savaşmışsa, gücü hayal edilemez bir seviyedeydi. Na Yi'ye göre, bu genç aşırı korkutucuydu.

Mm... bekle... Lin Ming'in yetişimi nasıl...

Na Yi'nin gözleri genişledi. Lin Ming'in yetişimini aniden görememeye başlamıştı. Vücut Dönüşümü aşamasındaki bir dövüş sanatçısı için, bir Houtian alemi dövüş sanatçısı bile olsa karşısındaki kişinin vücudu onun gerçek özüne direnememeliydi. Bu nedenle birinin hangi seviyede yetişime sahip olduğunu bilmek çok kolay olurdu. Gerçek öz organlara girerse, bu İç Organ Eğitimi olurdu. Gerçek öz kemiklere girerse bu Kemik Gelişimi olurdu.

Hatta aurası, dalgalanan şenlik ateşi gibi olan ve dövüş sanatları yolunu seçmeyen normal halk olarak muazzam güç olarak hissedilen dövüş sanatçıları bile vardı.

Sadece gerçek durum alemini tamamlayan bir dövüş sanatçısı, vücudundaki tüm gerçek özü toplayıp yetişimlerini saklayabilirdi. Örneğin, Qin Ziya gibi muhteşem bir zirve Houtian alemi ustası ya da gerçek bir Xiantian alemi ustası.

Bu gibi insanlar vücutlarındaki gerçek öz ve auralarını birleştirirlerse, normal bir insandan farkları kalmazdı. Sadece yetişimi onlardan daha yüksek olan birisi, onların yetişimini görebilirdi.

Ancak o sırada Na Yi, Lin Ming'in vücudunda sadece zayıf gerçek öz dalgalanmalarını görebiliyordu. Eğer onu tanımasaydı, o zaman dövüş sanatlarına daha yeni başlayan, vücut dönüşümünün ilk aşamasında bile olmayan bir yeni yetme acemi olduğunu düşünürdü.

"Mo Lin, yetişimin... nasıl..."

Lin Ming bir an duraksadı. Na Yi'nin şüpheli sorularını anında anladı. Kendisi de sadece ters pul kanını emdikten sonra gerçek özünde bazı tuhaf değişiklikler olduğunu tahmin etmişti.

Lin Ming geçmişte yetişim yaparken, Gerçek İlkel Kaos Formülü'nü çalışırken, kan canlılığını artırmak için Kan Lingzhi'sini yutarken veya gerçek özünü sıkıştırmak için Kafir Tanrı Tohumu'nu kullanırken, hepsinde aynı duyguyu hissetmişti.

Bunların hepsi gerçek özündeki niceliksel değişiklerdi. Örneğin, gerçek özünün daha saf veya kalın olmasını ya da gerçek özündeki sıkıştırılma yoğunluğunu artıracaktı.

Gerçek özün doğası asla değişmemişti.

Ama şimdi Lin Ming ters pl kanı ile şans eseri birleşmesinden sonra, gerçek özü niteliksek değişiklikler gösteriyordu. Bu tür bir değişiklik bir gecede olan bir şey değildi, aksine zaman içinde yavaşça işleyen bir süreçti.

Lin Ming bu değişikliklerin ona ne getireceğini söyleyemezdi ama meydana gelen değişikliklerin büyük bir yararı olacağını tahmin edebiliyordu. Sonuçta ters pul kanı, Tanrılar Alemi'ndeki güçlü elderların bile kıskançlık yapacağı türden bir şeydi. Bir Gerçek Ejderha kan soyu, bir ölümlü insandan çok daha üstün bir şeydi.

Gerçek öz, nitel bir değişime uğradığı için Lin Ming gerçek özü kontrol ve yönlendirme yeteneğinin arttığını fark etti. Gerçek özünü kontrol etmek istediğinde, bilinçsizce vücudundaki gerçek özünü ve aurasını birleştirebileceğini ve tek noktaya odaklayabileceğini fark etti. Farklı bir rota üzerinden aynı başarıları elde ettiğini söylemek mümkündü.

Na Yi gibi sadece İç Organ Eğitimi aşamasında olan bir dövüş sanatçısı, elbette Lin Ming'in şu anki yetişimini asla anlayamazdı.

Lin Ming sırıttı, aurasını artık kısıtlamadı. Gerçek özünü ve onun zirve Kemik Gelişimi aşaması dövüş sanatçısı varlığını dünyaya sergiledi.

Na Yi aniden yutkundu. Lin Ming'in Sihirbaz Pagoda'sına girdiğini hatırladı, girerken sadece erken Kas Değişimi aşamasındaydı. Kutsal Krallık'a girdikten sonra, yetişimi birden Kemik Gelişimi aşamasına fırlamıştı. Bu bir buçuk kat yetişim farkı demekti! Lin Ming son 7 gün 7 gecede ne yapmıştı böyle?

Na Yanda içeride sadece birkaç saat kalmışken, Lin Ming nasıl sadece yedi tam gün kalabilmişti?

"Bu kadar hızlı şekilde Kemik Gelişimi aşamasına ulaşmışsın..."

"Mm. Kutsal Krallık içinde tesadüfi bir şans ile karşılaştım. Şansım iyiydi ve atılım yaşadım. Önceki sorduğum şeye gelirsek, Güney Vahşi Doğa içinde herhangi tuhaf bir alev biliyor musun?" Lin Ming az önceki sorduğu soru üzerinde devam etti.

Na Yi, Lin Ming'in yetişimini gizleyebilmesini garip buldu. Yetişimi özgün bir aleme ulaşmış olamazdı değil mi? Ne olursa olsun, Lin Ming'in Kutsal Krallık'tan geldiğini duyduktan sonra gülünç fikirlere düşkün olmayı bıraktı ve söyledi. "Bir yerler olmalı. Ateş Solucanı Kabilesi, totem olarak ateş kullanır. Onların kabilesinin bir miras alevi var. Bu alevin ebedi olduğu söylenir ve şu anki egemen Şaman tarafından tutuluyor. Bu alevin, aradığın alev olup olmadığını bilmiyorum."

"Mm? Ebedi mi?"

Lin Ming şaşırdı. Ebedi bir alev varsa, o da Alev Özü'dür.

'Ateş Solucanı Kabilesi'nin mirası aslında bir Alev Özü! Fakat şu anki Şaman tarafından kontrol ediliyor. Elde etmek gerçekten zor!’

"Ateş Solucanı Kabilesi'nin şamanı ne kadar güçlü?" Lin Ming sordu.

"Emin değilim.” Ateş Solucanı Kabilesi'nin şamanından söz edilince Na Yi dişlerini sıktı. Ateş Solucanı Kabilesi, Na Kabilesi'ni işgal ederken, Na Kabilesi'nin Cadı Kraliçe'si, Ateş Solucanı Kabilesi'nin güçlü ustası ile savaşmıştı. Sonunda, Cadı Kraliçe Ateş Solucanı Kabilesi şamanının ellerinde ölmüştü.

"Mm? Ateş Solucanı Kabilesi şamanına karşı kin mi güdüyorsun?" Lin Ming, Na Yi'nin son derece hasta olduğunu gördü ve ona sordu.

Na Yi nefret dolu sesi ile söyledi. "Ateş Solucanı Şamanı, Na Kabilesi'nin Cadı Kraliçe'si olan ustamı öldürdü."

"Oh, intikam almayı düşünmedin mi?"

"Düşündüm tabi ama henüz bunu yapma ihtimalinden çok uzağım. Usta'mın yetişimi, erken Houtian alemindeydi ama yine de Ateş Solucanı Şamanı ile baş edemedi."

"Gerçekten mi..." Lin Ming mırıldandı. Bu şamanın gücü orta Houtian aleminden biraz daha fazla olmalıydı. Muyi de orta Houtian alemi ustasıydı.

Gökyüzü Talihi Krallığı'nın sınırları içinde on milyonlarca kişi yaşıyordu. Yedi Derin Savaşçı Evi'ni saymazsak, sadece birkaç tane gerçek yerli Houtian alemi dövüş sanatçısı vardı. Fakat Güney Vahşi Doğa Ateş Solucanı Kabilesi'nin bir milyon kadar nüfusu olmasına rağmen bir orta Houtian alemi ustaları vardı.

'Gökyüzü Talihi Krallığı insanları, Güney Vahşi Doğa'lıları hep barbar olarak bulurlardı. Ama burası aslında çömelen kaplan, gizlenen ejderhaların yeri. Bu muhtemelen birçok savaşçının bu efsanevi Sihirbaz'ın boşluğundan geçmesi ve ondan kalan birçok hazine ve mirası alması yüzünden. Üstelik Güney Vahşi Doğa'da çok fazla vahşi canavar da var. Dövüş sanatçıları her zaman tehlike içinde, bu yüzden güçlerini artırıyorlar.'

'Şu anki seviyem ile Ateş Solucanı Kabilesi gibi birçok ustanın bulunduğu bir yerde orta Houtian alemi ustasını öldürmem imkansız.'

Lin Ming, Sihirbaz Pagoda'sının içindeki ölüm kalım erime denemesi sırasında altıncı seviyede erken Houtian alemi bir ustayı yense de, o sadece o sırada birkaç şanslı olayın birleşmesi sonucu oluşmuştu. Savaş devam ettiği için Houtian alemi ustası sabrını yitirmişti ve kendi yenilgisini hazırlamıştı.

Küçük bir kayıp geçirmesine karşılık, bu gerçek bir yenilgi değildi. Yan Mo ortaya çıkmasa ve ikisi savaşa devam etseydi, Lin Ming büyük olasılıkla kaybedecekti.

Lin Ming'i şu anki gücü ile birlikte, yapabileceği en iyi şey, zirve Nabız Yoğunlaştırma Aşaması bir dövüş sanatçısıyla savaşmaktı. Fakat yarım alem ilerleyip de bir Houtian alemi ustasına karşı gelecekse, başı kesinlikle derde girerdi.

Gerçek bir erken Houtian alemi ustası ile yüzleşirse, Lin Ming sadece kendini savunmayı deneyebilir ve hayatını koruyabilirdi.

'Ebedi alevden orta Houtian alemi ustası sorumlu olduğuna göre, bu biraz beklemek zorunda kalacak. Alev Özü'nü şu an için geliştirememem sorun değil. Yıldırım ruhu çok daha önemli.'

Lin Ming Huo Gong'un Alev Özü'nü emdikten sonra, Kafir Tanrı Tohumu'nun Alev Özü büyük bir gelişme kaydetmişti. Buna rağmen Yıldırım Ruhu hâlâ çok zayıftı. Lin Ming'in en acil ihtiyacı, Yıldırım Ruhu'nu bir çeşit özel yıldırım ile güçlendirmekti.

Bu ikisinin birleşmesi ile Yıldırım Ateşi İmhası güçlenecekti.

Lin Ming sordu. "Bayan Na Yi, peki bu taraflarda herhangi bir gök gürültüsü yıldırımı bulabileceğim bir yer biliyor musun? Örneğin, bu şekilde..."

Lin Ming parmağını uzattı ve parmağından cızırtılı bir elektrik arkı çıktı. Lin Ming'in parmağının etrafını dolaştı, tıpkı sevimli bir manevi yılan gibiydi.

Na Yi'nin göz kapakları zıpladı. Bu Lin Ming'in kaç tane sırrı vardı?

"Özel bir yıldırım veya gök gürültüsü bilmiyorum."

"Anladım." Lin Ming biraz pişmanlıkla mırıldandı. Tabii ki doğal olarak meydana gelen yıldırımların varlığı, alevlerden çok daha nadirdi.

O sırada Na Yi aniden söyledi. "Özel bir yıldırım olan bir bölge bilmiyorum ama Güney Vahşi Doğa içeriside Yıldırım Çarpması Dağı diye adlandırılan bir yer olduğunu biliyorum. Yıldırım Çarpması Dağı'nda mavi ve beyaz yıldırımlar tüküren birçok  farklı Yıldırım Kertenkelesi türü var. Onlar çok vahşi yaratıklardır. Yıldırım Çarpması Dağı'nda ayrıca özel bir tür Yıldırım Otu da var. Bu 100 yaşın üzerindeki Yıldırım Otu çok değerlidir. Bir Houtian ustası bile o dağa tırmanamaz; çoğunlukla Yıldırım Çarpması Dağı'nın etrafından bir yerler seçerler. Aradığın özel yıldırımın bu olduğundan emin değilim ama."

"Oh? Yıldırım Otu mu?"

Lin Ming'in aklı karıştı; bu Yıldırım Otu aklına girmişti. Yıldırım Çarpması Dağı'nda ne olduğunu bilmiyordu. Houtian alemi ustaları bile pervasızca dağa tırmanamıyorsa, o zaman orada bazı bilinmeyen tehlikeler olmalıydı.

Lin Ming söyledi. "Ben hallederim. Hadi gidelim."

K.N: Özgüven budur :D

"Oh..." Na Yi bir an için tereddüt etti ve daha sonra sordu. "Mo Lin, Sihirbaz Pagoda'nın içinde Kutsal Krallık'a girdin değil mi? Orada neler yaşadın? Kutsal Krallık'ta ne kadar ilerleyebildin?"

Na Yi çok merak ediyordu ama aynı zamanda bunu sormanın kabalık olduğunu düşünmüştü, bu yüzden şimdiye kadar sormamıştı.

Lin Ming gülümsedi. "Demek Kutsal Krallık'ın seviyelere ayrıldığını biliyorsun?"

"Mm. Antik yazıtlarda kaydedilmiş. Cadı Gözü Tanrısı tarafından korunan toplam yedi kat varmış. Uzun bir süre boyunca gelmedin, beşinci seviyeye ulaşabildin mi?"

Na Yi, Lin Ming'in akıl sır ermez olduğu gerçeğini kat ve kat daha fazla hissetti. Kutsal Krallık'ta 7 gün 7 gece kaldığına göre, en az Na Yanda kadar ilerleyebilmiş olması gerekiyordu. Belki de 6000 yıl önceki Tüy İmparatoru gibi olabilirdi ve beşinci kata ulaşmış olabilirdi...

Na Yi bundan daha fazlasını hayal etmeye cüret edemedi. Tüy İmparatoru bile çocuk masallarında anlatılan bir figürdü. Yetişiminin Xiantian alemini aştığı ve Güney Vahşi Doğa'da üçüncü seviye bir mezhepten daha aşağıda olmayan bir imparatorluk kurduğu söyleniyordu.

O zaman ana karanın güç merkezleri ve büyük ustaları Tüy İmparatoru'nun adını duyduklarına panik içinde etrafa kaçarlarmış. Daha sonra, Tüy İmparatoru, Güney Vahşi Doğa'da ikinci bir tanrı olarak görülmüş ve onların ruhsal inançlarının ana figürlerinden biri haline gelmişti. Na Kabilesi'nin Cadı Kraliçesi olan Na Yi'nin ustası bile Tüy İmparatoru'ndan saygıyla bahsederdi ve Tüy İmparatoru'nun atalara ait tabletinin olduğu dinsel tören yapılan yerde ona saygılarını gösterirlerdi.

Lin Ming bu efsanevi adam gibi olsaydı, bir tanrı ya da aziz olacağı anlamına gelmez miydi? Gücü Xiantian alemini bile aşar mıydı o zaman?

Na Yi bizzat eşi benzeri olmayan bir ustanın yükselişine mi tanıklık ediyordu?